sevmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sevmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2024 Salı

2064

 


Dün bir evrak yazarken yanlışlıkla 2024 yerine 2064 yazdım.

Sonra elimde olmadan sesli bir  şekilde "oha" dedim. Güldüm.

Sonra 2064'ü düşündüm.

Ben olacak mıyım o zamanda?

Yüksek ihtimal dahilinde.

Şöyle çırpı bacaklı neşeli bir ihtiyar olsam...Çocuklarım eşim ailem şen olsa...masal bu ya; kimse gitmemiş olsa.

Şu  tepemizdeki  3 harfli gitti  diye bi  keyif kahvesi daha içsem ( o zamana gider herhalde?)

Hala seviyor olabilsem ...

Gök hala mavi, deniz ondan da mavi olsa.

İsteyerek mi geldim bu dünyaya  bilmiyorum.

Ama istemeden gitmesem... ve hiç istemesem.





14 Eylül 2017 Perşembe

Eylül'de Yaşamak

London Philharmonic Orchestra 'nın best of classic music seçkilerinden cep telefonuma yüklediklerimi açıp  , cep telefonumu pantolonumun cebine tıkıştırdım. Böylece evrensel güzellikleri (tık) minnacık bir cebe sığdırmanın hazzı ve komikliği ile başladı gün. Eşimin hediyesi olan nefis-kapalı kulaklığı tüm İstanbul yaşam koşullarını hiçe sayarak kulaklarıma taktım ve Eylül'de yürüyüş günüm bugün dedim.

Yaklaşık 5 kilometre yürümüşüm.
Yol bittiğinde üzgündüm.

Eylül'ü yürüyerek geçmek en güzeli idi.

Bir kaç temizlik görevlisi  ellerinde süpürge Eylül süpürüyorlardı sokaklarda. Gökyüzünden önüme kurumuş yapraklarla Eylül düştü sakınmasız.

Her adımda sıcak terletirken ardından sonbahar esintilerinin serinletici keyfini yaşadım müzik kulağımdan kalbime akarken.(tık)


Bugün stresli sayılabilecek bir gündü aslında.
Ama Eylül dedim, yaşam dedim,yaşatmalarına izin verme sen yaşa gönlünce dedim..bugünü sevdim.

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Mine Söğüt - Deli Kadın Hikayeleri



Je ne veux pas travailler
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement oublier

Çalışmak istemiyorum
Kahvaltı da etmek istemiyorum
Sadece unutmak istiyorum

Mine Söğüt'ün "Deli Kadın Hikayeleri"nde bununla başladım kitabın içine girmeye. Alıntılarımın baş köşesine oturttum şarkının sözlerini. Garip bir dili varmış Mine Söğüt'ün, kapılırsanız sizi alıp giden,  inanmayı-dinlemeyi size bırakmayan. Kitabı resimleyen her kimse bir ara deli olmalı. O resimler öyle yetenekle filan çizilir resimler değildi.



Her öyküde deli edilen kadınlar vardı. Her deli olanda kendinizden azıcık da olsa bişi buluyor olmanız da ürkütücüydü. Delirmesin de ne yapsındı kadınlar : onlar anneydi, onlar insandı;onlar sevmeyi bilen ve bu yüzden çok incinendi.


-Peki en son kiminle konuştuğunuzu bilebilir misiniz?
-Bir erkekle
-Ne konuşmuşlar?
-Şiirden bahsetmişler.
-Sadece geceleri sokağa çıkıyormuş diyorlar. Anlayabildiniz mi neden?evin bulunduğu yer geceleri hiç tekin değilken...
Onun için asıl tekin olmayan gündüzler. Çıplak gözle görünebileceği haller.
-Çirkin ya da sakat mıymış? Görünmesini istemediği bir hali mi varmış?
-Hayır, sadece üzgünmüş...çok üzgün.


Kitaptan epitopu alıp kaydettiğim3 yer var biri de bu. 

Anladım çünkü ben onu.

Anlamayanı tanıdım, anlatanı sevdim, yaşayanı da anladım.

Kitaptan son kaydettiğim cümle şu:

"Adalet herkesin paylaştığı bir sorumluluktur"

Bu,ilmi bilimi eğitimi neşeyle yok edip adaletin terazisini bozanlara olduğu kadar buna sessiz kalan herkese gelsin.

Geçmedi kızgınlığım.

