italya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
italya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2021 Pazartesi

TOM MİKS - ÇİZGİ ROMAN KAHRAMANLARI-1

 



Tommiks 1955 yılından beri Türkiye'de yayınlanan ve kardeş yayın olan Teksas ile birlikte çocuklar ve gençler arasında çok büyük ilgi görmüş İtalyan yapımı bir çizgi roman. Bu romana olan ilgi o dereceye varmış ki Türkiye'de bütün çizgi romanlar Teksas-Tommiks adıyla anılmaya başlanmış.

Teknoloji ile fakirleşmemiş çocuklukluğumuzun hayal kahramanları onlar.

Trabzon-Sotka'daki evimizde , pamuğu-yünü güneşli günlerde dökülüp kabartılan, gündüz oturma yeri akşam yatak divanımızın yorgancıya diktirilmiş örtüsüne güneş  vurunca başka güzel olurdu orada uzanmak.O divanın yerlere kadar uzanan büzgülü örtüsü, iğneci geldiğinde ya da saklambaç oyununda eşsiz bir saklanma alanı yaratırdı bana. Annem 3 çocuğu olmasına karşın toz havadan yere inmeden yakalar ve evi daima tertemiz tutardı.Çocukluğuma dair en net hatırlarım hep sabun kokulu temiz günlerle dolu.

3. ve en küçük üstelik cılız/çelimsiz bir çocuk olmamdan herhalde bana kimse pek ilişmezdi.Güneşte ılımış divanın üzerine uzanır ve Tommiks'in okunmaktan kenarları kıvrılmış kitaplarını yanıma dizer, tekrar tekrar okurdum büyük bir keyifle.Animeler yoktu, seslendirme ve canlandırma kesinlikle sizin zihninizin sonsuz yaratıcılığına kalmıştı. Çizgi romanlar o zamanlar siyah-beyazdı. Sonradan renklendirildi.Bu anlamda teknolojiyi "yaratıcılığı kısıtlayan" olarak görüyorum.

Tommiks çizgi romanı 1951 yılında İtalya'nın EsseGesse çizim-stüdyosu tarafındangeliştirilmiş ve Capitan Miki adı altında 16 yıl süreyle çizilmeye devam etmiş. EsseGesse stüdyoları, ismini kurucuları olan üç çizerin soyadlarından almış : Giovanni Sinchetto, Dario Guzzon ve Pietro Sartoris (S.G.S)

Yüzbaşı Tommiks (Capitan Miki) 1835 ve 1840 yılları arasında Amerika'da yaşayan 15 yaşında bir korucu aslında. Ailesini hiç tanımamış.Yasa dışılığın  başını alıp gittiği o dönemde  Tommiks Nevada'nın göbeğindeki Kulver (Coulver) Kalesi civarında düzeni sağlamakla görevlendirilmiş . En az Tommiks kadar hastası olduğumuz iki karakter pardon İki alkolik karakter, Konyakçı (Doppio) ve Doktor (Salasso), her macerasında ona eşlik eder. Konyakçı'ya ayrı bir hasta olursunuz okurken. Bu ikili, bir yandan kendilerini sürekli komik olayların göbeğinde bulurken; diğer yandan da arkadaşları Miki'nin yardımına koşmaktan geri kalmazlar. Hepsinin ortak düşmanı da koruculardan intikam alma hevesiyle her seferinde yeniden karşılarına çıkan kılık değiştirme şampiyonu Binbir Surat'tır (Magic Face).

Konu ülkemiz olunca en az Disneyland kadar saçma ve "gerçek değil di mi" dedirte ayrıtılar karşımıza çıkabiliyor. Özgün adı "Capitan Miki" olan ve 1951 yılından beri İtalya'da, 1955'ten beri de Türkiye'de yayımlanmakta olan popüler çizgi roman "Tommiks" hiçbir politik altmetin içermemesine rağmen 1961 yılında Türkiye'de yasaklanmış. Yasaklanma gerekçesi 'çocukların aklını çeleceği' endişesine dayandırılmış. O tarihten sonra da defalarca yeni baskılarının yapılmış olması, hatta bazı gazeteler tarafından uzunca bir süre promosyon şeklinde dağıtılmış olması bu yasağın çok sıkı takip edilmemiş olduğunu düşündürüyor. Yasağın sadece 1961 tarihli belirli bir sayı için uygulanıp uygulanmamış olduğu da pek açık değilmiş Nihayet “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında 5 Ocak 2013’ten geçerli olmak üzere diğer 453 kitapla birlikte Tommiks'in yasağı da kalkmış oldu. 

Yine de Şeker Portakalı'nın"Zeze Portekizlinin arabasına biniyor çocuklara kötü örnek oluyo" diye yasaklanmasını geçemez benim nezdimde bu ..onu  da söylemiş olayım.

