maske etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
maske etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Kasım 2020 Cuma

Maske




 Maske takmak, yani en azından sıhhi amaçla maske takmak günlük hayatın rutini. Ne kadar çabuk kabulleniyoruz kocaman değişiklikleri.


Hayat ne maskelere mecbur etti bizi...bunu mu kabullenemeyeceğiz yoksa. Di mi?

Başta öfkeyle söylensem de (yaz mevsiminde maske nefes aldırmıyordu) mevsim kışa  döneli keyfii çıkardığımı bile söyleyebilirim.


Esnerken ağzımı kapatmıyorum  mesela😂😂😂

Rujumu maske üzerine sürme eğilimim var

Kulaklığım var ve telefonda konuşuyor isem kendi kendine konuşan bir kadın görüntüsünde idim işe yürüyerek geldiğim o tapılası saatler içerisinde. Şimdi ağzımı görmedikleri için bana deliymişim gibi bakmıyor insanlar.

Ama en keyiflisi, yürüyerek gelirken avaz avaz eşlik ediyorum  dinlediğim  şarkılara ve kimse bunu görmediği için son derece özgür şarkılarım.


Altta, Kadıköy yolu üzerinde Elvis'e "tomorrow will be to late" (tık)  haykırışları ile eşlik ederek evrendeki yerini alan 50 yaşında ve saçmalıklarını seven bendenizi görüyorsunuz.

Zor günlerden geçiyoruz.

Ama bunu can sıkıcı şekilde yaşamak zorunda değiliz.

Şarkıda da söylendiği gibi :


"I’d spend a lifetime
Waiting for the right time"

Bir ömür harcadım, doğru zamanı bekleyerek...


Gülümsemek için en doğru an..şimdi.


Şarkıdan bahsetmişken sözlerini ve çevirisini vermemek olmaz:


IT'S NOW OR NEVER

ŞİMDİ YA DA ASLA


It's now or never, come hold me tight
Şimdi ya da asla, gel sımsıkı sarıl bana,

Kiss me my darling, be mine tonight
Öp beni sevgilim, benim ol bu gece!
.
Tomorrow will be too late,
Yarın çok geç olacak,

It's now or never, my love won't wait.
Şimdi ya da asla, aşkım beklemeyecek.


When I first saw you, with your smile so tender
Seni ilk gördüğümde, o hoş gülümsemenle,

My heart was captured, my soul surrendered.
Kalbim ele geçirildi, ruhum teslim oldu.

I've spent a lifetime, waiting for the right time
Bir ömür harcadım, doğru zamanı bekleyerek

Now that you're near, the time is here at last.
Madem ki yanımdasın, nihayet zamanı işte.


Just like a willow, we would cry an ocean
Tıpkı bir söğüt gibi, okyanus dolusu ağlarız,

If we lost true love, and sweet devotion.
Eğer gerçek aşkı ve tatlı adanmışlığı kaybedersek.

Your lips excite me, let your arms invite me
Dudakların beni heyecanlandırıyor, kolların davet etsin,

For who knows when, we'll meet again this way.
Çünkü kim bilir, tekrar ne zaman böyle buluşacağız.

21 Nisan 2020 Salı

Corona Günlerdinde Evde Tiyatro Seçkileri





Keşke sebep bu kadar elim bir durum olmasaydı da bütün hayallerimin gerçekleşmesini izlerken dünya-insanlar için ürperten bir endişe duyuyor olmasaydım.

Çocuklarım yanımda, sokaklar temiz sessiz, uykum gelince uyuyor uykumu alınca uyanıyorum ve insanlar geri çekilince Karacaahmet Mezarlığının kocaman yeşilliğinde daha evvel görmediğim birbirinden güzel kuşlar belirir oldu. Geçen sabah uzun uzun bülbül sesi dinledim. Hatta önceki gün, evimin önündeki ceviz ağacına güzelliği ile başımı döndüren çılgın bir ağaçkakan geldi. Çığlık kıyamet evi ayağa kaldırdım. Bu, müthiş bir şeydi benim için.


