Kakara kikiri günlerimizin biriydi, okuldan fıymış bir üst sokaktaki kahveye gidecektik okey partisine. Dert eksikliğinde canımız sıkıldığı için kendimize dert edindiğimiz, Kayahan şarkılarını en sevdiğimiz zamanlardı. Bir şemsiyenin altında üşümemek için birbirimize sokula sokula insanları çekiştirip eğlendiğimiz konuşma akışında Derya "Mahmut'u biliyor musun böyle havalarda ne yapıyormuş üşümemek için" dedi. Mahmut'u düşündüm. Hep gülümseyen ama uzak duran,genelde duvar dibinde oturan ve duvar kenarında yürüyüp dikkat çekmemeye uğraşan maddi durumu hayli hayli kötü biriydi. "Ne yapıyor ki" dedim. Ayakkabısı su almasın diye içine orkid koyuyormuş.
(Bu arada bir tık ile devam etmenizi önersem?)
Hani vardır ya, grup ortamına karşı çıkacak gücü bulamazsınız, sizin de gülmeniz gerekir, sizin de onlar kadar kötülüğü görmezden gelenlerdenmiş gibi davranmanız gerekir. O an "n'apim herkes böyleydi" dersiniz demesine de size ait olmayan o cümle yıllarca vicdanınızı sömürür durur. Sonra siz bu sızıyı bir daha yaşamamak adına "hayır" demeyi öğrenirsiniz. Şekillenir, dik duracağınız rüzgarlara hazır hale gelirsiniz...İşte öyle bir gülüştü onlarla birlikte gülmem,Mahmut ile sanki komik bir şey varmışcasına neşeyle alaycı bakışmam. Onun sessiz bakışlarını yere eğişine kızmam...
Facebook için söylenen bir söz var. "Kaybettiğim arkadaşlarımı bulmuşum,bulasım olsa kaybetmezdim" diyor kimisi. Doğru değil. Üniversiteden sonra çok savrulduk, alan geniş "İletişim Fakültesi". İş hayatında belli bir sektörde de çalışmıyorsun ki rastlaşasın.
Mahmut'u Facebook'ta, üniversite arkadaşlarının buluştuğu grupta buldum. Beni ekleyince uzun bir tereddüt süresinin ardından ben de onu ekledim.
"Herkesi" gocunmadan ekleyen bir kaç isimden biri Mahmut. "eski arkadaş" demiş, kimseyi ayırmamış. Profil resmine baktım, artık yere eğdiği bakışları kaldırmış bir adam bakıyor bana dimdik. Bakışları düz, sorgusuz, anlatmayan ama dinleyen. Hemen ne iş yaptığına baktım, hatırı sayılır bir firmanın cafesini işletiyor,kendi iş yeri var.Hayatta olanaklar ile sorunları eşleştiren zekasını kullandığını varsaydım.
Mısır'daki amcamdan miras kalmış gibi sevindim. Ne çok affedilmeyi bekleyen anım var benim.
Hadi onlar gençliktendi..ya şimdi bile bile üzdüklerim...ama olsun. Affetmek lazım dünyanı, kendimizi ve insanları ve şansı ve kaderi.
Hayat, bir adım geri çekilip baktığınızda size çok şey anlatıyor. Umudun hep var olduğunu, adaletin sessiz ve aksak adımlarla da gelse mutlaka geldiğini, inanmaktan vazgeçmeyenlerin umuda kavuştuklarını ve insan olarak kalmanın zor ve ağır bedellerle dolu olsa da vazgeçilmeyecek bir karar olduğunu anlatıyor mesela.
Ya da bir deprem ile bir yangına bakar mülk dediğin, gönlünü zengin kıl mevsimlerden renklerden haz alan aklın olsun,hırsı öğretilmiş kuralları bir yana bırak gönlün huzur dolsun diyor.
Acımadan ve acıtmadan doğruyu bulabilmek dileğiyle...
Ahhh...:(( zaman rüzgarlara karşı dik durmayı öğretiyor insana. Mahmut için çok ama çok sevindim. Yoksulluk, fakirlik ayıp değil asla ve insanı kamçıladığına, çalışkan, hırslı yaptığına inanırım. Çok zengin insanların çocukken çok yoksulluk çekmelerine o yüzden şaşırmıyorum. Tam tersine Mahmut gibi olmayanlar çalışmak, çabalamak için fazla istek durmuyorlar, "Nasılsa babam var, anam var" düşüncesiyle...yalnız affetmek de bir yere kadar (söz meclisten dışarı) hayata affedilmeyecek şeyler de var ne bileyim nankörlük, muhbirlik, iftira, vatana ihanet gibi...bu tür şeyleri hiç affedemiyorum ki, kolay affeden biriyimdir.
YanıtlaSilVatana ihanetin affı olmaz, "olur mu olmaz mı" diye değerlendirilmez bile.
SilSebebi olmaz, bedeli olur...(sinirden saçlarım diken diken oldu bak yine)
Öptüm seni Müjde'cim
Kadriye yazılarını öyle keyifle okuyorum ki anlatamam... Mahmut adına sevindim... Bazen bize ait olmayan biçimlerde davranabiliyoruz ne yazık ki:( Koşullar, ortam çok etkili... Dün bütün gece vivaldi 'four season' dinledim, bugün de karşıma çıkması güzel geldi:) İnsan affetmeyi bilmeli, öncelikle kendini affedebilmeli... Affetmemenin yükü ağır... Kalemine sağlık... Sevgiler...
YanıtlaSilYazılarımı sevmeni seviyorum hiç tevazu gösterecek değilim. Bunu duymaya ihtiyacım varmış besbelli. Yelkenime üflediğin tüm rüzgarlar için minnettarım..sevgiler bahar
Silkadriyecim,var mı senin gibisi,yaşadığı herşeye sahip çıkıp,hakkını veren.
YanıtlaSilçok tatlısın çok.
Havva dönmüşsünnnnnnnnnnnnnnnnn
SilSen de çok tatlısın sennnnnnnnnnnnnnn :-))
Herşeyden ve herkesten özür diler gibisin Kadriyecim..ne kadar duygusalsın. Hiçbir yaptığını, yaşadığını ve hatta o sırada ne düşündüğünü bile unutmamışsın. Sayfa sayfa okunması gereken,vefa yüklü bir kadınsın, şimdilerde kolay kolay bulunmayanından...İyi ki seni tanımışım
YanıtlaSilHiç bir duamda günahlarımın affı için seslenmedim Allah'a Sertaç...sebep olduklarımı affet evvela dedim.
SilVicdan ve merhamet kalmalı yüreklerde..yoksa kaybettiklerimiz kazandıklarımıza değmez asla,biliyorum.
İyi ki ben de seni tanıdım. Bu son postta mahvettin beni ayy (http://serhira.blogspot.com.tr/2016/09/yunanistan-kozana-ciciler-petrana-koyu.html)
ya sen ne harika insansın :D
YanıtlaSilBazen Lady :-)
SilAma sen her zaman farklı;komiklik,asilik ve duygusallığın keyifli bir karışımısın :-)
Sevgiler
Duygusal arkadaşım benim.
YanıtlaSilSeni seviyorum ♥