16 Ağustos 2024 Cuma

Hatırlamak Lazım...

 


“Çankaya’daki küçük okulda okuyan kızların bilgilerini yoklayan Gazi, iyi yetişmediklerini görmüş, Rüsuhi Bey’i bunun nedenini öğrenmekle görevlendirmişti. Gazi çalışırken Rüsuhi Bey ile Genel Sekreter Tevfik Bey geldiler.

‘Evet?’
Rüsuhi Bey bilgi sundu:
‘Öğrencilerin çoğu hatırlı kimselerin çocukları. Öğretmen bu yüzden öğrencileri sıkmıyor, ders yapmak yerine daha çok oyun oynatıyormuş.’
Gazi Tevfik Bey’e,
‘İlgililerle konuş..’dedi,
‘..bu dalkavuk öğretmeni oradan alsınlar. Hatır gönül dinlemeden ğretmenliğin gereğini yapacak birini yollasınlar.’
‘Peki efendim.’”
“Çankaya’daki küçük okula yeni bir öğretmen atanmıştı. Çalışkan, ciddi, öğrencilerini yetiştirmek için çabalayan gerçek bir öğretmendi. Sabiha, Rukiye ve Zehra yine ödevlerini yapmamışlardı. Üstelik öğretmene kafa tutuyorlardı. Üçüne de bağırmaya başladı:
‘Susunuz! Hem tembel hem şımarıksınız. Kimin nesi olursanız olun, tembelliğe, şımarıklığa, hele küstahlığa hakkınız yok. Şimdi okulu terk edin. Bir daha da buraya ayak basmayın!’
Zehra, ‘Sizi Gazi Paşa’ya şikâyet edeceğiz! dedi.
Öğretmen kıpkırmızı kesildi. Kapıyı gösterdi:
‘Çıkııııııın!’
Kızlar çantalarını toplayıp sınıftan çıktılar. Öfkeden gözlerinden yaş iniyordu.
‘Her şeyi Gazi Paşa’ya anlatalım.’
‘Bizi azarlamak, kovmak ne demekmiş anlasın.’
‘Eski öğretmen ne iyiydi. Hep oyun oynatırdı.’
Koşa koşa köşke geldiler. Gazi’yi buldular.
‘Ne oldu? Anlatın bakayım.’
İçlerini çeke çeke anlattılar:
‘Eski öğretmenimiz çok iyiydi.’
‘Bu her gün ev ödevi veriyor.’
‘Her gün sınav yapıyor.’
‘Bilemezsek azarlayıp duruyor.’
‘Tembeller diyor.’
‘Şımarıklar diyor.’
‘Bu yoksul millete kaça mal olduğunuzu biliyor musunuz diyor.’
‘İyi davransın diye sizin kızınız olduğumuzu söyledik.’
‘Aldırmadı bile.’
‘Çok gücümüze gitti.’
‘Biz de kızdık, ev ödevimizi yapmadık, bundan sonra da yapmayacağımızı söyledik.’
Sabiha elinin tersi ile gözyaşlarını sildi:
‘Üçümüzü de sınıftan kovdu.’
‘Bir daha da gelmeyin dedi.’
Gazi ‘Bitti mi?’ diye sordu.
‘Bitti.’
Ayağa kalktı:
‘Çok kötü bir şey yapmışsınız çocuklar. Savaştı, işgaldi, iyi bir eğitim görmediniz. Öğretmen eksiklerinizi tamamlamaya çalışıyor. Daha ne istiyorsunuz? Öğretmene karşı gelmek ne demek? Öğretmenlikten daha yüksek bir mevki mi var sanıyorsunuz?’
Kızlar Gazi’yi herkesten yüksek sanıyorlardı. Çok bozuldular.
‘Rüsuhi Bey!’
‘Buyrun efendim.’
‘Al bunları hemen şimdi okula götür. Öğretmenin elini öpüp af dilesinler. Mesleğinin gereğini yaptığı için de kendisine çok teşekkür ettiğimi söyle. Bize böyle gerçek öğretmenler gerek. Haydi okula!’
Kızlar süklüm püklüm okulun yolunu tuttular. Demek öğretmen Gazi Paşa’dan daha yüksekti ha!” ........

(1) Mustafa Kemal Atatürk; Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, Kültür Bakanlığı Yayınları 393, Ankara, 1981, s.11.
(2) İsmail Hakkı AKANSEL, Atatürk ve Yaverleri, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 2006
(3) 244 Turgut Özakman; Cumhuriyet Türk Mucizesi, İkinci Kitap, Bilgi Yayınevi, 24.Basım, İstanbul, Ekim 2010, s.216.
(4) Turgut Özakman; Age, İkinci Kitap, s.225-22

8 yorum:

  1. Ne güzel bir yazı. Öğretmenlik çok önemli çok kutsal bir meslektir. Bunu her daim hatırlamalıyız. Emeğine sağlık sevgili Mai🤚🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YILDIZ,

      Benim dedem köy enstitülerinin kurucularından. Öğretmenliğin ne asil ve önemli bir meslek olduğunu onda gördüm en başta. Sevgiler benden de

      Sil
  2. "Çok sevgili Mai'nin" her paylaşımı bir öncekinde daha etkileyici oluyor.
    Sanki gecikmeyi gidermek amacıyla hemen her gün yazıyor. Sevinmemek mümkün mü?
    Bazı anılar, bazı deyişler vardır; Zamana, dönemlere göre, değişen değerler ölçüsünde anlamı daha da güç kazanır, kuşaktan kuşağa bir ders niteliği taşır.
    Bir düşünürün dediği gibi: "Öğrencilerine öğrenme hevesi aşılayamayan bir Öğretmen soğuk demiri dövüyor gibidir."
    Başöğretmen Atatürk'ü saygıyla, özlemle anarak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili..yok yok çok sevgili Makbule Hanım :))

      Artık o güzel düşünürler de , onların sözlerini düşünüp anlayanlar da pek azaldı ne yazık ki ama yok denemeyecek kadar varlar yine çok şükür ki :)

      Başöğretmen Atatürk'ümüze sonsuz minnet ve sevgilerimizle..

      Sil
  3. Hikayeyi okuyunca aklıma nedense Hababam Sınıfı ve onun fedakar öğretmeni Mahmut hoca (Münir Özkul) geldi.. Hikayedeki kızları hababam sınıfının kız öğrencilerine, Öğretmeni ise (ve hatta Paşa'yı bile) Mahmut hocaya benzettim. Konuşmaları okurken sanki karşımda Mahmut hocanın sesinden çıkıyormuş gibi bir duygu hissettim.. İçimden "Mahmut hoca yine yapacağını yaptı?" dedim ama paşanın dediği gibi "Öğretmen eksiklerinizi tamamlamaya çalışıyor. Daha ne istiyorsunuz?" gerçek buydu.. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlahi Ertuğrul,

      Sen söyleyince ben de Mahmut Hoca'yı düşündüm ve evet özdeşleştirileblir bu anlatımla. Hem de ne güzel bir güncelleme olmuş olur.

      Sevgiler

      Sil
  4. atamızın büyüklüğü işte canımız o :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep,

      Söndürülemeyen ışık, ampulün karanlığında bile yol gösteren bir fener.

      Sevgiler

      Sil