kabir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kabir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ağustos 2017 Pazar

O Şimdi Melek


Biz planlar yapıyoruz, kader gülümseyerek izliyor ve bildiğini yapıyor diye bir söz vardı.


O sözü andım durdum dün.

Annem tatilden direkt Trabzon'a gidecekti.
Ablam Dikili'ye gel diye tutturdu, annem gidecekken Nehir mazarat çıkardı gidemedi. Babamla Trabzon'a dönecekken  öyle oldu böyle oldu hiç yokken apar topar İstanbul'a döndü. 

Annem nereye gitse oradakiler sevinir. Çocuklarım, benim kırmızı kafa yeğenim ,ben ,eşim filan keyiflendik elbette. 

9'unda kırmızı kafanın doğumgünüydü. Sürpriz yaptık ona annem geldi.
10'unda dinlenip kendine gelmeye çalıştı.
11'inde teyzem vefat etti.


Bütün gece , ona nasıl söyleyeceğim diye kıvrandım durdum. Kalbi var diye korkumdan ben de kriz geçirmek üzereydim.

Gece tavan bana ben tavana baktık durduk.
Sonra güneş geri geldi söz verdiği gibi.
Sonra annemin telefonunu sessize alıp koyduğum çekmeceyi kontrol ettim;gece yarısı dememişler,kadının kalbi var dememişler..arayan arayana.
Sonra iyice bir karnını doyurdum;mükellef bir kahvaltı ettik.
Sonra bıraktım biraz dinlensin.
Hadi bu  beş dakika da benden olsun..hala bir ablası var zannettiği.

Sonra gidip dil altı hapını uzattım...bakakaldı.
-Kötü bir şey var?
Yosun yeşili gözler korku dolu,gölgelendi.
-Kötü olacak gibi.. 

Aldı hapını.

-Engin teyzem düşmüş başını kötü çarpmış. Hastanede ama iyi değilmiş durumu.

Neyseki ergenlikte yüksek lisansını yapmışım anneme yalan söylemenin. Yeteneğimden hiç bir şey kaybetmemişim. Gözünün içine baka baka,gayet sakin,gayet inandırıcı. Sanki asıl endişem teyzemmiş gibi.Oysa o dün akşam gitti..o şimdi melek.

Teyzem....

Üşüşen anıları bir el hareketi ile kovmaya çalıştım başımdan. Ablam,abim,babam yok yanımda. Bi başıma kalkmam lazım bu işin altından.

Telefonunu istedi annem. "Tamam " deyip sakince kalktım telefonu aramaya gittim. Verir miyim telefonu. Feyste inliyor ortalık annem öldü-babaannem öldü-anneannem en yakın dostum gitti'lerle. 

-Çocuklar şarjdan çıkartıp kendilerininkini takmışlar ,bulamadım şimdi uyandıklarında sorarız anne dedim.

Sonra yine sakin ,az onunla oturup az ev işi yaptım. Arada telefonumu kontrol ettim hani hastaneden haber var mı diye bakıyormuşum gibi. Ne ağladı ne bir şey dedi. Suskun oturdu öylece. E annemi tanıyan kimse için normal değil bu. O "çocuklar gibi sever,devler kadar acı çeker".

Sonra geldim ve elini tuttum; bu süreci uzatıp  endişe ile beklemenin karanlık kuyusunda yüreğini eskitecek değildim. "Onu kaybetmişiz" dedim.

Sonra gözlerine baktım.
Bahar usulca terk etti gözlerindeki yeşili.

Ölüm ne büyük çaresizlik Allah'ım. Ne gidene gücüm yetiyor ne kalana...ben aslında ne büyük ne kocaman bir hiçim Allah'ım.

Sonraki saatler teyzemin Bahçelievler'deki evine-camiiye-kabristana gidiş şeklindeki rutin üçleme ve ev ahalisinin derin hüznü ile harmanlanan çocukların "bitse de gitsek" aldırmazlığı-ölümün hüznünü anlamayışı ile geçti. 

Gözlerimi bir an bile ayırmadan anneme bakıyordum. 

Sakin. Suskun.Sessiz.
Normal değil.

Ne zaman ki defnettik , toprağa verdik...ağladı.
Bunun için mi gelmişim İstanbul'a..veda etmek miydi sebep dedi dedi ağladı
Ne zaman ki o ağladı,ben rahatladım.
İnsanın içi ne kadar geniş ki onca acıyı sığdırabilsin içine?

Rahmetli eniştemin üzerine defnedilirken teyzem, eski dostlardan biri "nişanda giydiği pembe elbiseyi kendi dikmişti..ne de güzeldi.Bak yine kavuştular" dedi.

İnsandan geriye kalan biraz kül biraz duman.


Sonra, hemen yanında anneannemin kabrini ziyaret ettik annem ve çok sevdiği iki yeğeni-çok çok sevdiğim iki kuzen abim ve yengemle.

Sonra eve geldik.

Sonra ben fark ettim ki ben hiç ağlamamışım.

Uyudum..ağlayamayacak kadar çok korkmuş ve yorulmuştum.

Bir çok söz var yaşam ve ölüm üzerine.

Hiç biri küçücük kalmış,boynunu bükmüş annemin ablasını ve anılarını toprağa verişi kadar anlatmıyor aslolanı.


Sevin,sevilin kalanı yalan.