Umut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Umut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Aralık 2016 Salı

2017 Dansımız

Uzun lafın kısası;
Savaş haksızlıklar adalet özlem demokrasi para pul vs vs vs

Bir çocuğun kalbinde mutluluğu muhafaza ettiysek, yeni yıla dua-umut-inanç ile girmemek için hiç bir sebep göremiyorum ben.

Zuzu'mun  emeği,neşesi  ile çekirdek ailemiz ve 2017'ye hoşgeldin dansı (babayı azcık harcamış oldu ama olsundu çok eğlendik biz izlerken)

Hepsi hepsi 1 dakikalık bir video...izleyin e mi?

Umutlar hep bizimle olsun.


19 Aralık 2016 Pazartesi

Gün Tam da Bugündür




BUGÜN

ANLADIM Kİ

Anladım ki susmak bir cüsse işi.
Derin denizlerin işi.
Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor.
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar.
Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.


MCR





SİLKELEN

YENİLİĞE DOĞRU

Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…
MCR


ÇÜNKÜ

BİR BAŞKA BAHAR İÇİN

Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük;

Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük…

18 Aralık 2016 Pazar

Star Wars - Rogue One

 
Her gün kendimle ilgili yeni bir şey keşfediyor gibiyim
Zira 40 yaş sonrası "fevkalade" değişiyor insan.
Yağmurdan sonra netleşen görüntü gibi
Toz zerrecikleri yer yüzüne iniyor ve tüm görüntüler daha parlak , daha net.
 
Cumartesi filme gitmeye zaten niyetliydim ama Cuma akşamı balık ekmek sebebi ile gayet güzel zehirlendiğim için sabaha kadar öğğ ve saymak istemediğim pek çok beter vaziyet sonrası Cumartesi tek istediğim şey yer çekimine boyun eğip çakılı kalmaktı. Lakin o gün Ayşegül, yani tüm masallarda adı geçen iyilik ve temizlik meleği geleceğinden sabah erkenden evi boşaltmak zorundaydık. O iş yapıp koştururken bir kenarda oturmak ayıp geliyor bana. Bu nedenle "hastayım" bile diyemeden Nehir'i kursa bıraktım ve ağrıdan körelmiş gözlerim,  çatlayan başım, boşalmış mafsallarım,lime lime olmuş etlerim diye söylenerek Natilus'a  gittim.
 
Kendimle ilgili keşfettiğim şey ise ölmek üzere bile olsam ayrıntıların önemini yitirmediği ve beni mutlu ettiği oldu. Gittim, Star Wars'a bilet aldım ve gerçekten ama gerçekten sürünerek Carreforu'a inip çubuk kraker ile su aldım.
 
Her zamanki gibi D-12'yi aldım. Maximum karta ilk seans 7 TL uygulamasına minnettarım. Lakin gittiğimde seyretmek yerine öpüşmek taraflısı olduğu  pek belli bir çiftin koltuğumda oturduğunu fark ettim ve konuşmak zorunda kaldığım için durumdan nefret ede ede biletimi gösterip onları kaldırdım. Koca D sırası boştu, "insanlık ölmüş" diyerek beni protesto ettikten sonra yerimden kalktılar. Tam oturup zonklayan başıma " artık yapma" diyeceğim esnada gözlüğümü bulamadım. Oysa şimdi açıp yanıma koymuştum diyerek bakındım ama çaresiz gidip bir tane daha aldım.
 
Ve sonra her şeyi unutup uzayın derinliklerinde geçen o muhteşem yaratıcılık deryasına kendimi teslim ettim.

Film ile ilgili ilk izlenim için tık
 
YönetmenGareth Edwards
Yapımcı
SenaristChris Weitz
Hikâye
UyarlamaGeorge Lucas tarafından üretilenKarakterler adlı eser
Oyuncular
Görüntü yönetmeniGreig Fraser
KurguJabez Olssen
StüdyoLucasfilm Ltd.
DağıtıcıWalt Disney Studios
Motion Pictures
Çıkış tarih(ler)i16 Aralık 2016
ÜlkeABD
Dilİngilizce
 
Sıkı bir Star Wars izleyicisi değilim ama an itibarı ile pişmanım. Önceki tüm bölümleri tek tek tek tek izleyeceğim, kesin kararlıyım.
 
