türk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2023 Cumartesi

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!



Montaj da olsa yalan da olsa yanyana olabilmek ne güzel Ata'mla

Cumhuriyet düşmanı kansız şerefsiz ahlaksızlar ; dünya bir yana, "O" bir yana.

Ülkem bir yana, siz cehennemin taaaaaaaaaaaaaaa en dibine.

Türk ulusuna ait Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılı kutlu olsun.

Ne mutlu Türk'üm diyebilene!


 

17 Kasım 2020 Salı

Unutma...Hatırla

 



1960 yılında Almanya'ya gönderilen işçilere, Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilen öğütlerin yazılı olduğu listeymiş bu.


Ne kim olduğumuzu, ne de kim olmadığımızı unutmamak ne önemli.


Dünya yeniden dizayn ediliyor.

Unutma...hatırla.

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Şahsiyet-Agâh Makamı


 Hafta sonu Nehir bana  Haluk Bilginer'in (bayılırım kendilerine) baş rolünü üstlendiği "Şahsiyet" dizisini açtı izlemem için. Sonra ben minnetle kucağıma bir kocaman karpuz dilimi alıp, Ağustos sıcağını ve Türkiye'nin bitmek bilmez politik saçmalıklarını  dışarıda bırakıp klima -karpuz ikilisinin mutluluğunda dizinin keyifli seyrine daldım.


 Bir bütün gün hiç başka bir şey ile uğraşmadım. Bu da yeni moda dinlencelerden biri aslında ve tavsiye ederim .

 Şahsiyet sürükleyici , alt mesajları hayli yerinde ve kuvvetli, yarattığı karakterler de çabuk kabul edilecek tiplerle dolu bir Türk dizisi. Kemal Sunal filmleri gibi bize bizden bahsediyor aslında.  Profesyonel ama duygusallığı kararında, bilindik ama yeni. Mesajlar kimi zaman repliklerde , kimi zaman müziklerde saklı. Bir de sürükleyici ki sormayın gitsin.

 Yönetmen: Onur Saylak ..ki hayran olmamak elde değil,Senaryo: Hakan Günday .

 Oyuncular: Haluk Bilginer, Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Necip Memilli, Ayhan Kavas, Önder Selen, İbrahim Selim, Fırat Topkorur, Recep Usta, Alptekin Ertürk, Rabia Soytürk ve Müjde Ar

 Gecenin bir yarısı  dizinin son bölümünü izledikten sonra düşüncelere dalarak uyudum. Kafamın nihayet iş yaşantımın ya da günlük akıştaki saçmalıkların dışında bir şeylerle meşgul olmasından son derece memnundum. Her gün aynı kişilerle yaşadığınız evin içerisine yabancı ama nitelikli misafirlerin gelmesi gibi bir haz. Gitseler de artık eskisi gibi olmayacak yaşam, sizden bir şey alıp götürürken size bir şey bırakmış olacaklar.

 Sabah kalktığımda yaşam her zamanki gibi akıp gidiyordu ama klasik olarak aklımın bir yeri hala dizide anlatılan ve olanlarla meşguldü. 3. sayfa haberleri i le uyutulan insanlar ve uyutan insanlar,  yavaşça ısınan suda ölümüne razı kurbağalar, evladım diye diye öldüren vicdan sahibi katiller, unutmak ve hatırlamak....

 Sonra televizyondaki filmlere  bir göz atayım dedim. Şaşırtıcı bir şey;tiksinerek kapattım. Ona da alışmış, kabullenmişim bir şekilde fark etmeden (Marvel'ı bunun dışında tutuyorum) Daşma bakımlı, daima aynı suratlı, daima aynı ifadeli, daima çok güzel bir yapaylıkla sunulan insanlar ve mekanlar. Saçının  teli ve gülüşü çalışılmış, bakışı ve kirpikleri belirlenmiş insanlar. Hep aynılar. Gerçekten  fena geldi bana bu. Haluk Bilgilener'in bir anda  öfkeli fırtınaya çevrilmiş bakışları yok hiç birinde. İbrahim Selim'in dağınık saçlarının altında sallanan sevecen tombul yanaklarına rağmen ana avrat sövdüğündeki gerçeklik de yok. Müjde Ar'ın tombul vücuduyla anne oluşu da yok . Kimi zaman yağlanmış sa saçları da yok. Derpem olsa sel götürse hep temiz ve dağılmamış saçları, rimelli kirpiklerinin altından bakan gözleri var.

 Türk insanının sıcak ve doğal , özgün ve güçlü çizgilerini özlemişim.

Şarkı ayrı muhteşem (tık)

 Şahsiyet..ve hatırla sözcükleri
 İkisi de bana iyi geldi bu hafta sonu

11 Haziran 2017 Pazar

Wonder Woman






Vizyon tarihi 2 Haziran 2017 (2s 21dk)
Yönetmen 
Ülke ABD

Filme gitmeye niyetliydim zaten ama araya zaman girip  yeni filmler çıkınca "olmasa da olur" sınıfına sokuverdeim. Lakin (belki siz de yaşadınız sorunu) maximum kart ve iş bankası ile ilgili Türkiye genelinde yaşanan sorun nedeniyle bilet aldım alamadım şifre girdim doğru ama geçmedi dur şubeye gideyim derken ilkseansı kaçırmış oldum. Ama azimliydim sinemaya gitmeye ve hemen sonra gidebileceğim tek filmolan Wonder Woman'a girdim (fırsat sitesinden bilet aldım hemen)

Wonder Woman eğlenceli ve izlerken pek sıkılmayacağınız bir sinema. Filmin kahramanı olan Gal Gadot o kadar hoş bir hatun ki sadece onu izlemeye dahi gidebilir insan. Mantık kısmına çok takılmadan izlemek yapabileceğiniz bir şey ise, patlamış mısırınız elinizde keyifle izleyebilirsiniz bu filmi.

