-"Ben lezbiyenim"..dedi
-"Ben nişanlıyım" deyiverdim girdiğim şokla şaşkın .
Baktık birbirimizin yüzüne
-"Salak" dedi
-"Evet galiba" dedim tepkimden az utanmış
Gülmekten yerlere yattık..öyle başladı dostluğumuz.
Gençliğin heyecanı ile kendimi Kaf Dağının tepesine layık gördüğüm gerçekte ise paspas olmaya layık olduğum yıllarımdı.Zor-şer bulduğum işte önemli tecrübeler edinme fırsatım olacağına inanıyordum, TRT'de edindiğim birikimleri doğru kullanmayı önemsiyordum filan. Derken, patronun eşinin kuzenini işe aldıklarını ve benimle çalışacağını öğrendim. "J" iş yerine geldiğinde sıcak davranmaya çalışsa da davranışlarındaki dengesizliğin aslında bildiğimiz panik duygusundan kaynaklandığını anlamam zor olmadı.
Yurt dışında prensesler gibi yetiştirilmiş zengin bir ailenin kızıydı. İdealist yılların, hayattan kopuk yetiştirilmenin etkisi ile bir hamam tellağının oğlu ile ailesinin izni olmadan evlenmiş, yaşadığı sayısız hayal kırıklığı boşanmaya ve ailenin yanına"süklüm püklüm" dönüşe sebep olmuştu. Türkçeyi 12 yaşından sonra şöyle böyle öğrendiği için yarım yamalak biliyordu ve tüm sıkıntısını mavi saçlı bir kızın baş rolünü oynadığı bunalım ötesi bir senaryoda dile getirerek rahatlamaya çalışıyordu.
Şişe dibi gibi kalın gözlüklerinin arkasındaki gözlerin keskin bakışı dudaklarındaki yumuşacık tebessümle bir hayli zıttı.Bana neşeyle uzattığı elini sıkarken , benim de diğerleri gibi yüzeysel inceleme ile geçiştirmemi umduğunu okudum o gözlerde. Biraz tedirgin ama en az onun sahte tatlı gülüşü kadar sahte tatlı bir gülüşle selamladım onu.Salağa yatmamı istiyorsa bana uyardı..hayatımı düzene koymak istiyordum ve patronun eşinin kuzeni ile didişmek en son istediğim şeydi.
Zamanla harfleri kelimelere, kelimeleri cümlelere tamamlayarak anladım ki kucağında bir çocukla baba evine dönmenin, özgürlükler ülkesinden cezalı olarak çıkıp kurallar ülkesinde üstelik bu kez esir olarak yer almanın büyük çılgın sıkıntısını yaşıyordu.Aile kuralları net ortaya koymuş, bundan sonra belirtilen çizgilerin ötesinde bir şey yaşayamayacağını katı bir dille belirtmişti. Oysa o çiçek kızdı...
Her gün gümüşlerin parlatıldığı , yemek servislerinin uşaklarca yapıldığı evden kaçmış çöllerde sevişmenin nasıl olacağını merak ettiğinde sevgilisi ile çöle gidecek kadar çılgın ve özgür bir yaşamı seçmişti. Şimdi ise kanatları kırık, anne olmanın mecburiyetleri ile hapisti.
Aramızdaki 40 kilitli kapılar zamanla açıldı ; biraz mecburiyetten biraz delirmemek için biraz da zamanla güvendiği için anlattı yaşamını bölük pörçük. O kadar aykırıydık ki birbirimizden, o kadar zıttı ki hayata ait doğrularımız, o kadar uyuşmazdı ki alışkanlıklarımız birbirimize güven perçinlendikçe birbirimizden ayrılamaz hale geldik.
