yağmur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yağmur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2013 Salı

Adım Adım

Ya susmayıp ne edecektim?

Az sonra gülümsemeye hazır bir dudak kıvrımı baş gösterecekti..kendim bile öfkemi haksız bulacaktım. O yüzden susup yoluma devam ettim. Soğuktu, rüzgâr yaramaz bir çocuk misali, sanki kendisi de üşümüş de  ısınmaya yer ararcasına yakamdan içeri süzülmeye çalışıyor bu da omuzlarımı dikleştirip yürümeme neden oluyordu.

O kadar zordu ki eşiği yıllarca huzurun,sevginin,güvenin timsali olmuş kapının önünden son kez geçmek, camlarını sildiğim-elektrik arızasında koşturup tamirci aradığım yuvamın  içine girmeden - giremeden öylesine uzaklaşmak. Allah dağına göre kar verdiğine göre ben 5 Ağrı Dağı büyüklüğünde filan olmalıydım. Kişiler beş para etmezdi ama makamlar arşa değer vaziyetteydi. Ben de tutup kavga verdim. Hamsi köpekbalığına karşı. Hamsi 10 köpekbalığı 1.Skor bu. ..ama o bir belden aşağı vurmaktı, canım çok yandı.


Kızmak kolay elbette kadere,düzene,insanlara, filana falana...oysa ne bulduysak karşımızda, götürüp onu biz koyduk yolun ortasına. Kör bakıp çare bulamıyor insan. Kızmaktan vazgeçişim bu sebepten, öfkem haksız. Özlem haricinde ağır gelen birşey de yok zaten..

O da yazgıymış diyeceğim, hatamı bulup yinelememeye gayret edeceğim.


Ama bazen, siz neye ne kadar gayret ederseniz edin yaşamanız gerektiği için hayat koca çiviyi batırıveriyor ayağınıza. "Çamura saplansam yine gelir misin" diye sorduklarınız evet dese bile çamuru sıçratmamak adına kimseleri çağıramıyorsunuz yardıma...

Rüzgâr yağmurla arkadaş..saçlarımın ıslanmasını, yaşamayı hissetmeyi sevişim bu. Deniz, dalgalarına konsantre başka bir şeyle ilgilenmiyor..hayat kendi devinimine devam ediyor. Adımlarım,  10 yıl boyu hemen her gün yürüdüğüm büyük alan taşlarını arşınlıyor aşina basışlarla. Ancak hazır oldum vedaya, dudaklarım kıvrılıverdi yüzlerce anının artık solan renkleriyle üşüşmesine; hüznün ağırbaşlı suskunluğu yeni başlangıçlara açılan yelkenlerin  şişmesi ile kararsız.Kopmak mümkün değilse kopartacağız çaresiz..zaman o zaman!

Öyle sarhoş olsam ki ..diyen şarkı dolanıyor dilime.Gülümsemeyi başardığıma göre irin kesildi sadece kan akıyor yürekten.İyidir;taze kan gelir yerine diyorum. Umudunu kaybetme diyeni kırmak olmaz, umut ediyorum. Saçlarım bir kez daha uçuşuyor özgürce, karmakarışık ve bakımsız göründüğünü biliyorum..tıpkı bunun beni mutlu ettiğini bildiğim gibi.



Kötülük insanın ayağına dolanan  bir şeydir, zamanın adaletine inananlardanım ben. Şimdi soğuk ve ıslak rüzgâra eşlik eden o bildik şarkının ıslığı ile yürümeye devam edeceğim. Veda edilen alandan Ahrengelos'a varıncaya değin.

Köpekbalığı 1-hamsi 11....



25 Kasım 2013 Pazartesi

Otomatik Pilot

Son misafir de gidince, kapıyı artlarından kapattığımda zoraki gülümsemenin getirdiği yanak ağrısı da son buldu..huzur içinde astım suratımı.

