özgürlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özgürlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2022 Perşembe

Önemsiz Bir Kadin ve Oscar Wild

 

1.      Hiç bir şey umudun ulaşamayacağı kadar uzak olmamalı.Hayatın kendisi zaten bir umut.

2.     Ateşle oynamanın faydası, oynayanın ucundan bile tutuşmamasıdır.

3.     Yirmi sene süren bir aşk , kadını harabeye çevirir ama yirmi sene süren bir evlilik onu kamu binasına çevirir.

4.     Bir tapınakta herkes ciddi olmalıdır, sadece tapınılan hariç.

5.     Benim kocam bir çeşit borç senedi, sürekli önüme gelmesinden bıktım.

6.     *mauvais quart d'heure(Fr) : Kötü bir onbeş dakika; zorunlu kısa bir deneyim alamında.

7.     Kadınların çok iyi eğitim aldığı  şu günlerde artık hiç bir şeye şaşmamak lazım, tabii mutlu evlilikler dışında.

8.     İnsanların anneleri beni her zaman ölesiye sıkar. Kadınların hepsi de sonunda annesi gibi olur. Bu onların trajedisi.

9.     Bir adam hata yapacak yaşa geldiyse, gereğini de yapabilecek yaşa gelmiş sayılır.

10. Entellektüel genellemeler her zaman ilginçtir ama ahlaki genellemeler hiç bir anlam taşımaz.

11. Vazife insanın başkalarından beklediğidir, bizzat yaptığı değil.

12. Memnuniyetsizlik bir adamın ya da bir ulusun ilerlemesindeki ilk adımdır.

13. Dünya, akıllı adamlar tadını çıkartsın diye ahmaklar tarafından kurulmuştur.

14. Yanıldım! Tanrı'nın tek bir yasası var o da sevgi.

Oscar Wilde sevdiğim bir yazar. Bu kitabını da hayli eğlenceli bulduğumu hatırlıyorum. Kitabı 03.10.2019 Perşembe okumaya başlamışım.


ilk kez 1893 yılında sahnelenen satirik oyunu Önemsiz Bir Kadın, Victoria Devri toplumundaki ikiyüzlülüğü ve yüksek tabakayı eleştiriyor.Önemsiz Bir Kadın, yazarın zenginlik ve yoksulluk, aşk ve evlilik, masumiyet ve erdem konusunda dönemin muhafazakâr zihniyetine karşı tavır alışının dikkat çekici bir örneği olarak nitelendiriliyor.

Oscar Wilde 16 Ekim 1854 yılında İrlanda'nın tanınmış göz cerrahlarından olan Sir William Wilde ve başarılı bir yazar, genç İrlandalı devrimcilere örnek bir şair olan Jane Francesca Wilde'ın ikinci çocuğu olarak Dublin’de doğmuş.9 yaşına kadar evinde eğitim görmüş.Portara’dan mezun olduktan sonra Dublin’de bir koleje kayıt alan Wilde okul yaşamında sıra dışı bir öğrenciymiş.

Okuduğu kolejde çok ünlü olan Berkeley altın madalyasını kazanmış. Oxford Üniversitesi Magdalen kolejine tam burs kazanmış ve kaydını yaptırmış. Edebiyatın ilklerinden olan hayatı sanata yaklaştırmak estetik akımının bir parçası olmuş.Estetizm hareketleri ile tanınan Oscar Wilde saçlarını uzattı ve odasını papatya, lale ve orkide gibi çiçeklerle dekore etmiş. Wilde’ın giyim tarzı eleştirilerin odağını olmuş. 1879 yılında Wilde Londra’da estetik dersleri vermeye başlamış.