Bir gün onu Özel Halk Otobüsüne bindirdim. 29-30 lu yaşlarının başındaydı. Rafting yapıyormuşcasına heyecanlı çığlıklar atmaya başladığında ne yapacağımı şaşırdım. Yanındaki kadının onu sıkıştırmasına karşılık olarak "ne yapmamı istiyorsunuz beni itmeden anlatın anlayabilirim" diyordu sakince . Herkes reklam filmi filan mı çevriliyor diye kamera aramaya başladığında zor şer indik otobüsten.Sonradan, hayatında ilk kez belediye otobüsüne bindiğini öğrendim. Bu, uzun yıllar en heyecan verici-inanılmaz deneyimi olarak liste başı kaldı onun için.Doğumgününde babası Tarabya'dan ona ev aldığında da ben dumur oldum, annesi gıcır gıcır bir Ford arabayı doğumgünü hediyesi olarak verdiğinde "biz ayrı dünyaların insanlarıyız kızım" diyerek bastım kahkahayı.. tam o da o gün işte...tam da o gün iş çıkışı arabayla gezmeyi teklif etmişti, ben tamam demiştim.Tarabya sırtlarında bir yere park ettiği arabada bangır bangır U2 /One dinliyorduk .O göz yaşları içinde ağlıyordu çünkü ana dili ingilizce idi ve ne dediklerini anlıyordu ben ise ritmin zenginliğinden memnun ellerimle tempo tutmakla yetinip onu sinir ediyordum filan...derken birden bana döndü ve :
-"Ben lezbiyenim" deyiverdi.
-"Ben nişanlıyım" ..dedim
Kapalı düşüncelerde bir ailede yetişmediysem de ortalama anadolu kültürü baskın olandı bu tür konularda. Ona ne demem gerektiğini bilemedim. Ona kızmalı mıydım onu da bilmiyordum. Yalnızlığı, sürdürmeye çalıştığı hayata bir yandan da kahramanca direnişi,kimsenin görmediği anlarda çaktırmadan siliverdiği gözleri zaten hep yufka olan yüreğimin tüm kapılarını ona ardına kadar açmama sebep olmuştu ama lezbiyendi yani aman Allah'ımdı şimdi ne yapmalıydım? Az evvelki konuşma yaşanmamış gibi lafı ordan burdan dolandırdıysam da gayet net ve sert bir tepki ile "sana lezbiyenim dedim" dedi.
Sustum.
-Seninle dost olmak üzereyiz...bilmen gerektiğini düşündüm. Bir de senin için ne derece önemli bilmiyorum ama ben müslüman değilim..ailem bunları bilmiyor.
-E bi yavaş gel ha..dedim paniklediğim ve sinirlendiğim her zaman olduğu gibi dilim tamamen Trabzon yerel lehçesine dönmüş halde.
-Trabzon denen yerin bi köşesinden gelmişsin ama şaşırtıcı bir şekilde hayatı-insanları olduğu gibi yargılamadan kabul edebiliyorsun. Sende böyle bir sığınak bulabileceğimi hiç düşünmemiştim.Dost kalmak ve açık olmak istiyorum ..dedi.
Birbirimizin yüzüne değil arabanın ön camından ileri bakıyorduk. Ben suskun,düşünceli idim.
-Dost muyuz ..dedi bir süre sonra.
-Anneni ekip bi gün sizin evde başbaşa parti yapacaktık ya...unut o işi..dedim .
-Tipim diiilsin dedi uzun zamandır ilk defa neşeyle kahkaha atarak.
-Üzgünüm ama buna çok sevindim dedim içtenlikle ellerini elime alıp sevgiyle sıkarak.
Öyle başladı anaforlar içinde kusursuz akustiği dostluğumuzun.
Annesini ekip evde parti yapmadık hiç bir zaman :))
Bir arada kaldığımız her günün her anında kalplerinin kapısı güvenle aralanmış iki iyi dost olarak yaşadık.
Sonra..
Bir gün, oğlunu yanına alıp herkesi ve her şeyi ardında bırakıp kendini ait hissettiği insanların yanına, bir başka ülkeye gitti kimseye haber vermeden.
O bir okyanus balığıydı ... akvaryumda daha fazla yaşaması mümkün değildi. Her gün yokluğunu özlemle hissettimse de onun adına yaşadığım rahatlama ve sevinç özlemlerimi de ondan tek satır haber almayışımın verdiği kırgınlığı da bastırıyordu.
