Hobbit-5 Ordunun Savaşı..Filmi uzun zamandır bekliyordum ve gösterime girdiği gün ilk seansta yerimi aldım.
Salonda sadece 3 kişiydik, daha evvel de belirttiğim gibi
sinemaya kesinlikle yalnız gitmeyi seviyorum. Kova mısırımı aldım, "kırk yılın bi başı kola alsam mı" dedim , onu da aldım. En arkalarda orta koltuğa yerleştim.
Film,(bir Tolkie hayranı olarak söylüyorum) elbette hayal kırıklığı yaşatmaktan çok uzaktı. İlk sahnesinden son sahnesine kadar olacakları kestirseniz bile büyük bir keyifle izliyorsunuz. Normal hayatta yaşayamadığım duygusallığım sinemanın karanlık salonunda tutuyor ,kimse görmüyor rahatlığı mıdır nedir,ağlayabiliyorum filmlerde. Bunda da buldum ağlayacak birşeyler :-)
Yüzüklerin Efendisi serisi bir kaç kez üşenmeden okuduğum, her seferinde keyif aldığım, bir sayfayı okurken sabırsızlıktan arka sayfalara saldırdığım kitaplardı. İşin hoş yanı, Yüzüklerin Efendisi serisi sevgili eşimin bana evlilik yıldönümü hediyesiydi ve benim en sevdiğim hediyelerinden biri olmuştu.
Daha sonra bu seride anlatılanların birer imge olduğu ve şifrelerinin çözümlemesini okuduğumda yaşadığım hayal kırıklığı derindi.
Orkların , bizim mitlerde de var olan Yecüc ile Mecüc olduğunu iddia edenler vardı .Elf'lerin Avrupalılar olduğu, tükendi sanılırken hortlayan kötülüğün yani Sauron'un da Türk-Mordor'un Türkiye olduğu söyleniyordu mesela . Hobbit'ler dünya halkı idi sanırım.
O günlerde kızarak okuduğum bu iddialar bugün boynum bükük hatırladığım şeyler.Doğduğum coğrafyanın bu belirleyiciliği inanılmaz..
Neyse, filme dönersek, filmi izlerken görsel olarak haz aldığım kesin. Komik bir şekilde Thorin'in Rizeli olduğunu düşündüm hep. O öldüğünde ise onaylayarak başımı salladım:onurlu birinin onuru yüceltmesiydi ölümü.
Elf-Cüce aşkını ise gülümseyerek izledim. Aşk, tarihte-mitlerde-yasalarda hep yer alan ve aslında her kuralın üstünde bir belirleyiciliği olan.
Para aşkının,maddi gücün gönülden bağlı oldukları krallarını delirtmesi sonucu çaresiz kalan tebaayı da bildik duygularla, rahatlıkla empati kurarak izledim.Thorin'e ve benzerlerine "sen haksızsın" diyen "maddi çıkarlar seni delirtti halkını ülkünü unutturdu" diyen kahramanların sadece masallarda olması ne kötü...
Filmin akışı ırkların,barışın,yüksek görüşün,bilgenin önemini bugünün gerçekleri ile kıyaslayarak değerlendirirken yine Yüzüklerin Efendisi kitabından o unutulmaz repliği düşündürdü bana.
F : Bilbo'nun, elindeyken, onu öldürmeyerek harcamış olduğu fırsata acıyorum.
G: - Acıyor musun?
- Bilbo'yu durduran da, acıma duygusuydu.Yaşayanların çoğu, ölümü hakeder. - Ölenlerin bazıları ise, yaşamı.
- Sen onlara yaşam verebilirmisin, Frodo?
- Ölüm ve yargı dağıtmak için fazla aceleci olma.
- En büyük bilgeler bile, bütün sonları göremez.
"Bekle ve gör" dedim kendime filmden çıkarken. Hem zamanın getireceklerini, hem bir dahaki filmin güzelliklerini.
Seviyorum bu serinin her kitabını ve filmini. Gerçi filmde (Yüzüklerin Efendisi) önemli kişi ve olaylar atlandığı için kızmıştım ama olsundu..yine de güzeldi.
Selin bir Bilbo hayranı olarak gördüğü film afişlerinde bile mutlu ve erimiş bir ergen olarak tebessüm ederek beni çok güldürdü. Artık sevdiğim filmleri, kitapları çocuklarımla paylaşabiliyor olmak ne mutluluk.
Teşekkürler hayat :-)