Dublin'deki heykeli

Oxford’dan mezun olduktan sonra Florance Balcomb ile tanışacağı yer olan Dublin’e yerleşmiş. Fakat Florence, yazar Bram Stoker ile nişanlanınca Oscar, ona İrlanda’yı terk edeceğini yazmış.1878’de İrlanda’dan ayrılmış ve buraya küçük ziyaretler gerçekleştirmek için, sadece iki kez dönmüş. Sonraki altı yılını ParisLondra ve ABD’de geçirmiş.Londra’da kraliçenin danışmanlarından olan Horace Lloyd’un kızı Constance Lloyd ile tanışmış. Wilde ve Lloyd 29 Mayıs 1884'te Paddington, Londra’da evlenmişler Çiftin bu evlilikten iki çocukları oldubu evlilikten iki çocukları olmuş: Cyril (1885) ve Vyvyan (1886). Babalarının yankı yaratan davasından sonra Constance ve çocuklar Holland soyadını almışler.. 

Oscar Wilde İngiltere’ye döndükten sonra Pall Mall gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başlamış. Bu gazeteden sonra Womans Worl dergisinin editörü olmuş.

Yaşamının büyük bir bölümünde sosyalizm desteklemiş.Özgürlüğe olan düşkünlüğünü Liberty şiiriyle  açıça ortaya koymuş.

Şiirin bulabildiğim en iyi çevirisi şu şekilde :

Donuk gözleri olan çocuklarını sevdiğimden değil

Kendi sevimsiz kederlerinden başka bir şey görmezler,

Akılları hiçbir şey bilmeyen, bilmek umurunda olmayan,

Ama senin Demokrasilerin kükremesi,

Senin Terör saltanatların, senin büyük Anarşilerin,

Deniz gibi en çılgın tutkularımı yansıt,

Ve öfkeme bir kardeş ver——! özgürlük!

Bu uğruna sadece ahenksiz çığlıklar at

Sağduyulu ruhumu memnun et, yoksa tüm krallar olabilir

Kanlı budak veya hain toplarla

Ulusların haklarını ihlal etmelerini sağlayın

Ve hareketsiz kalıyorum - ve yine de, ve yine de,

Barikatlarda ölen bu Mesihler,

Tanrı biliyor ki bazı şeylerde onlarla birlikteyim.


Cinsel kimlik açısından pasif bir eşcinselmiş. Lord Douglas ve Alfred Taylor ile olan ilişkileri basında yer almış. Dönemin aktörü Charles Brookfield’in yardımı ile polisler suçlular ile olan ilişkisini açığa çıkarılmış ve dava açılmış.

Dava büyük ses uyandırmış tabii Oscar Wilde büyük bir ahlaksızlık suçu nedeni ile iki yıl kürek hapsine mahkûm edilmiş. Hapis hayatında oldukça zor zamanlar yaşayan Wilde hayatının kalan üç yılını parasız olarak geçirmiş.

Hapisteyken kalem dahi verilmeyen Wilde’ın isteği sonralardan kabul edilmiş Hapiste iken Douglas’a 50.000 kelimelik bir mektup yazmış ama gönderememiş. Ölümünden sonra mektup kısaltılarak yayınlanmış.(Oscar Wilde’ın Mektupları )

Wilde, 30 Kasım 1900'de menenjitten ölmüş. Ölmeden hemen önce rahip Cuthbert tarafından Katolikliğe tekrar kabul edilmiş. Ölürken otel sahibi ve papaz yanındayken ünlü "Ya duvar kağıdı gider, ya ben." sözünü söylemiş Vefatının ardından Cimetiere de Bagneur mezarlığına gömüldüyse de, daha sonra yine Paris’teki ünlü Pere Lachaise’e taşınmışve Sir Jacob Epstein tarafından tasarlanan ve üzerinde erkek melekler olan mezartaşının altına gömülmüş.Mezarı hayran öpücükleri ile kaplı :-)

Bugünün şarkısı sonradan bile anlaşılamayanlara gelsin :)




 

29 Aralık 2021 Çarşamba

Rimjhim Rimjhim Günlerden Bir Ömür



Akşam şarja koymayı unutmuşum telefonumu.

Sabah  açılmayıverdi.

