kabus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kabus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2014 Çarşamba

Silüet

Aklım buradaydı ama ruhumu nadasa bıraktım gelmeden önce. Bir miktar çorağa çalmıştı bereketli topraklarım.Mevsimsiz yağmurlar, ölçüsüz sıcaklar;aslında beklenen ama gelmez diye umulan afetler filan.

Kızdım çok kızdım birilerine.
Kırıldım hayatın taaa kendisine.
Küstüm bunca zaman sabırla affedip umut ettiklerime.
Ne kadar çimdikledimse kendimi rüya değil gerçek yaşadıkların dercesine acıdı canım..istedim ki uyanıp kabus sanayım.

İşte böyle özeti uzak kaldığım günlerin.

Abim geldi  sesimin titrek tınısına gönlünü yumuşatıp.
Oyyyyyy...
Kardeş cannnn, kardeş ömrü tamamlayan.
O dönünce Trabzon'a pek ağladım ardından. Ne şanslıyım ki sevginin bu derece güzelini bana vermiş Yaradan.

Kutupların 6 ay gecesi gibiydi şu son bir ay.

Bi sevgili Havva dürttü ..içime dert oldu .Gitsem yazsam okusam iki satır dedim
Bi Aliye'm dürttü..utandım ertelediklerimden,şımardım keyfimden.
Bi de  Burcu sorunca "nerdesin" diye..düşündüm doğrusu hakikatten ben nerdeyim diye.

Soranlara sonsuz teşekkürler gönülden.
Bugün darmadağınık ama özetle anlattım nerede olduğumu...yarın yine yazarım eskisi gibi inşallah.

Hep sevgiyle kalın.

31 Ekim 2013 Perşembe

Ah Belinda'msı...

Uyandım;gözüm kapalı,hava kapalı,ruhum kapalı,ufkum kapalı...
"ayyhhhh bu ne!" diye çığlığı bastı içimdeki aklı başındaki ben'lerden biri
"sus" dedi öteki benlerden küskünce olanı "işsiz ve gönlü yorgunlardanız bugün"..
Tekrar uykuya daldım , kaçmak da çözüm bazen diyerek .

Uyandığımda yapış yapış, ağdalı bir hiçlik yapışmıştı üstüme
Bir beden büyük geldi..kaldıramadım
Kızılderililerin reçetelerinde de var mıydı "hiçliğe çare" bilmem ama İstanbul'da bir başına yaşayınca insan kendi reçetelerini oluşturuyor.

Sokak, kanser dahil her derde deva. Bir banyo alıp arınmalı, suyun akıcılığında ruha ivme kazandırmalı ve kendine gelmeli dedim içimdeki ben'lerin bitmek bilmeyen mırıltılarını bastıracak kadar yüksek sesle. Sonra gökyüzünün kurşuniliğine daldı gözlerim..tekrar uyuyakaldım. Uyandığımda batan gemiden kaçarcasına banyoya attım kendimi zorla,sonra da nereye gideceğime dair en ufak fikrim olmadan sokağa zıpladım. Aman ne iyi etmişim, ne doğru reçete bu "sokak her derde devadır". Şöyle bir dolandım, para çektim,ekmek aldım,askıda ekmek için 3-5 birşey bıraktım gönlüm tazelenmiş,yaralarım iyileşmediyse de acısını savmış halde eve döndüm.

Ah Belinda,beni izlediğim yıllarda da çok etkileyen bir filmdi Truman Show gibi..kim bazen bu hisse kapılmaz ki?Tüm gerçekliklerin hayal olmasından kaynaklanan bir şaşkınlık ve yabancılık alıp götürmez mi bazen sizleri de?Kendimi dışarıdan izliyormuşum, tüm bu saçmalıklar benim değil de başkasının başına geliyormuş hissiyle yaşadığım kötü şeylere acı çekerek değil hüzünle bakmak bana ait olan. Serap'ken Naciye olmaya zorlanmak değil mi bugün yaşadıklarım sanki? Filmi ilk izlediğim yıllarda günlerce "ya böyle bir şey gerçek olsa ne yapar, nasıl çıkış yolu bulurdum" diye düşünüp durmuştum.Bugün ise kabusun gerçekleşmesi değil de nedir yaşanan?

Düşünen,üreten,seven,deneyen,yeni ufuklara yeni fikirlere yeni başlangıçlara açık;öfkesini de aşkını da sevgisini de üzüntüsünü de tereddütünü de ölçülü ama açık yaşamaya alışmış bir insanken hepsinin üzerine bir örtü çekmek zorunda kalmak hoş mu? Şimdi kendi başına geleceklerden korkmayı bıraksa bile insan en yakınının başını derde sokmaktan korktuğu için öfkesini,"hayır"ını,hayrını saklamak zorunda kalmıyor mu "ötekilerden" ise...Çok güçlü değilse, çok alternatifi yoksa kaç kişi Serap kalabiliyor kaç kişi Naciye olmaya direnebiliyor? Peki sonrası ne olacak diye düşünmemek elde mi?İşte tam  burada, tıpkı filmdeki gibi "Asiye Nasıl Kurtulur"a bağlıyoruz meseleyi.

Ah Belinda filmdi kabusum oldu bir dönem şimdi ise gerçeğe dönüştü.Bugün bir kez daha izledim filmi ve düşündüm.

Yaşanan ne olursa olsun bir çıkış yolu daima var, yeter ki olan nedir analizi doğru yapılıp kabullenilsin ve strateji ona göre belirlensin. Biz ondan  vazgeçemedikçe hayat da bizden vazgeçmiyor hiç bir zaman.

Yarın yeni ve güzel bir gün olacak..

Başlangıcında biraz hava boşluğunda sarsılsam da bugünü gülümseyerek yaşamaya devam etmek de benim mutlu edecek.

Mina Urgan'ın da dediği gibi "iyi ihtiyarlamak için yiğit olmak gerek"