Normalde vazifem değil ama "Dünya Kartpostallarında Çanakkale" sergisine gelen sınıflara-öğrencilere sergiyi gezdirmek ,anlatmak özellikle üzerinde durduğum bir şeydi.Okullar sınıf sınıf çocukları getirdikçe, liseli genç kızların ve delikanlıların kapıdan "goygoya geldik aga" girişlerini izlerdim önce. En önde "çabucak girim çabucak çıkim" grubu, ortada "Fener akşam kaç gol kaçırdı" ya da "dalacam ben bu Mehmet'e" ya da " seviyo be bakışlarından belli" grubu, en sonda sevgililer ya da cool abiler grubu. Arada gerçekten öğrenme merakı taşıyanlar serpiştirilmiş olurdu.
Onlara önce kartpostalı anlatırdım. Bir nevi eskinin whatsapp'ı. Resimler ve mesajlar. Bu bir kültür, bu bir arşiv.Yılbaşında sokaklarda dizi dizi kartpostal satış telleri olurdu.Her gittiğiniz il ya da ülkeden "buradaydım" anlamı taşıyan o yerin simgesini resmetmiş kartpostal atılırdı. Bugünün kültür çalışmalarının hepsi bir arada. Konya mı..kent simgesi kartpostalda var. Kentin bir simgesi var, halk seçmiş belirlenmiş çoktan..ya da Viyana..aynı şey. Mesela ..sizce Kadıköy'ün simgesi ne olmalı?
Yavaş yavaş ilgilerini çekerdi konu.
Sonra onlara savaşı anlatırdım. Dünyanın gördüğü son centilmen savaşı.Mucizeleri, diğer savaşlardan farklı olarak eğitimli nüfusun yitirilişini, kanının inancının vatan aşkının son damlasına kadar direnenleri...
Basında neden yer almaz bilmiyorum ama mezunu olmaktan onur duyduğum Trabzon Lisesi 3 sene mezun vermedi.
Galatasaray, Konya ve İzmir Liseleri de o yıl mezun veremedi.
Sergi salonuna girdiklerinde var olan sohbet uğultusu kesilmiş olurdu burada.
Geri dönüp onlara bakardım.
"Onlar sizin yaşınızdaydı"
"Onlar evlerine dönemedi"
Bir süre düşünmelerine, hissetmelerine izin verirdim.
Hiçbiri o sergiden geldikleri gibi dönmezdi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ata'm!
Yolundayız....
18 Mart Çanakkale Zaferi tüm ulusumuza kutlu olsun!