konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2018 Pazartesi

Plak Günleri -


8-9 Eylül tarihlerinde , Kadıköy Belediye'sinin artık gelenekselleştirdiği "Plak Günleri"ne gittim. Geçen sene daha bir neşeliydi  insanlar , bu sene durgun gördüm katılımcı kitlesini ama yine de 27.000 kişinin 2 günde gelip bu küçücük alanda meraklı oldukları şeyleri aramaları, okul bahçesinde Müzeyyen Senar anısına konulan otomobille fotoğraflar çektirmeleri,merakla ve ilgiyle alışveriş yapmaları azımsanacak bir şey değildir bana göre.

Bu sene organizasyon geçen seneden daha iyiydi diye düşündüm. Yine isteyenler için büfe kurulmuştu, seçilen müzikler ve ses sistemi takdire şayandı. Plak Günleri baskılı çantalar ve kısa açıklamalarla anlaşılır  olan program  broşürü de hoşuma gitti. Ama geçen sene kaldırımlarda , insanları Plak Günleri'ne götüren işaretler vardı ve bence çok işe yarıyordu, bu sene unutmuşlar.



Güneşli Eylül havasında isteyenlerin rahatça dinlenip akşamki mütüşlü konseri bekleyeceği puf koltuklar serpiştirilmişti ağaçların dibine. Kocaman bir artı aldı benden bu. Oldum bittim severim şu puf koltuklarda serilme işini.


Program şu şekilde idi:


Programın ve  bilgilerin olduğu sitede alt kısımlarda seçilen belli şarkıların plak dinletisi var, akıp gidiyor. Bugün iş yerinde sadece bu açık ve keyifle dinliyorum. Tavsiye ederim :

Siteye gitmek ve keyifle 45'lik plaklar dinlemek için lütfen (tık)

Biz, eşimle apar topar oradan çıkmak zorunda kaldık çünkü pikaplar, plaklar haddinden fazla baştan çıkarıcı idi ve Türkiye ekonomisinde iki çocuk okutan orta halli anne babaların artık bu tür yerlerde sadece bir limonata içme hakkı var. Fazlası yani  meraklı olduğunuz bu  güzel alanda alışveriş yapabilme lüksü , eski güzel günlerde kaldı.

  












8 Ağustos 2018 Çarşamba

Sanat Bizim Var Oluş Mücadelemiz - Kadıköy

Geçen seneye ait plak günleri tanıtım görseli


Kadıköy Belediyesi kurumsallaşan kültür politikasını her sene daha öne çıkartıyor. Bir çok alanda olduğu gibi sanatta da son kalelerden olan Kadıköy, çevre ilçelerden hatta karşı yakadan   sanatçıların taleplerini karşılayıp "sanatsız kalan bir ülkenin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sözünün sahibi güzel  insan büyük önder Atatürk'ün öngörüsünde sanatı var ve  değerli kılmaya devam ediyor.

Bu, şaka değil büyük bir mücadele.

Sanat geçmişe sahip çıkıp geleceği yaşamak, sonsuz bir soyutlukta somut sonuçlar elde ederek o verileri yönetmek bu anlamda belki de.

Bir çok kültür merkezi ve açık alanda halka etkinlikler sunarken , sanatı koruyup sanatçıyı platformlarda bir araya getirip birlik sağlamak. O arada da habire "o niye öyle bu niye böyle o niye olmadı bu niye olmadı şu benim tanıdığım " larla mücadele edip yapıcı eleştirileri cımbızla almak.

Yazarken kolay yaşarken  neşeli bir zorluk olsa gerek.

Kültür Müdürü onun bunun tanıdığı, çok tiyatro izler sanatsever bi abimizdir şeklinde biri değil. Bir çok alanda önemli çalışmaları olan mütevazı bir profesör. Maça 1-0 galip başlatan bir unsur bu.

Sinematek kurdu bu sene. Bana göre en baba olay bu.

Çocuklara özel kültür merkezi var artık : Halis Kurtça Kültür Merkezi


Karikatür Evi var nerde görülmüş?


