Kalp olacak olanı bilir,sana fısıldar...ama sen, dünyanın sığ endişeleri ile çığlık çığlığa muhatap olduğun için onu duymazsın. O sırada bilmeden söylediğini sandığın söz gerçekleşir ve sen hayretler içinde kalırsın.
Büyük laf söyleme başına gelir dedikleri budur aslında...o büyük lafı söylerken hiç düşündün mü : sana bunu kim sordu?
Şimdiki evimin önündeki caddeden geçiyordum yanlışlıkla bindiğim otobüse sayıp söverek...öğrenciydim henüz. Bir yanda binalar bir yanda mezarlık. İçimden "ıyyyy" dedim. "Asla burada oturmam ben..ne soğuk yer"
Bana soran olmamıştı aslında burada oturmak ister misin diye..ama aslında biliyordu kalbim olacağı.Fısıldayıvermişti olanca naifliği ile burada yaşayacağımı hem de tam evimin önündeki duraktayken . Kibrim,günlük hayat endişelerim , sığ suların büyük dalgaları kulaklarımı sağır etmiş olmalı...duymuş ama anlamamışım.
Ne cümleler ne fısıldandı kulağımıza da kalabalığın gürültüsünde duymadık.
Renklerin en güzellerini taşıyan kalplerimizi kimbilir ne olmaz şeylerin patırtısında paslandırdık.
Onca seçeneğin içinde belki de kendi seçtiğimiz şey yalnızlık...
Sonra , arsız çocuklar gibi hayatı suçladık....
Yarın yine bahar çok şükür.
Sevin kendinizi e mi?
Unutmayın ;renklerin en güzelidir mai.
Bir daha denemek ve yeniden başlamak için
Unutun tüm endişelerinizi.
Umut da yaşamak da bizim için var.
Umut, binbir ayaklı
Umut, güneşte saklı
Umut edenler haklı
Umut, insanın hakkı..!
Nazım Hikmet