Zaman içinde bedeli ağır olsa da edindiklerimden en çok otomatik pilotumu seviyorum sanırım. Ben, kabuğumun içinde hüzün,öfke,endişe,neşe ama her neyse yaşamın getirisi onu yaşarken, otomatik pilotum tam da yapması gerekeni yapıyor. Kâh ifadesiz bir yüzle anlatılanı dinliyor kâh meraklı bir sevecenlikle muhabbete iştirak ediyor. Bir sürü safsata bize erdem diye öğretilen şeyler. Demokrasi: ütapyanın en alası.. dürüstlük: en azından dürüst olanı yerle bir ediyor, kesinlikle sınırları olması lazım....Sevmek;cinayetler sevgi yüzünden işlenmiyor mu?Ya para sevgisi,ya güya aşk...kural,gereği gibi yaşamak ve yaşatmak olmalı belki de. Adaleti başkasından beklememeli insan, kendi adaletini kopartıp almalı.

Eski iş yerimde bir toplantı yapılmıştı. Beklemediğim halde son anda kürsüde diğer yöneticilerle oturmam ve bu şekilde iştirak etmem istenmişti. Bu çok hoşuma gitmedi aslında çünkü izlenmekten çok izlemeyi seven bir yapıya sahibim. Kontrolü sağlamak için hemen vazgeçilmez iki dostumdan birine sarıldım ve elime kalem alıp toplantıyı not etmeye başladım. Böylece hem meşgul oluyor, hem dinliyor, hem ciddi görünmeyi başarıyor hem de gözlerimi ancak istediğim zaman salondakilere kaldırıyordum. Kontrollü özgürlük, sevdiğim bir şey bu. Sonrasında konuşmalara iştirak eder, görüş beyan ederken otomatik pilota bıraktım yavaşça her şeyi. Orada çözüm-uygulamalar-talepler ile ilgili konuşurken insanları izledim. Çocukluklarını düşündüm. Sabah giyinirken koşturmalarını,telaşelerini gözümün önüne getirdim. Yüzlerindeki bilerek-bilmeyerek taktıkları maskelerin altında yalın hali ile insanlıklarını görmek arzusuyla onlara kaçamak bakışlar attım durdum. Çoğu benden hoşlanmıyordu. Gözgöze geldiğimizde küçümseyen ya da soğuyan bakışların beni ne çok eğlendirdiğini, aldırmazlığımın boyutunu bilseler beni o kadar eğlendirmemek için farklı bir ifade takınmaya çalışırlardı eminim. Aynı gerçeklik boyutunda olmamanın sonuçlarından otomatik pilot sayesinde uzaklaşabilmek...minnettarım!

Dışarıda yağmur serin tatlı bir melankoliye davetkâr. Vivaldi for seasonsu açıp dinlemek lazım. Shakespeare'den güzel soneler okuyacak suskunluğu da sözleri kadar huzur veren bir dost bulmak lazım.

Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, 
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna; 
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir 
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna. 
Senin için, sultanım, saatleri gözlerken 
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere, 
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken 
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere 
Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım 
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler; 
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım, 
Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler. 
Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, 
Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da



Sonra yapılacak tüm işleri boşverip, normlardan sıyrılabilecek kadar sıyrılıp camın önüne geçmek ve yağmurun her damlasının ayrı öyküsü olduğunun bilerek onları seyretmek lazım İşte yalnızlık en lüks özgürlük ki burada otomatik pilota pek gerek kalmıyor...ama yaşam öyle bir hal aldı ki insan bazen kendisine bile otomatik pilot ile bakmak zorunda kalıyor. Bazen üzüntüye yeise kendinizi bırakamayacağınızı biliyorsunuz. Düşmekten paramparça olmuş dizlerle kalkıp koşmaya devam ediyorsunuz. Yalın halinizden -de halinize, -den halinize, -e halinize dönüşmeniz gerekiyor.Yine de en çok yalnızken kendiniz olabiliyor ve zoraki gülümsemenin yanak ağrılarından kurtulabiliyorsunuz. Bu, sizin zamana dirayetinizi arttıran ve zamanın çözümü beraberinde taşıyan bir süreç olduğunu öğreten bir deneyim oluyor. Sonrasında ise umudun vazgeçilmezliğini , vazgeçmemenin önemini, hayatın ne çok yeniden başlamayı önerdiğini, yenilgilerin zafere dönüştüğünü,belirleyici olanın insan olmadığını öğreniyorsunuz.


Ağlayacağım zannederken gerçeğin güzelliği ile hayale gülümsüyorsunuz.













Şimdi Vivaldi ve yağmur zamanı...yine geleceğim.