TESAK var sahilde hemen...felsefe seminerleri efsane efsane...!


Barış Manço'nun  evi var müze..Türkiye'nin en çok gezilen müzelerinden o. Çocuklar seviyor Barış Abi'lerini.


Barış Manço Kültür Merkezi var gençlerin çok katıldığı eetkinlikler düzenleyen.Uluslarası seminerleri, festivalleri ve en çok da sergileri  güzel.


BMKM'de Fenerbahçe Müzesi'nden özel seçkilerle muhteşem bir sergi açılmıştı mesela


Kozyatağı Kültür Merkezi var o kadar hane odaklı yerde buram buram konserler - harika tiyatrolar, şehsına münhasır kitap günleri bile düzenleyen  sunan.


CKM zaten marka olmuş, anlatmaya hacet yok.


Yeldeğirmeni  Sanat var, Asya yakasının Aya İrini'si olmuş caz ve klasik müzik sunuyor  programlar son derece seçkin.


Süreyya Operası'ndan bahsetmemek olur mu?O apayrı bir yıkılamayan kale.    Hala her koltuğunun dopdolu oluşu içimde umudu  bahar dalı gibi çiçek çiçek tutan sebeplerden biri zaten.



Konserler,sergiler,tiyatrolar,her yaşa özel "yaptım işte" lik değil her anlamda özenle hazırlanan etkinlikler, seminerler,festivaller,paneller, özel çalışmalar, projeler, STK 'ların etkinlikleri,amatörler....herkes her şey  burada.

Seviyorum ben Kadıköy Belediyesi'ni.

Şimdi Özgürlük Parkı'nda Yetişkin Festivali var. Oyunların her biri özenle seçilmiş. Ücretsiz etkinliği sizler kaçırın istemedim.

Sanat bizim var oluş mücadelemiz.

Siz de var olun  ....

http://www.kadikoy.bel.tr/documents/file/dosya/E-prg_BuyukTiytFest-03.jpg

11 Ocak 2018 Perşembe

Kültür Sanat

Buralarda yokken azcık kültür-sanat takıldım.

Bir kaçını anlatayım:

1-) Hizmetçi -

Hizmetçi, 2016 yılında vizyona giren, Güney Kore yapımı erotik psikolojik gerilim türündeki bir Park Chan-wook filmi. Başrollerini Kim Min-hee, Ha Jung-woo ve Kim Tae-ri paylaşmaktadır

Film 3 bölümden oluşuyor. 3'ü de birbirinden keyifli ve ilginç. İlk bölümü izlediğinizde bir öykü izlemiş oluyorsunuz. İkinci bölümü izlediğinizde ilk bölümde bildiğiniz her şeyi farklı algılıyor ve kaşlarınız yukarı kalkmış , keyifli bir "a-aaa" silsilesi içerisinde debeleniyorsunuz. Üçüncü bölümde ise aynı hikayeyi izliyorsunuz ama ilk izlediğiniz anlarda olmayan sahne ve bilgilerle bezenip, yarısını duyduğunuz bir cümlenin tamamını işitip tabloyu ancak görmüşsünüzcesine. Daha evvel hiç böyle bir film izlememiştim ve erotik bazı sahneleri olsa da buraya filmin adını alıp sizlere önermeye karar verdim. Gerçekten ilginç ve hoş bir film.


2-)Borusan Quartet - Süreyya Operası







Birinin kemanında bir ses vardı..dünyaya sadece onu dinlemek için gelmiş olabilirim. 300 yıllık mıymış ne. Konser ne zaman başladı ne zaman bitti  haberim olmadı. Kendimi "bilerek" kaybettim nağmelerde.

3-) İDOB yeni Yıl Konseri - Süreyya Operası


Sonunu çocukların cıvıltılı sesleri ile süsledikleri bir çok  harika ses ve müziğin, dansın ve ezginin yer aldığı  eşsiz bir konserdi. Gittiğim için kendimi  şanslı hissediyorum.

