Hayatı ve mecburiyetlerin kısıtladığı sesler,renkler,ışıklar, duygular, sözler ... bir kitap kapağını açarak tüm kısıtlamaları kaldırıveriyorsunuz. Sonsuzluk kadar özgürsünüz sonrasında.Mucizenin ta kendisi değil de nedir ki bu?
Yoğun iş hayatım yine beni benden aldığında beni alıp götürecek, üzerinde derin felsefi düşüncelere dalmak yerine "peki sonunda ne olacak" diye merak edeceğim bir kitap almak istedim elime.
Şibumi'de bir şey var:
Kahraman sevişme teknikleri konusunda o kadar uzman o kadar uzman ki, kendisiyle birlikte olmak isteyen genç kızla sevişirken çok dikkatli oluyor hazzın o raddesini tatmasın diye. Bunu, kıza değer verdiği için yapıyor çünkü hazzın o raddesini tattığında yaşantısı boyunca bunun açlığını çekecek ve başka sevişmelerden zevk alamayacak.
Klasikleri okuduğunuzda da böyle bir şey oluyor sanırım. Başka bir çok roman okuyup keyif alıyor, etkilenip uzun uzun düşünüyorsunuz ama klasikler okuduğunuzda edindiğiniz keyif, onlardan aldıklarınız,kalite ve zenginlik, nitelik ve akış özlenir oluyor.
Bu seferki seçimim Daniel Defoe 'ya ait bir eser : Moll Flanders
O yüzyılda bir insan niye böyle şeyler düşünür, niye böyle birşey yazar ki diye şaşkın şaşkın okudum kitabı sayfalar boyunca. Moll Flanders daha evvel tanıştığım kahramanların hiç birine benzemiyor. O , ruhunun asaleti yerli yerinde kalabilen bir fahişe. O,çalarken merhamet eden ama yerine göre çok da eğlenen son derece zeki bir hırsız. O bahtsızların en bahtsızı. O, bilmeden ensest. O, doğurup ana olamamış. O, şansı yaver giden, dilekleri kabul olanların en şanslısı.
Moll Flanders annesiz başladığı hayatta güzel yüzü ve incelikli davranışları ile dikkat çekiyor. Şans ve kader, onu kâh en asil incelikli evlerin kabul görüleni yapıyor kâh en aşağılık ortamların baş tacı. Ruhunun asaleti sadece niyetleri ile ilgili. Kendisini elde etmek isteyen beyfendilere kendini ağırdan satarken seremoninin uzun sürmesinden sıkılıp bir an evvel yatağa atlamak isteğini akıllıca içinde tutuyor. Yattığı bir düzineyi aşkın adamın her birine kendinden bir şey verip ekonomik özgürlüğü olmayan kadının o yüzyılda da bu yüzyılda da özgürlüğü ve ahlakı olamayacağını vurguluyor.Tek ayak üstünde kırk yalan söyleyip, namussuzluklarını dürüstçe ve süslemeden sahipleniyor.
Kitabı okurken onu gözümde canlandırmaya çok uğraştım. Bazen gerçekten çok güldüm, bazen de ha 1600'lü yıllar ha 2000'l yıllar. Aslında sen bir kadınsan değişen çok da bir şey yok ne hazin diye dertlendim. Sonra merakla interneti açıp Moll Flanders'i nasıl canlandırmış başkalrı diye bakındım. Masum, güzel ama hafifmeşrep ve asil. Yazının bir çok yerinde, başkalarının zihnindeki Moll Flanders'i siz de görün diye paylaşacağım.
"Allah'ım ne olacak bu saçmalıkların ve günlük kurtulan hayatların sonu" diye bir çırpıda, akıcı çeviri sayesinde de hiç sıkılmadan okudum kitabı. İnanç, iyi niyet ve daima bağışlanma umudu vardır anlayışı ile iyi biten öykü de günüme neşeyle başlamama katkıda bulundu.
- Gelgelelim Şeytan, yorulmak bilmez bir ayartıcıdır. Kişiyi çekmek istediği bir günahın gerçekleşmesine fırsat yaratmakta asla başarısızlığa uğramaz.
