gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2014 Pazar

Uyku Kardeşim Ver Elini



Uyku kardeşim ver elini

Usul usul damla damla beraber eriyelim eriyelim
Sonra bembeyaz fukura bi bacadan
Tek göz olmuş umutlarla sevdalarla tütelim eriyelim
Mavi mavi ince ince usul usul eriyelim...


Uyku uğramaz kimi insanların semtine. Uzar gider zaman, gözler kapanmaz hayat akıp gitmesin öylesine başıboş niyetine. Ertelediğin onlarca şey bulursun yapacak...ama onlar bittiğinde düşüncelere dalarsın ve sorarsın kendine yarı bıkkınlık  öfkeyle:ne vardı hatırlayacak...
















Hayalinde tüten bir sigaranın dumanı. Ortaköy'de bir akşamdır belki hatırlanan..ve sonra mısralar kendiliğinden dökülür dudaklarından...


Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo

24 Eylül 2014 Çarşamba

Deli Veli

Selin'in okul müdürü ingiliz. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu da öyle. Velilerin büyük büyük bir çoğunluğu da ya yabancı ya yabanı ile evli. Türkiye güzel ülke, lokumları harika modunda sanırım herkes , çok bilmeden genelleme yapmak istememekle birlikte ilk izlenimlerim bunlar.

Neyse efendim, veli toplantısına gittim veli gittim deli geldim. Sunum ingilizce idi .Veliler soruları ingilizce soruyorlardı. Onların , konuşma akışında güldükleri yerlerde benim kahkaha atmaya başladığımı fark ettim bir süre sonra. Zira oradaki tüm insanlar anlatılanın içerisinde yer alan espriye gülerken ben kendi halime gülüyordum.

Çocukken arabaların arkasına konulan biblolar vardı, köpeğin başı ayrı idi ve araba her sallandığında sırıtarak baş sallıyordu. Akşamın bir vakti süslenip püslenip gittiğim veli toplantısının o nezih ortamında hay gelmez olaydı aklıma o köpek geldi. Kendimi felaket derecede özdeşleştirdim onunla. Sonrasında film koptu tabii.

Genel anlatımları anlıyor olmakla birlikte programlar ve teknik terimleri içeren her anlatımda araba sallantıya giriyor ve ben yüzümde anlıyormuşcasına bir tebessümle başımı sallıyordum. Böyle zamanlarda kendimi dışarıdan izlemek acaip eğlenceli. Şıkıdım şıkıdım giyinmiş aklıbaşında dış görünüşte olsa da  iç dünyasında iflah olmaz bir Huckleberry Finn barındıran veli. Disiplin kuralları ve üniformaların gerekleri anlatılırken onaylayan sesler çıkartıp şu böreklerden iki tane alaydım ölecem açlıktan diye iç geçiren bir veli. Ödevlerde dikkat edilmesi gereken hususları not eden veliler gibi eline kalem kağıt alıp dikkatle slaytları izlerken "topuklu bile giysem ayaklarım sandalyeden yere değmiyo len" diye kendiyle eğlenen bir veli...

Selin'in tüm tembihleri aklımda,kimseyle kavga etmedim,kimseleri didmedim.Annecik oldum gittim annecik oldum çıktım toplantıdan. Herkesler arabasına bindi gitti de ben kalakaldım yol ortasında. Okul Tarabya'da ev Üsküdar'da.Akşam olmak üzere.



































Evi aradım..ohhh yemeklerini yemiş uslu uslu ödevlerini yapıyor iki kardeş. Dünyada başka ne ister insan? İstinye sahilindeki tüm o muhteşem yalı-villaların yanından geçerken "çocuklarıma da böyle yerlerde sağlıkla neşeyle yaşamayı nasip et" diye dua ediyorsa dünyada kendisi için isteyeceği şeyler maddi değildir insanın artık. Olmuşum bir nevi  kokoş derviş bu akşam dedim, uzun zamandır bu saatlerde dışarıda değildim zaten dedim ; yaşamın sunduğu bu uzun ve yalnız yolculuk koşulunu keyifle kucakladım.


18:30 da çıktığım veli toplantısından eve varışım 20:40'ı buldu. Kızlarım evde bir başlarına olunca keyif yapmışlar.Şükür dedim varlıklarına.


"Anne ne anlattılar" dedi Selin, gülümsedim. 


Anladı,sarıldı güldü...
Kokladım tüm özlemişliğimle..
Dikensiz bir güldü..





