Selin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2014 Salı

Kıssadan Hisse



Bu sene bir şeyden emin oldum.

Kazma kürek dalmışsan hayatın ortasına ve üşenmeden bıkmadan yılmadan usanmadan dik yokuşlardan kaçmadan koşmaya devam ediyorsan ama akış hızlanarak inadına tam tersine sürüklüyorsa seni şelalenin dik noktasına yaklaşmışsın ve mücadeleyi bırak kaderini yaşa zaten de yapacağın başka şey yok demeye çalışıyordur hayat.

Yukarıdaki cümlemi okusa türkçe hocalarım ne derdi diye gülümsedim şu an :-)

Selin için dağa bayıra , kurda kuşa, düz yol az geldi dik yokuşa koşturup kendimi paralarken...
Nehir için boştan alıp doluya, doludan alıp boşa koyarken ve renkleri birbirine yamayıp modifiye gökkuşakları yaratmaya uğraşırken..
Çocuklarım için olmazı oldurmaya çalışırken...olması gereken oluverdi birdenbire

Birinin hayali cisme büründü kucağımıza düşüverdi
Birinin doktoru güneş oldu camdan giriverdi

Selin http://horizonkoleji.com/ okuluna başladı bile..bu ikinci haftası

 

Nehir http://www.dogakoleji.com/tr/istanbul-kolejler/uskudar-doga-koleji başlayacak hevesinin haddi yok hesabı yok.

 




20 Ağustos 2014 Çarşamba

9 Ay Taksitle Mutluluk






Bir gün ama berbat bir gün iş çıkışında kafam sepet gibi , duyularımın tamamı isyanda gönlüm hapishane türküleri söyler iken binadan çıkar çıkmaz elim telefona gitti ve kardeşlerimden birini arayıp " ne gündü beaa" demek istedim, pasını atarsam ışıldayabilecek bir an zarfında rahatlayacağım küçücük bir nefes alabilmek umuduyla.















Dün gibi aklımda..Merter'de her tarafı bina olan, yeşillik diye kaldırımların arasından fışkırmış isyankar 3-5 çimen tanesine kaldığımız berbat bir yerdeydik. Binanın önünde düttürü bir havuz vardı ama orada olduğu için yine de minnetardım sebepsiz. Havuzun yanında elimi telefona atmışken birazdan ona kavuşabilecek olmanın  keyfiyle Selin'i düşündüm. Hayat, SÖ ve SS olmak üzere ikiye ayrılmıştı çoktan. Selin'den Önce yaşam taslaktı..Selin'den sonra ben yoktum ama mutluydum.Daha güzel bir şey için tırpanlamıştım özgürlüğümü: anneydim. Sonra düşüncelerim birbirini kovalamaya devam etti. Tombik elleri bir gün incelecek o da genç bir hanım olacaktı.Büyüyecekti.Hayat ona da dik yokuşlar çıkartacaktı.Selin kimi arayacaktı o zaman?






Elim telefondan geri gitti , günün tüm yorgunluğu omuzlarımda ama kıyıdan uzaklaşan bir geminin görünümünde gittikçe küçülmekte idi.

Bir gün Selin anne olacaktı ama sevincini paylaşacak bir kardeşi olmayacaktı. Çocuğu ne teyze ne dayı diyemeyecekti. Ben ölecektim (sanırım) ..Özer'de öyle.Onu seven dostları etrafını saracak ellerini tutacak ama acısını anlayacak çocukluk anılarının bir parçası olan kimsenin tamamlayıcılığından yoksun olacaktı. 




Eve gittiğimde allak bullaktım ama kararımı vermiştim.

Tam 9 ay sonra Nehir doğdu :-)


Beste tammış güfte eksikmiş ..onu anladım.



Bugün Bursa'dan İstanbul'a dönerken onları izledim tüm yorgun hüznüme rağmen.Önce kahkahaları paylaştılar,sonra beni kaynattılar gözümün içine baka baka.Sonra sabah erken kalkmanın mahmurluğu çöktü üzerlerine.Tüm konuşmadan anlaşacak kadar gönlü bütünleşmişler gibi sessizce tamamladılar birbirlerini..Nehir uyuyuverdi ablasının kucağında...ablası uyuyuverdi kardeşi kucağında.



Bir sürü saçma ve bir sürü hata dolu olmalı ömrümde...ama çocuklarıma baktığımda tereddütsüz bir gülümseme yayılıveriyor yüzüme. Fukara ömrümde 9 ay taksitle aldığım en güzel şey onlar.



Varlıklarına şükür









8 Kasım 2013 Cuma

Bir Minik Fırtınaydı..Geçti

Ama ne gelirdi ki elimden onu çok sevmekten başka?

Hayatın müdahale edilemeyecek alanlarından birinde yine burnundan alevler saçan ejderhaların saldırısına uğramıştım. Selin(13) en yakın arkadaşının hiç yoktan başkası ile yakınlaşıp kendisinden uzaklaşmasından dolayı üzgünötesi gözyaşları döküyordu. Yüzümde "her şey kontrolümde bebek!" tebessümü ile onu dinlesem de döktüğü her gözyaşı taze karın üzerine yağan yağmur misali beni yok ediyordu. O anlatmayı sürdürdükçe derdini bana dökmesine minnettar dinlemeyi sürdürdüm. Habire , es vermeden sınavlara girmekten, habire deli gibi ders çalışmaktan,sevdiği dizilerden-kahramanlarından-kitaplardan-sinemalardan kısacası hayatın ona ayrılmış paydasından hiç bir şeye dokunamadan uzak kalmaya isyan etmişti. 