- Lakin bilge kişilerin dediği gibi ; Kutsal emirlerin eşiğinin pek yakınına sokulmak caiz değildir.
- Günahtan nefret edilen yerde günah ortağına karşı da nefret vardır.
- Gel gör ki son derece sefil bir geçmişi vardı, bunun hesabını da vermek zorundaydı;bir bölümü başka dünyada olsa bile bir bölümü bu dünyada.
- Kısacası , güzellik denilen şeyin iffetsizliğe pezevenklik etmesine yol açmıştım
- Beni yoksul kılma ki hırsız olmayayım (Hz Süleymen duası olduğu tahmin ediliyor)
- Dünyada dertleri başlarını aşınca en büyük bunalımı yaşayanlar daima en güçlü ruhlardır. Umarsızlığa kapılıp kendilerini bırakma eğilimi en çok bu ruhlarda görülür.
Merhaba. Blogunuz oldukça dolu ve yararlı bilgiler barındırıyor.Emeğinize Sağlık.Eğer zaman ayırmak isterseniz,yeni açtığım bloga göz atıp takip ederseniz beni oldukça mutlu edersiniz.Sağlıcakla Kalın.
YanıtlaSilhttps://hepfragmanizle.blogspot.com/
Merak ettim uğradım, emeğine sağlık :-)
SilSelam.
YanıtlaSilİlk defa duydum yazarı ve aklıma not ettim.
Klasikler konusunda ki yorumunuza katılıyorum.
Satır arası merhaba,
SilAslında yazarı bildiğinden eminim ama eseri kendi adıın o kadar önüne geçti ki o an hatırlayaamışsındır. Robinson Cruise 'nin yazarı o :-)
Sevgiler
🙈 Teşekkürler Mai. 😊
SilNe güzel yorumlamışsın merak ettim:)
YanıtlaSilTeşekkürler, sevgiler..
Sevgili Maviye İz Süren,
SilSeverek okuyunca severek anlatıyorum ben :-)
Sevgiler
Özel:Sevgili Mai,tatlı Mai seni hüzne boğan yazım hangisi acaba?
YanıtlaSilhttps://www.kiremithanem.com/2017/10/ikimizi-nerede-unuttuk.html
Sileskilerden Kiremithane :-) Çook eskilerde
😔
SilEski yazarlar veya klasik uazarlar deyimi daha yerinde olur hayal dunyalarinin hakkini vererek yazıyordu zamanimizda bu lezzeti almak oldukca zordur.
YanıtlaSilEskilere ait olan eserler gerek Batı gerek Doğu kaynaklı olsun bir derinlik ve muhakkak etkileyici bir ciddiyet içeriyor.
İnsana yön vermekle beraber kitabı kapattıktan sonra düşünmeye sevk ediyor,günümüzde bu oldukça ulaşılmaz bir şeydir.
Kitap yorumunu beğenmekle beraber kitabı da çok merak ettim.
Kiremithane, zamanın olduğunda bir göz at istersen. Bakalım hangikapak resmi daha uygun gelecek sana da :-)
SilSevgiler
şibumi iyiydi yaa :) moll flanders saol aklımdaydı, ingilizce okuyum bunuğğğ :)
YanıtlaSilÇağla,
SilŞibumi offff süperdi yaaa. Bak onu yine okuyasım geldi şimdi.
İngilizce okumayı ben de isterdim. Çeviride zaman zaman kimi zarif espriler güme gidiyormuş. Selin öyle söyledi.
Sevgiler
Ben bu yazarı da kitabı da hiç bilmiyormuşum Maim. Ama anlattığın kadarıyla zihnimde en iyi canlandırma sanki 5. paylaştığın. Üstten bakışını sevdim o resmin ;)
YanıtlaSilBen bu kitabı not ettim bile ♥
Tekrar geldim :))) Robinsonu yazmış ya bu adam, kendime pes dedim vallahi :))
SilŞebnem'im
SilSen ne tatlısın yaaaaaaa :-))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
Sanırım evet Şebnem, en uygunlardan biri o. Gerçek bir namuslu fahişe. İçi öyle kadının yaaa, çok aykırı bir karakterdi gerçekten.
SilSevgiler