Yıllar yıllar sonra, geçenlerde bir gün facebook'ta bir mesaj aldım ondan:
-"Hala tipim değilsin ama seni çok özledim...o günlerde sana layığı ile teşekkür edememiş olabilirim ama bilmeni istiyorum ki nefes alabilmemi ve yeniden kendim olmayı cesaretle denememi sana borçluyum.Elveda..."
BİR
Daha iyiye mi gidiyor, yoksa aynı mı hissediyorsun?
Senin için herşeyi kolaylaştıracak mı bu, şimdi suçlayacağın biri var?
Diyorsun ki bir sevgi, bir hayat, tek bir şeye ihtiyaç duyunca gece.
O tek bir sevgi, paylaşmamız gerek
Seni bırakır gider, eğer önemsemezsen.
Seni hayal kırıklığına mı uğrattım yoksa ağzında kötü bir tat mı kaldı benden?
Hiç sevgiye sahip olmamış gibi davranıyorsun ve benim de sahipsiz bir şekilde gitmemi istiyorsun.
Artık çok geç bu gece geçmişi günışığına çıkarmak için
Biz biriz fakat aynı değiliz
Birbirimize destek olmamız gerek.. destek olmamız.. bir..
Buraya af dilemek için mi geldin?
Ölüleri diriltmeye mi geldin?
İsa'yı oynamaya mı geldin kafandaki cüzzamlilara?
Çok şey mi istedim, çok fazladan daha mı fazla?
Bana hiçbir şey vermedin şimdi elimdekilerin hepsi bu..
Biz biriz fakat aynı değiliz
Birbirimize acı veriyoz ve bunu tekrarlıyoruz
Diyorsun ki
Sevgi bir tapınak
Sevgi daha yüksek bir kanun
Sevgi bir tapınak
Sevgi daha yüksek olan kanun
Benden girmemi istiyorsun ama daha sonra süründürüyorsun
Ve sende olana daha fazla dayanamıyorum
Tüm sende olan acı iken..
Bir sevgi, bir kan, bir hayat.. yapman gerekeni yapman için..
Bir hayat beraber: kız kardeşler, erkek kardeşler
Bir hayat fakat aynı değiliz
Birbirimize destek olmamız gerek.. destek olmamız.. bir..
ONE
Is it getting better
Or do you feel the same
Will it make it easier on you now
You got someone to blame
You say...
One love
One life
When it's one need
In the night
One love
We get to share it
Leaves you baby if you
Don't care for it
Did i disappoint you
Or leave a bad taste in your mouth
You act like you never had love
And you want me to go without
Well it's...
Too late
Tonight
To drag the past out into the light
We're one, but we're not the same
We get to
Carry each other
Carry each other
One...
Have you come here for forgiveness
Have you come to raise the dead
Have you come here to play jesus
To the lepers in your head
Did i ask too much
More than a lot
You gave me nothing
Now it's all i got
We're one
But we're not the same
Well we
Hurt each other
Then we do it again
You say
Love is a temple
Love a higher law
Love is a temple
Love the higher law
You ask me to enter
But then you make me crawl
And i can't be holding on
To what you got
When all you got is hurt
One love
One blood
One life
You got to do what you should
One life
With each other
Sisters
Brothers
One life
But we're not the same
We get to
Carry each other
Carry each other
One...lifeis it getting better
Or do you feel the same
Will it make it easier on you now
You got someone to blame
You say...
One love
One life
When it's one need
In the night
One love
We get to share it
Leaves you baby if you
Don't care for it
Did i disappoint you
Or leave a bad taste in your mouth
You act like you never had love
And you want me to go without
Well it's...
Too late
Tonight
To drag the past out into the light
We're one, but we're not the same
We get to
Carry each other
Carry each other
One...
Have you come here for forgiveness
Have you come to raise the dead
Have you come here to play jesus
To the lepers in your head
Did i ask too much
More than a lot
You gave me nothing
Now it's all i got
We're one
But we're not the same
Well we
Hurt each other
Then we do it again
You say
Love is a temple
Love a higher law
Love is a temple
Love the higher law
You ask me to enter
But then you make me crawl
And i can't be holding on
To what you got
When all you got is hurt
One love
One blood
One life
You got to do what you should
One life
With each other
Sisters
Brothers
One life
But we're not the same
We get to
Carry each other
Carry each other
One...life
-
Ne kadar ilginc deneyimlerin var :)
YanıtlaSilSeninkine bakinca benimki pek yavan kalmis:)
Iyi bir insan,iyi bir arkadassin..Sevgilerle...
