Kızım ile Koşuyolu-Üsküdar dolmuşuna bindik.
Az sonra doldu tabii.
Nuh Kuyusu caddesine çıkıverince bir adam el etti, durduk.
Adam yaşlı,uzun ve sakallıydı.
-"Param yok, beni Üsküdar'a atacaksın parasız" dedi.
25 yaşlarındaki şoför aynadan ona baktı .
Tereddütle elimi cüzdanıma götürdüm.
Şoför sessizce kapıyı kapatıp yola devam etti.
Yaşlı,uzun ve sakallı adam kendi kendine konuşur gibi ama oldukça yüksek sesle : "Anneme uğradım şimdi, annem maaşını aldı çünkü. Annecim bana para ver dedim, annecim bana para verdi " dedi.İstanbul sessizliği hüküm sürüyordu dolmuşta. Herkes duyuyor ama kimse görmüyordu.
Bazen de herkes görür ama kimse duymaz...İstanbul öyle bir çöl. Hareketli kumulların içinde yok olur insan.
-"Annem bana para verdi" diye devam etti yaşlı,uzun ve sakallı adam. "Ben de gittim bira aldım,rakı aldım,bira aldım , rakı aldım, bi de rakı aldım, bi de bira aldım."
Dolmuş yavaşladı ve durdu.Kapısı açıldı.
-"İn" dedi şoför. "Onlara verecek paran var , dolmuşa verecek paran yok.....in"
Bir duraladı ne yapacağını bilemedi yaşlı,uzun ve sakallı adam. Ben yine tereddütle cüzdanımı yokladım cebimde.Kumul olmak istemiyordum.
-"Ben yaşlı ve alkoliğim. Sen değilsin" dedi yaşlı,uzun ve sakallı adam. Sadece o kadar dedi.
Şoför dikiz aynasından ona baktı.
Ben cüzdanı avuçlarımda sıktım.
Şoför kapıyı kapattı ve yola devam ederken :
-"Sus öyleyse. En azından bunu yapabilirsin" dedi.
-"Haklısın" dedi yaşlı,uzun ve sakallı adam.
"Işıklarda inelim biz" diye seslendim.
Kumullar kımıldandı, dolmuş durdu, biz indik.
Hayat öyküler, mesajlar ile akıp geçiyor içimizden.
Dervişler ise her yerde..ama genci ama yaşlısı.