yaşamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2021 Perşembe

ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME İNANMADIĞIN İÇİN, YASAMAK, YANİ AĞIR BASTIĞINDAN.

 



Ortaokulda sağlıkla ilgili bir ders konuşmuştu müfredata. Sarışın, zayıf saçlı, soluk benizli bir genç hanımdı öğretmen. Kıllanma ,tüylenme,regl dönemi vb bilgiler verip "Allah'ım yar şu yeri ben dibine gireyim sürüneyim" diye içsel çığlıklar attırırdı bize. Trabzon'un bir köşesinde büyüyen utangaç çocuklardık.

Sonra , "sağlık" kavramınını tanımı yapıldı o derste.

Sağlık, bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olmasıdır!

O ana kadar sağlığın hep fiziksel  iyilik durumu olduğunu  düşündüğümü fark ettim hayretle. Sonra bu kavram üzerine düşündüm uzun uzun. Ruhun iyiliğinin  ne kadar önemli olduğunu, bizlerin bunu nasıl da boşverdiğimizi fark ettim. 70'lerdeydik henüz. Aymamıştık yeterince..tıpkı şimdiki gibi.

Selin'in  ingilizler ya da beyaz ruslar gibi göründüğünü fark ettim geçen hafta. Güneş değmedi çocuğa bir senedir. Maskeyi aşıp giremedi ciğerlerine ne bahar ne kış..yağmuru  çekemedi içine doyasıya..saçları ıslanmadı yağmurdan,güneş utangaç dokundu tenine ve kaçtı.

Pandemi ve coronadan korunmuştuk ..ama ruh ve beden sağlığını koruyabildik mi...sanmıyorum.

Sabah Selin ile Validebağ korusuna yakın Starbuck's'a gittik. Oradan yürüyerek dolandık durduk, yağmur yağıyordu ;başını örtmedi kızım. Tenhaydı sokaklara saptık kimseler yoktu; indiriverdik maskeyi; nefes aldık doyasıya. Yürümeyi unutmuş bacakları tezce yoruldu, ben de zorlamadım.

Zaman akıp gidiyor..belki hiç olmadığı kadar hızlı. Ölmemek adına yaşamayı unutmamak lazım...


YAŞAMAYA DAİR
(1)

YASAMAK SAKAYA GELMEZ,
BÜYÜK BİR CİDDİYETLE YASAYACAKSIN
BİR SİNCAP GİBİ MESELA,
YANI, YASAMIN DIŞINDA VE ÖTESİNDE HİÇBİR ŞEY BEKLEMEDEN
YANI, BÜTÜN İŞİN GÜCÜN YASAMAK OLACAK.

YAŞAMAYI CİDDİYE ALACAKSIN,
YANI, O DERECEDE, ÖYLESİNE Kİ,
MESELA, KOLLARIN BAĞLI ARKADAN, SIRTIN DUVARDA,
YAHUT, KOCAMAN GÖZLÜKLERİN,
BEYAZ GÖMLEĞİNLE BİR LABORATUARDA
İNSANLAR İÇİN ÖLEBİLECEKSİN,
HEM DE YÜZÜNÜ BİLE GÖRMEDİĞİN İNSANLAR İÇİN,
HEM DE HİÇ KİMSE SENİ BUNA ZORLAMAMIŞKEN,
HEM DE EN GÜZEL,
EN GERÇEK ŞEYİN YASAMAK OLDUĞUNU BİLDİĞİN HALDE.

YANI, ÖYLESİNE CİDDİYE ALACAKSIN Kİ YASAMAYI,
YETMİŞİNDE BİLE, MESELA, ZEYTİN DİKECEKSİN,
HEM DE ÖYLE ÇOCUKLARA FALAN KALIR DİYE DEĞİL,
ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME İNANMADIĞIN İÇİN,
YASAMAK, YANİ AĞIR BASTIĞINDAN.
1947

(2)

DİYELİM Kİ, AĞIR AMELİYATLIK HASTAYIZ,
YANI, BEYAZ MASADAN
BİR DAHA KALKMAMAK İHTİMALİ DE VAR
DUYMAMAK MÜMKÜN DEĞİLSE DE BİRAZ ERKEN GİTMENİN KEDERİNİ
BİZ YİNE DE GÜLECEĞİZ ANLATMAN BEKTAŞİ FIKRASINA,
HAVA YAĞMURLU MU, DİYE BAKACAĞIZ PENCEREDEN,
YAHUT DA YİNE SABIRSIZLIKLA BEKLEYECEĞİZ
EN SON AJANS HABERLERİNİ.