Bulustunuz mu sonra merak ettim.Hayatinda neler olmus? Biliyorsan yaziver :)
Şule, ilginç deneyimlerim var sanırım evet :-)
SilUmarım iyi bir insan ve iyi bir arkadaşımdır..bazen geriye baktığımda insanların bana çok sabırlı olduğunu düşünebiliyorum.
Bir daha görüşmedik, o mesajdan sonra bir daha haber de almadım. Kanada'da ve ABD de yaşıyor.Oğlu, kendisi gibi uzun boylu sağlam bir delikanlı olmuş (ben tanıdığımda bebecikti resmini görünce çok duygulandım) Sevgilisi olan kız arkadaşı ile birlikte resimleri vardı sanırım onunla yaşamaya devam ediyor. İletişime devam etmek istemedi..ona çok güzel şeyler anımsatmıyor olmalı benim varlığımla birlikte geçen günler.Ailesi reddetmiş..bir de onu biliyorum.
Ha ha ha Kadriye, senin pozlar çok iyi de arka plândaki bacımız zor durumda kalmaz inşallah:-)
YanıtlaSilŞaka bir yana, o şarkıyı çoooook severim, çoook...
Arkadaşın da en iyisini yapmış, özgür ruhlar hep özgür kalsınlar. Ben de özgür ruh olmak isterdim ama hizmetçi ruhuma ters düşüyor anacım:-) Özgür ruh olmak ixin fazla nazikim hem de, hem naaik hem özgür olunmuyo:-)
Handan o resimleri Nehir ardarda çekti durdu arka plana bakmadıktı eğlencenin dibine vurmuşken :-)
SilArkadaşım , en azından kendisi için en iyisini yaptı evet.. sen hizmetçi ruhunla mutlusun o özgür ruhu ile. Önemli olan mutlu olmak değil mi?Sebep sonucu değiştimiyor ki..
çok güzel başlamış ama sanki bitmemesi gereken yerde bitmiş gibi.. İnsanın kendini bulması vazgeçilemez. hele bi U2 şarkısıysa eşlik eden
YanıtlaSilSevgili Cam Misket,
SilBitmesi gereken yeri belirleyebilme şansım olsaydı o macera -yaşanmışlıklarla akıp giderdi. Lakin hayat ve seçimlerin sarmal dünyasında ben sadece ayna görevindeydim sanırım o yıllarda.
Ve sen de mi u2 seviyorsunn???? Cidden mii?
Sevgilerimle
dinliyordum lise zamanlarında bi ara radıoheade kaydım. ara ara dınlerım u2 hala efssaaanee ^_^
Silişte geliştirmen ve hikayeye dönüştürmen gereken yazının kapsülü!
YanıtlaSilkadriye burada yaz ama en çok evde yaz lütfen,lütfen!
farklısın ve iyi yazıyorsun,hayal ettiriyor merak ettiriyorsun:)
sevgiler
Havva,
SilSen,çoğu zaman gidip gidip dönme sebebimsin.
TDK anlamıyla değil, gönül diliyole:teşekkürler ve sevgiler...
Ne desem ne desem...
YanıtlaSiliyi ki asılmamışım sana "-Ben evliyim" diyiverirmişin mazallah
Aslında tipimsin de biliyor musun? :)))
Korkma korkma bir şey yapmıcam. sadece çiçek çocuklara hippilere baya bi ilgim vardı bir aralar.
ondan bahsetmek için geldim. Hoşuma gidiyor böyle iç sesinin peşinden giden rahat insanlar.
