İlk tanıştığımız günü hatırlıyorum da kısa kesilmiş saçları ve tuhaf beneklerin oynaştığı küçük yeşil gözleri vardı. Ufak tefekliğine inat dünyaya meydan okuyan halleri, kural tanımam tripleri ile okula gelir gelmez dikkat çekti elbette.
Baskıcı bir ailesi varmış. Babasının habire "o.... mu olacaksın" sorusundan bezdiği için bir gün bakkalın çırağı ile babasının yatağında özgürlüğe yelken açışını anlatırdı hepimize komik detaylarla süsleyerek. Hiç eksik olmayan şen kahkahası kantinde çınlarken ve onun masasında oturanların sayısı her geçen gün daha da artarken ben nedenini anlayamadığım bir üzüntü ile onu seyreder, bir merhabadan öteye yolum olmamasına özen gösterirdim.
Adına "Akasya" diyelim.
Gerçek hayat portrelerinde gerçek isimler kullanmıyoruz di mi? :)
Akasya koca okulda gitti , benim aşık olduğum delikanlıya aşık oldu. Yaş 20 'lerde ise delikanlılar platonik ve hüzünlü bakışlara sahip kızlardansa hoppadanak kucağına oturan ve dudaklarını uzatan kızları daha fazla tercih ediyor. Bir gün boş sınıfın birine dalıp ikisini tek sandalyeye sığmış öpüşürken gördüğümde bunu net biçimde öğrendim. O yaşların şiddetli ve sınır tanımaz duygularının ölçüsüzlüğü ile isyan-acı-aşk birbirine dolanıp fışkırdı içimden haftalarca.
Lünapark gibiydi aşkları..yapay ışıkların mide bulandıran cazibesi ile harcanan saatler.
Sonra terk edildi...bir kaç kullanımlık Selpak misali.
işte o zaman o aldırmaz ,cool,hayatın ebesini sülalaesini fotoğraflayan kızın örtüleri sıyrıldı, kırgın genç bir kız var oldu.
Ama terk eden kendi çevresinde paye almıştı. Kızı kullanmıştı, işini görmüş keyfini almış "herkes" gibi ardına dönüp gitmişti. Aşkla işi varsa bile böyle tanıttığı bir kıza dönerek kendini de rezil edemezdi.
Ellerini blüzunun içine daldırırken herkes oradaydı..herkesin içinde kendini elleten o kızla ne işi olurdu?
Gülmeye çalıştı Akasya.. gülemedi . Ağladı kendini tutamadı..aldıran olmadı.
Bir hafta ortadan yok oldu. Döndüğünde, kendisini terk eden o zevatın tam tersi siyasi görüşe sahip oluşuma katıldı.
Başarmıştı. Zevat öfkeden deliye dönmüştü ama bir şey yapamıyordu gururunu kırıp. Oysa "bi çay da sana aliiim" diye sorsa her şey değişebilirdi Akasya için de kendisi için de. O ise dönüp bana romantizm ile yaklaşmaya başladı. Oysa ben aşkımı gömmüş üzerine savaş baltamı dikmiştim çoktan. Kesinlikle cami duvarına yanaşmıştı ama bunu sonra anlayacaktı.
Akasya bu yeni grupta gördüğü hızlı kabul ve sahiplenmeyi sorgulayamayacak kadar saftı. Bir grupta vatan millet Allah kitap muhabbetinin en koyusunu yaparken diğer grupta tam tersi söylemleri sahiplenmesinin dengesizliğini de görmüyordu.
Gören tek ben değildim ama umursayan tek bendim sanırım. Ona sık sık durmasını söylüyorsam da akışa bırakmıştı kendini.
Bir gün tutuklandı. Katıldığı eylem sonrası yasadışı faaliyete katıldığı için polis onu da almıştı. Ancak komiser ona bakmış, benim gördüğümü görmüş "bak kızım" demiş "sicilin temiz..kirletme.Yapma kızım. İyi bi okul kazanmışsın yazık anan babana yazık emeğine yarınına yazık. Bunlar yolunu seçmiş ama sen daha safsın etme kızım..salıveriyorum seni evine git bir daha gelirsen...gelme kızım" demiş. Akasya bunu anlatırken kahkahayı basıp "Yürü be babalık!Türk filmlerinden mi fırladın :ben arkadaşlarımdan ayrılmam atın beni de nezarete diye bağırdım" diye böbürleniyordu.
