winter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
winter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Kasım 2020 Cumartesi

KIŞ MİMİ

kış mimine girmeden önce havaya girmek için lütfen tık
 
Çok değişik ve sevgili bir hanımefendi olan
deeptone (tık) şirin tatlı bir Kış Mim'i yapmış.

Mimlere bayılan bendeniz, Sade ve Derin'deki "isteyen herkes yapsın" davetini üzerime alaraktan başlıyorum mim'e:


1. Kışın ne yapmaktan hoşlanırsın?

Kışın çalışmaktan hoşlanırım. İşe gitmeyi ayrı , işten dönmeyi ayrı, işte olmayı ayrı severim. İşe yürüyerek gitmek kışın daha bir başka keyifli olur. Yüzüm yanar soğuktan , iş yerine girince bir bardak sıcak çayın verdiği mutluluk neyle kıyaslanır bilmem ki. Çalışmak mutlu eder beni.


Onun dışındaaa kitap okumak, camdan dışarıyı seyretmek, enfes bir nefes alıp o soğuk havayla tazelenmiş bir de nefes vermek..hani severim ben kış mevsimini ya çok severim. Kışın camdan dışarıyı seyretmeyi çok seviyorum. Kar yağdığında buna bayılıyorum ama kar yağdığında İstanbul'da karın o asil keyfi olmuyor. Her yer çamur ve tıkanıklık-kaos. Kar, İstanbul'da güzel değil.

Oysa canım Trabzon'umda öyle miydi ya...


Çok gaza geldim!!!

Bir de her yer ayaza vurmuşken Şubat ayında beklenmedik ılık havalarda annem babam ben çocuklarım Trabzon simidi ve eski kaşar peynir+çay eşliğinde Faroz'daki balıkçı kulubesine takılmayı. Akıl sağlığı için fotoğraftaki tarihe takılmayın :makine hatası😆😆

2. Kış sana neyi hatırlatıyor?


Abimi...hani şu onca sevgiyi ve güzel anıyı ve yaşananı ve kan bağını ve kardeşliği reddedip bırakıp gideni. Çocuklarla Trabzon'a gitmiştik. Kar bize gelmiyorsa biz ona gideriz dedi , attı bizi arabaya dağların tepesine karlara çıkarttı. Her zamanki gibi hayranlık ve sevgiyle dolmuştu kalbim. ...bitti gitti.


Ablamı, Trabzon'a nadiren olsa da kar yağdığı bir seneydi. Kimsenin olmadığı yerde kendimizi kara atıp  kollarımızı yukarı aşağı sallayıp şekiller yapıp çocuklar gibi eğlenmiştik. Evli ve çocuklu değildik. Hayat daha bize aitti. Üşürsek hasta oluruz  ve birilerine bulaştırırız korkumuz yoktu.


Üniversitedeyken 80'li yıllarda Tepebaşı'nda tıklım tıklım otobüsler kimseyi almadığı için titreyip  çaresiz halde bakınan ufak tefek bir genç kızı bırakmaya gönlü elvermediği için  "bu çocuk binmezse otobüs hareket etmeyecek  ilerleyin" diye yolcuları tehdit eden o müşfik otobüs şoförünü..Allah dert sıkıntı yüzü göstermesin ona. Ne çok üşümüştüm...o olmasa o gün ne yapardım hiç bilmiyorum. Yurda döndüğümde kendimde bile değildim.

Selin'i..doğum için hastaneye yattığım gece senenin ilk karı yağmıştı


Ve Nehir'i..doğum için hastaneye yattığımda yolları kapatacak kar yağmıştı.

Anılar ve anılar....


3. Kış denildiğinde aklına ilk ne geliyor?

Tarçınlı sahlep, özlediğim kışlık kıyafetlerime kavuşmanın sevinci.


4. Kış mevsiminin en çok sevdiğiniz yanı nedir?

Sokaklar tenha evler kalabalık olur.
Ama herkesin yeri bellidir. Yaz mevsiminde kimin nerede olduğunu bilemezsiniz, kışın hayat yerli yerinde ve tertemiz ve ıslak ve güzel ve sevinç doludur.

5. Kışın kullandığınız favori kozmetik ürününüz nedir?

El kremi

6. Özellikle kışın yapmaktan hoşlandığınız bir şey var mı?