Aslında neler hissettiğini az çok anlıyorum. Benim de başıma gelmişti. Nişanlı da değildim "arkadaşız biz"lerle
geçiştirdiydim. Gerçi o direk asılıyordu, hele sarhoşken... Seninkiyse tercihini açıklamış sen infaz etmişsin anında :)
Ikıntı selam,
Sildemek bir karış boyu olan göbekli tosbişleri seviyosun hımmm derdim sana şimdiki yaşımda
O zaman çok gençtim panik mizahın hayli önündeydi :)
Senin de başına geldi ha?Üstelik benim arkadaşım gibi seçimlere ve kişilere saygılı da değilmiş..hımmm..bak bu ilginçti gerçekten.
Göbeğini, boyunu görmedim. gördüğüm: hayata geniş bir açıdan hoşgörüyle bakan, çok güzel gözleri olan çok güzel gülen hoş bir kadın (kur yapmıyorum.... bilemiyorum aslında, yapıyor da olabilirim kafam biraz karışık) :)))
SilOlgunlaşmadan (18-30 arası genellikle) eşcinsel olan, bu deneyimleri yaşayan kişiler, heteroseksüel hemcinslerini ayartmaya çalışmak gibi ergenimsi hatalara düşüyorlar maalesef. Kötü biri değildi ama o da biraz böyleydi.
İlginç bir durum olmuş. Bundan bir 20 sene öncesi sanırım. Bilemedim. Güzel bir hikaye, ya da deneyim.
YanıtlaSilBahçe Perim merhaba,
Sil25 sene öncesine ait bir anı bu.Gerçek olduğu için anlatılanlar, sonu böyle bitti.Bir kurgu olsa Kadriye ve J" hep bir arada dostlukları ile yaşasınlar isterdim...
O hatun için sevindim valla gecenin bu vakti :)
YanıtlaSilBaşkalarının mutluluğu ile gönlünü sevindirebilen özel bi kadınsın sen.
SilBelki de o yüzden bu kadar çok seviyorum seni.
insanların seçimlerine saygı göstermek en güzeli,
YanıtlaSilher insanda kendi bağımsız tercihlerini yaşayacak cesaret yok ne yazık ki..
hayat ne tuhaf bambaşka kıyılara bırakabiliyor insanı..
ve şarkıı en sevdiklerimden çok güzel..:)
Ön yargıların kıskaçları kuvvetli, kurtulabilmek için ya iyi bir bilgi birikimi ile cesaret ,ya dağlar gibi bir yürek ya da benim yaşadığım gibi tesadüfler zinciri gerekiyor sanırım.
SilBırakıldığım kıyıları hep sevdim ben.
Şarkı evet, hala en sevdiklerimden ve hala dinlerken Tarabya sırtlarında o mavi ford arabanın içinde hissederim kendimi.
Sevgili Kadriye,
YanıtlaSilNasıl iyi geldiysen dostlarına, dökülüvermişler sana... Havva'ya katılmamak elde değil. Gerçekten çok güzel yazıyorsun! Gerçi yazdıkların yaşadıkların olduğu için, çok güzel yaşıyorsun-yaşamışsın demem gerek ama. :)
Farklı hayatlar, insana derinlik katıyor gerçekten. Arkadaşın adına çok sevindim, akvaryum çekilmezdir çünkü...
Sevgilerimi yolluyorum sana!
Akvaryumları sevmeyecek ve onaylamayacak kadar kıvrımlı ruhlara sahibiz biz sanırım Ersin. O kadar güzel bir yorum yazmışsın ki okumaya doyamadım dersem bana inan.
SilSahiden çok teşekkür ederim ve sevgiler benden sana koooskocaman :))))
yine harikasın bu dramatik yaşam öyküsü ile resimleri bir bütün olarak algıladığımda gülsem mi hüzünlensem mi bilemdim ama gülmeyi tercih ettim:))
YanıtlaSilçok tatlısın benim can arkadaşım...
REesimler komik olmuş di mi Sebuş :-)
SilSen benim resimlerimdeki detayları yakalıyorsun hep, bir kere de yazlık için gittiğimiz yerdeki çay bahçelerinin sandalyeleri manyak bi yeşil olduğu için orayı seçtiğimi fark etmiştin.
