ya sev ya sat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ya sev ya sat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2021 Cuma

Ya Sev Ya .....



Bayılıyorum TLC'deki "Ya Sev Ya Sat" veya "Kumsal Evleri" türü programları seyretmeye.

Dünya ne güzel ve ben ne kadar azını gördüm dedim önce.

Evleri, seçimleri, önceliklerin farklılıklarını  merakla izledim sonra.

Çift lavabonun önemini bir türlü anlayamadım mesela.



Evlerin değişimini izledim .

Bunun meslek olarak ne eğitim gerektirdiğini merak ettim.

Kaç meslek dalı bir arada çalışıyora baktım.

TV programı olarak bunu  düşünüp organize eden beyne saygı duydum.

Minnacık mekanlarda yaşamayı seçenler ile "5 yatak odası  5 banyo bir de bodrum kat, bahçe mutlaka geniş olmalı" diyenler arasındaki farkı düşünüp  hangisi neden bunu seçiyor acaba diye de düşündüm.

Bütçeniz ne kadar diye sorulduğunda "1250000 dolar" diyenlerle bildiğiniz papaz eriğin kilosunun 19 TL olduğu  memleketimin insanlarını  kıyasladım hazin iç çekişler eşliğinde.

"Kendimi burda yemek yaparken hayal edebiliyorum"lar dikkatimi çekti sonra. "Burada arkadaşlarımızı ağırlarken kendimi hayal edebiliyorum"


Coğrafya kadermiş var ya...gerçekten öyle.


Hayal edebilmek kiiim biz kim?!


Hayallerimizi de çaldılar.

Her günkü yürüyüş yolum üzerinde Siyami Ersek Hastanesi var. Onun tam önünde miniminnacık bir simitçi kulübesi. İçinde koskocaman bir adam. Koskocaman adamın oturduğu tabure..kışın kımıldamadan oturmak zorunda orada. Akordeon gibi katlanmış da katlanmış. "Zeytinli mi olsun sade mi" yanından geçerken en sık duyduğum cümlesi. Başka bir şey diyemiyor sanki. Bu cümle ona, hayatına,diline ,damağına yapışmış. Zeytinli mi sade mi..

Kendimi o tıkış tıkış mekanda hayal edebiliyorum.

 Hayallerim filan kalmamıştır herhalde. Akşam eve götüreceğim ekmeğim var diye şükreder, ağrıyan dizlerimden şikayet etmekten bile korkarım o  kibrit kutusu kadar simitçi kulübesi elimden giderse diye. Önümden binlerce insanın geçip gidip beni oradaki bir ağaçtan bir park dubasından farklı görmeyişine de aldırmam zamanla. "Çift lavabosu yok..kendimi burda hayal edemiyorum" demem. "Tuvaletim gelmesin burayı kilitleyip taaa hastaneye gitmek zorunda kalmiiim" derim sanırım.

Minimalist yaşam sevenler, minnacık karavanda merdivenin alt kısmına dolaplar yapıldığında şaşkınlık ve sevinç  çığlıkları atıyorlar. Onu oraya nasıl sığdırdın bu harika...çığlıkları  kaplıyor her yeri.

Siz gidin bi de o adamı görün. O adamı o kibrit kutusu kadar simitçi kulübesine hem de taburesiyle nasıl sığdırmışlar,koskoca adama böyle bir hayatı nasıl  kabul ettirmişler onu görün.

Coğrafya kadermiş..

Ya sev ya terk et diyarı burası.