Karacaahmet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karacaahmet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2020 Salı

Corona Günlerdinde Evde Tiyatro Seçkileri





Keşke sebep bu kadar elim bir durum olmasaydı da bütün hayallerimin gerçekleşmesini izlerken dünya-insanlar için ürperten bir endişe duyuyor olmasaydım.

Çocuklarım yanımda, sokaklar temiz sessiz, uykum gelince uyuyor uykumu alınca uyanıyorum ve insanlar geri çekilince Karacaahmet Mezarlığının kocaman yeşilliğinde daha evvel görmediğim birbirinden güzel kuşlar belirir oldu. Geçen sabah uzun uzun bülbül sesi dinledim. Hatta önceki gün, evimin önündeki ceviz ağacına güzelliği ile başımı döndüren çılgın bir ağaçkakan geldi. Çığlık kıyamet evi ayağa kaldırdım. Bu, müthiş bir şeydi benim için.


Subway ve bilimum pizzacılar çocuklarımın hasretiyle yanıp tutuşuyordur çünkü dışarıdan yemek söylenmiyor artık. Ben ise pişirdiğim yemeklerin o gün bitmesinden memnun,huzurlu  bir daha bir daha pişiriyorum.


İşe gittiğim günler İstanbul'un iliklerime işleyen gürültü ve karmaşasından uzak olmanın keyfi var içimde. Tarihe tanıklık ettiğimi farkındayım. İş yerleri  kapalı, otobüslerde bir kişi bir kişi oturuluyor. 

Marketlere sayı ile alınıyoruz. Bir bilim kurgu filmi gibi hemen herkes maske ve eldivenle birbirinden uzak dolaşıyor. İnsanlar ya aşırı rahat-corona sanki marsta olagelen bişi gibi ya aşırı panik "yaklaşma banaaaaaaaaa". 

Caddelerde (hele sabahın o erken saatlerinde) 20 kişi var yok. Bu güzel..ama sebebinin korkunç bir virüs olması ve insanların acı çekerek ölüyor olması kahredici.

Hepiniz ,hepimiz ve sevdiklerimiz Allah'a emanet olsun.


Bugün ne yapılabilir evde, çocuklar bilgisayar  başından kaldırılıp sıkılmadan nasıl vakit geçirilir diye düşünenler için evde tiyatro önerim var sizlere.

Aşağıda linkleri bulunan tiyatroları izleyebilirsiniz.

Bence eşsiz bir fırsat. Seyretmek istediğimiz  oyunun üzerine tıklıyoruz...

Yine geleceğim...sevgilerimle


ONLINE SEYREDEBİLECEĞİNİZ OYUNLAR





Ankara Devlet Tiyatrosu
Bornova Şehir Tiyatrosu
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Eskişehir Şehir Tiyatroları
Van Devlet Tiyatrosu
Nilüfer Kent Tiyatrosu
Trabzon Şehir Tiyatrosu
Afyon Belediye Şehir Tiyatrosu
Tiyatro Pangar
Dostlar Tiyatrosu
Levent Üzümcü
Haluk Bilginer
Levent Kırca Tiyatrosu
Nejat Uygur Tiyatrosu
Kadro Pa
Proje No2
Mekan Artı
İTÜ Müzikal Topluluğu
Nazım Hikmet Kültür Merkezi
Galata Perform
Tiyatro Ak'la Kara
Tiyatro Oyunevi
Tiyatro Mundus
Hareket Atölyesi
Fulya Peker
FMV Işık Müzikal Topluluğu
Enka Tiyatro Kulübü
İçimizden Bir Ekip
Bonus
'



2 Haziran 2016 Perşembe

Haydarpaşa Kitap Günleri

Dün Kadıköy Belediyesi'nin Haydarpaşa'da düzenlediği "8.Kitap  Günleri"ndeydim. Ne zamandır böyle neşeli hissetmemişim kendimi. Her yer kitap, her yer okumak isteyen insanlar, her yer gülümseyen yüzler ile doluydu. Bir de üstüne Selim İleri ile tanımadım mı?Bir de hem çocuklarıma  hem kendime 3 ayrı kitap imza almadım mı?

E daha ne olsun?