DİYELİM Kİ, DÖVÜŞÜLMEYE DEĞER BİR ŞEYLER İÇİN,
DİYELİM Kİ, CEPHEDEYİZ.
DAHA ORDA İLK HÜCUMDA, DAHA O GÜN
YÜZÜKOYUN KAPAKLANIP ÖLMEK DE MÜMKÜN.
TUHAF BİR HINÇLA BİLECEĞİZ BUNU,
FAKAT YİNE DE ÇILDIRASIYA MERAK EDECEĞİZ
BELKİ YILLARCA SÜRECEK OLAN SAVASIN SONUNU

DİYELİM Kİ, HAPİSTEYİZ,
YASIMIZ DA ELLİYE YAKIN,
DAHA DA ON SEKİZ SENE OLSUN AÇILMASINA DEMİR KAPININ.
YİNE DE DIŞARIYLA BERABER YASAYACAĞIZ,
İNSANLARI, HAYVANLARI, KAVGASI VE RÜZGARIYLA
YANI, DUVARIN ARKASINDAKİ DIŞARIYLA.

YANİ, NASIL VE NERDE OLURSAK OLALIM
HİÇ ÖLÜNMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞANACAK...
1948

(3)

BU DÜNYA SOĞUYACAK,
YILDIZLARIN ARASINDA BİR YILDIZ,
HEM DE EN UFACIKLARINDAN,
MAVİ KADİFEDE BİR YILDIZ ZERRESİ YANI,
YANI, BU KOSKOCAMAN DÜNYAMIZ.

BU DÜNYA SOĞUYACAK GÜNÜN BİRİNDE,
HATTA BİR BUZ YIĞINI
YAHUT ÖLÜ BİR BULUT GİBİ DE DEĞİL,
BOŞ BİR CEVİZ GİBİ YUVARLANACAK
ZİFİRİ KARANLIKTA UÇSUZ BUCAKSIZ.

ŞİMDİDEN ÇEKİLECEK ACISI BUNUN,
DUYULACAK MAHZUNLUĞU ŞİMDİDEN.
BÖYLESİNE SEVİLECEK BU DÜNYA
"YAŞADIM" DİYEBİLMEN İÇİN...

ŞUBAT 1948

16 Ekim 2020 Cuma

KARANTİNA GÜNLERİNDE AŞK


 Kızımın erkek arkadaşı yurt dışında yaşıyor.Türk de değil. Lise yıllarında başlayan aşk hikayesi, erkek arkadaşının ve ailesinin Kanada'ya dönmesi ile kesilecek gibi olsa da uzak mesafe aşklar devam denenmeye değer mi dediler,devam ettiler ve başardılar. Bazen acıyarak bazen şaşkınlıkla daha çok ilgiyle izlediğim bu "teknolojik aşk" iki gencin ortak gayreti ile senede 2 kere fiziksel ortamda bir araya gelmekle şenleniyor. Birlikte para biriktiriyorlar ve belli miktara ulaştığında "doların karşılığı Türkiye'de lüks cennet olduğundan" erkek arkadaşı buraya geliyor.


1000 dolar ile Türkiye'de yapabilecekleriniz ile Kanada'da yapabileceklerinizi kıyaslayın...


Neyse pandemi mandemi dinlemedi aşk ve erkek arkadaşı (W diyelim ona) Türkiye'ye geldi. Airbnb ile Kadıköy'de şahaneli müthişl bir ev tuttular W için. Gün gün ne yapacaklarını planladılar, buluşulacak dostlara haber verdiler ve pandemi nedeni ile olabildiği kadar kısıtlı tuttular kalabalık ortama girmeyi.


