denemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
denemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Şubat 2016 Cumartesi

Sabır


Şu bulutları sayarak geçirdiğim iki sene düşündüm durdum.Bana yapılan kötülükler ve yapanlar belliydi,hay Allah hepsini kahretsindi ama mutlaka  benim de kusurum olmalıydı. Kendimi eleştirmek ve objektif bir inceleme yapmak için uzun,çok uzun günlere ve gecelere sahiptim. İşsizlik prangalı özgürlük.Aldığınız her nefes sonrakinin endişesini taşıyor ve zaman hiç olmadığı kadar uzun yani.

Hoşgörü ve sabrımın az olduğunu fark ettim.
İnsanlar ve hatalar konusunda suskun olduğum zamanlar çok olsa da bu suskunluk hoşgörüden çok iş hayatının getirdiği profesyonel yaklaşımdan kaynaklanıyordu.

Bir hata gördüğümde ,tamamen "doğru olanı yapmak ve adaletli olmak" odaklı olsa da mutlaka müdahale ediyordum.

Oysa adaletin olmadığı yerde adaletli olmak zayıfı ezmekten başka bir şey değil.


Bunu sonra öğrendim.
Pişmanım...

Yeni bir işe ve yeni bir hayata başladığım o günden beri , kendime verdiğim sözü tutuyorum ve başımı eğip susmayı,müdahil olmadan kabullenmeyi deniyorum.

Sabır..hoş geldin hayatıma

Lakin zorrr.

.
****


Dolmuş beklerken beni görmezden gelip önüme geçenin koluna yapışacaktım..tuttum kendimi.
Son bir kişilik yer vardı, bindi gitti
Çok takdir ettim kendimi çok.
Sabırlı olmak konusunda kocaman bir adım atmıştım
Hoşgörü henüz ziyaretime gelmiş sayılmazdı
Adama değil ama kendime geri zekalı dedim durdum akşam boyunca.


Dün akşam tiyatroda yanımdaki adam ancak bir su aygırının çıkartabileceği şapırtı ile sakız çiğnedi durdu.
Sesimi çıkartmadım."P" sırasında idim zaten,bazen sahneyi bile duymadım.


Mağazada soru sorduğum görevli beni öyle bir  tersledi ki gel ebenin fotoğrafını gösterecem diye nara atmak üzereyken zor tuttum kendimi.
Ona baktım ve arkamı dönüp gittim.


Metrodaki adam sünnet çocuğu gibi bacağını açıp oturduğunda damarlarımda kan yerine petrol taşıyormuşum ve biri  kibriti çakmış gibi bir öfke sardı benliğimi.500 kilo olmasam bacak bacak üstüne atıp durumu kurtarmayı denerdim ama fizik kanunlarına göre bu mümkün değil.Adamı aleme ibret olsun diye orta yerde yolmaktan son anda vazgeçtim.Valiz misali koca çantamı ikimizin kalçalarının ortasına koyup ineceğim durağa kadar söylenmesini "zevk almamaya çalışarak" dinledim.Nefsimi terbiye ediyorum tamam da ermiş kıvamında değil yani.


İş yerimde olagelen hatalara da  kızmıyorum o kadar artık . İnsan olmalarının sıcak tutuşunu seviyorum. Bu, geri kalan her şeyden baskın benim için.Hata dediğim daha dağ deviren göl kurutan olmadı.O kadarından da Allah sakınsın hepimizi.



Denemelerim sonucu anladım ki ben bir katır,yok içimde sabır mabır.


Yine de deniyorum...daha iyi 
bir insan olmak için yol uzun,şimdilik insan olmayı becersem o yetecek bana.




25 Kasım 2015 Çarşamba

Kaçarım ki...


Kaçmak çözüm değil diyen halt etmiş.
Öyle güzel kaçtım ki ben bile şaştım.

Öyle sinsi sinsi gizli gizli de değil ha..hani tam tabir, topuklarım arka tarafı döve döve kaçtım.


Şükürler olsun.