Değmeyin keyfime.

Haydarpaşa'nın bugünkü hali üzüyor insanı. Ne zamandır gözleri o arazide ne uzun zamandır sinsi sessiz planlar yapılıyor biliyorum. Türkiye'nin en kıymetli yeri oralar. Bir çok kamu arazisi hem de İstanbul'un ennnn kıymetli yerinde. Haydarpaşa-Selimiye Orduevi-Marmara Üniversitesi Kampüsü-Karacaahmet....ağzı sulandırıcı geliyor olmalı kimilerine.

O trenlere bakıp  hüzne boğulmamak mümkün değil. Çocuklar gibi resim çekindik durduk arkadaşlarımla. Belediye, vagonların içini de okuma alanı olarak değerlendirmiş. Bayıldım fikre.

Bugün yine gideceğim.
Kitap kokusunu özlemişim yoğun

Etkinlik programı için:

http://www.kadikoy.bel.tr/documents/file/1_Kitap%20gunleri_brosur.pdf

ve ayrıca benim çok hoşuma giden kısım :

HAYDARPAŞA’DAN ANADOLU’YA KİTAP KAMPANYASI
8. Kitap Günlerinin bir başka önemi ise, önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor olması. Kitap günlerine katılacak olan her yayınevi okul ve kütüphaneler için en az 100 kitap bağışlayacak. Bağışlanan kitaplar Kadıköy Belediyesi ve Gönüllüleri koordinasyonuyla 5 Haziran günü Anadolunun çeşitli okul ve kütüphanelerine gönderilmek üzere yola çıkarılacak.

















10 Ağustos 2014 Pazar

Dualarınıza Dikkat Edin


Dilek dilediğim anlar geliyor aklıma bazen.

12 yaşlarındaydım. Sıkıntıdan öldüğüm ama ailemin tavizsiz bir şekilde gerekli olduğunu belirttiği, zoraki tebessümden yüz kaslarımın ağrıdığı bir ev gezmesinden dönüyorduk. Yorgundum,sıkkındım ama söylemenin bir çaresi olmadığını bilenlerin sığındığı suskunluktaydım. İstanbul'da olduğumuz bir zamandı.Dönüş yolunda vapura bindik ve alt bölüme geçtik. Gecenin o vakti zaten kalabalık olmayan vapurda bulunan bir kaç kişiyi incelemeye verdim kendimi.Derken gözüm ona takıldı. Düzgün kıyafetli orta yaşlarda bir hanım.Çantasına sıkı sıkı sarılmış yorgunluktan uyukluyor..ama yüzünde huzur, yüzünde dingin bir tebessüm.

Diledim o an. Dedim ki ben de çalışan bir kadın olayım, canım çıksın yorgunluktan ama hayata muzaffer gülüşlerim olsun.Dedim ki mecburi ev gezmelerinden, mecburi selamlaşmalardan, mecburi sarılmalardan uzak yalın bir yalnızlığı nasip et Allah'ım.

Belki de bu duaya borçluyum nefret ettiğim İstanbul'daki yaşamımı...bir de büyüklenmiş laflarıma :" Bana versinler İstanbul'u düzeltirim yemin ederim." Gittim İstanbul Belediye'sinde halkla ilşkilerde çalışmaya başladım seneler sonra. "Hayatta burda oturmama ıyyy ne biçim yer" Karacaahmet'in yanından geçerken ettiğim sözü , Karacaahmet'in yanında ikamet ettiğim 20 senede hatırlamadığım bir gün oldu mu acaba?

Diyeceğim o ki, dualarınıza dikkat edin;gerçekleşebilirler (Emerson)

Ve büyük laf etmek dediklerinin,aslında olacağı bilen yüreğinizin size fısıldaması olduğunu unutmayın. Bana ne "İstanbul umurunda mı" diye soran olmuştu ne de "Karacaahmet'in oralarda oturur musun" diye soran..ama ben ikisine de cevap verdim. Çünkü dış dünyanın lüzumsuz debdebesine o kadar kulak vermiştim ki yüreğimin fısıldamalarını duyamadım doğru dürüst.