Film, evvelini bilenlere daha çok haz verse de ilk kez izleyenleri de alıp götürecek bir kurguyla sunulmuş. Ben arada yer alanlardan olduğum için büyük bir keyifle izlediğimi söyleyebilirim.
 
Bir kült haline gelmiş Star Wars hakkında entelektüel ay da akademik yazı yazmak değil benim işim. Kendi gözlemlerim, izlenimlerin ve yaşadığımı  aktarabilirim sizlere sadece.


 
Öncelikle bir var oluş mücadelesinde ön planda bir kadının olması  dikkatimi çekti. Bu, hep erkek kahramanlarla dolu dünyamızda özellikle sevdiğim bir şey. Filmde iki kez tekrarlaran "isyan umutla başlar" cümlesi ise gözyaşı kanallarımı  doldurdu ve umut, özlemle bir kez daha içime doldu.
 
 
Karakterler elbette özgün, kostüm ve yaratıcılığa ise edecek tek söz bulamadım. Kurgu dünyasında alıntılar olduğu ise gözden kaçmıyor tabii. Yüzüklerin Efendisi'deki Fül'leri burada mekanik olarak görmek ya da Açlık Oyunları'daki sistemin askerlerinin kostümlerinin de Star Wars'tan alıntılandığını  görmek gibi. Beyaz (ak)  pompalananın aksine iyiliği temsil etmiyor bu filmlerde . Sistemi ve kötülüğü temsil ediyor.E ne diyeyim, kör göze parmak girsin.
  
 

Türlerin bir arada oluşu mümkün ama  kurallar, bütünlük,"ben" değil "biz" oluş. İnanmak her şeyin ötesinde bir güç ve var oluş  sağlar mesajı da kuvvetle verilen mesajlardan . Filmde sürekli yinelenen 
 
 
 

Gözleri görmeyen ama kör olmaktan çok uzak bir savaşçıyı canlandıran chirrut imwe'in (Donnie Yen)  sürekli dile getirdiği  "güç benimle, güce inanıyorum" yinelemesi, inanmanın verdiği güce vurguydu benim için. Filmde en çok onu sevdim diyebilirim(gerçek hayatta profesyonel piyanist olması da etken mi acaba ). Savaş alanına giderken "yalnız başına orada hiç bir şey yapamazsın" diyen arkadaşına sonsuz bir güvenle gülümseyip " yalnız değilim ki sen varsın" deyişi uzun bir tartışmanın sonunu getirdiği gibi sonu belirleyen akışta da pek çok  şeyi belirledi.


 
Bilim Adamı ve kızını deli gibi seven, son ana kadar  vatanseverlik diyebileceğimiz duygudan vazgeçmeyen: duyguyu akıl ile yücelten Galen  Erso ( Mads Mikkelsen) ise her izlediğim rolde bir kez daha önünde şapka çıkardıklarımdan. Onu tanıyor olmayı dilerdim gerçekten.



Komutan Krennic tüm zamanlara hitap eden bir karakter. Kötülük  ve hırsla beslenen her şey,sahibini yakar ve yok eder. Bugünlerde  herkesin gözlerini aça aça izlemesi gereken bir karakter.

 
Pilot'a hiç kıyamam ben yaa..tüm film boyunca o pilot gözlüğü tepesinde. İnanarak ve iyi niyetle yol a çıksa da çetin bir imtihan verdiği muhakkak olan karakter filmin adını  bana filmin ortasında o baş ağrısına rağmen kahkaha attıran bir şekilde belirliyor. Bu ayrıntıyı kesinlikle kaçırmayacağınızdan eminim.




E K2SO 'dan bahsetmeden olur mu? Bizim oralı kimi teyzeleri anımsatan K2SO, yüzbaşının deyimiyle "devrelerinden geçen her şeyi  söylemek eğiliminde". Ama onu sevmemek de mümkün değil doğrusu.