Subway ve bilimum pizzacılar çocuklarımın hasretiyle yanıp tutuşuyordur çünkü dışarıdan yemek söylenmiyor artık. Ben ise pişirdiğim yemeklerin o gün bitmesinden memnun,huzurlu  bir daha bir daha pişiriyorum.


İşe gittiğim günler İstanbul'un iliklerime işleyen gürültü ve karmaşasından uzak olmanın keyfi var içimde. Tarihe tanıklık ettiğimi farkındayım. İş yerleri  kapalı, otobüslerde bir kişi bir kişi oturuluyor. 

Marketlere sayı ile alınıyoruz. Bir bilim kurgu filmi gibi hemen herkes maske ve eldivenle birbirinden uzak dolaşıyor. İnsanlar ya aşırı rahat-corona sanki marsta olagelen bişi gibi ya aşırı panik "yaklaşma banaaaaaaaaa". 

Caddelerde (hele sabahın o erken saatlerinde) 20 kişi var yok. Bu güzel..ama sebebinin korkunç bir virüs olması ve insanların acı çekerek ölüyor olması kahredici.

Hepiniz ,hepimiz ve sevdiklerimiz Allah'a emanet olsun.


Bugün ne yapılabilir evde, çocuklar bilgisayar  başından kaldırılıp sıkılmadan nasıl vakit geçirilir diye düşünenler için evde tiyatro önerim var sizlere.

Aşağıda linkleri bulunan tiyatroları izleyebilirsiniz.

Bence eşsiz bir fırsat. Seyretmek istediğimiz  oyunun üzerine tıklıyoruz...

Yine geleceğim...sevgilerimle


ONLINE SEYREDEBİLECEĞİNİZ OYUNLAR





Ankara Devlet Tiyatrosu
Bornova Şehir Tiyatrosu
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Eskişehir Şehir Tiyatroları
Van Devlet Tiyatrosu
Nilüfer Kent Tiyatrosu
Trabzon Şehir Tiyatrosu
Afyon Belediye Şehir Tiyatrosu
Tiyatro Pangar
Dostlar Tiyatrosu
Levent Üzümcü
Haluk Bilginer
Levent Kırca Tiyatrosu
Nejat Uygur Tiyatrosu
Kadro Pa
Proje No2
Mekan Artı
İTÜ Müzikal Topluluğu
Nazım Hikmet Kültür Merkezi
Galata Perform
Tiyatro Ak'la Kara
Tiyatro Oyunevi
Tiyatro Mundus
Hareket Atölyesi
Fulya Peker
FMV Işık Müzikal Topluluğu
Enka Tiyatro Kulübü
İçimizden Bir Ekip
Bonus
'



4 Ağustos 2018 Cumartesi

Gör



Ruhumu Yedi Kez Aşağıladım

İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı, 

İkincisi onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı, 

Üçüncüsü kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği zamandı, 

Dördüncüsü bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı, 

Beşincisi güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı, 

Altıncısı bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı, 

Ve yedincisi bir övgü şarkısı söyleyip de, bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı.

Khalil Gibran

25 Kasım 2013 Pazartesi

Otomatik Pilot

Son misafir de gidince, kapıyı artlarından kapattığımda zoraki gülümsemenin getirdiği yanak ağrısı da son buldu..huzur içinde astım suratımı.

Zaman içinde bedeli ağır olsa da edindiklerimden en çok otomatik pilotumu seviyorum sanırım. Ben, kabuğumun içinde hüzün,öfke,endişe,neşe ama her neyse yaşamın getirisi onu yaşarken, otomatik pilotum tam da yapması gerekeni yapıyor. Kâh ifadesiz bir yüzle anlatılanı dinliyor kâh meraklı bir sevecenlikle muhabbete iştirak ediyor. Bir sürü safsata bize erdem diye öğretilen şeyler. Demokrasi: ütapyanın en alası.. dürüstlük: en azından dürüst olanı yerle bir ediyor, kesinlikle sınırları olması lazım....Sevmek;cinayetler sevgi yüzünden işlenmiyor mu?Ya para sevgisi,ya güya aşk...kural,gereği gibi yaşamak ve yaşatmak olmalı belki de. Adaleti başkasından beklememeli insan, kendi adaletini kopartıp almalı.

