11 Mart 2021 Perşembe

KELİME OYUNU 15 GÜNEŞLİ GÜNLER

 Sevgili Deep (tık)  düzenledi ve eğlenceli bir etkinlik olan beş kelime ile öykü, şiir, deneme benzeri yazı yazma  devam ediyor.Bu haftanın kelimelerini Kedi Mırıltısı seçmiş : Pestenkerani, diğerkâm, rabıta, muğlâk, kavi.

Yaz güneşi dimdik odasına geliyordu Talat Bey'in. Doğuya bakan odası yaz günleri inanılmaz sıcak oluyor, eklemlerini ağrıttığı için klima önerisini reddediyordu.Bitişik oda köşe oda olduğundan en azından öğleden sonraları  gölgede kalıyor ve Talat Bey'in o odaya taşınma isteği her geçen sıcak gün daha da artıyordu.


Zamanının en iyi okumuşlarındandı. İnce düşünceli, kibar bir adamdı. Modern hayatın gereklerini ve getirilerini eksiksiz yaşayan, torunlarını en iyi en pahalı okullara yollamak için yoğun  çalışan oğluna ve sevgili gelinine yük olmak istemediği için  eşyalarının o  odaya taşınmasını isteyemiyor ama her gün de bunu nasıl yapabileceğine kafa yoruyordu.

Torunu Berk 15 yaşında neşeli bir delikanlı idi. Bir kaç kere Berk'e çıtlattıysa da durumu "pahalı ve özel okul" un 2 yabancı lisan, şahane matematik,harika şu-bu öğretimi verirken ahlak ve empati gibi  şeyleri öğretmede berbat olduğunu  anlamıştı. "Eğitim-Öğretim Yılı" kavramı geride kalmıştı sahi.. "içine etmedikleri ne kaldı" diye söylendi içinden. Yaşlı ama akıllıydı. Dıştan söylenmek eklem romatizmalarını daha da arttıracak, istemediği oda değişikliklerine sebep olurdu neler görüyordu neler aman Allah korusun.79 yaşındaki Metin Akpınar'ın son durumu ne olmuştu sahi?

İçeriden gelen gürültüler üzerine kapısını  açıp gül kurusu-eflatun-krem rengi ağırlıklı döşenmiş büyük salona geçti. Berk, okuldan gelen 2-3 arkadaşıyla müzik açmış eğleniyordu. Birazdan hepsi aynı odada birbirlerine değil ekrana bakarak oyun oynayacaklardı ve "iyi vakit geçireceklerdi.


"Whats up dediş" dedi Berk ona bakmadan gülerek.

- Efendim?

Çocuklar güldüler.

-Oofff grandpa yaaa ...anlamıyon mu sen beni?

Talat Bey tereddütle bakındı.

-Anlamadım...ne dedin oğlum? Ne diyorsun?

-Gosh!Go to your room and rest old man!

Talat Bey  kahkahalardan incinmiş bir kalple odasına döndü. Ve bir daha çıkmadı. Akşam oğlu geldiğinde "Ekrem" diye seslendi. "Berk'i de alıp odama gelir misin?"

Berk ve Ekrem, Talat Bey'in odasına girdiklerinde aşina oldukları lavanta kokusunun huzurla odaya yayıldığını fark ettiler. Talat Bey onları  oturttuktan sonra kısaca o gün olanları anlatıp, Berk'ten bir açıklama istedi. Babasını  son derece iyi tanıyan Ekrem arkasına yaslanarak olacakları izlemeye koyuldu. Biliyordu ki bu öyküde acınması gereken babası değil, sağlam bir ders alacak olan oğluydu. Yılların Talat Bey'i...

"Eh Berk..büyümek ve eğitim bazen acıtır" dedi içinden gülerek. Karışmayacaktı.

-Biraz eğlendik dediş yaaa...ne bileyim senin  kelime dağarcığının kıt olduğunu..amma büyüttün. Eskide, eskilerde kaldıysan benim suçum mu oldu yani şimdi yaaaa!