Forumlara bakıp şurasını elle burasını büktür komutlarını izleyip yapabiliyorum tamiratları genelde.

Ama bu sefer olmadı.

Xiaomi Red 6 Pro

E evvelden sorun yoktu ki tekledi tekledi de gitti diyeyim.

Kaç tamirciye götürdüm.. olmadı. Kendi yerine verdim tamire, 4 güne haber  bekleyin o da hafta sonu dahil sayılmıyor dediler.

Müdürüme mail yazarak bana ulaşamayacağını bildirdim.

Sonrası özlenen bir özgürlük...ne cendereymiş arkadaş her an ulaşılır olmak!

* * *

Ellerim alışkanlıkla 2-3 dakikada bir telefona uzanıyor. Whatsapp bildirimi var mı , biri aradı mı,  iş yerinden haber var mı?

Yahu ben kimim de o kadar dert etmişim ya haberim olmazsa ya zamanında müdahale edemezsem diye ..işleri.

Yolda yürürken kulaklık takmamak ne güzelmiş. Kulaklarımda kuşların sesi, zaman zaman rüzgar esince özlediğim tını,yağmur pıtır pıtır ya da Aamir Khan'ın o hint şarkısındaki gibi "rin çin rin çin"...


Sanki bir organım halini almış..elimmiş gibi, kolummuş  gibi. Doğduğumda olmayan bir  uzantı-ağırlık.

Düşünceler, objektifin bir noktaya fokuslanması gibi netleşiverdi.


Zaman, hak ettiği değeri kısmen de olsa kazandı ve farkında olunarak yaşandı.

Bir kitap okumuşum 0 4 günde...inanılır gibi değil. Sohbetler, yemekler, yüzyüze konuşmalar,hatta  kavgalar ..hepsi  bölünüveriyor zaten hiç susmayan cep telefonu çaldığında.

Otobüse biniyorum..hipnotize gibi herkes cebine bakıyor. Karşımdakine dil çıkartıp nanik yapsam görmeyecek kimse. Düşündüm, ben de çokça öyleyim. Korkunç bir şey bu.

Sadece saat takmayı akıl edemediğimde ciddi panikledim çünkü saatinde bir yerlerde olmak zorundayım ve çok sık saate bakarım ben. Sevmem gecikmeyi. Saat takmayı da özlemişim bu arada :-)

Özgülük ki en özlediğimden..memnundum cep telefonu olmadığından.


Sonra beni ürküten bir şey oldu.


Bazı ödemeler için internet şubesinden banka kayıtlarıma gireyim dedim. SMS yollayacağız diye tutturdu kimisi. Giremedim. Kİmisine girdim ama  ödemeler için mobil şubeden  yapmalısınız diyor internet şubeden yapamıyorsunuz. 


Cep telefonu, kimlik kartından öte yaşamsal mecburiyetler içerir olmuş. Sistem sizi zorluyor gerçekten zorluyor.

Düşününce ..ürkütücü.

Düşününce dedim de. Öyle çok düşünebiliyorsunuz ki  cep telefonunuz hayatınızı sömürmediğinde...şaşar kalırsınız.

Dün mecburen yeni telefon aldım. Eskisinin tamirine 1850 TL istedikleri için üstüne kattım cillop gibi  Samsung aldım.

Satıcı çocuktan  sim kartımı telefona yerleştirmesini rica ettim. Bunu yaptığı  an telefonum  çaldı, çocuğun da korkudan dibi düştü. "Abla bu ne ya" dedi. Üzgün bir suratla ona baktım. "Özgürlük bitti sesi" dedim.

Whatpsapp yedeklemesi yapmamışım bu sefer. Tüm verilerim silindi. Hem üzüldüm hem de belki bir reset şarttı geçmiş ile aramda dedim.

Bilmiyorum , güzel ve özgür günlerimiz olsun diyorum şimdilik.

Emojiler, kelimelerin yerini alalı tatsız zaten bir çok şey  .