4-) Bayrak - İDT


Sahne arası verildiğinde oyuncular sahnede halen filan değişik yanları yok değil ama Devlet Tiyatroları oyunları neden bu kadar kasvetli olmak zorunda ...İlk yarı bittiğinde yanımda birlikte gittiğim insanlar olmasa çıkıp giderdim ay içim daraldı yemin ediyorum. Oyuncular iyi oyun da muhtemelen iyidir ama gönlüm daraldı, bittiğinde dedim ki iyi ki bitti. Sonu ve yorumu  izleyiciye bırakan nitelikli ve bana göre kasvetli bir tiyatro. İkinci yarı sürprizlerle dolu. 



      (2 Perde / 1 Saat 50 Dakika)
Berkun Oya’nın yazdığı Bayrak’ta, polisiye bir cinayetle bir ailenin trajik çöküşünün öyküsü anlatılır. Hayatın içinden yakından tanıdığımız öykülerin  yeni bir anlayış ve estetik arayışla çağdaş bir görünüm kazandığı bir oyun Bayrak. Karısını öldüren oğullarının eve gelmesiyle birlikte Anne ve babanın, yaşamları bir anda alt üst olur. Oğulların eşleriyle yaşadıkları mutsuz ilişkiler üzerinden aile kavramı, iletişimsizlik ve şiddet olguları sürprizli kurgu ve içeriğiyle sorgulanır. Sıradan bir karı koca ihanetinin cinayetle son bulan sıra dışı öyküsünde sahte ve gerçek olanın ikiliği de önemli bir tartışma konusudur.

“Başkasının çocuğu olsaydı ne yapardın, soruyorum sana, senin çocuğunu öldürseler ne yapardın, herkes birinin çocuğu…”

“Senin kardeşin benim kalbime burnunu soktu!...Oltalar suyun altında karıştı.”

5-) Fatih Erkoç Caz Konseri:

Öyle bir sesim olsa hiç susman hep şarkı söylerdim. Bir de beyefendi...bir de kibar.
  

Başka da bişi demiyorum.




15 Mayıs 2017 Pazartesi

E Hadi O Zaman



Hayallerine kavuşunca insan aşk bitermiş. Öyle derler.
Suskunluğum, artık elimin hayallere-gerçeklere-yaşama ait satırlara gitmeyişinin sebebi bu değil.

Elim gitmiyor iki satır yazmaya. Hani yazı yazmak bir kenara dursun, odama gelenle iki kelam etmek zulüm. Ağzımı açasım, anlatılanı dinleyesim yok.

Öyle bir kaçtı tadım, öyle bir içime dinginliğe döndü gözlerim.

Bugün de kendimi zorlayıp iki kelam yazmazsam blog mefta olacak. O yüzden zorlana zorlana yazıyorum. Şeytanın bacağını kırayım ki arkası gelsin diyorum. Çünkü  kendi sözcüklerime açık değilse de kapım bu ara buradaki insanları, anlattıklarını ve hayatlarını özlüyorum.

Arada ne mi yaptım?

Çok sinema, çok konser, çok tiyatro,çok panel.
Çok sıkıntı,çok  sevinç, çok neşe, çok kızgınlık
Ama asıl en çok suskunluk...kimsenin kolay kolay fark edemeyeceği.

Anlatırım, bi sürü şeyi anlatırım.
İş ki şeytanın bacağını kırıp bugün iki satırla solmakta olam mai'me can vereyim.

Sevgilerimle...

16 Şubat 2017 Perşembe

GEZERSEM ÖYLE BÖYLE DEĞİL FENA GEZERİM



Yazamadım çünküüü koş koş  koş koş...bakınız nerelere takıldım bir haftada:

SİNEMA:







Vizyona girdiği gün  gitmeyi çok istedim ama toplantıya katılmam gerekiyordu gidemedim. Geçen sene kapıları kırıp içeri girenler aklımdaydı ama  bu sene sakin bir toplulukla girdim sinemaya çok şükür.








