medeniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
medeniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2018 Pazar

El

Kimse istemedi elini sıkmayı ama ben yine de uzattım elimi içten görünmeye gayret ederek.

Ölü balık  gözleri, terden vıcık vıcık ellerinin bariz kanıtı olan kokusu, çipil sarı sakalı..


Bi muhabbetimiz de yoktu aslında öyle hatıra gönüle kaçıp kendimi zorlayacağım.
Utanmasın dedim, en zayıf noktamdır, insanların utandığını görmeye dayanamam.

Ben o bi kamyon insanın içinde kendimi aşıp elimi uzattım da, na mahremim diye elini bana vermek yerine sol göğsünün üstüne koydu ya adam. Elim havada kalakaldım herkeslerin içinde.

Bir yanda dinci sakalı, bir yandan medeni söylemleri neşeli tavırları. Bilememişim ne olduğunu. Bilemezdim de "namahrem" deyip elimin sıkılmama ihtimalinin olduğunu eskiden böyle tuhaf düşüncelerin olmadığı ülkemde..




Yanındaki atladı elimi sıktı..havada kalan elin kalakalan sahibesine nezaket gösterip incelik yaptı.

Bişi diyemeden yürüdüm gittim yoluma.

Biri bi dost kazandı, biri haltetti  insan kaybetti,biri de yürüdü  yoluna gitti.




21 Eylül 2017 Perşembe

Deniz Kokulu Kentimi Düşünüyorum Orhan Veli'nin İstanbul'una İnat





Memleketim....mahvedilmemiş hali ile hatırımda kalan her zerresine özlem ile yandı tutuştu bugün gönlüm.

Memleketim..Trabzon'um. Arap kenti olmadan, medeni günlerin aydın insanları ile yaşadığım güzel günlerine ayrı; yeşiline ayrı maine ayrı yandım.


Bazen çığlık atıp "n'olur durun artık" diye yalvarmak istediğim ama bu talanı ve yalanı durduramadığım, coşku ile mahvına giden memleketim!


Memleketim memleketim memleketim,
Ne kasketim kaldı senin ora işi
Ne yollarını taşımış ayakkabım,
Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi saçımın akında,
Enfarktında yüreğimin,
Ve alnımın çizgilerindesin, memleketim,
Memleketim memleketim

Yine cisil cisil mi yağıyor yağmur uzun sokağın taşlarına
Ganitanın kayıklarında martılar gizliden gizliye öpüşüyorlar mı
Deniz kokulu kentimi düşünüyorum orhan veli'nin istanbuluna inat
Anıların şehrini düşünüyorum ayrılıkların ötesinde bir yerden
Taşbaşının dar sokağından denize inen simitçinin ve hamsicinin sesi geliyor
Tavada cısır cısır öten tereyağının kokusuna
meydanındaki limoncunun tablasına bir hoş olmuşum
deniz kokulu kentimi düşünüyorum orhan veli'nin istanbuluna inat
Varsın yağsın yağmur cisil cisil üstüne

ellerin cebinde ya, yürüyorsun ya o şehrin sokaklarında, yağmurdan sanane
Yürüyüp gitmeli limana, oradan da mendireğe, taa ucuna kadar
ve çökmeli bir taşın üstüne
ama karayel patlamış, fırtına varmış, dalgalar adam Boyuna geliyorlarmış, ıslanıyormuşsun
Vakit de akşamlardan bir akşammış sanane
kalkanoğlunun pilavını
Mehmet salih'in çayını
Bodos'un meyhanesini
Gülbahçenin dönerini
ve pazar sabahlarının vazgeçilmez peynirlisini çekiyor Canım
Deniz kokulu kentimi düşünüyorum orhan veli'nin istanbuluna inat
Yeşilin bin tonunu koynunda barındıran
Yüce karlı dağların bile selam durduğu o güzelim şehre,
İstanbul'un soğuk ve çirkin akşamlarından binlerce sevgi
Meydandan kalktık mıydı saate varmaz hamsiköydeyiz
Konakoğlunda oturur başbaşa sütlaç yeriz
Naraburnundan eser bir rüzgar, olur içimiz tertemiz
Bu sene gidemiyorum, seneye birlikte gideriz