Bir de Suzi'miz vardı. Tommik ona aşıktı ve Suzi komutanlardan birinin kızıydı. 

Her çocuk okuduğu romanda ya da izlediği filmde bir kahramanla özdeşleştirir kendisini. Benim Suzi yerine Konyakçı ile özdeşleşmem bugünkü yetişkin aklımda çocuk Kadriye'ye çok gülmeme neden oluyor.Komik bir kızmışım vallahi.

Aşk var,heyecan var, o var bu var ama ihanet yok bu çizgi romanda. Kalplere kötülük tohumu  ekilmeyen, kötülüğü normalleştirmeyen bir zihniyet var. Belki de o yüzden bizim jenerasyon böyle...

Tommiks sinemaya da konu olmuş.1969'da Kayahan Arıkan'ın senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı "Maskeli Süvari Tom Miks'e Karşı " çekilmiş.

Kadıköy'de bir pasajda meraklıları için satışları halen sürüyor.

Tommiks benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi hayal dünyamda. Ama "en" kahramanım o değildi :-)

Çizgi Roman Kahramanları ve 80'li yıllarda çocuk olmakla harmanlanmış anlatımlar devam edecek.

Siz de , sizdeki anıları ve bıraktıkları izlerini anlatırsanız ne sevinirim ne sevinirim..

20 Şubat 2018 Salı

Müzik - Rüzgar Frank Sinatra - The world we knew (over and over)

Bu şarkıyı ilk bizim Bücürük'ten yani Müjde'den dinledim. Sonra müptelası oldum. Çıkış yerinde dünyanın tüm rüzgarları içime doluyor. 


Sanki İtalya'nın şu eşsiz güzellikteki yeşil alanlarında kapıdan birden fırlamış deli  gibi koşmaya başlamışım ve dünyanın bütün rüzgarları ciğerime doluyor gibi. Sanki kendimi affetmişim her şey için ama her şey için  herkesi ve her şeyi affetmişim ve dün'ü geride bırakmanın çığlığı ağzımda koşuyor koşuyor koşuyormuşum gibi.

Şarkının sözlerinin türkçesini de ekledim alta. Müziği ile uyuşan anlamları seviyorum.

Hadi siz de dinleyin




Over and over I keep going over the world we knew
Once when you walked beside me
That inconceivable, that unbelievable world we knew
When we two were in love
And every bright neon sign turned into stars
And the sun and the moon seemed to be ours
Each road that we took turned into gold
But the dream was too much for you to hold
Now over and over I keep going over the world we knew
Days when you used to love me
And every bright neon sign turned into stars
And the sun and the moon seemed to be ours
Each road that we took, it turned into gold
But the dream was too much for you to hold
Now over and over I keep going over the world we knew
Days when you used to love me
Over and over I keep going over the world we knew

*********************************************

Türkçesini Handan'dan bekliyorum ☺☺☺☺😅😅😅😅

Çeviri bi nevi handan'dan geldi ;işi Müjde'ye havale etti :-)))))))))))))))))

Müjde'nin çevirisi ile şarkıya bir kez daha aşık oldum :

Bir zamanlar yanyana yürüdüğümüz (bizim)dünyamızda yürümeye devam ediyorum
Birbirimize aşık olduğumuz, o anlaşılmaz, o inanılmaz dünyamızda...
Her (neon)reklam ışığı bir yıldıza dönüşürdü
Güneş ve Ay sanki bizimdi
Saptığımız her yol altına dönüşürdü (ya da altın gibi parlardı olarak mı çevirseydim kararsız kaldım..)
Ama bu rüya sana çok fazla geldi.
Şimdi ben bir zamanlar beni sevdiğin dünyada yürümeye devam ediyorum


******************************

Veeeee N. Narda olaya son noktayı koyar 💪😉

Artık yolun sonuna geldik
Oyunun son perdesi karşımda
Açık konuşayım dostum
İçinde bulunduğum durumu anlatayım
Dolu dolu bir hayat yaşadım
Her yöne gittim, her yola geldim
Dahası, dahası da şu, kendi bildiğim gibi yaptım

Pişman da oldum, elbette biraz
Bahsetmeye değmeyecek kadar az
Ne istediysem bir şekilde, ayırt etmeksizin yaptım
Her şeyi planladım, atacağım her adımı dikkatli attım
Dahası, dahası da şu, kendi bildiğim gibi yaptım

Evet, gün geldi, eminim siz de biliyorsunuzdur
Yutabileceğimden büyük lokma ısırdım
Ama gerçek şu ki, içime bir şüphe girdiğinde
Yuttum hepsini ama çıkarmasını da bildim
Hepsiyle yüzleştim, dik durdum, kendi bildiğim gibi