Bunları yazarken gülümsüyorum ben ama kusursuz yuvarlak sarı bir surattaki simetrik çizgi değil gülüşüm. Mana emekle geliyor ; gülmek için de ifade edebilmek için de lazım...


Bu arada, şarkıyı yayınladık sözlerini de yayınlayayım. Efil efil  neşe ve özgürlük dolu. Sevecen. Özlediğimiz gibi.

Zoobi doobi Zoobi doobi

Rüzgarda savrulurken nağmeler Gökyüzü de onla beraber
Tüm zaman şarkı söylüyor Zoobi doobi Parampum
Zoobi doobi Zoobi doobi pum paara Zoobi doobi param pum
Zoobi doobi Zoobi doobi Neden deli aptal bu kalp dans eder?
 
Dallaryapraklarında şarkı söylüyor
Üzerinde çiçekler,arılar şarkı söylüyor
Çılgın ışık ışınları şarkı söylüyor ,Bu kuş şarkı söylüyor
Bahçede iki çiçek arasında bir konuşma oluyor
Filmlerde olur gibi, aynı şekilde oluyor
Zoobi doobi Zoobi doobi pum paara Zoobi doobi param pum
Zoobi doobi Zoobi doobi Neden deli aptal bu kalp dans eder?
 
Yağmur damlaları düşer pıtır pıtır,Rüzgar eser fısır fısır
Yağmur yapar tip tip,gökyüzü yankılar bum bum
Bheegi bheegi saree mein yeh thumke lagaati tu
belin ısırıl ısklam olmuş,bedeni sarar Saree n
Filmlerde olur gibi, tam olarak aynı şey oluyor
Zoobi doobi Zoobi doobi pum paaraZoobi doobi param pum
Zoobi doobi Zoobi doobi Neden deli aptal bu kalp dans eder?
 
Ay,dünyaya serenat yapar
Parıldayan bir yıldız kasıla kasıla şarkı söylüyor
Yalnız bir gece, gel ve bana dokun.
Filmlerde olur gibi, aynı şekilde oluyor
Zoobi doobi Zoobi doobi pum paara Zoobi doobi param pum
Zoobi doobi Zoobi doobi? Neden deli aptal bu kalp dans eder?
Zoobi doobi Zoobi doobi pum paaraZoobi doobi param pum
Zoobi doobi Zoobi doobi Neden deli aptal bu kalp dans eder?


Zoobi Doobi Zoobi Doobi

Gungunaati Hai Yeh Hawaayein, Gungunaata Hai Gagan
Gaa Raha Hai Yeh Saara Aalam, Zoobi Doobi Parampam
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Pampaara Zoobi Doobi Parampam
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Naache Kyun Paagal Stupid Mann... (2)
 
Shaakhon Pe Patte Ga Rahe Hain, Phulon Pe Bhanware Ga Rahe
Deewaani Kirane Ga Rahi Hai, Yeh Panchchhi Ga Rahe
O O O Bagiya Mein Do Phulon Ki Ho Rahi Hai Guftgu
Jaisa Filmon Mein Hota Hai Ho Raha Hai Hubahu
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Pampaara Zoobi Doobi Parampam
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Naache Kyun Paagal Stupid Mann... (2)
 
Haan Rimjhim Rimjhim Rimjhim San San San San Hawa
Tip Tip Tip Tip Bunde Gurrate Bijaliya
Bheegi Bheegi Saari Mein Yuun Thumake Lagaati Tu
Jaisa Filmon Mein Hota Hai Ho Raha Hai Hubahu
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Pampaara Zoobi Doobi Parampam
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Naache Kyun Paagal Stupid Mann... (2)
 
Ambar Ka Chaand Jamin Par Itaraake Ga Raha
Ik Tim Tim Tuta Taara Aur Ithalaake Ga Raha
Hai Raatein Akeli Tanaha Mujhe Chhu Le Aake Tu
Jaisa Filmon Mein Hota Hai Ho Raha Hai Hubahu
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Pampaara Zoobi Doobi Parampam
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Naache Kyun Paagal Stupid Mann... (2)
Zoobi Doobi Doobi O Doobi Paagal Stupid Mann Pamaparara
Zoobi Doobi Zoobi Doobi Pamapara Paagal Stupid Mann





4 Şubat 2021 Perşembe

Duygular Renk Renk

Kendi bloğumdan intihal yapacağım bugün.

