Je ne veux pas travailler
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement oublier
Çalışmak istemiyorum
Kahvaltı da etmek istemiyorum
Sadece unutmak istiyorum
Mine Söğüt'ün "Deli Kadın Hikayeleri"nde bununla başladım kitabın içine girmeye. Alıntılarımın baş köşesine oturttum şarkının sözlerini. Garip bir dili varmış Mine Söğüt'ün, kapılırsanız sizi alıp giden, inanmayı-dinlemeyi size bırakmayan. Kitabı resimleyen her kimse bir ara deli olmalı. O resimler öyle yetenekle filan çizilir resimler değildi.
Her öyküde deli edilen kadınlar vardı. Her deli olanda kendinizden azıcık da olsa bişi buluyor olmanız da ürkütücüydü. Delirmesin de ne yapsındı kadınlar : onlar anneydi, onlar insandı;onlar sevmeyi bilen ve bu yüzden çok incinendi.
-Peki en son kiminle konuştuğunuzu bilebilir misiniz?
-Bir erkekle
-Ne konuşmuşlar?
-Şiirden bahsetmişler.
-Sadece geceleri sokağa çıkıyormuş diyorlar. Anlayabildiniz mi neden?evin bulunduğu yer geceleri hiç tekin değilken...
Onun için asıl tekin olmayan gündüzler. Çıplak gözle görünebileceği haller.
-Çirkin ya da sakat mıymış? Görünmesini istemediği bir hali mi varmış?
-Hayır, sadece üzgünmüş...çok üzgün.
Kitaptan epitopu alıp kaydettiğim3 yer var biri de bu.
Anladım çünkü ben onu.
Anlamayanı tanıdım, anlatanı sevdim, yaşayanı da anladım.
Kitaptan son kaydettiğim cümle şu:
"Adalet herkesin paylaştığı bir sorumluluktur"
Bu,ilmi bilimi eğitimi neşeyle yok edip adaletin terazisini bozanlara olduğu kadar buna sessiz kalan herkese gelsin.
Geçmedi kızgınlığım.
Mine Söğüt, mutlaka bir kitabını daha okuyacağım ama araya başka kitaplar sokumam gereken bir yazar. Onu sevdim, çok sevdim. İnandığım bir dostumu dinler gibi okudum.
Yazının başında alıntısını yaptığım şarkıyı da merak edip dinledim. Kitaba da yazara da bana da yaraşır :-)))
Je ne veux pas travailler
Çalışmak istemiyorum
Çalışmak istemiyorum
Je ne veux pas déjeuner
Kahvaltı da etmek istemiyorum
Kahvaltı da etmek istemiyorum
Je veux seulement oublier
Sadece unutmak
Sadece unutmak
Et puis je fume
Ve üstüne bir sigara tüttürmek istiyorum
Déjà j’ai connu le parfum de l’amour
Aşk parfümünü tanımıştım bir ara
Ve üstüne bir sigara tüttürmek istiyorum
Déjà j’ai connu le parfum de l’amour
Aşk parfümünü tanımıştım bir ara
Un millions de roses
Milyonlarca gül bir araya gelse
Milyonlarca gül bir araya gelse
N’embaumeraient pas autant
Bu kadar kokamazdı herhalde
Bu kadar kokamazdı herhalde
Maintenant une seule fleur Dans mes entourages
Şimdi etrafımdaki tek bir çiçek bile
Şimdi etrafımdaki tek bir çiçek bile
Me rend malade
Beni hasta ediyor…
Je ne suis pas fière de ça
İnancım yok sana
Beni hasta ediyor…
Je ne suis pas fière de ça
İnancım yok sana
Vie qui veut me tuer
Beni öldürmek isteyen hayat
Beni öldürmek isteyen hayat
C’est magnifique
Muhteşemdir
Muhteşemdir
Etre sympathique
Sempatik olmak
Sempatik olmak
Mais je ne le connais jamais
Ben hiç olamadım.
Ben hiç olamadım.