Yazıya eşlik edecek müziğiniz için: (tık)
Belediyenin yoksullara ekmek yardımında bulunduğu yıllarda görevliydim.
15 günde 15.000 insan ile birebir temasım olurdu sadece benim bölgemde kalan.
Bıkmak yorulmak bir yana, her birinin öyküsü , varlığı, sesi benim için heyecan verici idi.
Severdim onlarla konuşmayı, onları tanımayı ve hayatın "aslında" yer alabilmeyi.
Hepsi ayrı bir varoluş öyküsü idi bir ekmeğe muhtaç kalan.
Onları anlatacağım size zaman zaman.
Gelenler genelde üstü başı dökük, kar kış kıyamet yırtık pırtık penye giyen kadınlar olurdu. Ama bu sefer kapıdan girene inanamadım. Üzerinde kendisine son derece yakışan ciddi pahalı markaların kıyafetlerini giyen genç bir kadındı masama yaklaşan.
-Adıma kayıtlı kupon var alabilir miyim ? dedi
Şüpheyle süzdüm onu.
Eğildim pabuçlarına ve çantasına baktım..onlar da bir aylık maaşıma elveda dedirtecek türdendi.
Bozuntuya vermeden bir kaç sor sormaya çalıştım.
- Ne ile geçiniyorsunuz?
-Gündelikçiyim, temizliğe gidiyorum.
Huzursuzca hırkasına baktım. Marka etiketi gözüme gözüme giriyordu.
-Eşiniz?Çocuklar?
-Eşim beni terk edeli çok oldu. 3 çocuğum var günlük işlere gidiyorum, kira filan yetmiyor işte.
Gözümü gözlerine dikip arkama yaslandım. Bir süre birbirimize baktık. Bendeki huzursuzluk onda gittikçe artan bir neşe yaratıyordu bariz şekilde.
-Kusura bakmayın ama kılık kıyafetinize bakınca gözüme hiç de öyle görünmüyorsunuz. Durumunuzun gayet iyi olduğunu düşündüm, hani ayıp olmasa sosyetedensiniz bile diyeceğim..dedim.
Neşe ve zaferle bir küçük çığlık attı.
-Öyle di miiiii!!!
Büromdaki zabıtalar şaşkınlıkla bana ve birbirlerine baktılar. Benim durumum da pek farklı değildi.
Kendi etrafında bir küçük tur attı.
-"Zengin görünüyorum di mi?" dedi tekrar onaylatmak isteyerek.
-"Evet" dedim merakla .
-Abla bunlar evine gittiğim bir kadından, giysi yardımı yaptı bana ama neredeyse hepsi yeni. Dedim ona abla emin misin, eminim al al bende çok var dedi. Ben de biliyorum çok pahalı kıyafetler. Çocuklarıma da aldı. Buraya gelirken heves ettim ben de bir günlüğüne zengin olayım , öyle görüneyim öyle gezeyim diye. Şimdi sen de bana öyle deyince ayyy içim bi hoş oldu, nasıl mutlu oldum ben . Bir günlüğüne de olsa zenginmişim gibi göründüm ya hahahahha bana nasıl baktın şaşkın kendini bi görsen abla. Kızmadın di mi abla?
Hırkası pabucu yerine çamaşır suyundan paramparça olmuş ellerine bakmadığımı o an fark ettim.
Zayıf yüzünde ve özenle topladığı saçlarındaki solgunluğu o an fark ettim.
Neşeyle parlayan gözlerinin o ince ve yorgun yüze ne kadar yakıştığını o an fark ettim.
İnsan olmanın ne zor olduğunu, o an bir kere daha fark ettim.
Utandım.
Sonraki gelişlerinde yırtık penyelerini giydi ama yine de her seferinde "ooo sosyete nasılsın" diye seslenmemizden keyif alarak gülerdi gençliğinin verdiği tüm saflıkla.
Şimdi nerede ve ne haldedir kimbilir..
O zengin"miş" gibi yaptı
Ben insan"mışım" gibi...
İkimizde eksiktik ne yazık ki...