cumartesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cumartesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2018 Çarşamba

Örümcek Ağındaki Kız - Sinema



Bu Cumartesi büyük bir hevesle , topuklarım ardımı döve döve Natilus'a koştum. Sinema günlerimi o kadar özlemiştim ki, sinema alanına girdiğimde neşeyle şarkılar mırıldanmama engel olamadım. Zaten engel olmama da gerek yoktu : o saatler bana ait. 

Serinin ilk 3 kitabını ve filmini ayıla bayıla bitirdiğimden beklentim düşük değildi. Lİsbeth, diğer roman kahramanlarından çok farklı ve benim için (nedendir bilmem) ayrı bir yeri var. Tüm aykırılıkları ve kırılganlığı ile onu seviyorum.


Film , Lisbeth'in sapkın ailesinin akıl almaz detayları, küçük bir çocukken dahi karakter ve kararların yaşamı nasıl etkilediği ile başlıyor. Yazarın acımasız görünen ,sert sahnelerinde mizahi duygular sıkça yer alıyor aslında.Ritm asla düşmüyor, siz sonrasını asla tahmin etmiyorsunuz, koşa koşa nefes nefese aşk-seks-şefkat-şiddet-azim-şans -mücadele ve gariptir işin içinde bir de felsefi duruş ile geçiyor anlar...ama bunların hepsi dolu dolu bir hızlı akışta.


Finalde, bir küçük yanlış anlamanın bütün hayatı değiştirdiğine tanıklık edip,  hiç konuşmayı denemeden, sırf öyle anladığınız için kaybettiğiniz insanları ve mutlulukları düşünebiliyorsunuz.


Tabii ki bir daha gideceğim filme. İlkinde seyrettim, şimdi izleyeceğim. Ya da ilkinde baktım şimdi göreceğim.

İlk filmdeki Lisbeth ile gazeteci bence tiplemeye daha uygundu. Ancak bu filmde kabul etmeliyim ki Claire Foy iyi iş çıkartmış. August Balder'i  canlandıran çocuğun ise ne kadarı rol dedirten bir garip yüz ifadesi var. Gazeteci ise iyi ama sıradan bir tipleme olmuş bence.









 

18 Şubat 2017 Cumartesi

John Wick-2


Merhaba pestilimi çıkartan haftanın hemen ardındaki sevgili Cumartesi.
Yalan yok , bu sefer iple çektim gelişini.
Hayallerim vardı
Elinden tuttum sana geldim.

Bu hafta deli  çalıştım. Cuma akşamı 22 gibi  işten çıkıp eve yürürken ayaklarım mı beni taşıyordu ben mi ayaklarımı  taşıyordum emin değildim ama içimde üzerime düşenleri bi tamam halletmiş olmanın huzuru vardı ve tüm stresleri arkada bırakmanın sonsuz neşesi ile bir nevi bulutların üzerinde uçuyordum.

Eve gittiğimde çantamda çocuklarıma getirdiğim minik kanepeler vardı özür niteliğinde.
Onları ihmal ediyorum bir süredir ben de farkındayım.
Her ihtimale karşı çiğ köfte de almıştım.

Affedildim netekim.💖

Sabah gözlerimi açtığımda bacaklarım kilometrelerce yol yürümüşüm gibi ağrıyordu.
Sürünerek çıktım yataktan.
Makyaj yapmama hakkımı kullanıp sinemaya yollandım.

Salonların neredeyse hepsinde recep İvedik vardı
İĞĞREENNÇÇÇÇÇ
Öğrk!



John Wick'e biletimi aldım ve çubuk krakerimle suyumu almak üzere Carrefour'a indim.

John Wick'e gitmemem için çocuklarım bana yalvardı aslında. Senin hapşırıp bizim çok yaşa dediğimiz sürede adam bir vagon insan öldürüyor neden gidesin dediler.
Keanu Reeves benim için yeterli dedim. Gittim
Çok iyi bişi yaptığım kanaatindeyim.


John Wick , ölmezler grubundan biri aslında. Hani  mantık arayarak bu filmi izlemek, lüks bir restaurantta yemek yerken "ben bu parayla 3 kilo kıyma alır hepinize köfte yapardım" demek gibi bişi. Keyif alacaksınız,İzleyin.

John Wick karakteri hoşuma gidiyor. Bu filmde de deformasyon ya da geri adım yok. Efektler kesinlikle muhteşem. Dublör kullanmıyorsa Keanu Reeves'e kullanıyorsa dublöre had safhada acıdım. Mr Wick'in evinin renklerine hasta olup ileride bir gün zengin olursam aynısını yaptırayım hayali kurarken evi havaya uçurduklarında harbi öfkelendim. Katiller kulübünün nezaket kurallarına bayıldım. Ölüme ve dostluğa saygı prensipleri  hoşuma gitti. Kelime israfından kaçınmaları beni  dört köşe etti. Lakin konuşma yokken çocuklarımın hakkını vereyim aksiyon pek bi  boldu.


Az konuşulan, aşk ilişkileri ile yoğrulmamış filmleri daha çok seviyorum artık bunu  fark ettim. Aşk, Mr Darcy ile Mis Bennet seviyesinde anlatılmadıktan sonra çekilir dert değil abicim.

Sinema, vaad ile bitti. Devamı gelecek besbelli ve devamı buna beş basacak onu  da görüyorsunuz. İddia hayli yükseltildi çünkü.👍



Bir de Tayfun Pirselimoğlu ile Zeynep Özbatur söyleşine gittim. Güzelim konu ve konuklara karşın katılım 35 kişi kadardı.

Sinir oluyorum sana ey toplum

Teşekkürlerrrrrr