Søren Kierkegaard etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Søren Kierkegaard etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ekim 2024 Perşembe

Gecenin Sonuna Yolculuk - Louis-Ferdinand Celine ve BAŞTAN ÇIKARICININ GÜNLÜĞÜ-Søren Kierkegaard


 BAŞTAN ÇIKARICININ GÜNLÜĞÜ-Søren Kierkegaard

İlginç olmayı seçen bir kız karşısındakinin hoşuna gitmeye muvaffak olabilir, fakat kendi kadınlığından böyle feragat ettiğinde ondan hoşlanan erkekler de kadınsı erkeklerdir çoğunlukla.


Bana hiç bir şey borçlu olmamalı, özgür olmalı; çünkü  aşk sadece özgürlükte var olabilir.


Oysa aşk tanrısı kör ve insan aklını kullanabilirse, onu pekala yanıltabilir.


Başkalarına yolunu şaşırtan eninde sonunda kendi yolunu da şaşırır.


Bu, Tanrı'nın Havva'yı yaratırken Adem'i neden derin bir uykuya soktuğunu da açıklar ; çünkü kadın erkeğin rüyasıdır.


** Sıkılmadan okuyup " hep  böyleymiş ya bu işler" diyeceğiniz ve  erkek düşünce tarzının oldukça net halini  göreceğiniz bir klasik eser. Doğrular,  doğrulandıkları için varlar ve anlamsız gelse de geleneksel bazı kuralların yerinden oynatılmaması tecrübesiz canlar için gerekli dedirtti bana. Kitaptan son bir alıntı ile kitabı  anlatmayı bitirmek istiyorum : Quod antea fuit impetus,nunc ratio est/ Eskiden güdüydü,şimdi am bir düşünce.




Gecenin Sonuna Yolculuk - Louis-Ferdinand Celine

İnsan şehvet bakiri olduğu gibi  dehşet bakiri de olabiliyor.

Hayatta esas olan hesaplaşabilmektir. Bunu tek başına yapmaktansa iki kişi olmak daha başarılı olur.

İşin özüne varmak kolay değildir, savaş söz konusu olduğunda bile fantezi uzun süre direnişini sürdürür.

Ateşin köşeye kıstırdığı  kediler eninde sonunda suya bile atlamaya razı olurlar.

Ben kaderime razı olmuyorum..Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum..Onu olduğu gibi reddediyorum. İçindeki insanlarla birlikte,onlarla, onunla hiç bir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuzyüzdoksanbeş milyon kişi olsunlar ve ben tek kalayım yine de haksız olan onlar, Lola, haklı olan da benim çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım ben artık ölmek istemiyorum.

Asker dediğin öldürmediği sürece çocuktur. Onu kolayca neşelendirebilirsiniz.

Uyurken köpekler kurtlara benzerler.

Kumanda etmek için ayağına postal geçirmek yetmez, emir verecek birliklerinin de olması lazım.

Onlar sizi soymadan siz onları soymalısınız. Ticaret dediğiniz budur işte.

Aslında kabul etmek şudur ki insanın  gözle görünenden başka şeylerle ilgilenmesi ciddi bir deliliğe delalettir.

Yaşlandıkça insan kimi uyandıracağını  karıştırıyor; canlıları mı ölüleri mi?

Belki yaş da o hain de ekleniyordur bunlara ve bizi  beterin beteri ile tehdit ediyordur. Yaşamı dans ettirecek kadar müziğimiz kalmamıştır içimizde. Tüm  gençlik daha şimdiden dünyanın  öbür ucunda gerçeğin sessizliğinde ölüvermiştir. Peki dışarıda nereye gidilebilir ki soruyorum sizlere, içinizde yeterli miktarda çılgınlık kalmamışsa? Gerçek bitmek bilmeyen bir can çekişmedir. Bu dünyanın gerçeği ölümdür. Seçim yapmak gerek; ya ölmek ya yalan söylemek. Bense asla kendimi öldüremedim.

İnsanın  kendi sızlanmalarına kesin bir son verecek cesareti olmadığı sürece, kendini her gün biraz daha iyi  tanımaya katlanması gerek.

Belli imkanlardan yoksun insanların yaşamı, upuzun bir hezeyanın içindeki upuzun bir reddedilmeden ibarettir.

En uzağa giden kişi tek başına seyahat edendir.

İnsanlar sonradan onlara ettiğiniz iyiliğin intikamını alıyorlar daima.

İnsan gözden düşmek istediğinde halka iner.

Öyle bir noktaya, belki yaşa gelmiştim ki, insan artık her geçen saatin neler kaybettirdiğinin bilincinde oluyordu.Öte yandan zamanın yolunda zonk diye durabilmek için gerekli bilgelik gücüne henüz erişebilmiş değildik; kaldı ki, durmasını bilseydik dahi ta gençliğimizden beri bize hükmeden ve hayran olduğumuz o ilerleme çılgınlığı olmadan ne yapacağımızı da bilemezdik.

Sefalet, amansız, inatçı bir biçimde özverinin ensesindedir ve en iyi niyetli girişimler bile acımasızca cezalandırılmaktadır.

Başınıza gelebilecek  felaketlerin en sonuna vardığınızda artık yapayalnızsınızdır. Dünyanın  sonudur bu.


Anıların bile bir yaşı, gençliği var...Onları küflenmeye bırakır bırakmaz her tarafından bencillik, böbürlenme ve yalan sızan iğrenç hortlaklara dönüşüverirler.

İnsan gençken ve bilmezken  her şeyi gönül yarası sanıyor.

Mutsuz olduklarını  söyleyen insanlara öyle hemen inanmayın. Hele önce bir sorun bakalım hala uyuyabiliyorlar mı?..Yanıt evetse her şey yolunda demektir. Bu da yeterlidir.


Boş ite menzil olmaz.