Belki şöyle baba bi üniversiteye beni de rektör-dekan bişi atarlar :-)



En sevmediğim duygu çaresizlik. Rengi bulanık safran sarısı, çirkin bir kırmızının üzerine dökülmüş. Ne yapsam atamıyorum üzerimden, ne varsa bende kalan alıp götürüyor hepsini tereddütsüz...Zamanın getirdiklerini zamansız alıyor benden.Soğuk!




En aldırmadığım duygu öfke. Rengi palyaço pembesi.Nadir gelir, ben geliş sebebini sormadan alır şapkasını gider ardında iz bırakmadan.Kanımı ateşleyişini, bende yarattığı adrenalini severim ama en çok geç gelip tez gidişidir sevdiğim.Bir de , sadece öfkelendiğimde aldığı bir renk var gözlerimin; çakmak çakmak bir yeşil.Onu da severim.
  
                                                        

En vazgeçilmez duygu huzur. Sevgi maisi ile şefkat maisinin uyumla kucaklaştığı bir mai rengi. O kadar serin bir sıcaklık ki o, incinmesin,kırılmasın , benden kimse alamasın diye kalbimin ve beynimin ennnnn içerilerine yerleştirip duvar ördüm çevresine. Aldırmazlığı içime veren Allah'ıma şükürler olsun.Bazen köy yanar kel bakar modunda yaşamak o kadar güzel ki :-))
En şiddetli duygu aşk. Rengi değişken ama asla pastel değil ve asla beyaz değil. Genelde damarlarımda kanın Şibumi kıvamında dolaşmasına neden oluyor.


En kuvvetli duygu annelik. Rengi mercan yeşili ile turuncu karışımı. Uç duygu ve kavramların uyum içinde tek potada erimesine neden olan karmaşık bir düzen getiriyor dimağınıza.İlk defa ölümden korkuyor insan...onları bırakmak korkusu ölümden baskın.
                                                           
En ferahlatıcı duygu özgürlük.Dünyanın tüm rüzgarlarını ciğerlerinize doldurmak demek özgürlük. Göğün maisi ile bulutun beyazı birbirine karışmış,Dalgaların köpüğü gibi kıpır kıpır ve vazgeçmeye hazır. özgürlük sıcak havada alınan serin ve taze bir nefes gibi...
                                                                               
En nitelikli duygu merhamet. Allah almasın kalbimden onu..başka iyi bir niteliğim yok çünkü. Merhamet kahverengi yeşil, merhamet sakınımlı mahçup. Merhamet suskun dilsiz ,tevazu içinde ama başı hep dik. Maşkerhamet anne kurabiyesi tadında..
En bedel ödeten ama en arı kalan duygu adalet. İnsan kendi adaletini uygulamalı, adaleti el'den beklememeli bazen. Adalet kömür karası kararlı.Adalet çelik kadar soğuk ama elden bırakmazsan senin vücut ısında.
                                                                

En salak duygu korku. Rengi çiğ sarı..uçup kaçacak gibi.Bir Allah'tan bir nefsimden bir de sarhoştan korktum şimdiye kadar. Öteki renklerimi zedelemesin diye gelse de görmem, seslense de duymam duygularımdan bu. Soğuk çorba içmek gibi...


En çabuk kaybolabilen duygu vefa. Lila rengi, utangaç. Az insanda bulunur, çoğaltılması resimlerle-kokularla-şarkılarla mümkündür. Kırılgandır,beslenmesi gerekir. Lazım yerde vefasızlık eden de..Allah'a havale edilip silinir.

