hediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2025 Cuma

Ben Hariç




 Selin   Bilfen'de okudu.

Öğretmenler gününde hediye almamız yasaktı.

Nehir devlet okulunda okudu.

Öğretmeni, öğretmenler gününde yarım altın mı dersiniz  ,  markası belli  mağaza mı dersiniz hediyesini seçip söylerdi ve veliler neredeyse minnetle alırdı hediyeyi.

Ben hariç.

Asla katılmadım bu meblağı  belli hediyelere, yılbaşı ya da öğretmenler gününde.

Sınıftakiler huzursuz olunca ,  katılanlarına adını yazalım gibi  yollara başvurunca "katılmayan sadece ben olduğuma göre Kadriye hariç yazıverin" dedim .

Kızgındım velilere de öğretmene de.

Onu  kızdırmayalım , daha kaç sene çocuk onla beraber diyorlardı. Aklım sırrım duruyordu. Siz hediye almadınız diye çocuğunuza kötü davranacak biri  öğretmen ya da  sağlıklı bir yetişkin değildir, öyle olduğunu düşünüyorsanız zaten çocuğu ona vermemelisiniz diyordum.

Bir gün,  Nehir sınıfta konuşuyor diye  silgi atmış ona öğretmeni. Çocuk ilkokul 1ya da 2.


Veli toplantısında öğretmen konuşurken kafasına silgi attım. Herkes şok. Öğretmen de. Bu yanlışsa sen de benim çocuğuma yapma dedim. Veliler beni  çok ayıpladı. Ben de onları. Çocuğa silgi fırlatmak şiddettir ve sizin çocuklarınız şiddeti izlediğinde de şiddete maruz kalıyor; benden çok sesiniz çıkmalı dedim.


Veli  toplantıları ya da vb günlerde ben bahçenin köşesinde tek  kalırdım. Kimse konuşmazdı benle...müdürle de kavgalıydık, sınıf mimliydi benim yüzümden. Perde vs almamız için tekrar para istenmişti. Devlet okullarına yeterli ödenek verilmiyor diye  gönülden bağış yapmıştık oysa  yeterli miktarda. Ben reddettim tekrar para vermeyi. Okulun doğalgaz borcu var , çocuklarınız donar  bile dediler. Delirdim. Bir de zaten var olan perdelerin değişmesi için para vermek.... Müdür odasına çağırdı (!)  Konuşurken "Ayşe Hanım" diye adıyla hitap ettim. Diyemezmişim. Müdüre Hanım diyecekmişim. "Neden ,  siz bana Kadriye Hanım diyorsunuz Sayın Halkla İlişkiler Uzmanı ya da şefim demiyorsunuz ki " dedim. Kıyamet koptu. Doğalgaz konusunda da belediyede çalıştığımı, kayıtlara baktığımı, okulun borcu morcu olmadığını bildiğimi  söyledim. Kıyamet daha çok koptu. Herkes para verirken ben vermezsem,  herkesin parası ile yapılandan benim çocuğumun  faydalanması haksızlıkmış. "Ben koli koli tuvalet kağıdı aldım,  getirmeyenin çocuğu poposunu silmesin diye elinden mi alıyorsunuz" dedim gittikçe artan hayretimle. "Sizin sınıfa hiç bişi yook..gözüm görmesiiiiiin..çıııııııııııkkkk" diye  öyle çok bağırdı ki koridordakiler odaya koşturdu. Ona üzgün bana kızgın bakışlar dolaşıyordu. Bense aynı hayret duyguları ile çıktım gittim. O parayı da vermedim.

Öğretmenler gününde akrostiş şiir filan yazdırırdım çocuklarıma. Ya da el emeği  başka bir şeyler. "Senin emeğinin meyvesi sana en büyük hediye" derdim öğretmene. Yılbaşlarında ışıklı - dönen dünya maketi filan alırdım "sınıfa" . Hediyeyi hak eden öğrencilerdi öğretmen değil. Kalan da devlete feda olsundu,  bizden sonraki  velilerin çocukları kullansındı. Bir de her sene şahane bi Atatürk'lü takvim alırdım..şaşmazdı. Sınıf, hediyesini verirken de içleri rahatlasın diye " ben hariç  hocam, ben  katılmadım doğru bulmadığım için " derdim. Aman veliler üzülmesin,  öğretmenin de aklı karışmasın neme lazım.

Nehir de mezun oldu,  öteki çocuklar da. Yıllar sonra o sınıftan hangi veliye rastlasam (bi benim adım kalmış akıllarda) hepsi "sen haklıydın" dediler.  İlla buluşalım görüşelim denildi.

Onca seneyi bahçede-sınıfta yalnız geçirmişim.. Ne konuşayım ben sizlerle , o zaman da yoktu söyleyeceğim bir şey şimdi de yok dedim  geçtim.

Kırgın mıyım?

