Sayfalar

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Aşk Gurur Tanımaz..mış

Şişmandı ama gözleri şahaneydi.
Hep gülümserdi ama aşkı bilmezdi.

Sonra bir gün...

Aşık olduğu  oğlandan zerre kadar haz etmedim. Arkadaşıma Gönül diyelim, Gönül'ün o evrimi yarım kalmış öküzde ne bulduğunu da hiç bir zaman anlamadım.

AKM önünde buluşmuştuk bir gün. Gönül sınıf arkadaşımdı aynı zamanda. "Aşk gurur tanımaz" dedi bana, her zamanki alaylı bakışlarımı  yeşil ışıl ışıl gözlerine diktim ve sırıttım: hiç bir şey gururumdan öte değildir. Paspas eder geçerim.




İkimiz de yaşayacaklarımızı kaderin bize söylettiğini bilmiyorduk elbette. Zaten "büyük laf etme" dedikleri de bu değil mi?Kalp , olacak olanı bilip size söyletir. Ama siz, yetişkin beyninizi doldurduğunuz ıvır zıvırın gürültüsünden dolayı kalple bağlantıyı zayıflattığınızdan bakar görmez, söyler duymazlar sınıfına girmişsinizdir çoktan.



Mahmut diyelim Gönül'ün sevgilisine. Mahmut, kanımca günahı kadar umursamıyordu Gönül'ü. Zaten de kaba , görgüsüz bir oğlandı. Bir başka sınıf arkadaşımızın doğumgününü kutladığımızda ona hediye olarak don lastiği getirip kendisini marjinal sanan bir tipti işte. O mu beni daha az severdi ben mi onu bilmiyorum. Ama arada Gönül ve hatırı vardı, hırlasam da ısırmazdım Mahmut'u.


Bir gün Mahmut'un ev arkadaşı ile birlikte evlerine gittik. Biz yurttakalıpevözlemiçekengiller birinin evine gitmeye bayılır olmuştuk. Patates,soğan,limon, pul biber filan almıştık:hedefte bir leğen patates salatası vardı.Mahmut'un ev arkadaşı ,kapıyı anahtarla açtığı an bize bir omuz atıp bir şey görmemizi engelleyecek şekilde kapıyı kapatması bir oldu. Yüzü kıpkırmızı idi. Başka zaman yaparız yemek dedi ve sakin olmaya çalışarak bizi dışarı götürdü.Yine de bu kısacık an omuzunun üzerinden antre halısının üzerinde olan biteni görmem için yeterliydi.


Günlerce kendimle hesaplaştım. Bunu Gönül ile paylaşmalı mıydım? Doğru neydi ,dostluk neydi? Kitabi cümleler üzerinden felsefe yapıp atıp tutmakta lisansüstü seviyede olabilirdik elbette ama gerçek hayatın acemisiydik. Kendimi Gönül'ün yerine koydum. Her şeyi göze aldım ve ona gördüğüm şeyi anlattım. Gülümsemeye çalışarak dinledi beni. Gittikçe solan yüzüne bakmamaya çalışıp detaylara girmeden anlattım. Sonra ikimizin de birbirimizin yüzüne bakacak hali kalmadığından uzaklaştım gittim. 

Doğruyu yaptığıma inanıyordum.

Gönül'ün intihar haberi okula bomba gibi düştü. Okulun her zaman gülen yüzü canına kıymıştı. Abisi, abdest alıp odasına kapanmasından şüphelenip bir süre sonra seslenmiş ama cevap alamayınca kapıyı kırmış. Onu son anda hastaneye yetiştirmişler. Uzun zaman ölecek mi diye bekledik. Herkes başka üzgün, herkes başka şaşkındı.

O günlerde yine sorguladım kendimi.İçimde ve vicdanımda leke yoktu, emindim yaptığımın doğru olduğundan.Mahmut hatalı ,Gönül hatalı idi ama ben kendime hata bulamıyordum.

Gönül okula gelebildiğinde hepimiz hiç bir şey olmamış gibi davrandık. Gençlik, okul telaşı, akıp giden zaman, mevsimler..her şey onarıcı etkisini gösteriyor ve günlük hayatın akışında eskiye ait şeylerin çabucak yok olmasına yardım ediyordu.

