26 Kasım 2016 Cumartesi

Çizgili Pijamalı Çocuk - Sinema

Sabah kahvaltıda izleyecek bir şeyler ararken hızla geçtiğim kanallardan birine geri döndüm.
Ekrandaki çocuğun masum güzelliğine bitmiştim.
Bu, kesinlikle bir hataydı benim için.



Sinema beni aldı sürükledi. Kahvaltıyı ederken bir yandan da ilgiyle filmi izledim.
Ortasından daldığım filmin adını bulmamda yardımcı olan google'a minnettarım aslında.
Nehir'i antrenmana götürmek için izlemeyi yarıda bırakıp çıkarken aklım filmde kaldı ve ben için için asla izlememem gerektiğini bilsem de eve döner dönmez onu izleyeceğimi biliyordum doğrusu.


YönetmenMark Herman
YapımcıMark Herman
David Heyman
SenaristMark Herman
John Boyne

MüzikJames Horner




TürüSavaş, Gerilim, Dram


Yapım yılıAmerika Birleşik Devletleri ABD, 2008
OyuncuRolü
Asa ButterfieldBruno
Jack ScanlonShmuel
Vera FarmigaElsa (anne)
David ThewlisRalf (baba)
David HaymanPavel
Rupert FriendTeğmen Kotler
Jim NortonBay Liszt
Amber BeattieGretel
Sheila HancockBüyükanne
Richard JohnsonBüyükbaba
Cara HorganMaria


Film-kitap vb her şeyde kötü sona dayanamazken bu berbatın da ötesi bir sonla bitiyor. "Filmin sonunu söyleme" diyen varsa devamını okumasın ,baştan söyleyeyim.Çünkü hepsini anlatacağım.





Nazi Almanyası ve Yahudi soykırımını ele alan öyküde iki çocuğun farklı çaresizlikleri ,masumiyetlerinin yarattığı dünyalarının lekesizliği  insan olmanın ve idealler,inançlar,yönlendirmeler karşısında İNSAN olabilmenin ve dimdik durabilmenin öneminin altını kalın çizgilerle çizmiş.


Terfi alan Nazi subayı baba zarif ve iyi yürekli eşi,güzel akıllı kızı ve masum tatlı oğlu Bruno ile birlikte Berlin'den taşraya(polonya), yahudi kampının olduğu yere taşınır .Yeni yaşamlarının getirilerine aile oluş birliği ve yeni-güzel bir ülke kurma ülküsü ile sarılmışlardır. Toplumun yönlendirmesi hızla bireysel kararlar alamama, yasa ve kuralların önünde geçememe, tercih ve duygusal seçimleri -annesinin cenazesinde dahi- yaşayamamayı,buna ek olarak da taş gibi duygusuzlaşma ya da eriyip gitmeyi getirir.Bruno yeni evlerinin çevresinde arkadaş arayışında yahudi kampına gider ve kendisi gibi 8 yaşında olan Shmuel ile rastlaşır. Şaşkınlıkla  neden hepsinin daima pijama giydiğini sorgulayan Bruno,son anda dahi çocuk masumiyeti ile oranın bir esir kampı olduğunu anlayamayacaktır. Tel örgülerin iki yanında birbirine uzanan sevgi ve dostluk bağı kurulur.

Baba ise gittikçe katılaşmaktadır. Eve gelmesi uygun görülen öğretmen çocuklara sürekli  propaganda yaptığı için 12 yaşındaki abla bebeklerini kaldırıp nazi posterleri asmaya ve yahudi nefret söylemleri geliştirmeye başlar. Anne, tesadüfen yandaki kamptan çıkan siyah pis kokulu dumanın asıl sebebini öğrendikten sonra  bu korkunç gerçeği kabullenemez,günden güne dağılır. Ailede örtülemeyen bir tatsızlık baş göstermiştir. Bruno ise,korku ile söylediği yalanın bedelini dostunun yüzünde gördüğünden beri ona artan bir gönül borcu hissetmektedir.

 Bir gün, annesi ve babasının büyük kavgası sonrasında Bruno ile ablasının  anne ile birlikte Berlin gibi büyük ,güvenli ve yahudi kampından uzak bir yere gitmeleri kararı alınır. Bruno ise dostundan ayrılmak istememektedir. Tam dostuna ayrılacaklarını haber vermeye gittiği gün onun babasını bulamadığını ve çok üzgün olduğunu öğrenince tellerin altından geçeceği kadar bir yer kazmaya ve çiftlik sandığı esir kampı tarafına geçerek babasını bulmasına yardım etmeye söz verir. Orada dikkat çekmeden dolaşmak için o da "pijama" giyecektir.