Yüzbaşı'dan çok bahsetmedim. Hem bu kadar baş rolde hem bu kadar kenarda olan başka tipleme gördüğümü hatırlamıyorum.


Ve tüm her şeye sahip olan Dark Lord...evrene sahip olursun ama bir kapı aralığından dışarı sızar da umut tüm dünyanı yıkar geçer,kazanan vazgeçmeyiş oluru simgelemiş.

Tüm isyanlar umut üzerinedir. Filmde iki kere yinelenmiş ben de iki kere yineleyeyim.

Bu aralar Star Wars, Açlık Oyunları vs tüm filmlerde verilen mesaj aynı mı ben mi dellendim bilemiyorum.



Kesinlikle izlenesi film , iyi ki gitmişim dedim. Artık beni kör etme noktasına gelen baş ağrımı da , majeziki evde unutan yarım aklımı da çantama koyup ertesi sabaha kadar uyanmamak üzere evime geldim.
 
 

13 Ekim 2016 Perşembe

Hüzme


Unutturmaya yıldırmaya çalışsalar da unutmayın güneşli güzel günleri, Atatürk ilke ve inkılaplarının getirdiklerini-yokluğunun ihtimalinde bile neler kaybettiklerimizi.

Güneşe,ışığa,sevgiye,azme inancınızı kaybetmeyin. Aşurenin üzerine nar serperken bile renklerin ve başarmış olmanın mutluluğu ile neşelenebilen insanlarız biz:mutluluğa inancımızı kaybettirmelerine izin vermeyin.


Tamam gece uzun sürdü, tamam karanlık dört bir yandan geldi, tamam kahpe içerdendi kapı kilit tutmadı ama "kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin" diyen adamın da aptal olmadığı bir gerçek. Vazgeçmeyin. Hiç bir duygunuzun yitmesine de izin vermeyin.

Babam ve annem kooparatife katılıp yeni ev aldığında, yeni evimizdeki ilk akşamlarımdan birinde 2000 yılını  hayal ederek  planlar yaptığımı hatırlıyorum. 1970'lerde var olan biri için büyülü bir sayı kabul etmek lazım :2000 . Bir sürü planım ve kararım vardı ama hiç biri bugün yaşadıklarımla örtüşmüyor. İyi kötü para biriktirmiş olacaktım ve hayallerim arasından eleme yaparak birini seçip yapılabilecek olanıgerçekleştirecektim. Tabii ki sırt çantam ve kitaplarım ile bir yerlere gitmek üzerine  ve döndüğümde de harika bir müzik seti -çelik kapısı olan evimde kitaplara boğulmak üzerineydi seçeneklerin neredeyse tamamı. Planlama maddiyatla ilgili: Kayseri'ye mi gidebilecektim gezmek görmek için Portekiz'e mi? 5 sene mi haftasonu mu..filan.

Hayallerimin hiç birinde tüm ülke halkının kendini güvende hissetmediği , adalet-sağlık-eğitim gibi temel kavramlara güvenimizi yitirdiğimiz, çocuk gelinlerin arttığı, benim ca-nım Ata'mın emanetlerine bunca saldırı olduğu ,araplaştığımız günler yoktu. Ne hayalimde ne gerçeğimde olmasın da zaten. Kim ister ki bunu?


Ne ekersek onu biçmedik mi? Bugünler de dünün yarını değil miydi klişenin dediği gibi. 
Umut ekelim.
Her şeye rağmen gülümseyelim.
En güzel karşı koyuş değil mi gülümsemek?
Gülümsemekten vazgeçmeyelim.


En sevdiğim doğa olayları sıralamasında ilk 3'tedir hüzme. Güneşin, her şeye rağmen bulutların arasından sızışı, yare-mai'ye kavuşması ..çubuk çubuk, çizgi çizgi umuttur hüzme gönülgözü açık olup görebilene. 


