prenses etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
prenses etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Haziran 2014 Pazartesi

Çirkin Ördek Yavrusu

Karnımı ağrıtan bir neşe var bugün içimde. Boğazım şiş, tek derdim iş..dertleri sorunları kulak ardı etmek değil, aldırmamak da değil ama felaket derecede barışmak onlarla kabullenmek belki de. Zuhal Olcay'ın bir şarkısı vardı "yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin" diyordu. Belki de idrakine vardığım, en azından bugün baş edebildiğim şey bu yaşamak zorunda olduğum beraberliklerim. İşsizlik, göbüşüm, özlemler,hüzünler..sonra özlemler daha çok özlemler filan.

Yeni şeyler giymeyi herkes sever ama ben hafif rengi kaçmış kadife pantolonlar, bir tarafı aşınmış pabuçlar giydiğimde eski bir dostumla birlikteymişimcesine aşinalığın huzurunu hissder , daha bir  keyiflenirim. Bugün de rengi solmuş lacivert pantolonum ve "erkek ayakkabısı gibi bu ne fazla sade ve hiç topuğu yok" eleştirilerine maruz kalsa da çok sevdiğim, burnu aşınmış pabucumu giydim ve yollara düştüm. Canımı sıkan herkese gülümsedim kızmak yerine. Canımı sıkan herkes diyorum çünkü satırlarımda her ne kadar gülümsesem de aslında dünyanın en kuralcı en huysuz insanı olduğumu biliyorum içten içe. Kırmızı ışıkta caddeye atlayan adamlara, yaz sıcağında bermuda şort giyen adamlarının yanında burnunu bile örtmüş kadınlara, sokağa çöp atan teyzelere,annesine yalan söylediğini övünerek anlatan ergenlere, otobüste bacaklarının yayıp oturan gençlere...oo-hoooo liste uzar gider.Amma bugün gönlümün huzurlu denizine kızgın lav sularının  dökülmesine izin vermedim. 

Kısa yürüyüşlerle bezedim günümü. Vitrin camlarında göbüşüme değil gözlerime baktım ve bu küçük hile beni hayli neşelendirdi.Küçük çocukları sevdim, İETT durağında kaldırımlara oturmuş bir grup kadının bağıra çağıra konuşmalarına öfkelenecekken bana hatırlattıkları bazı çocukluk anılarına güldüm (yaşıyorsa Allah selamet versin Mürüvvet Teyze'ye ayyy) annesini üzen,annesini üzmemek için sıkıntısı gözlerinden aksa da sessizce oturan çocuklara baktım. Hepsinde benden bir şeyler vardı. Hepsini çok sevdim.

Güzel günler değil yaşadıklarım ama berbat olarak nitelemek de gerçekten alırken ayrı verirken ayrı keyif aldığım onca nefese haksızlık olur. Sebebi var ki yaşıyorum, öğrenmem gereken şey her neyse daha fazla canım yanmadan öğrenmiş olmayı diledim bugün kendim için. 

Yaşanmamış günlerin umudu içimde kirlenmedi..sanırım her şeye rağmen gülümseyebilmeyi biraz da buna borçluyum.



Nehir'in mezuniyet balosundan bahsetmiş miydim? Onun Kalemiti Ceyn'den prensese dönüştüğü o geceden? Saçının her telinin ayrı zarafetle salındığı, haylaz gülümsemesine karışan mahçup tebessümün kızıma ne kadar yakıştığı, 3-4 saat çılgınca dans ettikleri geceden mini kürküyle ayrılırken benim elimi tutmak yerine babasının koluna girdiğini filan? 

Yüzlerce yıl yaşamalıyım ben onların her anını gözetebilmek, yaşamımı onların var oluşlarıyla taçlandırmak, varlığımı onların varlığında yok sayabilmek için yüzlerce yıl yaşamalıyım.

Heyyyyy!!!
Günler sürprizlerle dolu..her yarın başka bir çirkin ördek yavrusu...

Her şey çok güzel olacak :-)




8 Kasım 2013 Cuma

Bir Minik Fırtınaydı..Geçti

Ama ne gelirdi ki elimden onu çok sevmekten başka?