Polonyadan ayrılacakları gün esir kampına girer, propaganda filminde gördüğü kafeleri ve neşeyle spor yapar insanları bulamadığında eve geri dönmeyi düşündüyse de dostunun üzgün bakışları karşısında onu bir kez daha yalnız bırakamayacağını anlar. Evdekiler Bruno'nun kaybolduğunu anlayıp korku ve dehşet içinde onu ararlar. Bu kez esir kampındaki bacadan yükselen berbat kokulu  siyah  duman, kendilerine aittir.


E film bitti ben ağla ağla perişan oldum.
Keşke izlemesemiydim?
Yok, hatırlamak iyidir dedim kendime...tarihi ve insan olmanın önemini ve her kötülüğün bedelinin olduğunu.

Bugün yaşananlar da tarihte övünçle anılmayacak.
Bedelleri ise masumlar değil bunca kötülüğe imza atanlar ve susanlar ödesin diliyorum.


16 yorum:

  1. Çizgili pijamalardan nefretim hep bu filmler yüzündendir biliyor musun? :( Çok üzüldüm, ilahi adalet bu olsa gerek ama çocuğun ne suçu var diyeceksin, evet çocuğun ne suçu var. Ama öyle olması gerekiyordu demek ki....:( 2. Dünya savaşında geçen filmleri çok severim. Geçen gün iki ayrı film izledim ben de. Ama neyse ki, kamplarla ilgili değildi, onlara dayanamıyor insan:( bunlar direnişçilerle ilgiliydi.
    Çok teşekkürler tanıttığın için.
    Sevgiler..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan sonra mutlu sonla biten aşk filmlerinden başka bişi izlemicem Müjde, ne savaş ne direniş bilmem ne :-(
      Ölüyom üzüntüden
      Ne vakit bunlar gider memleket normale döner
      O zaman benimde sinirlerim ve ruh halim normale döner..öncesinde yokkk

      Sevgiler

      Sil
  2. Birkaç kez daha tavsiye edilmişti, aklımda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şenay demek izlemen gerekiyormuş hakikatten habire önüne geliyorsa bu öneri
      Senin de bundan alacağın bir mesaj var demek ki

      Sevgiler

      Sil
  3. Aldım notumu, okumadım devamını:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayyy okuyunca fikrini yaz ne olur Bahar çok merak ederim şimdi ben

      Sevgiler

      Sil
  4. Okumadan edemedim ...?
    Ben izlememeye çelışıyorum izlersm de uzun zaman kafamın içinde karıncalanma oluyor,kendimi zorluyorum...
    Saygı istiyorum her insanoğlu için sadece.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merih Merhaba,

      Ben de seni merak edip sayfana gittiğimde ilk gördüğüm konuyu kıvanç ve sevgiyle okuduğumu söylemeliyim. Becerip seni nasıl takibe alacağımı bulamadıysam da okumaktan keyif alacağımı gördüğüm için bir şekil hep bakacağım emeğini seven bir kadının satırlarına.

      Saygı yitirdiğimiz belki de en önemli şey

      Sevgiler

      Sil
  5. Sevgili Kadriye yazını yarım yamalak okudum filmi izleyeceğim için. Filmle ilgili paylaştığın kareleri de çok beğendim. Öneri için teşekkür ederim. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatoş Merhaba,

      Umarım beğenirsin, umarım "Kadriye bunu bana niye izlettin offfffffff" demezsin
      Umarım hep iyi ve sevilesi önerileri paylaşırız birlikte :-)

      Sevgiler

      Sil
  6. 2 gün kendime gelememiştim izlediğimde :(
    O sonu hakikaten çok sarsıcıydı, bir de ben bu filmi Oytun'la izledim düşün halimi...
    Ama hala kitabını okumak istiyor-um. Biraz daha geçmesi lazım tabiki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şebnem, kitap çok daha betimleyerek anlatır;kahrımızdan ölürüz.Hele filmi Oytun ile izlediysen benden bin beer olmuşsundur. Valla ben casaret edemem :-( Hala beynimde arka planda filmi tartışıyor ve üzülüyor içimdeki onlarca "ben"

      sevgiler

      Sil
  7. Annem geçen ay sürekli: "Bana pijamalı çocuğu bulsana." dedi durdu. "İzleme anne sen tansiyon hastasısın." dedim de dinletemedim. İzledi, sonuç beklendiği gibi; fırlamış tansiyonu. "Ensemden ensemden vuruyorlar." diye kıvrandı. Kadın dramla besleniyor. Mesela ajans haberlerinde siyasi haberler bitince kapatırım ama damlar hemen: "Dur ikinci sayfa haberleri başlıyor." Ağlaya ağlaya izler. Çözümsüz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sefer ben de bile bile lades dedim sanki Burcu. O yahudi çocuğun suratına, oyunculuğuna bittim ilkin. Sonra öykü aldı götürdü beni. Annemler bendeyken haber izlemelerine bile izin vermiyorum. Bilseniz ne olacak müdahil olabiliyor musunuz diyorum ama eski toprak onlar "ajans"lar kaçırılmazlar sınıfında.

      Sevgiler

      Sil