Ne zaman en mutlu anlarımı bulmaya çalışsam anılarıma dönüp, lisedeyken karne alıp eve doğru yola koyulduğum o günler gelir aklıma.
Mevsim yaz, ders sorumluluğu bitmiş;geçici de olsa özgürlüğün ilk günü.Henüz hiç bir şey için geç kalınmış olunmayan, henüz azalmamış olan,henüz kimsenin sizinle ilgilenip kısıtlamalara başlamadığı o gün.
Kısacık saçlarımın dibi hep koşuyor olmamdan dolayı terli olurdu genellikle.Rüzgarın denizden alıp getirdiğini saçlarımın arasına serpiştirmesini;o serinliği, o yosun kokusunu, o rüzgarın en maisini severdim. tek başına yürüyor olsam bile yanaklarımı ağrıtırcasına tebessüm olurdu.Ayakkabılarımı elime alıp çorabımın kaçmasına aldırmadan sahilden eve yürüdüğüm o zaman var ya o zaman...işte ne zaman en mutlu olduğum günlerdi diye düşünsem aklıma gelen zaman.
Cedric'in 40'lı yaşlar versiyonunun dizisini çekebilirim rahatlıkla.
40'lı yaşlardaysanız ve anıların renkleri hala çok canlı,yaşama isteğiniz törpülenememiş,kurallar anlam kazanmamış,yollar sizi çağırır sorumluluklar kır dizini otur der haldeyseniz hayat çok zor dostlar....