şeker portakalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şeker portakalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2015 Salı

Aşk ve Gurur



En sevdiğin kitap diye bir şey olmamalı..
Şeker Portakalı'ndan,Zeze ve Portekizlinin ilişkisinden aldığı tuzlu lezzeti ,başka kim verebilir insana?
Sana Gül Bahçesi Vaad Etmedim'in dürtmesi kadar sağlam dürten mi oldu sanki beni?
Hess'in kitaplarının her satırında su kadar saydam  bir hücrem yenilenip renklenmedi mi?

Yok, en sevdiğim kitap "şu" dememeliyim ama içim her bunaldığında, her yolculukta ,her baharda,ağır kitapların ardından,özledikçe,aklıma geldikçe bir daha bir daha okuduğum bir kitap var..Aşk ve Gurur!




Ruhuna rahmet Jane Austin :)

Duygusal olmanın utanılacak bir şey ya da zayıflık algılandığı yıllardayız.Belki o yüzden ben kendime bile zor itiraf ettim duygusal bir yapım olduğunu.Aşk ve Gurur'u, 

Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'ni filan çok sevmem belki bu yüzden.Aşkı,sevmeyi


şekillendirilmemiş hali ile seviyorum ben. Hani Leo'daki gibi..Hani Korkma İnsancık Korkma'daki gibi..kimine hayal gelen ama benim var olduğunu bildiğim bir şekilde sevmek,bahar dalındaki tomurcuk gibi umut umut parlak renklerle kirlenmemiş başlangıçlarla sevebilmek.

Bütün bunlara ek olarak , tüm masallar ürkütücü bir şekilde aşıklar evlendiğinde sona ererken Aşk ve Gurur'da sonrasının olması hoş bişi tabii..

Gelelim tanışmamıza:

1999'daydık ve ben o zaman henüz adı olmayan(şimdi ise kıvırcık saçlı ve boyumu geçmiş olan)bebeğimi bekliyordum.Televizyon ile aram çok yok ama Pazar günleri ütü yaparken birşeylere bakmak iyi geliyordu.O kanaldan bu kanala zıplıyor ama seyredecek bir şey bulamıyordum.TRT-2'de (TRT'nin henüz kendini rezil ve rüsva etmediği yıllar) duruş ve bakışları-replik ve kostümleri ilgimi çeken bir dizi buldum.Ona bir bakayım,olmazsa değişirim dedim.


Colin Firth'i görüp kanal değişmek mümkün müydü zaten?


Yeminle, Allah çarpardı adamı.Aşk ve Gurur'un 1995 BBC yapımı dizisi ile böyle tanıştım ve her Pazar sabırsızlıkla onu bekler oldum.Maç vb bir şey olur da o Pazar yayınlanmazsa dizi, kendimi büyük haksızlıklara uğramış hissediyordum.


Ağustos depreminden sonra artçılar geldiğinde hepimiz sokaklara dökülüyorduk ya, hani hatırlayan hatırlar o günleri. Hah;eğer Aşk ve Gurur varsa inmiyordum ben bir yere.Artçılar sallıyor, ben Aşk ve Gurur'u izliyordum.

















Şişmiş ayaklarımı koltuğa uzatmış,sırıtarak Sussannah Harker'ın Mr. Bingley 'in şebelek suratına bir genç kızın mahçup tebessümü ile bakışını izliyordum.

Hele annelerinin elinde mendille  isyankar isyankar "Oo Mr Bennet!" diye başlayan cümlelerine ölüyordum.

Her şeyi ile kitaba sadık kalmış bu yapımda oyuncular da bence "mükemmel" seçilmiş.tek bir kusur bulamadığım ve kitabı kadar iyi dediğim nadir görsellerdendir kendileri.

Colin Firth zaten tüm eleştirilerden fersah fersah uzak bir seçim.














Jenifer Ehle ise,Elizabeth Bennet'ın sahip olması gereken zeki ve anlamlı yüze,kişilikli tebessüme ziyadesi ile sahip.Sevimli ve zarif..


Ah tabiii..bir de teyze var.Lady Catherine de Bourgh..kitaptan fırlamış sanki.

Oysa sonradan çekilen 2005 yapımı filmde Keira Knightley Bayan Bennet olmaktan  çok uzak bir seçim .Ama Bay Darcy diye seçilen Matthew Macfadyen mi daha saçma o mu bilemiyor insan izleyince. Kitabın özünden bu kadar uzaklaşıp vıcık vıcık Amerikan usulü duygusallıkla boğulan asil öykünün ardından bakakalıyor insan o filmi izlediğinde.Seyrettiğimde cidden kızmıştım..hele final..öğğğğğ

Diyeceğim o ki, bu hafta Aşk ve Gurur'u sanıyorum 5687. kere filan okudum ve yine son sayfada aynı mutlu tebessüm ile kapattım kitabı. Jane Austin'in mükemmel anlatımı, saygı duyduğunuz bir dosttan dinlercesine sıcak ve kendinizi ait hissettiğiniz öyküye kapılış bana şahane geldi.


Ama kesmedi..tuttum bir kez daha 1995 BBC yapımı diziyi izledim.

Hadi siz de izleyin tık

Ne iyi etmişim..aklımı seveyim,hala sevgiye inanan gönlümün keyifle çarpmasını seveyim.Mutlu sonları ..daha doğrusu mutlu başlangıçları seviyorum.