13 Haziran 2017 Salı

Tebessüm

Tebessüm sadakadır ya da vb bir söz vardı.

Bugün aklıma hep o kadın ve bu  söz geldi.
Sözün anlamına hayat katan o kadını hiç unutamadım.


İşsiz ve güçsüz günlerimdeyken , bir sabah Nehir'i her zamanki yoldan her zamanki adımlarla her zamanki ruh hali ile okula götürürken, sıkkınlık bıkkınlık içime öküz gibi oturmuşken, hava bulutlu yağmur bile lütfedip yağmazken, yangınımı kül edip
çocuğuma yansıtmamak için tüm gücümle çabalarken , artık hayal bile kuramayacak kadar içimi kurutmuşken o düdük ara sokakta karşımdan çocuğunu okula getiren bir kadının yaklaştığını fark ettim ve göz teması kurmaktan şiddetle kaçındığım o günlerde acele ile bakışlarımı kaçırdım.


Yine de bir an, tek bir an, bir saniye değil bir salisede neşeyle sürüldüğü belli olan kıpkırmızı ruj ile bezeli dudaklarında samimi ve kocaman, koooskocaman, dünyayı ısıtacak sıcaklıkta içten bir gülümseme ile bana baktığını gördüm.

Neden?

Dürtüsel olarak bakışlarım ona ve kıvırcık saçlı çocuğuna döndü.

Bir insan neden böyle gülümser ki hiç tanımadığı birine diye düşündüm.

İçime bir sıcaklık, ruhuma cemre düştü.

Sonra insanların bana her zaman" bayılıyorum sana, yüzünde hep bir tebessüm..insanın içi şenleniyor" deyişini anlamadığım günleri hatırladım.

O insanları anladım.

Tebessüm sadakadır sözünü anladım.

Gözlerime yaş doldu.

Sadakamı aldım, daha karanlık günler için cebimde sakladım.

Bugün her nedendir bilmem aklıma sık sık o kadın ve gülüşü geldi. Şimdi eski haline dönen ben, sokakta ve iş yerimde her zaman tebessüm eden ve bunu kendimden ya da yaşantımdan ya da yaşantımdaki insanlardan ya da yaşamın ta kendisinden sakınmamaya , eksik bırakmamaya  %100 kararlı olan ben hep gülümsüyorum.

İhtiyacı olan alsın diye...kendi cemrelerimi saçıyorum.