Gazetelerde yer alan büyük bir eyleme katıldığında olan bitenden korkmuş ve hata yaptığını ziyadesi ile anlamıştı.
Bir akam yemek yerken polis gelmiş kapıyı çalıp almış onu. Annesi çok ağlamış çok yalvarmış ama...o ağlamakta,Akasya pişmanlıkta geç kalanlarmış.
Hapishanede kadınlar koğuşunda tecavüz etmişler ona. İlk akşam. Aklını oynatmış. Uzun süre Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yattı tedavi gördü.
Ne eski grup ne yeni grup...okulda kimsenin umuru değildi Akasya. Ben de adının karıştığı olaylardan ötürü korktum ziyaretine gidemedim. Ama aklımdaydı, en azından üzgündüm. "İyi oldu ona" diyenlerden de olmadım unutup gidenlerden de...
Seneler seneler sonra bir gün hiç alakasız bir yerde rastlaştık. Aradan en az 15 yıl geçmişti.Beni görüp tanıyan ve çığlık kıyamet boynuma atlayan o oldu. Eşime baktı, güldü.
-Evlenmemişsin "onunla"...dedi
Gülümsedim.
-"Sana aşıktı.."dedi. "Sana evlenme teklif edecekti" Sonra yüz ifademe baktı, anladı, onca yıl sonra can acısını unutmadığını belli edecek bir büyük neşeyle bastı kahkahayı "o teklif etti ve sen red mi ettin?Ama sen de ona aşıktın?"
Aşkımı gömüp üzerine diktiğim savaş baltasını kafasına geçirmiştim.Nikahıma kadar gelmişti ama ben onu asla affetmemiştim. Bunları Akasya'ya detaylandırmadım, ne yaptığını sordum, vekil öğretmenlik yapıyorum dedi yüzü kızararak. Doğru muydu söylediği bilmiyorum . Gitmemiz gerekiyordu , izin istedim.
Ayrıldık, seslendi . Döndük bir daha kucaklaştık.
Ayrıldık, seslendi . Döndük bir daha kucaklaştık.
"Bir annemi bir seni andığım zamanlarda çok ağladım. O , ben hapisteyken öldü. Bari sen affet beni" dedi.
"Sen kendini affet Akasya..benden yana sıkıntı yok" dedim. Sonra kendini yetişkin sanan 19 yaşlarında iki kız gibi değil de kendini 19 yaşlarında sanan iki yetişkin gibi gücümüzün yettiğince sarıldık birbirimize.
Hayat...seçimler..
Yağmur gibi; kimine bereket-mutluluk kimine felaket getiriyor aşk.
Bazen herkes sizi affetse de siz kendinizi affedemediğinizde yollar hep yokuş, mevsim hep kış ...
Yağmur gibi; kimine bereket-mutluluk kimine felaket getiriyor aşk.
Bazen herkes sizi affetse de siz kendinizi affedemediğinizde yollar hep yokuş, mevsim hep kış ...
Kadriye, senin bu hayat hikayelerin yok mu? Cook zengin bir insansin biliyor musun?
YanıtlaSilŞule merhaba,
SilÇok zenginim ki hepsi hayatımdaydı hepiniz hayatımdasınız..sevgiler
Sevgili Kadriye,
YanıtlaSilYaşadıkların zaten beni aşarken, her bir detayı bu kadar net hatırlaman ve ustalıkla dillendirmen ciddi anlamda büyülüyor.
Seçimler, öğretiler, hayatımıza girip-çıkanlar hepsi her şey için o kadar etken ki...
Ersin Selam,
SilAkşam Selin (kıvırcık -kızım) ile senden konuştuk biliyor musun ?
Ben kelimelerle ,sen detaylarla /yaptıklarınla dile getiriyorsun yaşamı ve senin dile getirdiğin her renk de beni büyülüyor.
