yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Eylül 2016 Çarşamba

Sümüklü

Başlamadan kendi ellerimle ruhumu kirletme,sabrımı tüketme çalışmalarına girişmeden, hemen öncesinde sabahın tazeliğine,canımın neşesine son bir veda manasında durakladım. Korkunun ecele, beklemenin olacağa faydası yok belki. Yine de Fikrimin İnce Gülü desin Müzeyyen Senar , Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın desin Yaprak Sayın ondan sonra Kadriye şapkasını çıkartıp Kadriye Hanım olayım. Korkularımı , endişelerimi

, öfkelerimi kuşanıp bir rüzgarın yaprakla oynadığı oyunların hazzı ile yüreğini dolduran naif kadını çantama saklayayım.

Hep akıl verirler geçmiş geçmişte kaldı diye. Özlememek eldeymiş, unutmak cepteymiş gibi. Burnunu sümkürünce bile mendile açıp bakıp sümüğü ile vedalaşan insanlar;duyguları anıları nasıl  geride bırakabiliriz ben bilmiyorum.


Dün Kadıköy Belediyesi'nin düzenlediği Uluslararası Felsefe Günleri açılışına katıldım. Çeviriyi sağlayan o aleti kulağımın teee örsüne sokup  konuşulanları öyle dinledim. Başta kendimi veremediğim söylemler sonrasında aldı götürdü beni. Bilgiyi, beynimin çeperlerinde gezinmeyi, sığlığımı hatırlamayı özlemişim hem de nasıl. 




Prof Dr İoanna Kuçuradi kaç yaşında bilmiyorum. Anlam üzerine öyle günceli açıklayan, öyle farkındalık sağlayan basit örneklerle sundu ki  bilgiyi "susmasa-şimdi bitmese"lerle karnım sancıdı dinlerken. İlk yarı bittiğinde kendisi ile tanışma fırsatım oldu. Gözlerini unutabileceğimi sanmıyorum. Bir çift mücevher pırıltısında berrak ve derin,insanın ruhuna işleyen gözleri var. Dudağının  kenarında hep bir tebessüm. Kendime bir iyilik yaptım ve onları , dünyanın kalanını dışarımda bırakarak dinledim. zamanı olana kesinlikle gitmelerini öneriyorum;konuklar gerçekten harika seçilmişler.


Penceremin önünde bir ağaç var arkadaş olmaya çalıştığım. Bu yıl onunla ikinci sonbaharımızı paylaşıyoruz. Ne zaman bir ağacın tüm mevsimlerimi görmüş olup ikinci tura dönerim, o zaman oraya ait hissetmeye başladığım zamandır. O kadar istemeden koparıldım ki daha evvel sevdiğim yerlerden ve kişilerden , bir ürkeklik gelmiş oturmuş yüreğimin minik köşesine. 



"Severek yaşamak hayattaki en büyük meydan okumadır " diyordu yazarın biri kitabında. Şimdi anlıyorum söylemek istediğini. Yaşasın tüm bedenimde arsızca dolaşan laz damarım ;meydan okumaktan daha çok sevdiğim ne var bu dünyada ?

Hadi şimdi iş güç rapor bilmem ne zamanı.
Görüşürüz yine tez vakitte
Sevgiler

23 Haziran 2015 Salı

Blog Yazmaya Nasıl Başladım ? - Mim




Efendiiiiim,
Gelelim birikmiş Mim'lerimize
Ki ben topaç çevirmek kadar,misket oynamak kadar,uçurtma uçurmak kadar sevdim Mim'leri gerçekleştirmeyi.

Üstelik şu karne döneminde vs çok uzak kaldım buralardan, elim klavyeden kalksın istediğim yok.

Benim tatlı Cam Misket'im,satırlarında narinim Mim'lemiş beni bu sefer.

Mevzuu derin aslında: Blog Yazmaya Nasıl Başladım ? 

HOMO HOMINI LUPUS ..insan insanın kurdudur der söz bilirsiniz.
Bana beni bilen kurt lazımdı..

Resimlerim, yaşantımın detayları kandırmasın sizi. Alabildiğine asosyal biriyim ben. 


En sevdiğim roman kahramanlarındandır Robinson Cruose ..bir adada kimseyle konuşmak zorunda kalmadan yaşamak. Cuma'nın romana katıldığı yerde okumayı bıraktım neredeyse..o kadar bir sinir olmuştum yaşantıya birinin girmesine.

Gözü kör olanın kulağı keskin olur.
Sol kolu olmayanın sağ kolu acaip kuvvetlidir.
Bir yanınız kör ise , telafi edecek yan kuvvetlenir.
Benim gibi asosyal ve konuşma özürlü ama duyguları 50 metre yüksekten yere düşüp saçılmış boya kutularından fışkırmış boyalar kadar renkli, özgün ve özgür bir kadının çıkış yolunun yazmak olması da son derece normal bu durumda.

Günlük hayatta kimseyle göz göze gelmeyeyim diye başını kaldırmaktan aciz bendeniz, ömrümün miladı Selin doğduğunda internette bir siteye üye oldum aynı koşullardaki annelerle iletişim kurabilmek ve sorulara cevap bulabilmek adına.Sorular cevap buldu, orada tanıdığım bir çok kadın da yaraya merhem-ömre bereket dostum oldu.Birbirimizin yüzünü görmek mi gerekir birbirimizin hayatlarına dokunabilmek için?

Hayır...gönül dostluğu bambaşka bir şey.
3 arkadaşınız olsun,can olsun dost olsun.


Tastamam 15 senedir bağımız, iletişimimiz hiç kopmadı.Her gün bir lif daha eklediğimiz kopmaz bir halat ile bağlandık birbirimize.Kardeşiz dostuz arkadaşız ve daha bir çok şeyiz birbirimiz için. Birbirimizden haber almadığımız, iletişimi sürdürmediğimiz tek bir gün bile yok.Bu harika bir şey.

ha niye anlatıyorum bunu. İşte o gruptan çok değerli sevgili biricik canım arkadaşlarım bana sen blog kur dediler. Sözleri narin,gönlü derin,kıymeti paha biçilmez ben ou çok severim Gonca da bunu yineleyince ben bir deneyeyim dedim.

Öyle başladı blog yazarlığım. 


Sonra sıcacık bir mesaj yolladı yazıların birine Havva isimli gizemli ve sevecen hanım. 3-5 yazar giderim dediğim blog dünyasını ve buradaki güzel insanları keşfe daldım.Sizleri tanıdım ya..vallahi iyi ki gitmedim kaldım.

Mai'nin bin tonu daha varmış,seyre daldım.


Efenim ben bu mim'i Oytunla Hayat bloğunun tatlı mı tatlı sahibesine veee gözünü budaktan esirgemeyen sevgili Bücürük ve Ben'e ithaf ediyorum . Olur di mi?

Olur olur :-))