Her şey yolunda idi,W bir ay kaldı ve gideceği akşam bize vedaya geldi.

Ertesi gün test yaptırdı ve test pozitif çıktı.

Apar topar işten eve geldim ve hepimiz karantinaya alındık.


Ne zamandır bloğuma yazmamıştım ve çok özlüyorum yazmayı diyordum ama ..evde W+4 kişi biz olunca aman Allah'ım..nefes alacak zamanım yok ne demek öğrendim.


Neler görüyor neler yaşıyor insan. Bir karantinaya alınmadığımız eksikti, onu da yaşadık.


W çok iyi. Ateşi yok  şu yok bu yok...bildiğiniz "hiç bir şeyi yok"

Ne kadar ısrar ettiysek de bir aydır birlikte gezdiği kızıma test yapmadılar.

W 10 bizler 14 gün karantinadayız.

İlk gün gelip ilaç bırakıp gittiler bir daha gelen olmadı. Aile hekimimiz bir kaç kere aradı. Hepsi bu.


Bizişin teleşında,emanet çocuk ya kötü giderse bir şeyler telaşında iken baktık kızım ve W sabahları birbirlerini görmenin ve küçük notlar-sürprizler hazırlamanın küçük mutlulukları ile başlayan keyifli bir sürece girmiş bile. Aşk hakikatten her şeyin önünde.."hatırladım"





Böyle günlerde daha iyi anlıyor insan


Yaşamak güzel şey mirim :-))))))))


14 Aralık 2019 Cumartesi

Sincabın Duası



Ne sorsanız cevabı var..iş ki göresiniz iş ki duyasınız olsun.

Neden hep ne olacağını  belirterek dua ediyoruz ki dedim;  duayı , dilemeyi öğretenle tanıştım.

Güzel düşünüp daha güzelin, beklediğimde gelen o oluyor.


Yaşamak güzel şey..en azından bir sincap ciddiyetiyle yaşamak.

İş yerinden yazıyorum yine :-) İşsiz olmayıp çalışıyor olmak ne güzel.

Mutlu hafta sonları, daha mutlu hafta içleri ola :-)

11 Ekim 2019 Cuma

Pencere




Gözlerimi dikmiş  gökyüzüne bakıyorum ve ne yazsam diyorum.

80'ler dizisine sardım bu ara  onu m u yazsam ...içinde artık görmediğim abim var da ondan sardım  ah ah. Ölüsü olan bir gün delisi olan her gün ağlarmış. Bizimki de deli olmalı ki ailesine sırtını döndü gitti. İnsanın hayatta başka neyi var ?Annesini babasın kardeşini  terk edenin yalnızlığına acımaktan başka ne gelir elimden?O'nu mu yazsam?



Cahit Sıtkı'dan bir şiir gelip takılmış dilime mır mır onu mırıldanıyorum fonda Erik Satie (tık)  çalarken :

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.

Manzarama bakıyorum alışmış gözlerin  yavanlığından kurtulmaya çalışarak. 
Sevdiğim odam, sevdiğim işim, sevdiğim insanları barındıran bilgisayar ekranı, sevdiğim  mevsim, sevdiğim yağmur kokusu var o manzarada. Ve bir de mai'ye olan özlemim. Her mevsim kendini değiştiren dostum ağaç da görünüyor. Şanslı mıyım neyim ben?

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum




17 Temmuz 2019 Çarşamba

Yaşamak



Dönüp duran bir çark. 
Akıp giden bir zaman. 
Yine, yeniden bir sabah. 
Günaydın yaşamak. 

 Nazım Hikmet

14 Eylül 2018 Cuma

Asla Mimi'i

Asla affetmem:

Sevdiğimi kıranı


**************
Asla vazgeçmem:

Yaşamayı sevmekten..bi de Atatürk'ün yolundan



*********************
Asla hazetmem:

Aptaldan



**********
Asla yemem:

Sarmısak..öğğğğ

***********************


Asla bitmesin:

İyilik ve umut



 ***********************


 Asla gitmem:


Yalanın ardından




**********************************

Asla söz etmem:

Sır diye söylenenden





******************



Asla dememeli:

Asla asla dememeli hashashgashah


**************************************

Asla itiraf etmem:

Kibirlinin teki olduğumu
********************************


Asla yapmadım :

Kimsenin ekmeği ile oynamadım



pissst...sen;bunu okuyan. Mimlendin bile! Yap bu mimi sayfana gelip bakacam valla.




