Moll Flanders etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Moll Flanders etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2019 Perşembe

Moll Flanders-Daniel Defoe

Hayatı ve mecburiyetlerin kısıtladığı  sesler,renkler,ışıklar, duygular, sözler ... bir kitap kapağını  açarak tüm kısıtlamaları kaldırıveriyorsunuz. Sonsuzluk kadar özgürsünüz sonrasında.Mucizenin ta kendisi değil de nedir ki bu?

Yoğun iş hayatım yine beni benden aldığında beni alıp götürecek, üzerinde derin felsefi düşüncelere dalmak yerine "peki sonunda ne olacak" diye merak edeceğim bir kitap almak istedim elime.

Şibumi'de bir şey var:

  


  
Kahraman sevişme teknikleri konusunda o kadar uzman o kadar uzman ki, kendisiyle birlikte olmak isteyen genç kızla sevişirken çok dikkatli oluyor hazzın o raddesini tatmasın diye. Bunu, kıza değer verdiği için yapıyor çünkü  hazzın o raddesini tattığında yaşantısı boyunca bunun açlığını çekecek ve başka sevişmelerden zevk alamayacak.

Klasikleri okuduğunuzda da böyle bir şey oluyor sanırım. Başka bir çok roman okuyup keyif alıyor, etkilenip  uzun uzun düşünüyorsunuz ama klasikler okuduğunuzda edindiğiniz keyif, onlardan aldıklarınız,kalite ve zenginlik, nitelik ve akış özlenir oluyor. 

Bu seferki seçimim Daniel Defoe 'ya ait bir eser : Moll Flanders

O yüzyılda bir insan niye böyle şeyler düşünür, niye böyle birşey yazar ki diye şaşkın şaşkın okudum kitabı sayfalar boyunca. Moll Flanders daha evvel tanıştığım kahramanların hiç birine benzemiyor. O , ruhunun asaleti yerli yerinde kalabilen bir fahişe. O,çalarken merhamet eden ama yerine göre çok da eğlenen son derece zeki bir hırsız. O  bahtsızların en bahtsızı. O, bilmeden ensest. O, doğurup ana olamamış. O, şansı yaver giden, dilekleri kabul olanların en şanslısı. 

Moll Flanders annesiz  başladığı hayatta güzel yüzü ve incelikli davranışları ile dikkat çekiyor. Şans ve kader, onu  kâh en asil incelikli  evlerin kabul görüleni yapıyor kâh en aşağılık ortamların baş tacı. Ruhunun asaleti sadece niyetleri ile ilgili. Kendisini elde etmek isteyen beyfendilere  kendini ağırdan satarken seremoninin uzun sürmesinden sıkılıp bir an evvel yatağa atlamak isteğini akıllıca içinde tutuyor. Yattığı bir düzineyi aşkın adamın her birine kendinden bir şey verip ekonomik özgürlüğü olmayan kadının o yüzyılda da bu yüzyılda da özgürlüğü ve ahlakı olamayacağını vurguluyor.Tek ayak üstünde kırk yalan söyleyip, namussuzluklarını dürüstçe ve süslemeden sahipleniyor.

Kitabı okurken onu gözümde canlandırmaya çok uğraştım. Bazen gerçekten çok güldüm, bazen de ha 1600'lü yıllar ha 2000'l yıllar. Aslında sen bir kadınsan değişen çok da bir şey yok ne hazin diye dertlendim. Sonra merakla interneti açıp Moll Flanders'i  nasıl canlandırmış başkalrı diye bakındım. Masum, güzel ama hafifmeşrep  ve asil. Yazının bir çok yerinde, başkalarının zihnindeki Moll Flanders'i siz de görün diye paylaşacağım.

"Allah'ım ne olacak bu saçmalıkların ve günlük kurtulan hayatların sonu" diye bir çırpıda, akıcı çeviri sayesinde de hiç sıkılmadan okudum kitabı. İnanç, iyi niyet  ve daima bağışlanma umudu vardır anlayışı ile iyi biten öykü de günüme neşeyle başlamama katkıda bulundu.


  • Gelgelelim Şeytan, yorulmak bilmez bir ayartıcıdır. Kişiyi çekmek istediği bir günahın gerçekleşmesine fırsat yaratmakta asla başarısızlığa uğramaz.

  • Lakin bilge kişilerin dediği gibi ; Kutsal emirlerin eşiğinin pek yakınına sokulmak caiz değildir.

  • Günahtan nefret edilen yerde günah ortağına karşı da nefret vardır.


  • Gel gör ki son derece sefil bir geçmişi vardı, bunun hesabını da vermek zorundaydı;bir bölümü başka dünyada olsa bile bir bölümü bu dünyada.

  • Kısacası , güzellik denilen şeyin iffetsizliğe pezevenklik etmesine yol  açmıştım

  • Beni yoksul kılma ki hırsız olmayayım (Hz Süleymen duası olduğu tahmin ediliyor)

  • Dünyada dertleri başlarını aşınca en büyük bunalımı yaşayanlar daima en güçlü ruhlardır. Umarsızlığa kapılıp  kendilerini bırakma eğilimi en çok bu  ruhlarda görülür.