Evet :-) Hamsili dible jhashakjshkashasaa 

7. Kış yemeklerinden en çok hangisini tüketirsiniz?

Karnabahar ve kaygana ve hamsili dible ve dolma
Veeeeeee tabiii kiiiiiii
Karadeniz pidesiiiiiiiiiiii


8. Yaz mı kış mı?


Ve ilkbahar  ve sonbahar ve dönenceler..hangisini daha az sevebilirim ki?


9. 2020'ye veda ederken ne söylemek istersin?

Cevap için lütfen tık


26 Eylül 2016 Pazartesi

Orkidli Ayakkabı


Kakara kikiri günlerimizin biriydi, okuldan fıymış bir üst sokaktaki kahveye gidecektik okey partisine. Dert eksikliğinde canımız sıkıldığı için kendimize dert edindiğimiz, Kayahan şarkılarını en sevdiğimiz zamanlardı. Bir şemsiyenin altında üşümemek için birbirimize sokula sokula insanları çekiştirip eğlendiğimiz  konuşma akışında Derya "Mahmut'u biliyor musun böyle havalarda ne yapıyormuş üşümemek için" dedi. Mahmut'u düşündüm. Hep gülümseyen ama uzak duran,genelde duvar dibinde oturan ve duvar kenarında yürüyüp dikkat çekmemeye uğraşan maddi durumu hayli hayli  kötü biriydi. "Ne yapıyor ki" dedim. Ayakkabısı su almasın diye içine orkid koyuyormuş. 




 (Bu arada bir tık ile devam etmenizi önersem?)

Hani vardır ya, grup ortamına karşı çıkacak gücü bulamazsınız, sizin de gülmeniz gerekir, sizin de onlar kadar kötülüğü görmezden gelenlerdenmiş gibi davranmanız gerekir. O an "n'apim herkes böyleydi" dersiniz demesine de size ait olmayan o cümle yıllarca vicdanınızı sömürür durur. Sonra siz bu sızıyı bir daha yaşamamak adına "hayır" demeyi öğrenirsiniz. Şekillenir, dik duracağınız rüzgarlara hazır hale gelirsiniz...İşte öyle bir gülüştü onlarla birlikte gülmem,Mahmut ile sanki komik bir şey varmışcasına neşeyle alaycı bakışmam. Onun sessiz bakışlarını yere eğişine kızmam...

Facebook için söylenen bir söz var. "Kaybettiğim arkadaşlarımı bulmuşum,bulasım olsa kaybetmezdim" diyor kimisi. Doğru değil. Üniversiteden sonra çok savrulduk, alan geniş "İletişim Fakültesi". İş hayatında belli bir sektörde de çalışmıyorsun ki rastlaşasın.

Mahmut'u Facebook'ta, üniversite arkadaşlarının buluştuğu grupta buldum. Beni ekleyince uzun bir tereddüt süresinin ardından ben de onu ekledim.



"Herkesi" gocunmadan ekleyen bir kaç isimden biri Mahmut. "eski arkadaş" demiş, kimseyi ayırmamış. Profil resmine baktım, artık yere eğdiği bakışları kaldırmış bir adam bakıyor bana dimdik. Bakışları düz, sorgusuz, anlatmayan ama dinleyen. Hemen ne iş yaptığına baktım, hatırı sayılır bir firmanın cafesini işletiyor,kendi iş yeri var.Hayatta olanaklar ile sorunları  eşleştiren zekasını kullandığını varsaydım. 

Mısır'daki amcamdan miras kalmış gibi sevindim. Ne çok affedilmeyi bekleyen anım var benim.

Hadi onlar gençliktendi..ya şimdi bile bile üzdüklerim...ama olsun. Affetmek lazım dünyanı, kendimizi ve insanları ve şansı ve kaderi.


Hayat, bir adım geri çekilip baktığınızda size çok şey anlatıyor. Umudun hep var olduğunu, adaletin sessiz ve aksak adımlarla da gelse mutlaka geldiğini, inanmaktan vazgeçmeyenlerin umuda kavuştuklarını ve insan olarak kalmanın zor ve ağır bedellerle dolu olsa da vazgeçilmeyecek bir  karar olduğunu anlatıyor mesela. 

Ya da bir deprem ile bir yangına bakar mülk dediğin, gönlünü zengin kıl mevsimlerden renklerden haz alan aklın olsun,hırsı öğretilmiş kuralları bir yana bırak gönlün huzur dolsun diyor.

Acımadan ve acıtmadan doğruyu bulabilmek dileğiyle...