Goncagül ailemize katılan ilk torun. Abimin kızı .
Abim, eşinin bebek beklediğini öğrendiğinde dağlara taşlara Goncagül yazmış ve bir kızı olması için bildiği tüm duaları etmişti.Allah da duaları kabul etti.
|
Soldaki Goncagül,kucağımda Atakan,sağdaki Mert..ilk 3 yeğen |
Onun doğumunu öğrendiğimde Bursa'daki yazlığımızdaydım.
Bebek doğdu haberini alınca sevinebilmek için gayret gösterdimse de pek çok sevdiğim yengemin durumu hakkında endişe ağır basmıştı. Onun da iyi olduğunu öğrenince çalsın sazlar oynasın halalar modunda çığlık çığlığa döktürdüm neşemi,sevincimi.
Abim ve yengem kumral.Goncagül bakır saçlı beyaz tenli ,masallarda prensesleri çizerler ya bebekken; gül goncası dudakları ile aynen öyle inanılmaz tatlı bir bebekti. Hem baba hem anne tarafından ailelerin ilk torunu olunca ve aileler Karadenizli olunca garibim ilgi,sevgi denizinde boğuldu. Yaratılış özelliği olarak şefkat ve iyimserlik bahşedilmişti ona. Bir damlacıkken bile can taşıyan her varlığa şefkatle yaklaştı hep.
Sonra büyüdü..peeeeh.
Kız halaya oğlan dayıya derler.E bizim kız şanslı mı şanslı.İki hala var, ikisi de birbirinden şahane (kahrolsun tevazu) Azcık benden azcık benim mukkkteşem ablamdan aldı.
Lise bitiş döneminde , onun varlığı ile müjdelenen Bursa'daki yazlıktaydık. Kumsalda güneşlenirken o sene yapması gereken üniversite tercihleri hakkında yoğunlaşıyordu sohbet.
Ablam-abim ile benim farklılıklarımı uzun uzun irdeledik.
Ailenin yanında olmanın avantajları -dezavantajları. Hayat her zaman sevecen olmuyordu, kimi dallar budanıyor yerine daha gür sağlıklı çıkıyor ama bazen öyle fırtınalar görüyordun ki dallar bir daha çıkmamacasına kırılıp rüzgarlarla savrularak gidiyordu. Var olmanın en önemli şartıydı köklerinle sımsıkı yapışmak. Trabzon'a geldiğimde birlikte hareket edilen konularda (mesela hadi pikniğe gidelim heyyo) nasıl uyum sıkıntısı çektiğimi, tek başına hareket etmeye alışmanın keyfini ve zorluğunu anlattım. Canım yandığında birilerine dayanmadan tek başına halletmenin özgürlüğünü ve acıtmasını anlattım. Hayattaki seçim ve seçeneklerin, bedelini ödeyebilirse ne kadar zengin olduğunu..zaman zaman bedellerin ağır olabildiğini, "keşke" sözcüğünü lügattan kaldırmanın şart olduğunu anlattım.
Düşündü.
Sonra , telefonunu eline aldı ve babasına "beni Trabzon dışında bir yere gönder baba..ben halam gibi olmak istiyorum" dedi.
E tamam, hayli gurur duydum ve hayli de içim kalktı bu seçiminden. Zekası pir, kendi kesinlikle bulunmaz Hint kumaşından olan ama değerini ancak penceresi gönlü genişlerin anlayabileceği bi tanecik abim de düşündü, kızıyla konuştu ve "peki" dedi.
Goncagül şimdi Ankara Hacettepe'de okuyor. O yaz, Kumla sahillerinde konuştuğum genç kız ile artık uzun sohbetlerin konuları bile değişmiş olan genç kız çok farklı. Seçiminden " en azından şimdi" pişmanlık duymuyor.
Bu minik dokunuş onun hayatının akışını değiştirdi. Ne onun , ne benim, ne ailesinin pişman olmamasını diliyorum tüm kalbimle.
|
Selin ve Goncagül İstiklal Caddesinde |
Diyeceğim o ki , bir derslerinde hocaları blog açmalarını istemiş ve 20 yazı yazmaları gerekiyormuş.
Yeğen: "Hala" dedi.
Halası : "oki toki yeğen, yok bi sorun" dedi.
Tabiiiii ki ödevi o yaptı, ben sadece fikir verdim.
Ancak son yazısı benim için sürprizdi...
İşte tam da o yazısını sizinle paylaşmak istedim ...buyrun efendim: