Cuma akşamı olmasının keyfi ile Nehir'i okuldan alıp Ceza'nın şarkısında da bahsettiği üzere her bir yeri yokuş olan Üsküdar'da balıkçılar çarşısına doğru yürümeye başladım. Balıkçılar Çarşısı'nın girişinde Kuğu isimli bir yer var, ekmeği Trabzon ekmeğine çok benziyor. Ben de ekmek alacaksam illa oraya gidip alıyorum. Oralarda oturan varsa bir deneyin heee.
Neyse, Nehir'in sırtında kemanı, benim sırtımda çantam omuzumda Nehir'in okul çantası , yürümekle yuvarlanmak arası ilerlerken yolun kenarında Kızılay'ın kan verme aracını gördük .
Nehir , benim düzenli olarak kan verdiğimi biliyor ama kan verirken hiç görmemiş. Bir zamandır bu konudaki merakını dile getiriyordu zaten. İçeri girdik ve ben kocamaaaaaaaaaaan kan verme formunu doldurup araçta uyuklamakta olan doktoru da uyandırarak kan verebilir kaşesini aldım.
Buraya kadar her şey normal.
Kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Hani az sussalar duyacaklar sesini.
İğneden deli gibi korkarım ben..kanım çekiliyor iğne görünce. Bir de hücreler parçalanmadan alınabilsin diye bu kan alma iğnesi soba borusu gibi bir şey ayyyyyyy..öleceğim korkumdan.
İğne koluma girdiğinde Nehir'e tüm paniğimi örtecek şekilde gülümsedim. çevresindeki her şeyi, çalışanları, kan vermeye gelenleri, araca aldırmadan yoldan geçip gidenleri, benim yüzümü, doldurulan formaları..her şeyi ama her şeyi izliyordu Nehir. Sonra bir ona bir bana Çokoprens verdiler.Nehir tereddütle yüzüme baktı.
-Anne?Ülker bu?
Gülümsedim.
Biz Ülker vb ürümleri almıyoruz. Hem de "ne yapayım"ların hiç bir bahanesine sığınmadan asla ve kat'a almıyoruz.
-Annen şimdi 3 kişinin hayatını kurtardı. Kan, zamanla katılaşır, yoğurt kıvamına gelir.Kalp bunu pompalamakta zorlanır. Annen kan verince kemik illikleri de devreye girecek , vücut yeni ve taze kan üretecek. Bu onun sağlıklı olmasına sebep olacak.
Nehir neşeyle gülümsedi.
Mart ayında yeniden kan vereceğim bir aksilik olmazsa.
Çıkışta eve geldik, kısır yaptım çay yaptım ve kızlarımla birlikte keyif içinde bir akşama hazırlandık.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından. ...