22 Şubat 2018 Perşembe

Ölüyodum ya Demin!

O kadar çok sıkılabilirsem demek ben bugün bir şekilde hay böyle günün teeee...dedim toplantıdan çıkıp yürümeye başladığımda.

Sonra yine oldu!

Ölüyodum ya demin.
Kaldırımda yürürken arabanın biri üstüme kırdı.
Kaldırımdaki beton çıkıntılar durdurdu aracı...bana 10 cm  kala durabildi resmen
Aracın altı patladı sanırım..herkes mağazalardan fırladı.
Ben yürümeye devam ettim.
Kulağımda Özdemir Erdoğan şarkıları
Bir kez daha yaşamanın ne güzel ne eşsiz olduğunu farkına vararak..


Bir kez daha akşam evime çocuklarıma dönememenin kıyısından dönmenin ne lütuf olduğunu bilerek..
Bir kez daha yaşamı sevmenin insanı yaşama bağlayan ve olumlu düşünmenin akışı nasıl değiştirdiğine bizzati şahit olarak.

Düşüncelere dikkat etmek lazım.
Yaşamak güzel şey mirim...

14 Eylül 2017 Perşembe

Eylül'de Yaşamak

London Philharmonic Orchestra 'nın best of classic music seçkilerinden cep telefonuma yüklediklerimi açıp  , cep telefonumu pantolonumun cebine tıkıştırdım. Böylece evrensel güzellikleri (tık) minnacık bir cebe sığdırmanın hazzı ve komikliği ile başladı gün. Eşimin hediyesi olan nefis-kapalı kulaklığı tüm İstanbul yaşam koşullarını hiçe sayarak kulaklarıma taktım ve Eylül'de yürüyüş günüm bugün dedim.

Yaklaşık 5 kilometre yürümüşüm.
Yol bittiğinde üzgündüm.

Eylül'ü yürüyerek geçmek en güzeli idi.

Bir kaç temizlik görevlisi  ellerinde süpürge Eylül süpürüyorlardı sokaklarda. Gökyüzünden önüme kurumuş yapraklarla Eylül düştü sakınmasız.

Her adımda sıcak terletirken ardından sonbahar esintilerinin serinletici keyfini yaşadım müzik kulağımdan kalbime akarken.(tık)


Bugün stresli sayılabilecek bir gündü aslında.
Ama Eylül dedim, yaşam dedim,yaşatmalarına izin verme sen yaşa gönlünce dedim..bugünü sevdim.

24 Aralık 2016 Cumartesi

Kurbağa Fred



Evden çıkarken çöpü atayım diye elime almadan önce çocukların ayakkabılarını boyayayım derdine düşmüşken sabah kalkınca çay koymadan evvel yüzümü yıkadıktan hemen sonra renkli çamaşırları makineye attığım için onları asıp çıksam ne iyi olur diye düşündüm.

Teknik sorumlumuzun sorduğu soruyla çınlayan whatsapp mesajlar kısmını  açtığımda yapmayı unuttuğum bir iş aklıma geldiği için öteki iş arkadaşlarıma mesaj atmışken bugün haftasonu indirimlerini kaçırmadan Migros'tan alışveriş etmeliyim derdi mıh gibi aklıma çakıldı.

Nehir şapka giy,  çayın altını kapattım mı ,  etüde geç kalacaksın, anahtarını aldın mı,  gözlüğünü mü sileyim? Hey Allah'ım tamam ver sileyim nidaları arasında zor şer evden çıktık.