Bayılıyorum sana hatun kişi
Mersi :)
Hani derler ya "hayatımı yazsam roman olur" diye... Hiç boşuna demesinler öyle onlar... Sen yaz yeter o romanı ;)
YanıtlaSilŞebnem, sonra beni tanıyan biri okur ve der ki aman Allah'ım o hiç konuşmayan kenarda köşede duran kıytırık kadın mı yazdı bunca satırı :-))) ayyyyyy hayal ettim bayıldım hayalime vallahi gönlümü coşturdun çok teşekkür ederimmmm
SilYaaa valla havvaya katiliyorum. Bak kitap cikaracak insansin sen.
YanıtlaSilOff felaket bi deneyim:) ama dostlugun sicacik tebrik ederim senu.
Kadraja giren kizi once konudaki kiz sandim *-*
Oyle cikmis ki sanki haberi var gibi:)
Arkadasin insallah mutludur.
Ne hos bi hikayeydi :)
Sevgili canım başkan,
SilArkadaşım ,ben de umarım ki çok mutludur.
Ardında bıraktıkları, herkesin ardında bırakmaya cesaret edemeyeceği şeylerdi.
Kadraja giren kız konsepte pek uygun olmuş sonradan ben de çok güldümmmmm :)))))))
Sevgiler
Şu ortalama anadolu kültürü/ kafası bende de mevcut, toparlamaya başladım ama :p Ben şunu önemsiyorum: Benden farklı olana sırf başka düşünüyor ya da yaşıyor diye negatif bakmamak, kapıları kapatmamak. Ama her şeyler taban tabana zıt, farklı olunca arada belli belirsiz bir sınır, bir şey oluyor. Olmalı da. Mağdur etmeden, mağdur olmadan öteki olabilmek diye bir şey okumuştum yakında , onun gibi...
YanıtlaSilSevgili N.Narda,
SilTam da bu işte: mağdur etmeden mağdur olmadan ötekiolabilmek. Hala deneyimlediğim hala öğrenmeye çalıştığım bir şey bu ama ötekileştirilmenin coşkun sular gibi aktığı günlerde gönlümdeki hoşgörünün gittikçe azaldığını hissediyor olmak beni üzüyor.Ortalama anadolu kültürü iyidir:özümüz sözümüz güzel bizim yaaa :-))
Sevgiler
Bir de tecrübeler gerçekten ilginç :) Şarkı da güzel .
YanıtlaSilŞarkı, "J" olmasa kolay tanışmayacağım bir şarkı. O yıllarda Julio İglesias ve Sezen gibi klasik şeylere takılıyordum arada da Orhan dinliyordum.Tam dengesiz ve mutlu ikizler burcuyum ben :-)))
Sil"tipim değilsin" demiş yaa işte o anda bende de bi rahatlama bi rahatlama nolduysa bana :))))) Kimse kimsenin hayatına tesadüfen girmiyor...
YanıtlaSilSevgiler Kadriye...bence de şahane yazıyorsun :)
Bastım kahkahayı Sertaç :D )))))))))) Hem de en kocamanından :)))
SilDemek "tipim değilsin" deyince rahatladın sen de he?
Aklıma değil yüreğime güvendiğim günlerdi..iyi ki de öyle yapmışım diyorum şimdi.
Umarım gerçekten güzeldir yazdıklarım..daha evvel de dedim ya, arada ardımdan itelemeye ihtiyaç duyan mahçup bir yanım var bu konuda.Teşekkürler ve sevgiler sana
Benim de kendini kadın gibi hisseden bir arkadaşım vardı. Erkekti ama erkek gibi konuşmuyor inceltiyordu bazı heceleri, erkek gibi eli kolu ayrı yürümüyor kapamaya çalışıyordu hoşlanmadığı bedenini. Yakışıklıydı aslında ama kadınlardan hoşlanmıyordu işte. Ailesinden gizledi durumu, evlen baskısıyla başa çıkmaya çalıştı yıllarca. Yaşamak istediği hayatı buralarda yaşaması zordu ama kaçıp özgürleşmeyi değil, kalıp bastırılmayı seçti.
YanıtlaSilDili geçmiş zaman neden kullandım bilmiyorum. Belki artık başka şehirlerde yaşadığımızdan...
İnsanın kendi bedeni ile kavga etmesi kadar zor olan bir şey var mı, vardır elbet.