29 Aralık 2013 Pazar

Dilek Hakkı

Çocuklar gibi dileklerimi sıralamışım her yeni yıl geldiğinde...Günlüklerime baktığımda kendimi gülümseyerek izlediğim anlarda fark ettim bunu. Aslında ne kadar kolaymış zamanın törpüleyerek şekillendirdiği ayrıntılardan uzak ana niteliklerle insanı görmek..ama iş  becerip insana uzaktan bakabilmek. Sıralamışım nitelikleri çünkü hep net olmak, niyetimi-sözümü ortaya koymakmış derdim ömrüm.Yazmışım çünkü  bir pigmeden sadece biraz uzunken bile "söz uçar yazı kalır"ı bilirmişim.Sonra dileklerime baktım , insanlık için , dünyanın geleceği için,komşu kızı için,dostlarım arkadaşlarım hatta bir sahip bulunsa dediğimiz sokak köpeği için bile dileklerimi diledikten sonra kendim için bir şeyler dilemeyi hak görebilmişim...


Başkalarının mutluluğuyla mutlu olabilmek, başkalarının sevinçleri ile tamamlanabilmek insan niteliği olsa gerek. Tıpkı başkasının derdine kendi derdin gibi çare bulmaya çalışmak gibi.Hayaller kurabilmek gibi..umut etmekten hiç vazgeçmemek gibi.

Şimdi yeni bir yıla girerken yine odaklanmaktan vazgeçip yapabildiğimce uzaklaştım resimden ve göremediklerimi görmeye çalıştım bu sene iyice yordukları gönlümün yaralarını keyifle sararken.Hey! Yeni bir yıl geliyor. Her şeyden önce henüz kirlenmemiş,yaşanmamışlarla dolu,kötülükten yana yapılan rezervasyonların neşeli kahkahalarla bozulabileceği bir yıl bu. Daha şimdiden kocaman bir gülümseme yayıldı bile yüzüme.Umut ediyorum ve umut ettiklerime dokunabilecek kadar yakın olduğumu hissediyorum.

Siyasi çatışmaların hız kazandığı ülkemde konunun asıl merkezden uzaklaştırılmasına,dağıtılmasına,tartışmak yerine demagoji ile suyun bulandırılmasına ve insanların bunları hala yutmasına sinirleniyorum.O kadar çok yalan o kadar çok kravatlı adam hırsı birikti ki  üstümüzde gökyüzü sadece gri bulutlarla doluymuş gibi gelmeye başladı herkese.Güneşi özledik.Sabah mahmurluğunda çiy tanelerinin mücevher ışıltısına gülümsemeyi özledik."Anlamıyorsun" diye birbirine haykıran ama anlamayan ve anlatamayan,kör kavşakta kornaya basıp duran bireylerden oluşan gruplar sardı memleketin her yanını.Bir sürü senaryo ve bir sürü insan bu senaryolara inanmak isteyen. Oysa sonuca, olagelene baksa herkes gerçeğin ışıltısı kucaklayıverecek onları, kör gözlerini açacak sağır kulakları duymaya  perdesi kapalı kalpleri sadece kendi menfaati için atmamaya başlayacak.Yalanlar, siyasilerin insanlara söylediği o kocaman yalanlardan bile tehlikeli artık çünkü insanlar günahları için,hataları için,yaptıkları kötülükler için kendilerine yalan söyler oldular.

En son ne zaman güzel bir şarkı bestelendi benim ülkemde? Tüm bülbüller kafeste, tüm güller nefretten solmuş.

Bu sene yeni dileklerim var Allah'tan...iyiler kazansın kötüler utansın ve bu bizler için hayırlı olan olsun ..diliyorum.
Güller açsın bülbüller şakısın aşk yeniden vücut bulsun renkler kirlenmişliğini unutsun ...diliyorum..
Karacaahmet mezarlığı "ben haklıyım!" diyenlerle dolu, insan olabilmek olmalıydı bütün konu, herkes hatırlasın bunu ..diliyorum
Felsefe tartışalım,yarını oluşturalım,dünün keşkelerinden kurtulalım artık önümüze bakalım..diliyorum
Aşk diliyorum üç harfinin her birinin anlamını vere vere..çocuğu annesine, seveni sevenine,çirkini güzeline hasret bırakmasın Allah..diliyorum.
O kalp kıranlar hak yiyenler kötülüğü elleri ile evlat gibi besleyenler var ya...Allah utanmayı öğretsin..diliyorum.
Ve elbette sağlık diliyorum
Sonra dilek hakkım baki kalsın, her gördğüm sabaha sevincim,umudum,sevgim,yaşamaya da niyetim var benim diyorum.