Film bu sefer kitaba daha uygundu. Daha cüretkardı. Renklerin büyüsü, görsel bütünlük kesinlikle beni etkiledi:çok doğru kullanılmıştı.Daha evvel de dedim : 20 ya da 30'lu yaşlarda izlesem farklı  algılardım  ama bu yaşta, Türkiye gündemi ile yoğrulmuş ve yorulmuş beynim ile sadece çekimlerin güzelliği beni heyecanlandırdı ve keyif aldım.

Mr Grey beni güldürdü. Filmi izlerken karısının kıskanç olduğu ile ilgili okuduğum şeyler aklıma geldi ve gerçekten gülmekten kendimi alamadım. Anastasia ilk filmden daha iyiydi. makyaj uzmanlarını mı değiştirdiler bilmiyorum ama ne yaptılarsa bu sefer kız gözüme güzel göründü. Kim Bassinger'i görünce de "zalımsın zaman" demekten kendimi alamadım.

Gidin, izleyin;keyif alacağınız bir film, güzel zaman geçireceksiniz.

TİYATRO:


Tiyatro Martı'nın "Demir" oyununa gittim. Güzin Özyağcılar oyunu alıp götüren kişi.Seyirciyi de sahneye bağlayan ipler onun elinde.Eski jenerasyon ile yeni jenerasyon arasındaki farkı bariz izliyorsunuz. Oyun güzel ama ağır denilebilecek nitelikte. Kalitesine yaraşır dolulukta değildi salon..üzüldüm.



KONSER:


"Aşka Adanmış Şarkılar" KKM 14 Şubat etkinliği idi. Yeğen (Mert) bende ya, oğluşumla  gittik konsere. Şems Trio ve bir konuk sanatçı  vardı sahnede. Yeşilçam filmleri konsept alınmış, ekip süper, salon tıklım tıklımdı. Her parçayı çok büyük bir beğeni ile  dinledim. Konser bittiğinde neden bu kadar kısa diye hayıflansam da saate baktığımda tam bir saat sürdüğünü hayretle gördüm. Salonun merdivenleri bile doluydu. Tebrikler Kozyatağı Kültür Merkezi.

FESTİVAL:



Kadıköy Kış Sanat Festivali'ne katıldım. Bilet yerine kitap isteyen Türkiye Gençlik Akademisi  bir grup pırıl pırıl genç insandan oluşuyor. Şahane de bir program düzenlemişler.

İLK GÜN:


  • Yalnızlık Senfonisi –Perdesiz Sanat

• Madox ile 3 gece tiyatro gösterimi
• Dans
• Müzik Performans)

İKİNCİ GÜN:

• Seramik workshop
•     Beckett tiyatto
• Folklor Gösterisi - Karadeniz
• Tango

Ayrıca bakımevlerinde kalan çocukların resimlerinden de sergi açmışlar.
Açılış konuşmasında  da gözlerim doldu (basında yer almış alıntı oradan)

"Kısa vadede hepiniz Türkiye Gençlik Akademisi’nin faaliyetlerini yakinen göreceğinize ben yürekten inanıyorum. Bizim buraya çıkma amacımız bu festivali gerçekleştiriyor olma amacımız bize çok eskilerden gelen bir emanet, bir vazife hatta Türk gençliğin birinci vazifesini yerine getirmek için Kış Sanat Festivali organizasyonu yapılmıştır. Bu vazife bize 1923 yılından kalan bir emanettir. Bazı zamanlar vardır. Elinizi taşın altına sokmanız gerekir. Bazen küçük ya da büyük olmanız çok da önemli değildir. Ve bazen Hz. İbrahim’e karınca olmak gerekir o suyu taşıyan. Ve o günler geldiği zaman ne yanmaktan korkmamız gerekiyor ne de ezilmekten. Türkiye Gençlik Akademisi’nin bundan sonra herhangi bir üyesi ve herhangi bir gönüllüsü hiçbir zaman korkmayacaktır. Birinci vazifesini yerine getirmekten yılmadan usanmadan kaçmaya devam edecektir"

SERGİ:




"Ahşaba Dokunmak" sergisinin açılışına katıldım. Sergi çok güzel ve ahşabın insana huzur veren büyüsü estetikle birleştiği için benim bi ayrıca hoşuma gitti.