Hayallerimi aldılar benim. Elimde kolumda değer verdiğim 3-5 ne varsa acıtarak aldıkları yetmemiş gibi  tamıtamına 40 yıl beslediğim ve oluruna inandığım hayalimi aldılar elimden. Az geldi, ülkemin hali yenilir yutulur değil. Bayrağım, ulusum...kim ne çamur atarsa atsın ya da işlenilen hataları (koyun sürüsünden bahsediyorum ) ne olursa olsun bu film böyle gitmemeliydi.

 Atatürkçüyüm ben . Saklamadım  ömrümde. Ayıp olan saklanır. Atatürkçüyüm ben , dibine kadar , her zerremle inkılaplarının ve yaptıklarının sadık savunucusuyum . Bugün yaşanan karanlık cehaletin zafer naralarını  o naraları atan embesilleri de kapsayacak endişe ile izliyorum.Ne zaman sussa zaman, ben kendime kalsam içimde bir puslu sessizlik...o sorun bu sorun...Kaldıramıyorum bunu.Tıpkı 5. katta güneşin her daim içinde olduğu pırıl pırıl evimden çıkıp okumaya diye zemin katta karanlık ve rutubetten yosun bağlamış o eve geldiğim zamanlarda hissettiğim  nefessizlik yapıştı yakama.


İş dersen..varlığına şükür.
Yol var gidersen, ben var seversen modeli hayat...
Ayran yok tahtırevan yok.. 


Aldım şapkamı  çıktım o  pencerenin olduğu kafesten.
Kendimi aramaya koyuldum ilkin.
Zorunluluklar ve sorumluluklar kolumdaki sepette;prangalarım onlar benim.
Aklımdan yaptıklarım yaşaadıklarım hayallerim ..bana ait dünyaya ait ne varsa geçirmeye koyuldum sessiz sedasız.
Bir tanesi elinde meşale ile geçti tüm o karanlığı yarar yara.
Hayalimi buldum.
Hayalimi bulunca yolumu çizdim.
Dişlerini  kene gibi etime geçirmiş olumsuzlukları silkindim attım.Kımıldamam için sebep, koşmam ya da yürümem için bir güzergahım var artık.


Anlamıyordum yaşadıklarımı, bir şeyler yanlıştı görüyordum. 
Anladığımı düşünüyorum şimdi.
O yüzden susmak ve beklemek ağır gelmiyor artık.
İçimden olumsuz cümle kurmayı yasakladım kendime. Yapım gereği eleştirel olan bakışı hissettiğimde pabuçlarıma çeviriyorum gözlerimi.Eleştirme.Olumsuz üretme diyorum.

Dünya birbirine girmek üzere. Olumsuzluklar diz boyu ama twittera dahi girmez oldum..
5 metre çevremde mevcut olanlardan başka yaşam formu yok dünyada benim için şimdilerde.
Pencereyi açıp bana ne hissettirdiğini hatırlayana kadar kış güneşinin mai parıltısına bakıyorum.
Dr Who izleyip zihnimin çeperlerinin pasını siliyor, şu Azeri kanallarında forever'ı izleyip katıla katıla gülüyorum.
Sabahları ,sonrasını düşünmekten yorgun beynime "boşver" diyerek güzel ve sağlıklı kahvaltılar yapıyorum.
İyi ki kin tutmamışım ömrümde kimseye..kaldırmazmış yüreğim o nefreti.
Şükredecek şeyleri bulup gözüme sokuyorum.
Üzülmemeye çalışıyorum.
Sevmediğim insanlardan uzak durup sevdiklerimi daha çok arıyorum.

Dengeler, usül,kaide...boşverdim gitti.

Hani onca severdim;kimseye laf bile sokmuyorum 
:-)

Bilerek ya da bilmeden kabini kırdığım herkesten zilyon kere özür dilerim.

Deniyorum....gerçekten deniyorum.Paçalarımda safranlarım,okyanusu yüzerek geçmeyi deniyorum.

Bu da bizim şarkımız olsun diyerek...en güzel günler bizlerin olsun.