Bir sabah Gönül'ün masama oturup bahardan söz açması ve bir çay ısmarlasan yahu sözleri aramızda sorun olmadığını  gösterdiğinden mutluydum. O konudan asla söz açmıyorduk. İkimiz de benim bu konuda ketum olacağımı adımız gibi bildiğimizden Mahmut'u halının altına süpürmek gayet  mantıklı geliyordu.


Aşk gurur tanımaz...

Gönül Mahmut'u affetti. Bana inanılma gelmesine rağmen en azından bu kısma müdahil olma hakkını bulamıyordum kendimde.Okula el ele gelişleri, Gönül'ün yüzünde özlediğimiz o cıvıltılı gülüş, Mahmut'un bana nefret saçan bakışları, benim ona "pabucumun köselesi şerefsiz" bakışlarımla verdiğim karşılıklar...

Aradan bir yıldan fazla zaman geçti. Ben artık Mahmut ile aynı ortama girmiyor, ikisi hakkında olan biteni başkalarından duyuyordum. Derken Mahmut yeşil bir BMW aldı. Aman Allah olduk çünkü tamam  çalışıyordu iyi bir işi vardı ama durduk yere bir BMW alması da söz konusu değildi. Sonra ona piyango çıktığını  duydum. Sonra da Gönül'ü , arkadaşlarının  "sende bu para varken kız üstüne kız tavlarsın" sözleri üzre terk ettiğini. Sonra Gönül'ün  harabeye döndüğünü...sonra benim her şeyi boşverip uzattığım dostluk elimi ittiğini..kendini yalnızlığa mahkum edişini...

Para bitince Mahmut Gönül'e geri döndü. Aradan bir sene filan geçmişti. O arada yaşadığı lüks hayat kulaktan kulağa yayılıp durmuş, İstanbul'un o en popüler semtlerinden birinde tuttuğu eve attığı kızların ballandıra ballandıra anlatılan öyküleri benimolduğu kadar Gönül'ün de kulağına gelmişti. 

Aşk gurur tanımaz...

Gönül,bu sefer affı biraz zaman alsa da onu yine affetti.

Seneler sonra bir gün , nikah haberlerini aldım. Hatta aynı yıl evlendik. Mahmut, nikah günü olarak yılın en uzun gecesi olan 21 Aralık'ı seçmiş ve herkese kahkahalar attıran yorumlarla dünyaevine girmişti.

Gönül çok mutluymuş o gün ama gülümsemiyormuş eskisi gibi.. öyle dediler. Ben, nikahlarına gitmedim.

Gönül Mahmut'u affetti ama ben Gönül'ü affetmedim.

Aradan geçen bunca yıl sonra dostluk nedir, aşk nedir, doğru ve vicdan arasındaki denge nasıl olmalıdır sorularını bir kez daha sordum kendime bu satırları yazarken.


20 senede değişen bir şeyler olmalı diye düşündüm.


Bugün olsa, aldatıldığını  yine söylerdim.Bir insanın bir yalanla yaşaması asla benim doğrum değil.
Bugün olsa, ilk affedişinde (onaylamıyor olsam da) yine yanında yer alırdım. Dostluk bunu gerektirirdi.
Bugün olsa, nikahlarına gider ama onu affetmezdim.

ve bugün dahi gururumu kırmaya yeltenen aşkı paspas eder üzerine basar geçerdim.

Değişmesi gereken çok şey değişti 20 yılda ama bazı renkler ana renk..değişmiyor demek ki..






22 yorum:

  1. İyi ki seni tanımışım :) Sen beni uyar yalpaladığımda ama :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki hayatımdasın.
      Dostumsun,çok değer verdiklerim arasındasın

      Sil
  2. Ben söyleyemiyorum... O da biliyor ama bilmezlikten geliyor, yüzüne vurmaya gerek var mı diye düşünüyorum...Belki de söyleyip, kendine gel demem lazım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam telve,

      Biliyor ve bilmezlikten geliyorsa iş değişir bence.
      Yav büyük laf etmeyeyim ama nasıl bir aymazlıktır ben bu durumu da hiç anlamıyorum. Biliyor bilmezlikten geliyor ne kötü bişi yaa :-(((

      Sil
    2. Ben de anlam veremiyorum.... İnsan psikolojisi çok garip be Kadriye...
      sevgiler...