3 Temmuz 2019 Çarşamba

"Şimdilik"lik Özgürlük




“İnsanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır . ” Jean-Jacques Rousseau .

Birden ağır çekime girdi hayat. Herkes ve her şey yavaşladı. Çocuklarım eşimle birlikte tatile gitti ve ben iş durumumdan dolayı onlara engel olmamış olmanın hazzı ile akşamları boş eve gider oldum.

Onların bir arada mutlu ve neşeli olduğunu bilerek...

Akşamları kapıyı anahtarla açmak garip geldi ilk gün. Yıllardır yapmadığım şey.O kadar uzun süre yalnız kalmamıştım ki, önce heyecanla neler yapacağımı planladım. 

Sonra çekirdek ve kola alıp eve gittim ve Harry Potter serisini izlemeye koyuldum.


Bu, bir çok insan için yavan bir seçenek olabilir. Benim için ise çabuk bitmemesini dilediğim eşsiz bir dinlence anısı.

Sonra , huzurun sebebinin yapmak istediklerimin bir kısmını gerçekleştiriyor olmasından daha çok yamak zorunda olmadıklarımdan kaynaklandığını fark ettim. Bir adım içerisinde ne çok işi işe bağladığımı, ne istediğimden çok ne yapmam gerektiği odaklı  yaşadığımı,  ne istediğime artık benim bile aldırmadığımı fark ettim.


Bu gerçekten korkunç bir şey.

Dünyanın her yerinde mi annelik böyle, kadın olmak bu kadar yorucu bilmiyorum. Sanırım objektif bir şekilde bunu  anlatabilecek  kimse de yok tanıdığım.

Ama  öğrendim ki, gerçekten istemediğini yapmamakmış özgürlük.

Güzel tadını  hiç  unutmamak ve   "Fi" yi kaybetmemek dileğiyle  bir kaç gün daha yaşayacağım özgürlüğümü.

Sonra bebeklerimin eşsiz kokusu, sesi ,varlıkları girecek kapıdan içeri tekrar ve ben  Wilhelm Reich 'in DİNLE KÜÇÜK ADAM kitabında dediği gibi "başka bir insanın kölesi olma özgürlüğü öyle kolay anlaşılır bir şey değildir" kısmına geri döneceğim.

Özgürlüğün tanımı tekse bile mutluluğun tanımı çok ama çok fazla ve çok ama çok karmaşık.




23 Eylül 2018 Pazar

Temizlikçi-1


Eşim askere gittiğinde özgürlüğümü ilan ettim.

O döneme ait en sevdiğim anılar , sabah evden çıkıp bir gazete bir kalem bir kitap ile Kadıköy sahiline yürüyerek gidişim ve eskiden orada olan çay bahçelerinde kahvaltı edişime aittir.


Deniz,müzik,salaş masalar,kitap,çay ve zamanın tamamının size ait oluşu.

Bir insan başka ne ister ki bu ölümlü dünyada.

Gözümün kimseye değmemesine özen göstererek dünyada kalan diğer tüm insanları yok varsayar (asosyalim bennn) canımın istediği o uzun vakit bitene kadar çay içip kitap okuyup arada gazeteden bulmacalar çözüp sonsuz maviliğe bakardım.


Sonra ağır adımlarla eve döner ve kitap okumaya devam ederdim.

Şükürler olsun, cep telefonu yoktu çok fena özgürdük o zamanlar.

Ne bir demlik çay demledim, ne bir tabak yemek pişirdim. Hayat yaşamak içindi sadece ve ben yemek-uyumak gibi zaman çalan şeylerden kendimi muaf tutuyordum büyük bir keyifle. Normalde zaman ayırmayı sevmediğim eylemler bunlar. Karnım acıkınca ve buna dayanamadığımda bedenimin bozuk bir makine gibi olduğunu düşünürüm hep üzülerek.

Sonra Özer'in geri dönüş tarihi yaklaştı ve ben  uzun zaman üstüne ilk defa dönüp eve baktım. 

