Önce bi tık
Bir gün okuldan eve geldiğimde evimiz klasik olarak misafir doluydu. Annem ve misafirleri şık kıyafetler içerisinde sohbet edip, pasta -çay ikilemesinin zarif takımlarda ikramını izleyip ortama neşe saçıyorlardı.
Misafirden o zamanlarda da nefret ederdim. İç dünyama çekilişime izin vermeyen ve hoşuma gitmeyen anlamsız kuralları burnuma sokan bir sürü insandı bana göre.
Yine de yetiştiriliş tarzıma uygun bir şekilde güler yüzle hepsini selamladım, yaşlıca olanların ellerini öptüm. Üzerimde okul üniformam olduğu için okul ile ilgili aynı tarzdaki soruları tek tek cevapladım. Müsaade alınca da odama doğru yollandım.
Annemin göz ucuyla beni izlediğini biliyordum, bu konuda hata kabul etmediğini de. Henüz yürek yemediğim yıllardı diyelim.
Sonra ev kıyafetlerimi giyip, elimi yüzümü yıkayıp bir kez daha yanlarına gittim. Beş dakika orada oturmasam yiyeceğim paparayı biliyordum. Ortamı her ne kadar sevmesem de annemi izlemek hoşuma gidiyordu. Gerçekten mutlu gibiydi, tatlı yanakları kırmızı kırmızı. Tek kat hafifi bir ruj (başka makyajını hiç görmedim) konuklarına samimi bir sohbet tutturmuş..
O sırada , bizim rutin işleyişimizi bozan bir şey oldu. Babam gündüz vakti ve evde misafir varken eve geldi. Neşeli ve bana göre eşsiz gülümseyişi ile "hanımlar, Rabia'yı kısa bir süre için sizden çalıyorum hoş görün " dedi. Herkes neşe ve merakla mırıldandı. Anlayışlı bir sesle mırıldanılan "tabii tabii ne demek"ler derin merak barındıran tınılardaydı. Bense meraktan ölüyordum.
Babam annemi aldı ve gitti.
Çay servisi ve misafirlerin sigara dumanlarını içime çekmek ile meşgul oldum. Annem gibi davranmaya çalışıyor, o zamanlar kibar sandığım muhtemelen alık bir gülümseme ile sohbet etmeye çalışırken annemin yokluğunda ağzımdan laf almaya çalışan teyzelerin ince oyunlarına karşı da dikkatli olmaya uğraşıyordum.
Annem geldi.
Yüzünde inanılmaz bir sevinç, heyecandan bahar rengi gözleri ışıl ışıl.
Babam kooperatife girmiş.
Artık bir evimiz olacakmış.
Annemin de onayını almak için bir acele yeni evimizin olduğu yere götürmüş onu. Annem de tamam deyince bi tamam olmuş her şey.
Nasıl gururlandım ikisiyle de. Herkesin meraklı soruları ve annemin neşeli cevapları içinde oturdum kaldım misafir odasında.
Hayat, güzel şeylere kapıyı aralamıştı.
Mutluydum
* * *
Bugün yükselen dolardan, yitip giden adaletten,mahvolan ülkemizden, mahvolan hayatlardan bıktığım ve bunları yazmak -yaşamak istemediğim bir gün.
Güzel şeyleri anmak , güzel şeyleri geri getirir belki de... sadece misafir geldiğinde kapısı açılan misafir odasından, rahat eşofmanları çekip oturan değil şık ipek gömlekleri ile misafirliğe giden o güzel insanlardan, manası yok diye terk edilmiş güzel nezaket kurallarından, güzel başlangıçların getirdiği güzel hayatlardan bahsetmek istiyorum.
Ben artık şarkı söylemek istiyorum.
Nasıl gözümüzde tütüyor o günler... Geri gelir mi dersin ?
YanıtlaSilİnanmak lazım sevgili telve...inancı umudu özlemi yitirirsek ne kalır elimize.
SilGüzeli, iyiyi bilip şunca rezalete rağmen kalbini bozmayan iyi insanlarız bizler
Nefreti yüreğimize ekemediler...geri gelir güzellikler, biz bir yere gitmedik ki.
Ah Kadriye, bunları yaşatanların kocakarı lafı olacak eh ben de 60 olduğuma göre kocakarı sayılırım:) fitil fitil burunlarından gelsin, sabah dua ettim Allah'ım ülkeyi batırdılar (gerçi suçu hep başkasına atıyorlar yine) ne olur faturası sadece bunlara OY ATANLARDAN ÇIKSIN. Amiiin diyorum.
YanıtlaSilEmel Sayın'ın bu şarkısını dinlememiştim eline sağlık canım.
Ha bir de 16 yıl Amerika'nın - affedersin - g..tünden ayrılmadılar, ne derse yaptılar, Kürtlere açılım yap dedi yatılar, AB uyum yasası yap dediler o yüzden neler başımıza geldi, Suriye'ye işgal edeceğiz yardım et ettiler, Libya'yı yıkacağız hayhay başüstüne, daha düne kadar da yok Obama Müslüman, yok Trump elini bizimkinin omzuna koymuş! diye manşetler attılar, göbek attılar, 3 ay öncesine kadar ilişkilerimiz çok şahane diye yazıyordu yandaş gazeteleri, damadı da karı-koca kavgası diyordu.
