Serdar keskin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serdar keskin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2017 Pazartesi

Cingöz Recai


Haftasonu  "kendine gel kendine" dedim kendime.

Kendime gelmem için kendimden geçene kadar yorulmam lazımmış  meğer.

Sorumluluklarımı , mecburiyetlerimi, yapacak işler listesini sırt çantamın ön gözüne koydum, Cumartesi öle - sürüne evden Natilus'a yürüdüm.

Beni yürümeye ve sinemaya gitmeye zorlayan  diktatör kılıklı iç sesimi seveyim..sokakta hayat var !


Türk sineması için koştur koştur bir "gideyim" haline girmem çok vaki değil ama Cingöz Recai  çekti beni. Oyuncu kadrosu-öykü- azcık merak ..hadi dedim gideyim bakayım.

İyi ki gitmişim.

Bir kere asla sıkılmıyorsunuz. Çekim teknikleri-ışık-sahne planlamaları-kurgu-tiplemeler-kostüm-mekan-ara vurgular şahane. 



Kenan İmirzalioğlu hayranı değilim ben ama bu rolün hakkını dibini sıyıra sıyıra vermiş. Üstelik bir çok hanımın neden ona ölüp bittiğini de ancak anlamış bulunmaktayım. Hem sert yüz hatlarına sahip hem çocuksu muzur bir gülüşe. İkisini de kullanmış filmde.


Haluk Bilginer sanki kamera orada yokmuş gibi. Doğallığı , yılların getirdiği ustalık şapka çıkarttırıyor haliyle. Sesini duymayı da her zaman sevmişimdir.

Meryem Uzerli Hürrem bakışlı da olsa yakışmış filme. Yine de başrol oyuncusu gibi değil daha bana kalırsa..azcık daha pişmesi lazım. 



Fatih Artman bu aralar belki en beğendiğim oyuncu. Hem rolünün hakkını veriyor hem seyirciyi güven veren, devamı gelecek bu adamın dedirten bir oyunu var.

Musa Uzunlar, her zamanki gibi  arka planların kuvvetli güçlü ve pislik adamı.

Serdar Keskin harika bir oyuncu ama benim için hep İsmail Abi kalacak o.



Boran Kuzum çıkınca beğeni mırıltıları yükseldi kızçelerin arasından.


Lokomotif oyuncunun bu kadar çok olduğu film seyirciyi de alıp götürüyor tabii. Tahmin edilebilir yerlerini keyifle, tahmin edilemez gelişmeleri beğeni ile, devamı gelir bunun vaadi ile gelen finali de "hadi inşallah" ile izliyorsunuz.


Seçilen mekanlar,renkler vs Türk Sinemasına karşı ön yargılarımdan dolayı utandırdı beni.


Filmde verilen alt mesajlar, geçmişe saplanmayıp geleceğe bakmak gereği, ıvır zıvır işleri bırakıp gençlerin teknoloji ve modern dünyanın gelişen değerleri ile harmanlanmasının önemi, kimlik erozyonuna karşı milli değerlerin vurgusu, dış güçlerin adiliği ve oynanan oyunların aşikarlığı ama hep dik hep bilerek hep var gücümüzle bir arada olmamız gerektiği gayet güzel verilmiş. Dayanamadım ağladım yine.  Aşka türkü de dinlesem ağlar oldum-sinemaya da gitsem ağlar oldum; memleketimin hali beni çok üzüyor. Ayrıca Peyami Safa'ya da bir şekilde atıfta bulunulmasını takdirle karşıladım. Vefa bir semt adı değilmiş meğer, ekibe saygı duydum.


Çocuk çocuk da gidilebilecek bir film. Ne abartılı kan dökme sahneleri ne çocukların yanında utanılası cinsellik var.

velhasıl..gidin derim dostlar :-)