Amazonlar,eski tanrılar,bugünün dünyasının   kesişimlerinde yer alan konuda en fazla amazonların savaş sahnelerini beğendim sanırım. Bir amazonda bulunması gereken nitelikler ise sık sık gülmeme ve neşelenmeme neden oldu. Seks ile ilgili teklif edememe haline yanımda oturan kadın o kadar güldü ki bir ara filmi bırakıp  kadına güldüm keyifle.

Filmde beni rahatsız eden bir şey oldu. Zehir yapan kötü Alman ile ortak olan Osmanlı'ları durdurmak lafı geçti.  


Hadi film eski zamanda geçiyor diye kendimi teselli etmeye uğraşırken "Türkler"  lafı da geçince, son zamanlarda sinema filmlerinde bunun tek tük ama rastlantı denilmeyecek kadar düzenli geçtiğini düşündüm.
Bizi hala fesli ve kötü  görmek neden herkesi bu kadar mutlu ediyor anlamak mümkün değil.

26 Aralık 2014 Cuma

Hobbit 5 Ordunun Savaşı












































Bu gecikmiş bir yazı aslında.

Hobbit-5 Ordunun Savaşı..Filmi uzun zamandır bekliyordum ve gösterime girdiği gün ilk seansta yerimi aldım.

Salonda sadece 3 kişiydik, daha evvel de belirttiğim gibi 
sinemaya kesinlikle yalnız gitmeyi seviyorum. Kova mısırımı aldım, "kırk yılın bi başı kola alsam mı" dedim , onu da aldım. En arkalarda orta koltuğa yerleştim.

Film,(bir Tolkie hayranı olarak söylüyorum) elbette hayal kırıklığı yaşatmaktan çok uzaktı. İlk sahnesinden son sahnesine kadar olacakları kestirseniz bile büyük bir keyifle izliyorsunuz. Normal hayatta yaşayamadığım duygusallığım sinemanın karanlık salonunda tutuyor ,kimse görmüyor rahatlığı mıdır nedir,ağlayabiliyorum filmlerde. Bunda da buldum ağlayacak birşeyler :-)

Yüzüklerin Efendisi serisi bir kaç kez üşenmeden okuduğum, her seferinde keyif aldığım, bir sayfayı okurken sabırsızlıktan arka sayfalara saldırdığım kitaplardı. İşin hoş yanı, Yüzüklerin Efendisi serisi sevgili eşimin bana evlilik yıldönümü hediyesiydi ve benim en sevdiğim hediyelerinden biri olmuştu.

Daha sonra bu seride anlatılanların birer imge olduğu ve şifrelerinin çözümlemesini okuduğumda yaşadığım hayal kırıklığı derindi.
Orkların , bizim mitlerde de var olan Yecüc ile Mecüc olduğunu iddia edenler vardı .Elf'lerin Avrupalılar olduğu, tükendi sanılırken hortlayan kötülüğün yani Sauron'un da Türk-Mordor'un Türkiye  olduğu söyleniyordu mesela . Hobbit'ler dünya halkı idi sanırım.

O günlerde kızarak okuduğum bu iddialar bugün boynum bükük hatırladığım şeyler.Doğduğum coğrafyanın bu belirleyiciliği inanılmaz..
Neyse, filme dönersek, filmi izlerken görsel olarak haz aldığım kesin. Komik bir şekilde Thorin'in Rizeli olduğunu düşündüm hep. O öldüğünde ise onaylayarak başımı salladım:onurlu birinin onuru yüceltmesiydi ölümü. 

Elf-Cüce aşkını ise gülümseyerek izledim. Aşk, tarihte-mitlerde-yasalarda hep yer alan ve aslında her kuralın üstünde bir belirleyiciliği olan.

Para aşkının,maddi gücün gönülden bağlı oldukları krallarını delirtmesi sonucu çaresiz kalan tebaayı  da bildik duygularla, rahatlıkla empati kurarak izledim.Thorin'e ve benzerlerine "sen haksızsın" diyen "maddi çıkarlar seni delirtti halkını ülkünü unutturdu" diyen kahramanların sadece masallarda olması ne kötü...


Filmin akışı ırkların,barışın,yüksek görüşün,bilgenin önemini bugünün gerçekleri ile kıyaslayarak değerlendirirken yine Yüzüklerin Efendisi kitabından o unutulmaz repliği düşündürdü bana.


Frodo ile Gandalf Gollum hakkında konuşur. 


F : Bilbo'nun, elindeyken, onu öldürmeyerek harcamış olduğu fırsata acıyorum.
G: - Acıyor musun?
- Bilbo'yu durduran da, acıma duygusuydu.Yaşayanların çoğu, ölümü hakeder. - Ölenlerin bazıları ise, yaşamı.
- Sen onlara yaşam verebilirmisin, Frodo?

- Ölüm ve yargı dağıtmak için fazla aceleci olma. 
- En büyük bilgeler bile, bütün sonları göremez.

"Bekle ve gör" dedim kendime filmden çıkarken. Hem zamanın getireceklerini, hem bir dahaki filmin güzelliklerini.

Seviyorum bu serinin her kitabını ve filmini. Gerçi filmde (Yüzüklerin Efendisi) önemli kişi ve olaylar atlandığı için kızmıştım ama olsundu..yine de güzeldi.


Selin bir Bilbo hayranı olarak gördüğü film afişlerinde bile mutlu ve erimiş bir ergen olarak tebessüm ederek beni çok güldürdü. Artık sevdiğim filmleri, kitapları  çocuklarımla paylaşabiliyor olmak ne mutluluk.



Teşekkürler hayat :-)