emel sayın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emel sayın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Haziran 2022 Cumartesi

(Müptela'dan )Erişti Nevbahar Eyyamı Sözleri ve Öyküsü

Bıyıklı ve tatlı bi babiş

Tövbeler olsun, bu da müptelalığın bir başka şekli ki Allah şifa versin demeyeceğim, dedirtmem  vallahi 😅😅


Her şey ,  bıyıklı ve  dünya tatlısı  babişimle telefonda konuşurken  arka fonda  hayal meyal "çerağan" kelimesini duymamla başladı.

Şarkıyı hatırlamaktan ziyade hatırlar gibi oldum.

Sonra onu dinlemek istediğim ve şarkıyı açtım.

Sanırım 1 hafta oldu. 

Gecem gündüzüm bunu ve versiyonlarını dinlemekle geçiyor her boş anımda.

En çok Emel Sayın'ın o  eşsiz, şakıyan ve güçlü sesinden dinlemeyi sevdim bir de Cihat Aşkın'ın sunumu  çok güzel geldi. Her ikisini de sizin için  bu sayfaya koyacağım elbette...hatta belki daha fazlasını :-)

Resmi tıkladığınızda Emel Sayın ve Modern Folk Üçlüsü'nün o  eşsiz tınısı sizin olacak..


Emel Sayın, dinlemeye doyamadıklarımdan hemen her zaman. Onu bir kere görmüştüm, bir çekimimize gelmişti. Gözlerine bakıp kaybolmamak ne mümkün..baharın tüm ışıkları gülüşünde. Harika bir kadındı..şimdiki hali nasıldır bilmem, o hali ile kalsın aklımda.

Sizlerin bu günlerdeki  "dudak tiryakisi olmuş" şarkılarınız neler?

Bakındım, şarkının  muazzam da bir öyküsü var:


Makam: Nihavend

Bestekar: Arif Sami Toker

Güftekar: Nedim

Usül: Semai


Fotoğrafı tıkladığınıza Arif Sami Toker'in sesinden ve övünmek gibi olmasın ama eşimin ses kaydı yaptığı programdan şarkıyı dinleyebilirisniz.

Arif Sami Toker, 1950 yılında İstanbul Radyosu’nun açtığı imtihana girdi.  Şair Nedim’in yazmış olduğu güfteyi besteledi ve yıllarca bu eser radyolarda icra edildi. Bu şarkının bestelenişinin enteresan öyküsü olduğu söylenir.

 

Günlerden bir gün Arif Sami Toker, çalışmalarının tam orta yerinde tatlı bir uykuya dalmış elinde bu eserin notası ile kendini III. Ahmet’in huzurunda buluyor.

3. Ahmet

 

III. Ahmet devrin Şairi Nedim’e: “Nedim oku bakalım şu bahar Gazelini” der.

 

Şair Nedim

Daha sonra Arif’e döner: “Arif sen de şu bestelediğin Gazel’i oku da dinleyelim” der,

 

Arif Sami Toker de Ud’unu eline alarak şarkıyı icra eder. III. Ahmet her ikisine de iltifatlar yağdırırken, Arif Sami Toker rüyada bakar ki elinde bu eserin notası ve çalmak üzere hazır duran Ud’u. Üstat bu durumdan çok etkilenmiştir. Uyandığında hala rüyada olduğunu sanmaktadır. Güfteyi beyninde canlandırmaya başlamış ve uyanınca hemen notaya almaya başlamış. Rüya ile gelen beste oluşmuş. 

 

Erişti nev-bahar eyyâmı açıldı gül-i gülşen
Çerâğan vakti geldi, lâlezârın didesi ruşen

Çemenler döndü rûy-i yâre reng-i lâle vü gül’den

Çereğan vakti geldi, lâle-zârın didesi ruşen

 

Açıldı dilberin ruhsârı gibi lâleler güller

Yakıştı zülf-i hûbân veş zemine saçlı sümbüller

Nevâsâz olmada bin şevk ile aşüfte bülbüller

Çerâğan vakti geldi, lâle-zarın didesi ruşen

“Geldi ilkbaharın günleri açıldı gül bahçesinin gülleri

Şenlik zamanı geldi lale bahçesinin gözbebeği parladı

Yeşillikler döndü yarin kalbinde lale ve gülden

Şenlik zamanı geldi lale bahçesinin gözbebeği parladı

 

Güzelin gönlü lale ve gül gibi açıldı

Güzelin saçlarına yakıştığı gibi sümbüller zemine yakıştı

Bülbüller çıldırırcasına nağmeler verir

Şenlik zamanı geldi lale bahçesinin gözbebeği parladı”

 

Bahar neşenin. Sevincin ve coşkunun mevsimidir. Arif Sami Toker’in Nedim’e yakışır haşmette Nihavent makamında bestelediği şarkının hikâyesi oluyor. Çerağan donanma ve şenlik demektir. Lale bahçeleri onunla şenlenir demiş Nedim. Biz bu sırrı yeniden anlatabiliriz. Kaybettiğimiz Osmanlı genini yeni Türk lalelerinde yeniden sentezlenen gerçek bir İstanbullu olan Nedim’in şiirini usta Bestekâr Arif Sami Toker rüyasındaki ilhamla besteliyor. (Kaynak :https://www.musikiklavuzu.net/?/blog/sarki-sozleri/eristi-nevbahar-eyyami-acildi-gulu-gulsen-hikayesi-notasi-videosu)



13 Ağustos 2018 Pazartesi

Hasret



Önce  bi tık

 Bir gün  okuldan eve geldiğimde evimiz klasik olarak misafir doluydu. Annem ve misafirleri şık kıyafetler içerisinde sohbet edip, pasta -çay ikilemesinin zarif takımlarda ikramını izleyip ortama neşe saçıyorlardı.

