Sabah sabah, ömrü hayatımda kırdığım ne kadar pot varsa zihnime üşüştü.
Nasıl hastalıklı bir espri anlayışı var beynimin bilmiyorum ki...
Taaa ilkokuldan başladı. (Devirdiğim çamlar amazon ormanı kadarmış meğer ) hepsi zihnimde canlandı.
Yahu normalde keyiflidir benim sabahlarım.
Hani normalde keyifli ve sakin biriyim ben.
Günaydınlarım hayatı, kuşu-böceği-ağacı-yaprağı. Sevdiğim müziklerle yürürüm bi saat filan. İş yerime gelirim "canım kendim ne istiyosun bu sabah" şeklinde şımartırım kendimi.
Sonra içimdeki muzur ikizler dürttü bi süre. O çamları devirdiğimde karşımdakilerin yüzlerinin aldığı halleri hatırladım. Yüzüm kızardı kızarmasına ama kıkır kıkır da güldüm hem salaklıklarıma hem karşımdakilerin donup kalmalarına.
Sonra "makamsal boyutta" yediğim haltlar küle çevirdiğim çam ormanları akın akın gelmeye başladı.
Hem yürüyorum hem kendimi tutamayıp arada "hay ben senin" diye söyleniyorum sesli sesli.😂🤣Affediverdim kendimi tüm sarsukluklarım için.
İyice silinmiş ama harfleri belli olan bir satır gibi oldu rezil anılarım.
Sıradaki şarkı sırtında Ağrı Dağı taşıyanlara gelsin...değmiyor.