Koş koş Kadıköy'e in, otobüsteyken cepten halledilebilecek işleri hallet, araştırılması gerekenleri araştır ( evlere servis veren kuru temizlemeci kim var bizim yakınlarda vb) inince koş koş; simit mi alsam öğle yemeğine şurdan geçerken  hah bankomat dur para yatıracaktım ay yanında Yapı Kredinin kitabevi var kitaplara bi baksam ama yılbaşı hediyesi almam lazım geçerken sipariş vereyim getirtsinler unutmayayım akşam dönerken de balık mı alsam  ..

Bir an sonrayı planlamazsan hiç bir şeye yetişemiyorsun
Bir an sonrayı planlamaktan an'ı yaşayamıyorsun.

Haberleri açmayayım adam susmuyo yine cer cer cer cer konuşmuştur yemin ederim, hayat koşturması ayrı mesele ama bu adamın sesi , nefesi yoruyor beni. Yorulmama sebep olacağı kadar paye verdiğim için de kendime kızmıyor değilim. Oysa yağmur öyle güzel yağıyor ki.

Durrrrrrrrrrrrrrrrr dedi gönül
Durdum


Yağmur ne kadar güzel yağıyor
Evden çıktığımdan beri var mı bu yağmur

Ablamla gülerdik kurbağa fred şarkısı söylerdik

Yağ yağ yağmur
Her yer çamur..

Çocukluğumun aldırmaz neşesinden başka ne var üzerime hızla gelen ayrıntıların denizinde boğulmamı engelleyen.

Beyin enteresan bir organ. Arka plana atıvermiş silinmesine izin vermeden, dün telefonda yazılı bildirilmesi unutulmuş bir işin bugüne hazır olması için cansiperane mücadele verip saçlarımın ağarmasına yardımcı olurken yürüyerek konuştuğum için camdan bir anlığına görüvermiştim. Yağmur vardı yine ben farkında olmadan, dünyaya can veren bu 
mucizeyi aldırmazlıkla selamlarken çocuğun biri yağmurdan oluşan derenin ortasına geçmiş  muhtemel yepyeni ayakkabıları ile tepiniyordu neşeyle. Sadece ama sadece bir an yüreğim cız etti. Yağmura inmek, üzerime su sıçratmak ve yeniden var olmak istedim. Çocuklarımı yetiştirirken yararlandığımkaynakların birinde "çocuklarınızın yağmur sularında tepinmesine izin verin kızmayın :18 yaşında bunu yapmıyorlar..bırakın çocukluklarını yaşasınlar" diyen  yeterli ve yetkili şahsı andım onaylayarak. ben izin vermiştim;şimdi artık ikisi de bunu yapmıyor. Sonra telefondaki "haklı" kişiyi ikna etme çalışmalarıma dönüverdim o an'ın zenginliklerini zihnimden ittirerek. Ama bugün yağmur , dünün yağmuru ile birleşip kendime getirdi beni.

Durdum.
Şu protokollu iş hallolsun, yürümeye başlayacağım.
Tüm sorumluluklarımık ardımda bırakacağım
Şemsiye yok, kapşunu örtmek yok.
Koşturmak yok, işi işe eklemek yok

Hatta bütçe hesabı da yok.

Gönlüm, ben,ertelediklerim ve sevdiklerim.
Gündem,sesi kesilesice,üzüntüler dertler yok.

En çok kendimi ihmal etmişim. Bir nefeslik de olsa hakkını vererek yaşamak lazım.


"Yağ yağ yağmur
Her yer çamur" diyen Kurbağa Fred kadar sahici,içten,akıllı olmak lazım.

Şükürler olsun


4 Şubat 2016 Perşembe

Kırmızı,Cüce,Atmaca,Halı ve Ben

Dün evden çıktığımda ,Nehir'i okula yetiştirme telaşına paralel olarak işe yetişme telaşı olmaksızın keyifle zamanı ayarlamanın suyuna bana bana yola koyuldum.

Şubat di mi bu?
Bu nefis taze rüzgâr da nerden çıktı?

Hayat, tebessümünüze kahkahayla cevap veriyor bu kesin.
her gün yürüdüğüm yollar masal ülkesi gibi sürprizlerle bezeliydi.