Şimdilerde Rahmi Koç'u ayıplıyorum deli gibi.Bir de büyük lafım var: ben hayatta bir tekneye atlayıp dünya turuna filan çıkmam.Sabah mai akşam mai..bu ülkenin bitmez kaoslarından kabuslarından uzak kalmak ha...mümkün değil yapmam.

Hem ayıplar hem büyük laf edersem... kim bilir  :-)))



8 Nisan 2014 Salı

Cümlesiz Kelimeler

Kocaman bir "hiç" oldu kendini tanımlamak istediğinde aklına gelen.
Bir telaş karıştırdı ceplerini, umut kalmış mıydı bir yerlere sıkışıp unutulmuş..tam da lazımdı şimdi, tam da olması gereken.

*********

Bugün İstanbul her zamanki gibi. Çok aynı , çok, çok! 

İnsanı hayvan olmaya özendirir zamanlardayız aklı olanlar için. Sorumluluklar ayaklara pranga, adaletsizlik ve gidişat "dur bekle" denileceğin ötesinde saçmalıkta.Kaçsan olmaz kalsan gönül dayanmaz . Sussan olmaz söylesen tesiri yok. Gülsen ayıp ağlasan zayıflık...bir tezatlar denizinde boğulmaktayız gündengüne.

Pantolunu belinden düşen çingene çocukları saracak yine etrafımı sokağa çıktığımda. İşte o teyze geldi, hadi bize pilav-nohut al teyze..diyecekler. İşsizlik maaşımla yine bugünlük karınlarını doyuracağım. Sonra Üsküdar'a yönelecek adımlarım, adımbaşı dilenciler, Türkçe bilmediklerinden önlerinde kartonlara yazılı yalvarışlar:onları bu hale getirenlerden de ; yardımı , kasalarındaki trilyonlara dokunmadan bize bırakanlardan da nefret edeceğim.



Anlaması ve anlatması gerekenler, onları umursamayanlar.Çok yemekten karnı şişip uzananlar, açlıktan uyanamayanlar.Hayat akıp gidiyor her zamanki saçmalığıyla. Karacaahmet'te yatan sadrazamlar, onların çürümüş kemiklerine değil taştan kavuklarına bakanlar.


Sevmiyorum bu ülkenin demokrasi iddialarını da , bunların koca yalan olduğunu minnacık menfaatleri ya da düşünmeyi reddeden beyinleri nedeniyle savunanları da. Hele içlerinde sevdiceklerim olmuyor mu zaman zaman ;her zamanki suskunluklarını unutup  düşüncelerini haykıran.Kollarımı kavuşturup kızgınlıkla bakakalıyorum satırlarında anlattıklarına. Öfkem sevgime yenik susuyorum ,içimde patlayan yanardağın lavlarını kaşık kaşık yutuyorum.


Bir şaşkın var inatla vefayı unutmayan tüm bu devinim içerisinde.Beni her aradığında sesindeki özlem ve vefayı merhem yapıp kanayan yerlere sürüyorum.Sıkıntılandığı zaman başörtüsünü, şovalyenin miğferini çekiştirip yüzünü örttüğü gibi çekiştirişini hatırlıyorum onunla konuşurken.Ağlayışını, gülüşünü, mahcup inadını, tüm zeki insanlar gibi kendinden emin olmayışının diğerleri arasında yerilişini,korkusunu...


Akışı da İstanbul kadar saçma bir yazı oldu bu ama tabiat ana gibi de doğal ve gerçek.

Tüm kalbimle onun bir daha hiç o kadar korkmamasını diliyorum.
Tüm kalbimle ;elimin , onun üzerinden uzak kalışı beni üzüyor
Tüm kalbimle;ona hak ettiği güzellikleri ve iyilikleri ve sabrı diliyorum..Allah'a emanet !.