53 yaşındaki ben, 37 yaşındaki bana yapılanlara kızgın tabii. Ama daha çok "veli güruhunun" bu berbat sisteme hem söylenip hem  de sistemi beslemesini affetmemiş olması muhtemel.

Çayımı da yalnız içerim ama içim ferah olur nolcek .😏


8 Mayıs 2020 Cuma

Zamanı Hediye Etmek


Evden çıkmadan alışveriş keyifli geliyor çoğu zaman bana. 

Bazense dokunup bakıp almayı özlediğim oluyor.

Ne kadar asosyal ve insandan uzak yaşamayı sevdiğim  göz önüne alınırsa evden alışverişş genelde tecihim aslında.

Anneler günü gelirken hediye önerim var.

Tanıdık bildik ve güvenilir.


Mağaza aslında bir AVM'de (OLIVIUM AVM )yer alıyordu ama pandemi nedeniyle internet satışına ağırlık verir oldu. Garantili-fiyatı uygun ve her zevke hitap eden şık saatler.

Saat güzel hediye :-) Zamanın önemini hatırlatır herkese.

İstediğiniz model-marka varsa onu da sorabiliyorsunuz DM'den.

Önermesi benden takdiri sizden.


26 Mayıs 2016 Perşembe

Armağan

Doğumgünlerinde ortak hediye alınacaksa görev bana düşerdi genellikle.Bir arkadaşım vardı  acccaip severdim(hala çok seviyorum)

Doğumgünü geldiğinde , o dönemin meşhuur Dadı dizisinin bornozlarından aldım kendisine. Uzun süre kullandığını ve uzun süre güldüğünü biliyorum. Ve sanırım, sonraki doğum günlerinin hiç birinde aldığım hediye o kadar makbule geçmemişti. O, benim yaşantımda disiplinli bir çılgını temsil eden en neşeli dosttur.

Bir diğerine Boyner'in kelebekli günlerinden düşürdüğüm  çay fincanı takımı aldım. Evcimendi ve süslü ev eşyalarını seviyordu.

Öteki dostuma maket gemi aldım. Adı Nuh'tu ve Nuh'un bir gemisi olması gerekiyordu. Hediyeyi verirken ben,alırken de o  eğlendi alabildiğince.

Selin'in ortaokuldaki arkadaşına , gün ışığını kavanoza hapseden ve gece seyretmesine yarayan bir şey aldım. Annesi çok kontrolü seven bir hanımdı ve içimde hep o çocuğun bir süre sonra isyan ettiği bu yaşam stilinin sağlam neferi olacağına dair  üzüntü veren hisler vardı. 

Bebeği olan bir dosta ziyarete gittiğimde ya da ilk yaş günlerinde,  icili bicili şeyler almak yerine hep süslü kumbaralar aldım çocuklara. Hani içine para atınca heyyooo diye bağıran cinsten. Kumbara kalmasa da yarattığı alışkanlık kalsın istedim.Ama asla domuz şeklindeki kumbaralardan almadım. Kurbağalar hep favorimdi .

Erkeklere hediye almak hep zordu. Babam hariç. Adam yakışıklı karizmatik hayat  çizgileri net...ona ne alsam ya da ne almasam hep olurdu.Yanağına kondurduğum bir öpücük karşılığındaki teşekkürü ya da mutluluğu ona bir ferrari alsam olacakla aynıydı her zaman...

Erkeklere hediye için de matraş'ın web sitesinde uldum mutluluğu. Üzerine ismi yazılan cüzdanlar  hele de indirimdekilerden seçilebiliyorsa karizmatik ve kullanışlı hediyelere dönüşüyordu. Üstelik kokmaz bayatlamaz cinsinden olduğundan  şimdi cüzdanım var gibi saçma bir itiraz da almıyordunuz. 5 sene sonra o cüzdan hala kullanılabilir ve adı da hala aynı addı neticede.

İş yerinde üst kademedikilere hediye almak zorunda kaldığımda da masa üstü eşyaları tercih ettim.Kişisellikten uzak ve anlam vurgusu yüksekti hediyelerimin. Kum saati hep favorim olmuştur.

Çocuklarımın okul arkadaşlarına ne alırsam alayım yanında bir kitap vermeye özen gösterdim elimden geldiğince.

En güzeli kendime aldığım hediyelerdi.
Bir gün hiç bir şeyi takmadan yaşamak.
Gün ışığında o an çimenlere çökme isteğine karşı koymayıp denizin tuzlu havasını zerrelerime işleyene kadar içime çekmek.
Kitap almak.
Yürürken ayaklarımı seyredip  gülümsemek.
Ev çingene çadırına dönmüşken boşverip  sırt çantama sevdiğim bir kitap atıp daha evvel gitmediğim bir yere gitmek.
Hayallerimi canlı tutmak
Şarkı söylemek..hayatın kendisi hediye   


Bunlar basit şeyler mi?
Yok canım!
Uçurtmanın ipi işte bunlar...

Uçurtmalar,ipleri kadar özgürdür.