Önce duraktaki o amcabey.
"Büyüyecem ama yaşlanmicam" demiş amca.
bayıldım bayıldım bayıldım kendisine. Çaktırmadan da resmini çekiverdim bastonunu sevdiğimin amcasının. Kenarında yürüyemem yolların,hayatın teeeeee içindeyim dedi bana, toplum güdümlemesinden uzak durmamı hatırlattı. Olmak istediğinin önündeki tek engel sen olabilirsin ancak dedi filan. Sonra ben çaktırmadan daha fazla resmini çekmekten vazgeçip otobüse bindim. O  hala bu zamansız baharımsı sabahın tadını çıkartıyordu. 

                   

Otobüsten Kadıköy'de indim.Sonra yanımdan çarşaflı ve peçeli bir hanım geçti. Aklımı aldı. Görünüş-din-ırk takıntım yok benim ama insan hayatta her gün peçeli cüce görmüyor. Peşinden koştum ama incinir diye cesaret edip önden çekemedim resmini ardından çektim. Sonra ışıklardan karşıya geçmek için bekledik ve yeşil yandı. Yanımdaki genç kız,yanından hızla geçiveren çarşaflı minik kadını görünce  cidden  yerinden zıplayıp ufak bir çığlık koyverdi.Kolunu tuttum (çok korkmuştu) sonra kahkahayıbastım. O da bana baktı şaşkın, sonra ikimiz de güldük.Tek laf etmeden dostane el salladık ve birbirimizi bir daha hiç görmeyeceğimizi bilerek yollarımızı ayırdık.Bu kahkaha epey gitti benimle.

                     


Kadıköy'ün,Bahariye'ye çıkan dik yollarından (hani daha evvel güzergahı anlatmıştım)  yürürken tepemden bir şey geçti..kuş. garip bir durum sezgisi  ile kuşa baktım, pençesinde bir başka kuş. Hala garip olan bir şey var dedim. Karga mı o? Aaaaa...bir de ne göreyim. Kadıköy'ün ortasında bildiğiniz atmaca. Peşinden koşturdum resmini çekeyim diye (modern dünyanın salak insan refleksi) O da pençesindeki kumru ile kaçarken bir kot pantolon mağazasına daldı. Atmaca içeri, içerdekiler dışarı,mağaza sahibi saplı süpürgeye :-) Atmaca en sonunda avını bırakıp kaçmak zorunda kaldı ama ben bu alışılageldiğin dışındaki anlar için kalbim şükran ve neşeyle dolu devam ettim yoluma. Kapkaççı filan görürsünüz de atmaca pek görülmez Kadıköy çarşıda :-)


Derken iş yerime çeyrek kala, "bu güzel havada işe mi gidilir beaa modundayken" baktım yollarıma halılar sermişler. Dedim yolun aydınlıklara çıksın Kadriye..bir günün sabahında bu kadar mı torpil geçer hayat insana?


Ey Yaşam..
Ben de seni seviyorum haberin ola :-)

10 Ocak 2016 Pazar

Bak İşte Bir Minik Serçe

Öyle özledim ki buraya yazıp kendimi seyretmeyi ve bende ne varsa sizinle paylaşmayı, hani  olacak iş değil bir gün daha beklemem.

Zaman olmadı..kısa uyduruk konuşmaları da , laf ola beri gele diye yazmaları da sevmedim ömrümde.



Ondan geciktim..affola.

Saçımı kestirdim bir sene üzerine.
Bulutları izledim lacivertle grinin kesişiminde huzurla;sinsi sinsi yüreğime sokulan korkunun günden güne rüzgarlarla dağıldığını hissederek.
Rokfor aldım ..bayılırım rokfora 
Aramaya üşendiğim dostlarımı aradım
Özlediğim isimler çıkıverdi yoluma
Bir şeyleri erteleyip vazgeçebilme lüksünü tanıdım kendime ufak ve yavaştan.




Sözün özü..iyiyim ben.