-"Of of of" dedi Ekrem yine babasının sakin yüzünden gözünü almadan "tüyü de diktin..aferin oğlum"

-"Bak oğlum" dedi Talat Bey sakin bir sesle. "Sen de haklısın" . Durdu düşündü biraz ." Barışalım seninle. Bu odanın yan oda ile yer değişmesini istiyorum, arkadaşların ile yarın bunu yaparsan sana tam  bin lira vereceğim. Böylece sen benim gönlümü almış olursun , ben de eskide kalmışlığın ne demek olduğunu sana ve arkadaşlarına anlatırım müsaadenle"

Bin liradan sonrasını  pek de dinlemedi Berk. Havadan gelen onca harçlıkla neler yapacağını ve iki sandalye iki masa taşımakla da ebeveynlerinin gönlünü alacağını düşünüp seviniyordu. Biraz dikkat etse babasının bıyık altı gülüşü ve kabahatine karşı ağzını açmayışı onu endişelendirirdi. Ama babasının  cep telefonu ekranında değildi ve o, başka şeye dikkat etmeyi unutmuştu çoktan.

Ertesi gün Berk ve önceki gün gelen 2 arkadaşı Talat Bey'in odasını diğer odaya taşıdılar. Arada "are you happy now old man" gibi cümlelerle kahkahayı basıyor ama Talat Bey'in sessiz gülüşü ile endişelenmeyi akıl edemiyorlardı.Akşamüstü ufak tefeğin de taşınması ile Talat Bey'in isteği yerine gelmiş, Berk ve arkadaşları sahiden yorulmuştu.

Ekrem işten erken döndü o gün. Babasının yanına gitti ve elini öptü. "Ben yetiştirdim, benim de hatam..affet" dedi kısaca. Talat Bey sevgiyle artık tek tük kırlaşmaya başlayan saçlarını okşadı oğlunun. Bu, ona yeterdi. Babalığın gururu kadar sorumluluğunu da taşıyabilen bir oğlu vardı. Onur duydu.

Berk ve 2 arkadaşı Talat Bey'in odasına geldiklerinde yorgun , neşeli ve daha da laubaliydiler. Babasını görünce toparlandı Berk. "Eeee, dedee" dedi sabırsızlıkla. "Şu bin lirayı alalım artık istersen?"

Güldü Talat Bey:

-"Pestenkerani meşguliyetlerle uğraşmadığınızda diğerkâmlığı  tembih ediyorsunuz usunuza rasatım o ki." dedi ve derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Rabıtası yok geliyor sizle bu kelamların , bilmekteyim.Kavi tutun sahip olduklarınızı, yarın sizin de eskiyeceğiniz muğlak olayan bir hakikat bencileyin"


Berk ve arkadaşları ağızları bir karış bakakaldılar Talat Bey'e.

-Ne dedi o? dedi arkadaşlarından safça olanı içinden geçeni fark etmeden sesli söylemiş olarak.

-Bencil dedi bize galiba? Bi tek en sonunu anladım ..dedi öteki daha da şaşkın.

Berk ,  çocukluktan gelen alışkanlıkla çözemediği her sorunda olduğu gibi babasına baktı.

-Boş işlerle uğraşmadığınızda adam olursunuz, sahip olduklarınızın kıymetini bilin yarın sizler de benim gibi yaşlanacaksınız dedi..diye açıklası babası sakince. Sonra kaşlarını  kaldırıp "Yabancı dil de değil..anlamadınız mı siz bunu?" dedi.

Çocuklar alabildiğine utanmış, huzursuz olmuş, küçük düştüklerini düşünüyorlardı.

Talat Bey , elini cebine attı ve her zaman cebinde katlı duran temiz mendili ile birlikte bin lira çıkardı. Torununa uzattı. "Hepinize müteşekkirim" dedi.

Berk paraya bakakaldı.."Dede , bu ne" dedi odaya girdiğindeki gümbür gümbür sesi çoktaaan ardında bırakmış olarak.

-"Eskinin insanıyım, geçmişte kaldım. Ne yapalım şimdi oğlum" dedi Talat Bey sakince.

Berk'in gözlerinden öfke ve utanç yaşları süzülüyordu. Babasının yüzüne baktığında, onun da dikkatle kendisini süzdüğünü ve müdahil olmayacağını gördü. O ve arkadaşları sessizce odadan çıktılar.