Mine Söğüt, mutlaka bir kitabını daha okuyacağım  ama araya başka kitaplar sokumam gereken bir yazar. Onu sevdim, çok sevdim. İnandığım bir dostumu dinler gibi okudum.

Yazının başında alıntısını yaptığım şarkıyı da merak edip dinledim. Kitaba da yazara da bana da yaraşır :-)))

Je ne veux pas travailler 
Çalışmak istemiyorum
Je ne veux pas déjeuner 
Kahvaltı da etmek istemiyorum
Je veux seulement oublier 
Sadece unutmak
Et puis je fume 
Ve üstüne bir sigara tüttürmek istiyorum
Déjà j’ai connu le parfum de l’amour 
Aşk parfümünü tanımıştım bir ara
Un millions de roses 
Milyonlarca gül bir araya gelse
N’embaumeraient pas autant 
Bu kadar kokamazdı herhalde
Maintenant une seule fleur Dans mes entourages 
Şimdi etrafımdaki tek bir çiçek bile
Me rend malade 
Beni hasta ediyor…
Je ne suis pas fière de ça 
İnancım yok sana
Vie qui veut me tuer 
Beni öldürmek isteyen hayat
C’est magnifique 
Muhteşemdir
Etre sympathique 
Sempatik olmak
Mais je ne le connais jamais 
Ben hiç olamadım.




7 Eylül 2016 Çarşamba

Sümüklü

Başlamadan kendi ellerimle ruhumu kirletme,sabrımı tüketme çalışmalarına girişmeden, hemen öncesinde sabahın tazeliğine,canımın neşesine son bir veda manasında durakladım. Korkunun ecele, beklemenin olacağa faydası yok belki. Yine de Fikrimin İnce Gülü desin Müzeyyen Senar , Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın desin Yaprak Sayın ondan sonra Kadriye şapkasını çıkartıp Kadriye Hanım olayım. Korkularımı , endişelerimi

, öfkelerimi kuşanıp bir rüzgarın yaprakla oynadığı oyunların hazzı ile yüreğini dolduran naif kadını çantama saklayayım.

Hep akıl verirler geçmiş geçmişte kaldı diye. Özlememek eldeymiş, unutmak cepteymiş gibi. Burnunu sümkürünce bile mendile açıp bakıp sümüğü ile vedalaşan insanlar;duyguları anıları nasıl  geride bırakabiliriz ben bilmiyorum.


Dün Kadıköy Belediyesi'nin düzenlediği Uluslararası Felsefe Günleri açılışına katıldım. Çeviriyi sağlayan o aleti kulağımın teee örsüne sokup  konuşulanları öyle dinledim. Başta kendimi veremediğim söylemler sonrasında aldı götürdü beni. Bilgiyi, beynimin çeperlerinde gezinmeyi, sığlığımı hatırlamayı özlemişim hem de nasıl. 




Prof Dr İoanna Kuçuradi kaç yaşında bilmiyorum. Anlam üzerine öyle günceli açıklayan, öyle farkındalık sağlayan basit örneklerle sundu ki  bilgiyi "susmasa-şimdi bitmese"lerle karnım sancıdı dinlerken. İlk yarı bittiğinde kendisi ile tanışma fırsatım oldu. Gözlerini unutabileceğimi sanmıyorum. Bir çift mücevher pırıltısında berrak ve derin,insanın ruhuna işleyen gözleri var. Dudağının  kenarında hep bir tebessüm. Kendime bir iyilik yaptım ve onları , dünyanın kalanını dışarımda bırakarak dinledim. zamanı olana kesinlikle gitmelerini öneriyorum;konuklar gerçekten harika seçilmişler.


Penceremin önünde bir ağaç var arkadaş olmaya çalıştığım. Bu yıl onunla ikinci sonbaharımızı paylaşıyoruz. Ne zaman bir ağacın tüm mevsimlerimi görmüş olup ikinci tura dönerim, o zaman oraya ait hissetmeye başladığım zamandır. O kadar istemeden koparıldım ki daha evvel sevdiğim yerlerden ve kişilerden , bir ürkeklik gelmiş oturmuş yüreğimin minik köşesine. 



"Severek yaşamak hayattaki en büyük meydan okumadır " diyordu yazarın biri kitabında. Şimdi anlıyorum söylemek istediğini. Yaşasın tüm bedenimde arsızca dolaşan laz damarım ;meydan okumaktan daha çok sevdiğim ne var bu dünyada ?