İş arkadaşlarımla bir toplantı sonrası birşeyler yemek için gittiğimiz yerde "çok paran olsa ne yapardın" sorusunu koyuverdik masaya öylesine. Yaş 40'ın üstünde olunca "çok paran olsa ne yapardın" sorusuna verilen cevapların 20'li yaşlarda verilenlerle hiç alakası olmuyor. Bazen kendimize kahkahalarla gülmemize neden olan absürd cevaplar verip eğlendik bir süre. Sonra ben "gerçekten çok param olsa elimde avucumda ne varsa satar, tüm hayatımı bir sırt çantasına doldurup seyyah olurdum" dedim.

Bunun için paraya ne gerek var dediler biraz hayretle..Bunu şimdi de yapabilirsin.Gittiğin yerlerde günübirlik işler bulur ve yoluna devam edersin..
Hayır..dedim. Sadece maddi kaygısı olmayanlar güvence aramaz ve rastgele yaşamaya cesaret edebilirler.
Sonra bu konu masada biraz, içimde ise çok daha uzun süre tartışıldı.

Tek olsam cesaret eder miydim bilmiyorum ama iki çocuğunuz varsa ve kural-kanun-kaide vb şeyin olmadığı, akşamdan sabaha bir sürü şeyin değiştiği bir ülkede yaşıyorsanız hayata biraz daha güvensiz bakıyorsunuz sanırım.

44 yaşında bir şeyden eminim artık.
Bazı hayallere kavuşmak acı veriyor. Bir hayali yaşayacaksanız , hayalinizdeki gibi yaşamalısınız. Aşkınıza kavuştuğunuzda yemekten sonra sürekli geğiren ve ayakları kokan biri olmamalı o.Ya da ayyaş ya da maçlarda sinkaflı küfreden filan. Yani aşkınıza kavuştuğunuzda aşka kavuşmalısınız. Herkesin hayali farklı, ama her neyse o hayaldeki o şekilde yaşamalı her şeyi. 

Akşama yemekte ne var soğan alayım mı sevgilim diyen ve taze soğanın yeşiline yakut yüzüğü takıp getiren bir eş hayali hiç fena değil mesela.Romantizim ve hayatın idamesi gerçeklerinin kesişimi :-p

Benim hayalim hep gitmek üzere. Allah hayırlı gitmeler ve hayırlı dönmeler nasip etsin diyorum hep hani. Yarın ne bulup ne yiyeceğim endişesi ile dağılmamalı aklım. Tek olsam bile evet demezdim 40 yılın hayalini Huckelbery Finn gibi yaşamaya. Maide bir nokta olmak, başka şeye de kafamı takmamak içinse yola çıkış derviş değilim ben mecburen bir takım kaygılardan arınmış olmam lazım. Gönlümün daha yüksek olduğu günleri geride bırakmışım ben. Yazık bana .


İtalya'ya gitmeye karar verdim ilkin.
İtalya'ya gittiğimde daha çok hayalim olacak.
Çocuklarıma hayal kurmayı ve hayallerine inanmayı öğrettim.

Ne umudu , ne hayalleri alamasınlar içimizden.

19 Ekim 2015 Pazartesi

Mai,Lacivert,Gri


Kedilievintarzı  ikinci sene yazısı yazında döndüm baktım ben ne zaman başlamışım diye..9 Ekim'de benim de ikinci senem dolmuş blog dünyasında.

Havva nefis bir sunumla, her zamanki zarafeti ve estetiği ile  yaşadıklarını özetlemiş, güzel bir yazı yazmış. Ben ise ne yazsam diye düşünürken sadece odamın penceresinden görünen gri gökyüzüne dalıp gidiyor gözlerim. 

Yazasım yok.
Düşünesim var.

Oysa her sabah işe gelirken "şunu yazayım" diye aklımdan bi sür kelime ve konu geçiyor.

Odamdaki beyaz orkideye bakıp gülümsüyorum.

Yazasım yok bugün gerçekten..iki senede siyaha yakın Lacivert oldu Mai'm, dostlar kazandım varlıkları beni mutlu eden. İki seneyi yazasım yok, kâh hatırlayasım kâh unutasım gelen binlerce anı var , keşke hiç yaşamasaydım dediğim boynumu büken anları var,bir daha  bir daha ne olur  bir daha yaşayayım dediğim anları var.

Yazasım yok bugün
Yaşayasım var