12 Eylül 2024 Perşembe

Tablo



Bu tablo, bireyin toplumun çoğunun inandığı sürü kültüründen kopmaya çalışırken yaşadığı acı ve ızdırap miktarını gösteriyormuş.

Sanatçı: Thomasz Kopera.

Direkt  ve kuvvetle 14 yaşımı hatırlattı bana.

Anadoluda kız çocuğu olmak.
Aykırı fikirleri olan kız çocuğu olmak.
Mahallede tek sizin evinizde televizyon var, herkes akşamları size geliyor yıllarında...

Çocukluğuma dönsem diyenlere hep hayretle baktım ben.
Uyumaktan yemeye her şeye sizin adınıza başkasının karar verdiği o yıllara ne diye dönmek istersiniz..anlamam.

Canınız sıkılır ; sıkı can iyidir tez çıkmaz derler.
Bugünkü çocuklar ise terapi terapi gezdirilir. Şu resim... pek bir sustuklarımızı söyler gibi. 

8 yorum:

  1. Enfes bir tablo ; sayende nasılsa daha önce adını bile duymadığım bir sanatçıyı tanıdım Mai. Daha doğrusu tanımaya çalıştım, İnternette gezindim, biyografisini okudum...
    Yazında belirttiğin gibi amaç "çocukluğa dönmek" ya da dönmeyi istemek olmamalı elbette. Çocukların; yalansız-dolansız, saf ve masum duygularla oluşmuş, kötülüklerden arınmış o güzel dünyasını unutmamak, unutturmamak...
    Ünlü yazar "Hiçbirimiz Masum Değiliz" diyordu.
    Yunus Emre, Mevlâna, Pir Sulan Abdal şiirleriyle- deyişleriyle büyüyen, türlü çeşitli ders veren- eğiten- öğreten masallarla tanışmış çocuklar zaten o günlere geri dönülemeyeceğini bilirler. Sadece bir özlemdir bu...
    Merak ederim; Acaba kaç yetişkin bir çocuğun çocukça seslenişi ile "Kral çıplak" öyküsünü hatırlar...?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok Sevgili Makbule Hanım,

      Kral çıplak diyen çocuktur çünkü yetişkin dünyanın saçma kuşatmalarına maruz kalmamıştır. Masalı hatırlayan ya da anlayan olsaydı Türkiye bugün b u halde olmazdı. Yunus Emre, Mevlâna, Pir Sulan Abdal'a sahip ol da sonra bu kadar kör bu kadar sağır bu kadar aymaz ol... bazen düşünüyorum ve inanamıyorum.

      Sevgiler

      Sil
  2. Nereye dönmek istiyorum çok karar veremiyorum:) Ama topluluktan çıkmanın bedelinin ne kadar ağır olduğunu biliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SzgnBsl,

      Bazen kalmak daha ağır bedellere sebep olsa da hakikatten zor bir adım. Resim bundan etkiledi beni herhalde, çok iyi anlatmış.

      Sevgiler

      Sil
  3. Ne kadar etkileyici bir tablo ürkütücü de tam da bu günlerde nasıl anlamlı. Hülya

    YanıtlaSil
  4. Yanıtlar
    1. Deep,

      Sanat kendi başına müthiş bir şey, bu tablo da ayrıca etkileyici haklısın.

      Sil
  5. Merhaba,
    Bu yazı yorum değildir.
    Beyinlerin kasıtlı olarak kısırlaştırılması operasyonlarına karşı olarak, blogcuların nasıl tedbir alabilecekleri konusunda görüşleri tespit etmek için bu çalışmayı yapıyoruz. Düşüncelerinizi OKU blogunun ilgili sayfasındaki yorumlara yazarsanız memnun oluruz.
    https://sabahatti.blogspot.com/2024/09/blog-okuyucularn-cogaltmak.html
    Blog Okuyucularının Sayılarını Nasıl Artırabiliriz?
    Türkiye Cumhuriyetinde, Oktay Akbal’ın dediği gibi önce ekmekler bozuldu. Zaman içinde genetiği değiştirilmiş gıda maddeleri çoğaldı. Paketlenmiş gıdalara katkı maddeleri kondu. Bu operasyonlar sonuçlarını medyadan takip ediyoruz: Başta kanser olmak üzere hastalıklar arttı. Daha vahimi cinsiyet konusunda oldu. Kısırlaşmalar görüldü. Ne yazık ki bütün bunları her şey olup bittikten sonra görebiliyoruz ancak.
    Ekmeklerden sonra okuma düzeni bozuldu. Kitap, dergi ve gazete okunma sayıları gittikçe düştü. Tabii blog okumaları da. Birçok sosyal medyada yazma sınırı getirildi. 200 karaktere kadar inen sınırlamalar var...
    Bazılar diyor ki (Çok kişinin kanaati aynı olduğu için isim vermeyi gereksiz görüyoruz.) 10 seneye varmaz kitap mitap kalmaz.
    Bu ne demek? Beynin kısırlaşması demek. Biz zaten düşünmenin ne olduğunu bile bilmeyen bir toplumuz, bir de bu bakımdan kısırlaşırsak vay halimize.
    Kısaca bir okuma yazma seferberliği açmak gerek. Videolar elbette ki güzel. Sosyal medyada binlerce kişiye mesaj atmak da güzel. Ama bir yandan da bilgilerimizi paylaşma görevimiz olduğunu unutmamak gerekir. İşte mesele bu...
    Bloglarda okuyucu sayılarını artırmak için sizce ne yapmalı? Cevaplarımızı OKU blogunun ilgili sayfasına yazarsanız memnun oluruz. Hem tüm cevaplar bir arada değerlendirilebilir, hem de birbirimizi daha iyi anlar, daha iyi tanımış oluruz.
    İyi günler dileğiyle saygılar ve sevgiler...
    Sabahattin Gencal, Emekli Öğretmen,
    Çekmeköy-İstanbul, 13. 09. 2024.



    YanıtlaSil