Eski iş yerimde bir toplantı yapılmıştı. Beklemediğim halde son anda kürsüde diğer yöneticilerle oturmam ve bu şekilde iştirak etmem istenmişti. Bu çok hoşuma gitmedi aslında çünkü izlenmekten çok izlemeyi seven bir yapıya sahibim. Kontrolü sağlamak için hemen vazgeçilmez iki dostumdan birine sarıldım ve elime kalem alıp toplantıyı not etmeye başladım. Böylece hem meşgul oluyor, hem dinliyor, hem ciddi görünmeyi başarıyor hem de gözlerimi ancak istediğim zaman salondakilere kaldırıyordum. Kontrollü özgürlük, sevdiğim bir şey bu. Sonrasında konuşmalara iştirak eder, görüş beyan ederken otomatik pilota bıraktım yavaşça her şeyi. Orada çözüm-uygulamalar-talepler ile ilgili konuşurken insanları izledim. Çocukluklarını düşündüm. Sabah giyinirken koşturmalarını,telaşelerini gözümün önüne getirdim. Yüzlerindeki bilerek-bilmeyerek taktıkları maskelerin altında yalın hali ile insanlıklarını görmek arzusuyla onlara kaçamak bakışlar attım durdum. Çoğu benden hoşlanmıyordu. Gözgöze geldiğimizde küçümseyen ya da soğuyan bakışların beni ne çok eğlendirdiğini, aldırmazlığımın boyutunu bilseler beni o kadar eğlendirmemek için farklı bir ifade takınmaya çalışırlardı eminim. Aynı gerçeklik boyutunda olmamanın sonuçlarından otomatik pilot sayesinde uzaklaşabilmek...minnettarım!

Dışarıda yağmur serin tatlı bir melankoliye davetkâr. Vivaldi for seasonsu açıp dinlemek lazım. Shakespeare'den güzel soneler okuyacak suskunluğu da sözleri kadar huzur veren bir dost bulmak lazım.

Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, 
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna; 
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir 
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna. 
Senin için, sultanım, saatleri gözlerken 
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere, 
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken 
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere 
Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım 
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler; 
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım, 
Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler. 
Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, 
Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da



Sonra yapılacak tüm işleri boşverip, normlardan sıyrılabilecek kadar sıyrılıp camın önüne geçmek ve yağmurun her damlasının ayrı öyküsü olduğunun bilerek onları seyretmek lazım İşte yalnızlık en lüks özgürlük ki burada otomatik pilota pek gerek kalmıyor...ama yaşam öyle bir hal aldı ki insan bazen kendisine bile otomatik pilot ile bakmak zorunda kalıyor. Bazen üzüntüye yeise kendinizi bırakamayacağınızı biliyorsunuz. Düşmekten paramparça olmuş dizlerle kalkıp koşmaya devam ediyorsunuz. Yalın halinizden -de halinize, -den halinize, -e halinize dönüşmeniz gerekiyor.Yine de en çok yalnızken kendiniz olabiliyor ve zoraki gülümsemenin yanak ağrılarından kurtulabiliyorsunuz. Bu, sizin zamana dirayetinizi arttıran ve zamanın çözümü beraberinde taşıyan bir süreç olduğunu öğreten bir deneyim oluyor. Sonrasında ise umudun vazgeçilmezliğini , vazgeçmemenin önemini, hayatın ne çok yeniden başlamayı önerdiğini, yenilgilerin zafere dönüştüğünü,belirleyici olanın insan olmadığını öğreniyorsunuz.


Ağlayacağım zannederken gerçeğin güzelliği ile hayale gülümsüyorsunuz.













Şimdi Vivaldi ve yağmur zamanı...yine geleceğim.