Sevgilerimle
Merhaba! Yapılan seçimlerin, bir insanın hayatını ve geleceğini nasıl geri dönülmez bir biçimde şekillendirebildiğini yalın bir dille anlatan ibretlik bir hikaye daha... Akasya, marjinal grupların etkisine kapılmasaydı eğer, (seçimlerimiz bazen de bir kaçış anlamına gelebiliyor maalesef) bunca bela ve cefaya maruz kalmayacak, annesi de belki kahrından ölmeyecekti. Ama hayat... Allah kimseyi geri dönüşü olmayan hatalara düşürmesin. Ve anlamlı yayın için teşekkürler!
YanıtlaSilMerhaba Levent Kartal,
SilAllah kimseyi geri dönüşü olmayan hatalara düşürmesin en güzel dua idi sanırım...zorrr çok zor
Ah Akasya yaaaa. Ne acı! Senin aşık olduğunu biliyormuş ama hep gelip sana anlatmış:(
YanıtlaSilEvet Kadriye...o da ayrı bi çıkmaz sokak.20'li yaşlar için zor imtihandı...
Silama ben ağlıyorum şimdi bu müthiş hikayeye.
YanıtlaSilçok güzel bir film olur bu hikayeden.
Duygusal ve sevimli arkadaşım benim,
SilBir gün film olur belki kimbilir.Dursun aklımızın bir köşesinde.
Ağlama sen..çok zamanlar çok hayatlar geçti üzerinden
Sevgiler
Yaşanmışlıklarını seviyorum.... Anlatışını.... Samimiyetini...
YanıtlaSilEn çok da merhametini...
İlk tanır tanımaz sana içimin neden ısındığını şimdi çok daha iyi anlıyorum mailim...
Sen gerçeksin...
Sevgili Şebnem,
SilBunca güzel ve içten sözün hakkını verebilmiş olmayı dilerim tüm kalbimle.
İyi ki hayatımda var olanlardansın
Çoook çok sevgilerimle
Nasıl bir hafızadır bu? Ve bir mıknatıs mı var ya da Darüşşafaka mısın nesin? Çekiyor işte demek ki... Ama onlar da şanslı insanlarmış fakat ne yazık ki senin değerini bilememişler bence, neyse ki ben de şanslıyım :D
YanıtlaSilAliye'm
SilHayır ben şanslıyım :)
Evet bir paratonerlik mevzubahis ama şikayetçi de değilim ne yalan söyleyeyim...hayat ne koyarsa önüme yaşayıp gidiyorum işte merhemi olmayan kel misali.
hafızana her daim hayran hayran bakarım şimdi ise daha da çok..
YanıtlaSilo şanslılardan biri de benim ve iyi ki seni tanımışım..
Sebuş'um,
SilSen şansın sarışın halisin zaten
Teşekkürler bi tanem
kadriye
YanıtlaSilanılarına böyle sahip çıkabilen az kişi vardır,biriktirdiklerinden roman da olur film de.
sen şahane bir anlatıcısın.
sevgiler canım
Sevgili Havva,
SilSeni okumak o güzel bahçende dolaşmak ve senle mutfakta bi fincan çay içmek gibi..hep muhteşem
Sevgiler
Kadriye her şey ailede bitiyor bence de ..İnsan çocuğunu dinlemeli çok doğru söylemişsin.....Çocuğuna sen O.....olacaksın diyen babanın çocugu ancak bu kadar olur...Üzüldüm akasya için....Keşke ailesini seçebilseydi....Ayrıca bende arkadaşlara katılıyorum...Sen mutlaka bir kitap yzmalısın...Bir olay bu kadar sürükleyici anlatılır....Sevgiler...
YanıtlaSilGüliz bir gün yazabilirim,
SilSanırım biraz cesaret ve biraz zaman lazım bana
Çocukları dinlemek çok önemli. Ne telafisi olmayan kayıplar verdiriyor zaman. Allah ayıpladığımızı yaptımasın bize..amin
Sevgiler
Mükemmel bir anlatım ! Bu kadar iyi bir hafızanın yanında, düşünceler cümlelere bu kadar mı güzel aktarılır !
YanıtlaSilNadir rastlanan bu yeteneğin ve zengin birikimlerin, dilerim heba olmaz.
En içten sevgilerimle
Sevgili Nowacraft
SilBeğenip okuduğuna ayrı güzel dileklerin için ayrı teşekkür ederim.
Koooskocaman sevgilerimle