Balzac'ı seviyorum ve okumadığım kitaplarını bulduğumda da çocuk gibi neşeleniyorum.
Mutlak Peşinde de öyle bir beklentiyle başladığım romanlardan oldu.
Tabii ki İş Bankası Yayınları ve Hasan Âli Yücel serisinden aldım.
Her zamanki detaylı tasvirleri ve maddeye dahi ruh katabilen yorumları ile öykü aktı gitti. O dönemi, o döneme ait doğruları düşüne-kıyaslaya okudum niyeyse bu sefer. Hangi doğrular ve duygular evrenselmiş bugüne de gelmiş hangileri o günde kalmışı;toplum ve insan hangi evrelerle bunları yitirdi diye düşündüm.
Onca inanılmaz olumsuzluğa rağmen zeki bir evlat ve kadınlara mahsus demir irade -nispeten- mutlu denilebilecek son ile şaşırtabiliyor okuyucuyu. Hiiiç dert çekecek günlerde olmadığım ve kazara dahi haberleri açarsam aft çıkardığım için bu mantık sınırlarımı zorlayan mutlu sonu aldım bağrıma bastım.
Karakterler yine özgün çizgilerle sınırlarını belirlemiş. Flu fonda net objenin güzel göründüğü fotoğraflar gibi, öne çıkışını çok sevdiğim kişiler oldu romanda.
Uzun da değil. 210 sayfa..hoooop diye okunuyor zaten :-)
Yaarın kendini eleştirenlere şahane bir eleştirisi var. Alıntılarda önce onu paylaşmak istiyorum. uzun tasvirlerini eleştirenler için şöyle diyor:
"Kimi bilgisiz ve aç gözlü kişiler kaynağına gitme sıkıntısına katlanmadan heyecanlar yaşamak istedikleri için hep karşı çıkarlar bu tür hazırlıklara; tohum ekmeden çiçek, gebe kalmadan çocuk isterler."
Yüzyılın kapağı olmuş kanımca :-)))
"Toprağa ekilen tohumlar içerisinde en çabuk ürün vereni şehitlerin döktüğü kandır"
"Düşünce insanları da barometreler kadar değişkendir;yalnızca dahi , özünde iyidir"
zariflik nasıl kadın cinsinin güzelliğiyse bağlılık da dehasıdır"
"Bolluk içinde yetişen kadınlar maddesel hazların örttüğü boşluğu çabucak hissederler ve yıpranmaktan çok yorulan yürekleri onlara gerçek bir duygu alışverişinden doğan mutluluğu buldurduğunda -- sevgisinden emin oldukları erkeğe de uygun gelmesi koşuluyla-- orta halli bir yaşama seve seve katlanabilirler."
" Güzel kadın olunur!"
"Toplum, insanlardan beklediği erdemlerin hiç birine uyma gereği duymaz"
gerçek mutluluk ruhsal basamakların yalnızca iki ucunda bulunabilir. Yalnızca safdil ile dahi, biri zayıflığı öteki gücüyle yaşamın bütün pürüzlerini yok eden bir tatlılık, inişsiz çıkışsız bir ruh hali yaratabilirler. Birinde kayıtsızlık ve uyuşukluk vardır, ötekinde hoş görü ve yüce düşüncenin sürekliliği: dahi yüce düşüncenin yorumlayıcısıdır ve ilkede de uygulamada da kendine benzemek zorundadır. Dahi de safdil de sade ve saftır;ne var ki birindeki boşluk , ötekinde bir derinliktir. İşte bu yüzden akıllı kadınlar kusursuz bir adam bulamazlarsa safdilin birini seçmeye yatkındırlar."