29 Aralık 2013 Pazar

Dilek Hakkı

Çocuklar gibi dileklerimi sıralamışım her yeni yıl geldiğinde...Günlüklerime baktığımda kendimi gülümseyerek izlediğim anlarda fark ettim bunu. Aslında ne kadar kolaymış zamanın törpüleyerek şekillendirdiği ayrıntılardan uzak ana niteliklerle insanı görmek..ama iş  becerip insana uzaktan bakabilmek. Sıralamışım nitelikleri çünkü hep net olmak, niyetimi-sözümü ortaya koymakmış derdim ömrüm.Yazmışım çünkü  bir pigmeden sadece biraz uzunken bile "söz uçar yazı kalır"ı bilirmişim.Sonra dileklerime baktım , insanlık için , dünyanın geleceği için,komşu kızı için,dostlarım arkadaşlarım hatta bir sahip bulunsa dediğimiz sokak köpeği için bile dileklerimi diledikten sonra kendim için bir şeyler dilemeyi hak görebilmişim...


Başkalarının mutluluğuyla mutlu olabilmek, başkalarının sevinçleri ile tamamlanabilmek insan niteliği olsa gerek. Tıpkı başkasının derdine kendi derdin gibi çare bulmaya çalışmak gibi.Hayaller kurabilmek gibi..umut etmekten hiç vazgeçmemek gibi.

Şimdi yeni bir yıla girerken yine odaklanmaktan vazgeçip yapabildiğimce uzaklaştım resimden ve göremediklerimi görmeye çalıştım bu sene iyice yordukları gönlümün yaralarını keyifle sararken.Hey! Yeni bir yıl geliyor. Her şeyden önce henüz kirlenmemiş,yaşanmamışlarla dolu,kötülükten yana yapılan rezervasyonların neşeli kahkahalarla bozulabileceği bir yıl bu. Daha şimdiden kocaman bir gülümseme yayıldı bile yüzüme.Umut ediyorum ve umut ettiklerime dokunabilecek kadar yakın olduğumu hissediyorum.

Siyasi çatışmaların hız kazandığı ülkemde konunun asıl merkezden uzaklaştırılmasına,dağıtılmasına,tartışmak yerine demagoji ile suyun bulandırılmasına ve insanların bunları hala yutmasına sinirleniyorum.O kadar çok yalan o kadar çok kravatlı adam hırsı birikti ki  üstümüzde gökyüzü sadece gri bulutlarla doluymuş gibi gelmeye başladı herkese.Güneşi özledik.Sabah mahmurluğunda çiy tanelerinin mücevher ışıltısına gülümsemeyi özledik."Anlamıyorsun" diye birbirine haykıran ama anlamayan ve anlatamayan,kör kavşakta kornaya basıp duran bireylerden oluşan gruplar sardı memleketin her yanını.Bir sürü senaryo ve bir sürü insan bu senaryolara inanmak isteyen. Oysa sonuca, olagelene baksa herkes gerçeğin ışıltısı kucaklayıverecek onları, kör gözlerini açacak sağır kulakları duymaya  perdesi kapalı kalpleri sadece kendi menfaati için atmamaya başlayacak.Yalanlar, siyasilerin insanlara söylediği o kocaman yalanlardan bile tehlikeli artık çünkü insanlar günahları için,hataları için,yaptıkları kötülükler için kendilerine yalan söyler oldular.

En son ne zaman güzel bir şarkı bestelendi benim ülkemde? Tüm bülbüller kafeste, tüm güller nefretten solmuş.

Bu sene yeni dileklerim var Allah'tan...iyiler kazansın kötüler utansın ve bu bizler için hayırlı olan olsun ..diliyorum.
Güller açsın bülbüller şakısın aşk yeniden vücut bulsun renkler kirlenmişliğini unutsun ...diliyorum..
Karacaahmet mezarlığı "ben haklıyım!" diyenlerle dolu, insan olabilmek olmalıydı bütün konu, herkes hatırlasın bunu ..diliyorum
Felsefe tartışalım,yarını oluşturalım,dünün keşkelerinden kurtulalım artık önümüze bakalım..diliyorum
Aşk diliyorum üç harfinin her birinin anlamını vere vere..çocuğu annesine, seveni sevenine,çirkini güzeline hasret bırakmasın Allah..diliyorum.
O kalp kıranlar hak yiyenler kötülüğü elleri ile evlat gibi besleyenler var ya...Allah utanmayı öğretsin..diliyorum.
Ve elbette sağlık diliyorum
Sonra dilek hakkım baki kalsın, her gördğüm sabaha sevincim,umudum,sevgim,yaşamaya da niyetim var benim diyorum.