Ülke batınca şimdi aniden Amerika'ya suçu attılar, Amerika'ya düşman oldular yersen. Biz ta 16 yıldır diyorduk bu ABD ye bu kadar iş tutmayın diye. Kah Rus füzesi düşür, kah Rusya'ya muhtaç ol, neymiş ülke yönetmek için diploma gerekiyormuş. Bilgi, tecrübe, liyakat gerekiyormuş, bak duble yol duble yol dedi gördük sağanak yağmurda duble yollarını! Almanya'ya, İngiltere'ye sağanak yağmıyor mu? Niye oradaki yollar göçmüyor? Sorsan Allah'ın işi...bizi kıskanıyorlar!
Kendi becerisizliklerinin faturası dilerim sadece ve sadece bunlara OY atanlardan çıksın.
Müjde,
SilO kadar bi aynı şeyi düşünüyorum ki sadece "aminnnnn" diyorum temennine özetle.
Aynı gemide değiliz!
Değiliz aslaaa....bizler ay sonunu zar zor getiriyoruz onlar MAN adasına, ayakkabı kutularına Dolar istifleyip, sarayda, köşkte yaşıyorlar. Şimdi akp'li müteahhitler zil takıp oynuyor Dolar yükseldi diye...karıları ayaklı kuyumcu, altlarında en lüks arabalardan çifter çifter....
SilBak o kadar doluyum ki, bu konuda dedim ya 60 yaşındayım, ben çocuktum Demirel başbakandı, çok da uzun sürdü başbakanlığı, o zaman da sular, seller gibi sağanak olurdu ama ne yollar çökerdi, ne asfaltlar göçerdi. Adam DİPLOMALI, mühendisti. Baraj kralı derlerdi hatta epey baraj yapıldı onun döneminde. İyi ki bu diplomasızlar baraj yapmaya kalkmamışlar o da çökerdi! Ben metrolardan, Marmaray'dan korkuyorum, cidden orada oturanlara BİNMEYİN diyorum, çünkü çalıyorlar çırpıyorlar malzemeden bir depremde yıkılır göçer. Henüz deprem olmadı....
YanıtlaSilHangi birini anlatayım:(
Demirel'i bile aradık ya..doların 7 lira olmasından bile kötü bişi bu Müjde
Silokul fotografınız gibi güzel bir hatıra olarak kalmış bu güzel anılar..🙂 en son dediğinize de aynen katılıyorum..dolar uçuyor😁,7 lirayı bulur diyorlar..🤔 neyse ama dediğiniz gibi güzel şeyleri analım ki güzelliklerle dolsun hayatımız,diyelim o zaman..emeğinize sağlık,güzel bir anı okuduk..🙂
YanıtlaSilErtuğrul, 10 lirayı bulacak diyorlar
SilGüzel şeyleri anmak güzel şeyler yaşamak istiyorum.. sizlerin de bloglarında güzellikler olsun istiyorum
Bıktım bu ucube puzzledan!
Ne kadar güzel bir anı geçmişe dair. Ev almanın, birlikte karar vermenin hayatta eş olmanın anlamı. Okul fotoğrafınız da çok güzel. siyah beyazdı günlerimiz ama mutlu bir gülümseme vardı yüzümüzde. Küçük olayların mutlu ettiği, ayrımları henüz tanımadığımız yıllardı. Farklılıklarımız ne kadar çok körüklendi son yollarda değil mi, ayrıştık :(((
YanıtlaSilAyrıştık ve mutsuzluğa itildik Beyaz Yakalı. Ne kuvvetliymiş ki bağlar yine de kopartamadılar tam olarak.
SilEskiyi filan bir yana koy..mutlu olabilmeyi özledim.
ayy ne güzel anlatmışsıın :) son foto sizin salon muuu :)
YanıtlaSilBizim salon kırmızı koltukluydu Çağla, bunu internetten aldım.
SilYazarken yaşıyor ya insan, o bile yetiyor bana bazen
Ne güzeldi o yıllar. Herkes gibi başımızı kuma gömebilsek hiç sorunumuz kalmaz:)))
YanıtlaSilKadriye bazen iki adım geri çekilip gözleri kapamak lazım.
SilZayıf düşüyor bünyem, kaldıramıyorum ben bunca saçmalığı izlemeyi
Bazen yapmak lazım kuzucum
Sevgiler
Ne kadar özledik eski günleri değil mi...
YanıtlaSilBaşımı kuma gömüp hiç çıkartmayasım var benim de bugünlerde :/
Demin adaşa da yazdım : bünyem kaldırmıyor Şebnem. Biz duyarlı insanlarız, idealist insanlarız. Neyse canım diyemeyen insanlarız
SilO yıpranmayı engellemek için bazen başı kuma gömmek değil kum banyosu yapmayı bile anlar oldum
Bu, umursamamak ya da vazgeçmek değil.
Bu, zayıf düşmeden hazırda beklemek
Sevgiler