Hadi şimdi iş güç rapor bilmem ne zamanı.
Görüşürüz yine tez vakitte
Sevgiler

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Kupa Kraliçesi




Hani o sabahları içimde çalan yumuşak ve onarıcı klasik müzik ezgileri nerede?
Aleni Damat Halayı ile fırladım yataktan.
Dengemi bozdu bu memleket meseleleri , ya da değişmeyen aksiliklerin asap bozan ritmi.

Hiç bişi normal gitmiyo hamdolsun.


Çiçeklerimin hepsi tabakhanede randevuları varmış gibi bir telaş ve birdenbire açıverdiler.
Sabah resssmen afalladım. 


Bir de öyle böyle değil.2 açarım 2 de gonca veririm filan halinde.

Misal :



Deli Dumrul bildiklerim alim oldu, alim bildiklerim zalim oldu.
40 yıldır tanıdığım bir çok insan beni "eşhedü?" diyecek hale koydu.

Bu sene bu cemreler nereye düşmeye niyetlendiyse bir sapma oldu sanırım.
Terazinin dengesi,şirazenin ayarı  kaçtı.

Yarın kıvırcığımın okulu açılacak.Hani sırası gelmişken: o ağırbaşlı,aklıbaşında bebeğime bile bi hal oldu (bknz alt resim)
Hayırlı olsun, amin.
Bir sözleşme yollamışlar..ultimaton. Ben bile hizaya geldim korkudan.

Ama kıyafetler yetişmemiş, ilk hafta kot pantolon beyaz t-sihrt ile gitceklermiş.

Uyandığımda gerçekliğini yadsıdığım bir dünyaya açıyorum artık gözlerimi.
Mevsimler yolunu şaşırmış, kavramlar eksilmiş ya da artmış.
Alice Harikalar Diyarında'nın kupa kraliçesi mevzuuya derin dalmış.

Bi milyon ton işim var.

Ellerimi çeneme koymuş,dirseğimi masaya dayamış Damat Halayı mırıldanıyor ve endişe , merak, bastırılmış bir gülme isteği ile penceremden dışarıya bakıyorum.











** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **

Selam olsun dudağının kenarı ile gülemeyene, gönlünün yarısı ile sevemeyene.


1 Mart 2015 Pazar

1 Bahar





























Bugün 1 Bahar değil mi?

Bahar bahar olsun ömürler
Yeni tomurcuklar açsın dallarınız
Taze sularla beslensin kökleriniz
Yeşili parlak olsun yapraklarınızın
Unutulmuş kokularla canlansın hafızalar






Kuş cıvıltıları ile uyanasınız güzel renkli rüyalarınızdan.   Beklemekten şekli değişmiş umutlarınızın gerçekliği ile açasınız gözlerinizi












Sevmeyi, öğretilmiş kalıplardan uzak hatırlayıp sevebilesiniz bugün

Ki öyle sevilebilmek olsun nasibinizde



Geçmişe yaşananlardan canınızı en çok acıtanlardan birini düşünüp, en az bir kere affedin kendinizi

Yüreğinizdeki öfke...kırgınlık zor geçiyor da öfkeyi silmek daha kolay ya;hah işte o öfkelerin yükünü bırakıverin bugün bahar diyerek bir kenara
Hafiflemiş olsun yürekleriniz






Maviler kucaklasın ruhunuzu
Bugün,ömrünüz bahar bahar yaşansın











22 Nisan 2014 Salı

Hüzme

Suyun üzerinde seken taş gibi tüm anılara tek tek dokundu özlem...sonra uzaklarda gözden kayboldu.Yarattığı dalgalar büyüyerek gönül telinde o isimsiz şarkıyı seslendirmeye devam ettiler.

Ah zaman...

Sevmenin,sevebilmenin zaferini kim alabilir gönülden? Bazen Pıtırcık bir genç kızın anne oluşunu izlemekte sevgi, bazen dağların zirvesini çıplak ayak aşan genç bir kadının zarif sadeliğine duyulan hayranlıkta, bazen ise suskunluğun içinde çığlık çığlığa.

 Dalı kırmakla uzaklaşır mı baharlar?

hayır sanmayın ki beni unuttular
hâlâ arasıra mektupları gelir gerçek değildiler birer umuttular..Attila İlhan