Ekrem, bir kez daha babasının ellerini ellerinin arasına aldı. "Ağladığı için üzülme. Yarın daha çok ağlar ya da birilerini ağlatırdı bu dersi almasa. Sağolasın babam..varolasın" dedi.

Talat Bey, öğleden sonra gölgede kalan odasında huzurla bahçeyi seyre daldı.



22 yorum:

  1. Sanırım günümüzde çok rastlanan bir durum. Hayat değişiyor ve iki taraf da birbirini yadırgıyor her zaman. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. duygu emanet,

      Artık biz sonraki nesillerle bunu yaşar hale gelmek üzereyiz. "Aynen" kelimesi beni deli ediyor :-)

      Sevgiler

      Sil
  2. dede torununa kavi bir ders vermiş, bazen anlaşılmak için böyle dersler gerekiyor sanırım:)
    olayı hikayeleme tarzın çok güzel, yüreğine sağlık maimmm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maviye iz süren'cim,

      Sen beğendinse oy ne güzel ne güzel :-)))

      Sevgiler

      Sil
  3. Tatlı bir hikaye olmuş zaten bu kelimelerle yazabilmek çok iyi iş :) hikayede değindiğiniz noktaya günümüzde çok rastlar olduk...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. DoDe,

      Artık biz o çatışan kuşaklardan olmak üzereyiz diye düşünüyorum bazen :-)))))))))) Hikayeyi beğendiğine sevindim gerçekten teşekkürler ve sevgiler

      Sil
  4. Ben toruna değil oğula takıldım biraz. O kadar iyi yetişmiş ve herşeyin farkında. Arka çıkmıyor ama yinede çocuk böyle olmuş.
    Sanırım bazen ne yaparsan olacak olan oluyor mu ne...
    Ne bilim, bir anne olarak takıldıgım nokta o oldu.
    Kaleminize sağlık. Çok beğendim. Ki böylesi düşüncelere daldım.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyuşuk Hayalperest,

      Zaman ve koşullar farklı başlangıçlara yol açsa da sonunda armut dibine düşüyor. Böyle düşünüyorum istisnalar olsa da. Ama yorumuna çok güldüm. Anne olunca hayata bakışımız ve analiz ettiğimiz noktalar nasıl değişiyor di mi?

      Sevgiler

      Sil
  5. Ayy varya herkesinki çok güzel ama bu beni çok etkiledi, bugünkü gençliğin hâli olması açısından:( Kalemine sağlık, bayıldım:)Sondaki sürpriz de çok güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülten Çapkın ,

      Ne tatlısın :-) Çok teşekkür ederim.

      Sevgiler

      Sil
  6. Güneş fotoğrafı ayrı bir güzel olmuş :) ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. hah haaaa iyiydi yaa en güzeli de dedenin o konuşmasıydı uyanık dedeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çağla,

      Dedeler sağlam toprak.. onların verdikleri dersler unutulmuyor :-)

      Sevgiler

      Sil
  8. Tatlı bir hikaye olmuş.Yüzümde tebessüm ile okudum. Ellerinize sağlık :):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi Dünyasında,

      Tebessümün hiç solmasın ne güzel :-)

      Sevgiler

      Sil
  9. Böyle yetişen çocuklar var sahi saygısız düşüncesiz boş.. çok iyi bir öyküydü dedenin verdiği dersi sevdim valla umarım akıllanır Berk artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sessizgemi,

      Armut dibine düşüyor sonra hep, gerçek hayatta da öyle değil mi istisnaları saymazsak. Berk için umut var bence :-))

      Şimdi öyle çocuklar da çok..haklısın

      Sevgiler

      Sil
  10. Dede çok güzel bir ders vermiş. Kelimeleri çok güzel kullanmışsınız. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  11. İlkay,

    Bazen geçmiş daha kolay sanki..bugün ne çok çatışma ve değişim var onaylanması mümkün olmayan ...
    Beğendiğine sevindim öyküyü, dile getirdiğin için çok teşekkür ederim.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  12. Ebemkuşağı,

    Beğendiğine çok sevindim , teşekkürler. Dedelerin dersleri genelde sağlam oluyor zaten :-)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  13. Hehe çok güzeldi, kaleminize sağlık. Resimler de çok hoş olmuş, öykünüzle beraber=)

    YanıtlaSil