      Sil
  3. Üniversitede okurken yaşadığım bir olaya çok benziyor. Bende Ayşe diyeyim Ayşe'nin deli divane aşık olduğu çocuk gelip bana aslında Ayşe'yi sevmediğini, hatta ilgisinden bunladığını söyledi. Bne de arkadaşım daha fazla kandırılmasın diye gidip söyledim ve o andan sonra Ayşe'nin bir numaralı düşmanı oldum. Her defasında beni yaralamaya çalıştı her fırsatta. O zaman kadar çok iyi arkadaşız zannediyordum ve dediğin gibi zaman zaman Ayşe ile görüşsek bile o beni hiç affetmedi ve o çocuk onu bıraktı kısa bir süre sonra. Ama ben bugün tekrar baktığımda söylemezdim diyorum. Tekrar olsa yapmazdım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adaş, zaten risk hep var. Kimse alkışlamıyor bu durumda kimse sağol dostum demiyor doğrusunu istersen ama vicdan en rahat yastıkmış ve ben biliyor olduğum halde susmayı yediremiyorum kendime. Boşver, sen de doğrusunu yapmışsın.

      Sil
  4. Yuh ya! Gönül'ün ya ıq sü çok düşük, ya Hibristofilya hastası, ya da Stockholm sendromü! Geri zekalı kız ya, nikahına gitmemekle en doğrusunu yapmışsın. :) okurken bile uyuz oldum yaa....:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde sen kızma kimseye anacım. Sen kızınca beni çok güldürüyorsun, nerden gelir aklına hibrostofilya nasıl bir aklın var senin yaaa : D )))))

      Sil
    2. :))))))napim anacım elimde değil:)))çok kızıyorum:))

      Sil
  5. İnsanların tek bir kişiye böylesine kapılmasını hiç anlayamıyorum. Başka adam mı yokmuş acaba. Bir de gitmiş evlenmiş yani, çok ilginç. Kızlaaaaar değerinizi bilin demek istiyorum buradan ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buzlu Kalem Merhaba,

      Aşkın akla sığmayan bir mantığı vardır diyen belki bunu kast ediyordur. Benim açımdan anlaşılır ya da kabullenilir bir yanı yok. Ve evet, herkes kıymetini bilmeli-arada hatırlatmak iyi oluyor sanırım :p -

      Sil
  6. Son noktayı güzel koymuşsun mail... Evet ana renkler değişmiyor hiçbir zaman... O ana renk sensin çünkü... Senin yüreğinin sevdiği belki de... Ne dersek diyelim...

    Gönül'ü okuyunca sevmeyi sevmek geldi aklıma... O sanki Mahmutu değil de onu sevmeyi sevmiş ve bırakamamış gibi...

    Öpüldün güzellik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zamanki gibi sevecen ama ana odağı vuran bir yorum seninkisi Şebnem
      O belki de sevmeyi sevdi
      İki evladım olalı korkuyorum insanları yadırgamaya-sorgulamaya :-p

      Sevgiler

      Sil
  7. Renkler hiç değişmesin doğru bildiğimizden şaşmayalım insanlar biraz empati yapmalı bende senin yerinde olsam söylerdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte onun için siz bir bilgesiniz Mualla Hanım :-) ))

      Sevgiler

      Sil
  8. Bazı olaylarda cevaplar yetersiz kalıyor bazen....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşayıp gidecek yaşa anca geldim ben Sertaç, öncesinde yaşayan gidiyordu ben hala kalıyordum :-))

      Sevgiler

      Sil
  9. salak aşık olmak denir buna:s kalp, aklının mantığının hep önüne geçmiş söz geçirememiş yazık.
    Ana renkler hiç değişmiyor doğru,
    öperim seni mavi mavi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne aşklar eksildi bu hayatta ne salak aşıklar.
      Güzel gözlerin kadar mavi olsun günlerim :-) ben de seni öptüm hayata estetik katan tatlı Sebuş :D

      Sil