Misafirden o zamanlarda da nefret ederdim. İç dünyama çekilişime izin vermeyen ve hoşuma gitmeyen anlamsız kuralları burnuma sokan bir sürü insandı bana göre.

Yine de   yetiştiriliş tarzıma uygun bir şekilde güler yüzle hepsini selamladım, yaşlıca olanların ellerini öptüm. Üzerimde okul üniformam olduğu için okul ile ilgili aynı tarzdaki soruları  tek tek cevapladım. Müsaade alınca da odama doğru yollandım.


Annemin göz ucuyla beni izlediğini biliyordum, bu konuda hata kabul etmediğini de. Henüz yürek  yemediğim yıllardı diyelim.

Sonra ev kıyafetlerimi giyip, elimi yüzümü yıkayıp bir kez daha yanlarına gittim. Beş dakika orada oturmasam yiyeceğim paparayı biliyordum. Ortamı her ne kadar sevmesem de annemi izlemek hoşuma gidiyordu. Gerçekten mutlu gibiydi, tatlı yanakları kırmızı kırmızı. Tek kat hafifi bir ruj (başka makyajını hiç görmedim) konuklarına samimi bir sohbet tutturmuş..

O sırada , bizim rutin işleyişimizi bozan bir şey oldu. Babam gündüz vakti ve evde misafir varken eve geldi. Neşeli ve bana göre eşsiz gülümseyişi ile "hanımlar, Rabia'yı kısa bir süre için sizden çalıyorum hoş görün " dedi. Herkes neşe ve merakla mırıldandı. Anlayışlı bir sesle mırıldanılan "tabii tabii ne demek"ler derin merak barındıran tınılardaydı. Bense meraktan ölüyordum.

Babam annemi aldı ve gitti.


Çay servisi ve misafirlerin sigara dumanlarını içime çekmek ile meşgul oldum. Annem gibi davranmaya çalışıyor, o zamanlar kibar sandığım muhtemelen alık bir gülümseme ile sohbet etmeye çalışırken annemin yokluğunda ağzımdan laf almaya çalışan teyzelerin ince oyunlarına karşı da dikkatli olmaya uğraşıyordum.

Annem geldi.

Yüzünde inanılmaz bir sevinç, heyecandan bahar rengi gözleri ışıl ışıl.

Babam kooperatife girmiş.

Artık bir evimiz olacakmış.


Annemin de onayını almak için bir acele yeni evimizin olduğu yere götürmüş  onu. Annem de tamam deyince bi tamam olmuş her şey.

Nasıl gururlandım ikisiyle de. Herkesin meraklı soruları ve annemin neşeli cevapları içinde  oturdum kaldım misafir odasında.

Hayat, güzel şeylere kapıyı aralamıştı.

Mutluydum

* * * 

Bugün yükselen dolardan, yitip giden adaletten,mahvolan ülkemizden, mahvolan hayatlardan bıktığım ve bunları yazmak -yaşamak istemediğim bir gün. 


Güzel şeyleri anmak , güzel şeyleri geri getirir belki de... sadece misafir geldiğinde kapısı açılan misafir odasından,  rahat eşofmanları çekip oturan değil  şık ipek gömlekleri ile misafirliğe giden o güzel insanlardan,  manası yok diye terk edilmiş güzel nezaket kurallarından, güzel başlangıçların getirdiği güzel hayatlardan bahsetmek istiyorum.

Ben artık şarkı söylemek istiyorum.

       



16 Nisan 2018 Pazartesi

Emel Sayın - Hasret (Orijinal Plak Kayıt) 45lik

Bugün bir Emel Sayın şarkısı vurdu dilime..bütün gün plak gönlümün uçsuz bucaksız sarayında çınladı durdu. Neydi baharda bunu  çağıran hiç hatırlamıyorum ama keyifle mırıldandığım şarkıyı siz de dinleyin istiyorum.



Ne güzel kadınmış şu Emel Sayın var ya...





SOLGUN YAPRAKLARI ISLATAN YAĞMUR, 
GÖZYAŞLARIM GİBİ ARTIK SENDE DUR, 
SOLUYOR ÜMİTLER GİDEN GELMİYOR, 
KADERİM YÜZÜME BİR GÜN GÜLMÜYOR, 

GÖNLÜME HASRETİN SEL GİBİ AKSIN, 
ÖMRÜMCE KALBİMDE YAŞAYACAKSIN, 

AĞLASAM YANSAMDA ÇEKSEMDE ÇİLE, 
GÖZYAŞIMDA SEVDAM GELSEDE DİLE, 
UĞRUNA CANIMI VERSEM NAFİLE, 
KADERİM YÜZÜME BİR GÜN GÜLMÜYOR, 
UĞRUNA CANIMI VERSEM NAFİLE, 
KADERİM BENİM BU YÜZÜM GÜLMÜYOR, 

GÖNLÜME HASRETİN SEL GİBİ AKSIN, 
ÖMRÜMCE KALBİMDE YAŞAYACAKSIN.