Hayatın müdahale edilemeyecek alanlarından birinde yine burnundan alevler saçan ejderhaların saldırısına uğramıştım. Selin(13) en yakın arkadaşının hiç yoktan başkası ile yakınlaşıp kendisinden uzaklaşmasından dolayı üzgünötesi gözyaşları döküyordu. Yüzümde "her şey kontrolümde bebek!" tebessümü ile onu dinlesem de döktüğü her gözyaşı taze karın üzerine yağan yağmur misali beni yok ediyordu. O anlatmayı sürdürdükçe derdini bana dökmesine minnettar dinlemeyi sürdürdüm. Habire , es vermeden sınavlara girmekten, habire deli gibi ders çalışmaktan,sevdiği dizilerden-kahramanlarından-kitaplardan-sinemalardan kısacası hayatın ona ayrılmış paydasından hiç bir şeye dokunamadan uzak kalmaya isyan etmişti. 

Araya girip sorularını cevaplamak ve teselli etmek, yanlışları ve doğruları sıralayıp arada yerini almasını sağlamak için çıldırsam da sustum.Dinlemekten çok anlatmayaydı ihtiyacı, boyun eğdim.O boşaldı ben doldum ama yine dayandım sustum. "Aşkım" yerine "akkım" derdi bebekken. Hiç yoktan aklıma geldi.Altını temizle,karnını doyur ..uyusun işte ne güzeldi o günler dedim içimden."Büyüsün" demek gafletinde bulunduğum her gün için kendime içtenlikle beddua ettim.



















Sınav sistemini değiştiremezdim..arkadaşlık ilişkilerinde seçtiği kişilerin ona yakın olmasını yapay ve geçici sağlamak gelirdi elimden...onu çok sevmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Onu varlığımın her zerresi ile kana kana sevdim.Ağlayabildiği ve anlatabildiği için Allah'a şükrederek sınır tanımaksızın,herhangi bir tanıma sığmaksızın kızımı daha da çok sevdim.

"Kardeşin var,biz varız" dedim sonra. Arkadaşların mevsimler gibi,gelir ve geçerler.İz bırakabilirler, çok keyifli olabilir yaşananlar hiç sevmeyebilirsin getirdiklerini...ama kardeşin güneş gibi;gece olsa senin için ay aydınlatan gündüz olsa güneşi parıldatan o. O hep seninle,o hep seni seven, o bu dünyaya senin için gelmiş olan,o senle tamamlanıp seni tamamlayan.


Söylediklerinin hepsinde haklı olsan da herkes bu filmi yaşıyor,senarist de biz değiliz.O zaman uyum sağlamak olsun ilk işimiz...Telafisi olmayan bir dönemde yok yere hata yapmayalım,bu sene son sınavdan sonra senle beraber alemi dağıtalım :-)

Gülümsedi ve sakinleşti; şimdi dağlarda eriyen karların gürültülü ,coşkun ve kontrolsüz akan suları ile çağlamıyordu..ritmi gittikçe sakinleşen,akışı mırıltıya dönmüş tatlı bir nehre dönüştü.

Odasına çekildiğinde daha ne yapabilirdim diye düşündüm.Gülmeye ve o ortamdan uzaklaşmaya ihtiyacı var...bir kez daha işten çıkartıldığımı, işsiz olduğumu ona söylememekle ne iyi ettiğimi düşündüm. Sonra anne kalbindeki acil durum eylem planı sandığını açtım ve tam da aradığım şeyin orada olduğunu gördüm. Derhal işleme koyuldum.

Aradan yarım saat geçtiğinde Selin'e ve Nehir'e 2 hafta sonrasına Komedi Dükkanı için bilet aldığımı, Tolga Çevik'i izlemeye gideceğimizi söyledim. Çığlıklar, heyecanlı küçük kesik cümleler,tekrar çığlıklar,birbirlerine ve bana sarılışlar havada uçuştu. 


Şu işsiz parasız halimde bir dünya param gitti ama umurumda da değil,vallahi değdi.

Gece, uyurken yanına gidip izledim ağlamaktan kızarmış burnu ile uyuyan kıvırcık saçlı prensesimi..dudaklarının kenarındaki o miniminnacık tebessümün sahibi olmak bana haz verdi...yorgun bir kadın,güçlü bir anne,ikircikli düşüncelere dalmış bir insan olarak geceye daldım yıldızlara bakıp çok eski şarkıları hatırlayarak.