Daha çok bir barınaktı benim için.Yuva değil, ev değil.. 

Bakkaldan mı aldım telefonunu hatırlamıyorum, üst sokaktan bir yerden bir temizlikçi çağırdım. Temizlikçilere ait tek hatırladığım bir gün evvel aklımın almadığı  şekilde annemin temizliğe başladığı ve kadına yemekler pişirdiği idi. Bir de bi sürü bez çıkardı ortaya. Hımmm bi de temizlik malzemeleri.

Patates yemeği yaptım, Özer'in atletleri mükemmel temizlik bezlerini oluşturdu ama eve dokunmadım. Temizliği ben yapacaksam ona niye para veriyordum ki? 


Kadının eve girişini hatırlıyorum. Solan tebessümü ve büyüyen gözbebekleri ile bir süre kapıda kalakaldı öyle. İzin istemeyi atlayarak dehşete dönüşen endişesi ile evi gezdi.

-Patates yemeği yaptım size..dedim
Küçümseyen bir bakış attı yüzüme
-En kolayı diye herkes onu yapar, hiç sevmem
Şeytan boynuzlarım çıktı  tepemde derhal
-Sevmiyorsan yemezsin, yiyenini buluruz

Terslemekle gülmek arası bakındı. Sonra suratı asıldı yeniden.
-Telefonun var mı?
-Var

Gösterdim, gitti bir  kaç numara çevirdi.

-Gülsüüüm... He benim he..Bana bak, ablanı   filancayı falancayı onu bunu da al, kimi bulursan al gel çabuk. Hepimiz toplaşsak ancak temizleriz burayı  (Göz ucu ile bana baktı) Bok götürüyo burayı  çabuk gelin.


Şeytan boynuzlarım sivrildi ama kadını sevmiştim nedendir bilinmez. Utanmamı bekler bir hali vardı, gittim kitabımı aldım mutfağa yöneldim.

-Sen salonu toplamaya başla..dedi hafif buyurgan
-Parayı bölüşüyor muyuz ki işi bölüşelim ..dedim sakınmasız

Ciddi sinirlendi.

-Ben gidip patates yiyeyim, gelenler de sevmez mevmez ziyan olmasın ..dedim ukala ukala

-Seveni var da burada pişeni yemezler ..diye yapıştırdı cevabı

Tam ne yemeleri gerektiği konusunda içimden geçen yaratıcı önerileri  paylaşacaktım kendimi tuttum. Daha sabahtı, ertesi gün Özer geliyordu ve evet asker dönüşü barınağıma değil yuvasına adım atmalıydı.


6 kadın  bir bütün gün çalıştılar. Başta sordukları "bunu atayım mı" sorusunu artık duymaz oldumsa da kapının  önünde atılacaklar yığını henüz öğlen olmasına rağmen şimdiden minik bir dağa dönüşmüş vaziyetteydi

Patatesi kimse yemedi.

Hava kararmaya yüz tuttuğunda evim pırıl pırıl, derli toplu,huzur içinde ışıldıyordu. Ben her ayrıntıya neşeyle göz gezdirirken konuşmaya mecali kalmamış kadına normalde ödenecek tutarın 2.5 katını uzattım. 

Samimiyetle ve dostça "elinize sağlık, her şey harika görünüyor " dedim.
Yüzüme baktı "bir daha beni çağırma, sokağından geçmem yemin ediyorum" dedi.

Şeytan boynuzlarım  battıkları yerden geri fırladı.

"Elin iyi işliyor ama çene elinden çok işliyor, çağırmam " dedim.
Yine güldü o anlamadığım    keyifle dolu ifadeyi takınıp.
Sanırım bi şekilde komik bulmuştu beni.

Çöpleri de ellerine tutuşturdum, gittiler.


Ertesi gün Özer eve geldiğinde gün parlak, ev ışık dolu idi. 

Kalplerde huzur ile evliliğimizde ve hayatımızda yepyeni , güzel bir dönem başlamıştı bizler için.