Sevdim de, güldüm de, ağladım da
Boyumun ölçüsünü fazlasıyla aldım
Artık gözyaşlarım dindi, tebessümle hatırlıyorum her şeyi
Bütün bu yaptıklarımı düşününce
Utanıp sıkılmadan diyebilir miyim
Hayır, ben yapmadım demeden, kendi bildiğim gibi yaptım

Zaten bir erkek başka neye sahiptir ki?
Kendi bile olamayan erkek, nedir ki zaten
İçinden geçeni eğip bükmeden söyleyemeyen
Yazmayan kalmadı yediğim darbeleri, ama kendi bildiğim gibi yaptım

Evet, kendi bildiğim gibi

10 Ocak 2016 Pazar

Bak İşte Bir Minik Serçe

Öyle özledim ki buraya yazıp kendimi seyretmeyi ve bende ne varsa sizinle paylaşmayı, hani  olacak iş değil bir gün daha beklemem.

Zaman olmadı..kısa uyduruk konuşmaları da , laf ola beri gele diye yazmaları da sevmedim ömrümde.



Ondan geciktim..affola.

Saçımı kestirdim bir sene üzerine.
Bulutları izledim lacivertle grinin kesişiminde huzurla;sinsi sinsi yüreğime sokulan korkunun günden güne rüzgarlarla dağıldığını hissederek.
Rokfor aldım ..bayılırım rokfora 
Aramaya üşendiğim dostlarımı aradım
Özlediğim isimler çıkıverdi yoluma
Bir şeyleri erteleyip vazgeçebilme lüksünü tanıdım kendime ufak ve yavaştan.




Sözün özü..iyiyim ben.


İş arkadaşlarımla bir toplantı sonrası birşeyler yemek için gittiğimiz yerde "çok paran olsa ne yapardın" sorusunu koyuverdik masaya öylesine. Yaş 40'ın üstünde olunca "çok paran olsa ne yapardın" sorusuna verilen cevapların 20'li yaşlarda verilenlerle hiç alakası olmuyor. Bazen kendimize kahkahalarla gülmemize neden olan absürd cevaplar verip eğlendik bir süre. Sonra ben "gerçekten çok param olsa elimde avucumda ne varsa satar, tüm hayatımı bir sırt çantasına doldurup seyyah olurdum" dedim.

Bunun için paraya ne gerek var dediler biraz hayretle..Bunu şimdi de yapabilirsin.Gittiğin yerlerde günübirlik işler bulur ve yoluna devam edersin..
Hayır..dedim. Sadece maddi kaygısı olmayanlar güvence aramaz ve rastgele yaşamaya cesaret edebilirler.
Sonra bu konu masada biraz, içimde ise çok daha uzun süre tartışıldı.

Tek olsam cesaret eder miydim bilmiyorum ama iki çocuğunuz varsa ve kural-kanun-kaide vb şeyin olmadığı, akşamdan sabaha bir sürü şeyin değiştiği bir ülkede yaşıyorsanız hayata biraz daha güvensiz bakıyorsunuz sanırım.

44 yaşında bir şeyden eminim artık.
Bazı hayallere kavuşmak acı veriyor. Bir hayali yaşayacaksanız , hayalinizdeki gibi yaşamalısınız. Aşkınıza kavuştuğunuzda yemekten sonra sürekli geğiren ve ayakları kokan biri olmamalı o.Ya da ayyaş ya da maçlarda sinkaflı küfreden filan. Yani aşkınıza kavuştuğunuzda aşka kavuşmalısınız. Herkesin hayali farklı, ama her neyse o hayaldeki o şekilde yaşamalı her şeyi. 

Akşama yemekte ne var soğan alayım mı sevgilim diyen ve taze soğanın yeşiline yakut yüzüğü takıp getiren bir eş hayali hiç fena değil mesela.Romantizim ve hayatın idamesi gerçeklerinin kesişimi :-p

Benim hayalim hep gitmek üzere. Allah hayırlı gitmeler ve hayırlı dönmeler nasip etsin diyorum hep hani. Yarın ne bulup ne yiyeceğim endişesi ile dağılmamalı aklım. Tek olsam bile evet demezdim 40 yılın hayalini Huckelbery Finn gibi yaşamaya. Maide bir nokta olmak, başka şeye de kafamı takmamak içinse yola çıkış derviş değilim ben mecburen bir takım kaygılardan arınmış olmam lazım. Gönlümün daha yüksek olduğu günleri geride bırakmışım ben. Yazık bana .


İtalya'ya gitmeye karar verdim ilkin.
İtalya'ya gittiğimde daha çok hayalim olacak.
Çocuklarıma hayal kurmayı ve hayallerine inanmayı öğrettim.

Ne umudu , ne hayalleri alamasınlar içimizden.