Bir tabloyu güzel değerlendirmek için geri çekilip öyle bakmak gerekirmiş. Bugün yaşadıklarımıza, bize yaşattığı bunaltıdan uzak kalmayı başarıp geri çekilerek objektif baktığınızda neler görüyorsunuz neler..resmi doğru okumak lazım.Umudu asla kaybetmeyin.

Proje okulları ile ilgili : tüm velilerin,öğrencilerin ve değerli öğretmenlerin yanındayım her türlü.

Malum:kadın zayıftır ama anne güçlüdür. Hepsini ben doğurdum, o geleceği mahvedilmek istenenlerin hepsi benim evladım.


Bulut bulut olsun isterse tüm gökyüzü.Onlar çok, onlar kara, 
onlar güçlü demek yok;hiç ama hiç vazgeçmedim, ben güneş olacağım.

7 Ekim 2016 Cuma

Bil


İlk gördüğüm intihar girişi değildi aslında. Yazlıktaydık,

eşimle denize giriyor eşimin kuzeni ile her zamanki tadına doyamadığım sohbetlerimizden birini ediyor ve akşam bir çuval kabak alıp bir kazan çay eşliğinde alıp balkon sefası yapmayı planlıyorduk.

Sonra toplanan kalabalığı ve çatıda ayaklarını sarkıtmış o kızı gördük.
Telaşla oraya seyrettik.
Küçük çapta bir travma yaşadım. İnsanlar ağlamaktan yüzünün sırılsıklam olduğunu gördüğüm o genç kıza "atla, atla" diye tezahurat yapıyorlardı. Şaka mı diye baktım. Dalga geçiyor eğleniyorlardı. Canım acıdı.Nefret ettim bundan.

Sonra bir adam yanındakine "Atlamaya niyeti  olan atlar..bu tür hareketler "beni kurtarın" demektir aslında" dedi. 

Akşam eve söylenenden geç geldiği için babasından tokat yiyen kız ikna edildi ve damdan indirildi. Kalabalıktan , atlamadığı için yuhalayanlar oldu. İçimde böylesine evrimi yarım kalmış öküzlerle yaşamaya duyduğum isyan, eşimin elimden tutmasıyla  gerisingeri döndüm.

Şu son günlerde metroya atlayan kadın , yola atlayan insanların haberleri üstüste geldiğinde yüreklerinde umut tükenmiş o insanların suskun çaresizlikleri ile yaşadıkları beni kahrediyor.

Ne olmuş ki hiç birini tanımıyorsam.

Hepsi sizsiniz, hepsi benim o insanların aslında. "Atlarım ha" demeden son verenler..umutları, sevgileri,yaşamları çalınanlar. Güldüğüm zaman da canım yanıyor aslında. Hayat akıp gidiyor. Bir keser var bir de sapı..dönüyor ha dönüyor.


18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bugünler Zor Günler















Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır. En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir.
Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser.
Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.

Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!
Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile. Kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir. Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz. Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın

29 Haziran 2016 Çarşamba

Lakin Biliniz ve Bilsinler ki...!!


Yıllardır beklediğim gün bugün
Nihayet izne çıkacağım 2 senesi cehennem 4 sene üzerine
Uyandığım andan beri ağzımda bahar tadı, yüreğimde seher yeli,nefesimde deniz kokusu

Huzur ile hayallerime , özgürce sevdiklerime yola çıkacağım
Cebimde 3-5 kuruş
Önümü görerek ardıma bakmayacağım

Gönül özgür: üzülmekse üzülüp,sevinmekse sevineceğim
Nefes özgür;yetişme ve yetiştirme telaşından hesaplardan uzak alıp vereceğim.


Ama akşam Atatürk Havalimanı
Ülkeme, ulusuma,insanlara yaptıkları
Nefretin beni ele geçirmemesi için verdiğim mücadeleden kesik kesik acıyan ruhum

Yoruldu umudum.....


Lakin biliniz ve bilsinler ki vazgeçmedim ummaktan, umuttan,
mücadele ruhumdan
Bu topraklar bu bayrak benim hem umudum hem aşkım 

Bir nefeslik dinleneyim
Sonra yine aynı inanç ve azimle buradayım.