Araya girip sorularını cevaplamak ve teselli etmek, yanlışları ve doğruları sıralayıp arada yerini almasını sağlamak için çıldırsam da sustum.Dinlemekten çok anlatmayaydı ihtiyacı, boyun eğdim.O boşaldı ben doldum ama yine dayandım sustum. "Aşkım" yerine "akkım" derdi bebekken. Hiç yoktan aklıma geldi.Altını temizle,karnını doyur ..uyusun işte ne güzeldi o günler dedim içimden."Büyüsün" demek gafletinde bulunduğum her gün için kendime içtenlikle beddua ettim.



















Sınav sistemini değiştiremezdim..arkadaşlık ilişkilerinde seçtiği kişilerin ona yakın olmasını yapay ve geçici sağlamak gelirdi elimden...onu çok sevmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Onu varlığımın her zerresi ile kana kana sevdim.Ağlayabildiği ve anlatabildiği için Allah'a şükrederek sınır tanımaksızın,herhangi bir tanıma sığmaksızın kızımı daha da çok sevdim.

"Kardeşin var,biz varız" dedim sonra. Arkadaşların mevsimler gibi,gelir ve geçerler.İz bırakabilirler, çok keyifli olabilir yaşananlar hiç sevmeyebilirsin getirdiklerini...ama kardeşin güneş gibi;gece olsa senin için ay aydınlatan gündüz olsa güneşi parıldatan o. O hep seninle,o hep seni seven, o bu dünyaya senin için gelmiş olan,o senle tamamlanıp seni tamamlayan.


Söylediklerinin hepsinde haklı olsan da herkes bu filmi yaşıyor,senarist de biz değiliz.O zaman uyum sağlamak olsun ilk işimiz...Telafisi olmayan bir dönemde yok yere hata yapmayalım,bu sene son sınavdan sonra senle beraber alemi dağıtalım :-)

Gülümsedi ve sakinleşti; şimdi dağlarda eriyen karların gürültülü ,coşkun ve kontrolsüz akan suları ile çağlamıyordu..ritmi gittikçe sakinleşen,akışı mırıltıya dönmüş tatlı bir nehre dönüştü.

Odasına çekildiğinde daha ne yapabilirdim diye düşündüm.Gülmeye ve o ortamdan uzaklaşmaya ihtiyacı var...bir kez daha işten çıkartıldığımı, işsiz olduğumu ona söylememekle ne iyi ettiğimi düşündüm. Sonra anne kalbindeki acil durum eylem planı sandığını açtım ve tam da aradığım şeyin orada olduğunu gördüm. Derhal işleme koyuldum.

Aradan yarım saat geçtiğinde Selin'e ve Nehir'e 2 hafta sonrasına Komedi Dükkanı için bilet aldığımı, Tolga Çevik'i izlemeye gideceğimizi söyledim. Çığlıklar, heyecanlı küçük kesik cümleler,tekrar çığlıklar,birbirlerine ve bana sarılışlar havada uçuştu. 


Şu işsiz parasız halimde bir dünya param gitti ama umurumda da değil,vallahi değdi.

Gece, uyurken yanına gidip izledim ağlamaktan kızarmış burnu ile uyuyan kıvırcık saçlı prensesimi..dudaklarının kenarındaki o miniminnacık tebessümün sahibi olmak bana haz verdi...yorgun bir kadın,güçlü bir anne,ikircikli düşüncelere dalmış bir insan olarak geceye daldım yıldızlara bakıp çok eski şarkıları hatırlayarak.










23 Ekim 2013 Çarşamba

Zaman zaman...

Selin ana okuldaydı, "hem karada hem denizde yaşayan canlı türü" diye sormuşlar "dedem " demiş.
Yıllarca güldük ona
Balık çeşitlerine "kalabalık" yazdığından bile daha çok güldük.

Bu sabah okul servisine  neşeyle koşarak giden genç kızın ardından bakakaldım. Orada, daha dündü yemin ediyorum ;tombik elleri kıvırcık saçları ile akasya ağacının en alt dallarına ulaşmak için kedi gibi zıplayan bir kız vardı. Servis ablası ellerinden tutup onu servise götürdüğünde kıskanırdım başkasının elini tutuşunu. Rahmetli Pembe Teyze' nin evinin kapısında sokaktan geçen araçlardan sakınarak bekleyen pembe kürkünün arasında tatlı yanakları kaybolmuş minicik bir kızdı o. Şimdi ne Pembe Teyze kaldı ne bahçesindeki akasyalar ne de o minicik kız çocuğu.

Selin

Kış güneşi desem değil yaz güneşi desem hiç değil sarı kuvvetli ışığıyla bizi kucaklayan neşeli bir sıcaklık bugünkü. Selin'in ardından bakarken tüm tezat duyguları aynı anda yaşatabilen annelik tıpkı bahar esintisi gibi dolandı kanımda. Büyüdü benim kızım..gururu ile büyüdü benim kızım...korkusu , büyüdü benim kızım hüznüne karıştı.

Ekim 2013



Sonra, Nehir çekiştirdi eteğimden televizyonun kumandası nerede diye..Öyle ya, o da hazırlanıp okula gidecek;kahvaltı keyfini hazırlıyor kendine. Oysa o, az önce bahsettiğim kıvırcık saçlı yumurcağı yolcu ederken kucağımda emziği ile ablasına el sallayan bebekti. "Matematik ödevimi gördün mü anne" yerine"mammm!"(anne) "mamm"(yemek) "mamm" (su) diyen bebeğimdi.


Nehir

Yahu zaman, anladık hızlı geçecek bizleri hep şaşırtmayı başaracaksın...
Anladık sen yapman gerekeni hep yapacaksın
Ama annelere bir ayrıcalık yapsan olmaz mı diyorum
Anneler kendi gönüllerinde tutsak
Annelerin intihar etme özgürlükleri bile yok