Sayfalar

28 Şubat 2021 Pazar

Baygın Bakışlarına Kurban Olduğum Doktor

 








Nehir "anne karnım ağrıyor" dedi.

"Ayaklarına çorap giymedin mi yine sen" dedim yüzyıllarca annelik genlerinin aktarımını dile getirip.

Sonra kustu.

Normal görünse de akış, örümcek adamdan hallice  olan annelik güdülerim alarma geçti ve Özer ile birlikte Nehir'i Haydarpaşa Numune Hastane'sine götürdük bir koşu.

17 yaşında olduğu için çocuk servisine gitmemiz gerekiyormuş.

Çocuk servisine gittik.

İnanılmaz nazik ve iyi insanlardı bizimle ilgilenenler.Sırf onların hatırına ve pandemi döneminde ne kadar perişan olduklarını bildiğimden ,ayakkabılarının "hepsini" kapısının önünde apartman ahalisinin koklaması içinbırakan sağlık görevlisi çocuklara sesimi çıkartmıyorum. Normalde o kapılarının önündeki bot ve ayakkabı deryasını fakir fukaraya dağıtır çıplak ayak bırakırdım onları uyarılara rağmen sürdürdükleri bu iğrençlikleri için.

Neyyyse...

Nehir'e karın ultrasonu çekildi ve kan tahlili  yapıldı.Toografiye karar kılınmıştı ki Zeynep Kamil Hastanesindeki  çocuk cerrahıyla yaptıkları görüşme sebebiyle serum bile bağlayamadan apar topar o hastaneye yolladılar bizi.

Yıllar önce okumuştum bir yerlerde : avukatın genci doktorun yaşlısı makbulmüş.Doktor yeniden kan tahlili aldı. Ufak tefek , çizgi film karakterine benzeyen, iddiasız görüntüsüne tezat  zeki ve sakin gözleri olan doktora  göz hapsine almış olmalıyım ki sakin bir sesle "sakin ol annesi" dedi.


Hahaha ..sen dersin de ben olamam doktorr...kontrollü sakin dururum da sakin olamam işte. 

Kan tahlili sonuçlarına baktı. Nehir'e "parmak ucunda kalk" dedi. Sonra da" bırak kendini yere bas" dedi. Sonra bana döndü ve" ameliyata alıyoruz " dedi.

Baygın bakışlarına kurban olduğum doktor. ..öldür beni!Di mi?

"Tomografi çekeceklerdi öteki hastanedeki doktorlar..siz de bir baksanız o şekilde emin olsak hocam" dedim saygısızlığımı farkında olup hitap ile üstünü örtmeye çalışarak.

Çizgi film karakteri hızıyla  döndü bana ve az sonra uyuyacakmış gibi kapalı göz kapaklarının ardından ciddi,sakin baktı yüzüme. "Ben teşhisimden eminim. Ne diye çocuğa o kadar  radyasyon yükleyeceksiniz? 130 röntgen çekilmiş gibi radyasyon...gerek yok" dedi. Sonra sabır ve öfkeyle karışık "ben eminim de sen emin değilsen al götür çocuğu fenalaşırsa gelirsiniz derdim ama..riske atmak istemiyorum annesi" dedi.

Bir saat içinde Nehir ameliyat oldu. Apandisit ameliyatı başarıyla sonuçlandı.

. Ameliyat öncesi giydirdikleri  siyah ameliyat elbisesi ile ablasına ve babasına yolladığımız komik fotoğraflar elimde bakakaldım ameliyathane kapısından geçerken korkudan kocaman olmuş gözleri ile bana el sallayan kızıma.

Yine yapayalnız hissettim kendimi.

Odaya gidip içine bir kaç yıl sığdırmış oldukları birbuçuk saati beklemeye koyuldum.

Gerçekten çok yalnız hissediyordum.İçimde Uçan Hollandalı'nın hayalet gemisini yüzdürdüğü karanlık koca bir okyanus vardı.

Sonra  Nehir odaya getirildi. Apandisit sırta doğru gittiği için laparoskopi ile değil açık ameliyat ile almışlar . "Başardım" dedi bana bakıp. Çok korktuğunu görebiliyordum. Hemşire "çok cesurdun" dedi sağlam bir ciddiyetle. O an idrak ettim ki, kızım 17 yaşında da olsa bir çocuğa seslendiği gibi sevecen ve sakin, moral verici ve müşfik davranılmasına ihtiyacı vardı ve bu yüzden 18 yaş altı insanlar yine de çocuk servisinde olmalıydı. Erken büyütmenin manası yok çocukları di mi? Ne çocuk ne genç..hem çocuk hem genç. Ne zor yaşlar hem yaşayan hem birlikte yaşayan için. Karmaşık ama özel, zor ve güzel.

Bizim doktor geldi ,Nehir ile gülerek ,sakin ve ciddi ilgilendi. Sonra yine sakince bana dönüp" sakin ol annesi " dedi.

Şimdi şu var. Ben zaten yapı olarak sakin bir insanım; iş ki biri çocuklarıma ilişmesin. Davranışlarım da sakin ve kontrollüdür her zaman, hatta o zaman bile. Ama o, tecrübeli gözleri ile içimdeki deli gömleği giymiş debelenen anneyi görebiliyordu.

Doktora şapka çıkardım.Saygın ve mesafeli tavrına ayrı, Nehir'im için yaptıklarına ayrı.

İki gece kaldık hastenede. Diğer detaylar şimdi lüzumsuz geliyor bana. Ayrılırken  Nehir "şu battaniyeyi satın alsak da eve götürsek" dedi, ona çok güldüm sadece. Kerameet battabiyede değil, yorgun bedeninin ihtiyaç duyduğu huzurlu uykudaydı , o yüzden çok güzel uyudun" diyecektim ama sustum.

50'li yaşlarımda ancak öğrenebilmişim susmayı. İlla doğrusunu söylemek ne gereksiz şeymiş. Bırak, bazı şeyler hayalindeki gibi kalsın insanların. Bırak, hayat herkesin ruhunda kendi şekli ile yer alsın.

Hala öğrenmeye çalışmak, "ben böyleyim n'apim" demeden hayatla birlikte evrilmeye devam etmek..bu da benim ailemden gelen eğitimle edindiğim şans olsa gerek. Hamdolsun.

11 yorum:

  1. oyy çok geçmiş olsun, çok heycanlıydı, doktoru da sevdim amaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çağla,

      Heyecanlı her şey çabuk bitiyor, bazne "keşke" bazen "iyi ki"lerle :-)

      Sevgiler

      Sil
  2. Neyse ki işini bilen doktorlara denk düşmüşsünüz Kadriyecim. Örümcek adam hislerine gülümsedim :) Anne olmak işte. Gerçi benim oğlan kussa ben hayatta bişey oldu diye hastaneye götürmezdim haa, öyle çok kusuyor ki adam.

    Gelmiş geçmiş olsun, hemen iyileşip ayağa kalksın. Geçti geçti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan'ım,

      O öyle çok kusuyorlar içinde farklı bir şey olsa senin örümcek adam anne hislerin de depar atar biliyorum ben.ç

      Sağol iyi dileklerin için...sevgiler

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Öneri Makinesi,

      Çok sağol, sizlerden uzak olsun

      Sevgiler

      Sil
  4. Müfred,

    Çok teşekkür ederim. Sİzlerden uzak olsun

    YanıtlaSil